Akif Beki'den o sözlere sert tepki: Muhalifler parayla adam tutsa...
Hürriyet yazarı Akif Beki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski metin yazarı AKP'li Aydın Ünal'ın "1 Kasım'dan sonra muhalif medyaya da sıra gelecek" sözlerini eleştirdi.
Hürriyet yazarı Akif Beki, Koza İpek Holding bünyesindeki İpek Medya grubuna kayyum atanması sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı AKP'li Aydın Ünal'ın "1 Kasım'dan sonra diğer muhalif medyaya da sıra gelecek" sözlerini eleştirdi. "İktidarın yeminli muhaliflerinin aklına gelmezdi bu kadarı" diyen Beki, "Gelse, parayla yandaş görünümlü adam tutsalar bu hengamede böyle konuşturamazlardı. Konuşturmayı başarsalar bu kadar zarar vermezdi" ifadesini kullandı.
Beki'nin Hürriyet'te "'Erdoğan'a operasyon' diyorlardı" başlığıyla yayımlanan yazısından bazı bölümler şöyle:
Sıra Cumhuriyet, Sözcü, Zaman ve Hürriyet’e de gelecekmiş. Hele 1 Kasım bir geçsinmiş de...
Koza-İpek Grubu’na el konmasından sonra söyleniyor bu sözler. Tam da ‘kayyum ataması’nın hukuki değil siyasi bir karara dayandığı, kötü niyet koktuğu, asıl amacın muhalif medyayı susturmak olduğu zannı kanırtılırken... Şüpheleri, suçlamaları haklı çıkarmak istercesine söyleniyor. Taraftar bir ekranda ve bir AK Partili ağzıyla söyleniyor.
* * *
İktidarın yeminli muhaliflerinin aklına gelmezdi bu kadarı. Gelse, parayla yandaş görünümlü adam tutsalar bu hengamede böyle konuşturamazlardı. Konuşturmayı başarsalar bu kadar zarar vermezdi.
Tıpkı el koyma operasyonunda tanık olduğumuz diğer biçimsel yanlışlar gibi...
Tıpkı, taraftar bir medya grubu ve AK Parti’yle ilişkili kişilerin, ‘bağımsız kayyum’ olarak yargı eliyle ‘karşıt’ bir medya grubunun başına getirilmesi gibi...
Tıpkı başka kimse kalmamışçasına el konan her medya organına istikrarlı bir şekilde hep aynı isimlerin kayyum atanması gibi...
Tıpkı medyaya el koyma işleminin artık sıradan bir pratik halini alması ve neredeyse kanıksandı sanılması gibi...
Tıpkı el koymalar, çok tekrarlanırsa hayatın olağan akışının önemsiz bir parçası sevimliliğinde gösterilebilir yanılgısına kapılınmış da serbestçe atılıp tutuluyormuş gibi...
Tıpkı medya grupları arasındaki rekabete, bir medya grubu lehine sanki devlet müdahil oluyormuş görüntüsü verilmesine hiç mi hiç aldırılmaması gibi...
Tıpkı bir ticari grubun rakip medyayla yıkıcı ve yok edici çekişmesine siyaset alet ediliyormuş, siyasi mücadele örtüsü altında rakipler üzerinde hâkimiyet kuruluyor ve kontrolleri bir bir ele geçiriliyormuş izlenimi doğuracak hatalardan kaçınılmaması, çekinilmemesi, bundan herhangi bir rahatsızlık duyulmaması gibi...
Tıpkı tehdit ve gözdağı yönteminin normal işlermiş, doğrusu böyle olurmuş edasında pervasızlaştıkça pervasızlaşabilmesi gibi...
Sadece zevahiren, sadece şekil şartları bakımından, sadece biçimsel olarak da sakat olsalar, asılları astarları hiç olmasa da... Bir yanlış alışkanlıklar silsilesinin üstüne dikilen tüy gibi geldi tıpkı
Beki'nin Hürriyet'te "'Erdoğan'a operasyon' diyorlardı" başlığıyla yayımlanan yazısından bazı bölümler şöyle:
Sıra Cumhuriyet, Sözcü, Zaman ve Hürriyet’e de gelecekmiş. Hele 1 Kasım bir geçsinmiş de...
Koza-İpek Grubu’na el konmasından sonra söyleniyor bu sözler. Tam da ‘kayyum ataması’nın hukuki değil siyasi bir karara dayandığı, kötü niyet koktuğu, asıl amacın muhalif medyayı susturmak olduğu zannı kanırtılırken... Şüpheleri, suçlamaları haklı çıkarmak istercesine söyleniyor. Taraftar bir ekranda ve bir AK Partili ağzıyla söyleniyor.
* * *
İktidarın yeminli muhaliflerinin aklına gelmezdi bu kadarı. Gelse, parayla yandaş görünümlü adam tutsalar bu hengamede böyle konuşturamazlardı. Konuşturmayı başarsalar bu kadar zarar vermezdi.
Tıpkı el koyma operasyonunda tanık olduğumuz diğer biçimsel yanlışlar gibi...
Tıpkı, taraftar bir medya grubu ve AK Parti’yle ilişkili kişilerin, ‘bağımsız kayyum’ olarak yargı eliyle ‘karşıt’ bir medya grubunun başına getirilmesi gibi...
Tıpkı başka kimse kalmamışçasına el konan her medya organına istikrarlı bir şekilde hep aynı isimlerin kayyum atanması gibi...
Tıpkı medyaya el koyma işleminin artık sıradan bir pratik halini alması ve neredeyse kanıksandı sanılması gibi...
Tıpkı el koymalar, çok tekrarlanırsa hayatın olağan akışının önemsiz bir parçası sevimliliğinde gösterilebilir yanılgısına kapılınmış da serbestçe atılıp tutuluyormuş gibi...
Tıpkı medya grupları arasındaki rekabete, bir medya grubu lehine sanki devlet müdahil oluyormuş görüntüsü verilmesine hiç mi hiç aldırılmaması gibi...
Tıpkı bir ticari grubun rakip medyayla yıkıcı ve yok edici çekişmesine siyaset alet ediliyormuş, siyasi mücadele örtüsü altında rakipler üzerinde hâkimiyet kuruluyor ve kontrolleri bir bir ele geçiriliyormuş izlenimi doğuracak hatalardan kaçınılmaması, çekinilmemesi, bundan herhangi bir rahatsızlık duyulmaması gibi...
Tıpkı tehdit ve gözdağı yönteminin normal işlermiş, doğrusu böyle olurmuş edasında pervasızlaştıkça pervasızlaşabilmesi gibi...
Sadece zevahiren, sadece şekil şartları bakımından, sadece biçimsel olarak da sakat olsalar, asılları astarları hiç olmasa da... Bir yanlış alışkanlıklar silsilesinin üstüne dikilen tüy gibi geldi tıpkı