Akif Beki yazdı: Katar El Cezire için neden direniyor?
Karar gazetesi yazarı Akif Beki, bugünkü köşesinde Katar'ın tüm ambargolara rağmen neden El Cezire televizyonunu kapatmadığını yazdı.
Tüm ambargolara rağmen Katar'ın El Cezire kanalını kapatmamak için direnmesi Akif Beki'nin bugünkü köşesinde yer aldı.
Beki, bunun nedenleri üzerine kafa yorarken önce "Para mı basıyor peki el Cezire, hayır! Tersine para öğütüyor, ciddi paralar...Katar’ın çıkarı, kazancı ne öyleyse? Ambargo yemeyi niye göze alıyor, neden canı cehenneme deyip kurtulmuyor bu televizyondan? Nesi vazgeçilmez? " sorularını sordu. Ardından da cevapları verdi.
İŞTE AKİF BEKİ'NİN O YAZISI
Abluka beşinci ayında ve Katar el Cezire’yi kapatmamakta diretiyor.
Gerekçe, ifade özgürlüğü...
Emir el Sani Amerikan kanalına konuştu. Ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez emirliklerine bir kez daha meydan okudu.
Kuşatma altında maruz kaldıkları ağır yaptırımlara rağmen, el Cezire’yi kapatmaya hiç niyetleri yok.
Para mı basıyor peki el Cezire, hayır! Tersine para öğütüyor, ciddi paralar...
Katar’ın çıkarı, kazancı ne öyleyse? Ambargo yemeyi niye göze alıyor, neden canı cehenneme deyip kurtulmuyor bu televizyondan? Nesi vazgeçilmez?
Emir, uğruna bedel ödemekten çekinmediği yayınların getirisini şöyle açıkladı:
“Bölge insanı için ifade özgürlüğü istiyoruz. Ama ambargocular bununla mutlu değil. Onlar bunun bir tehdit olduğunu düşünüyor. Tarih bir gün el Cezire’nin bölgedeki ifade özgürlüğünü nasıl değiştirdiğini yazacak. El Cezire’yi kapatmayacağız...”
El CEZİRE’NİN TERÖR BAĞLANTISI ŞÖYLE
Katar Emiri için el Cezire, düşünce ve ifade özgürlüğü demek. El Cezire’yi savunmak da feda edilemeyecek bir kazanımı, temel bir hakkı savunmakla aynı şey.
Ambargocuların gözündeyse el Cezire eşittir terörün propagandası, demokrasi talebi gibi yıkıcı anarşist fikirlerin halka aşılanması, zararlı akımların tahrik edilmesi, muhalif siyasi hareketlerin desteklenmesi, kaos ve kalkışmanın kışkırtılması, toplumun başkaldırarak isyana teşvik edilmesi...
Körfez’deki komşuları Katar’a bunun için kızıyorlar. Muhalif görüşlere de mikrofon tutarak fitne tohumları ekmekle, serbest tartışma ortamı sağlayarak nifak ve bozgunculuk çıkarmakla suçluyorlar.
Dolayısıyla el Cezire çıban başı oluyor; bölge ülkelerinin huzurunu bozan, rahatını kaçıran, istikrarını tehdit eden bir terör ve kaos aracı...
El Cezire’yi desteklemek, ifade özgürlüğünü desteklemek demek. E o da karşı gelmeyi yani terörü desteklemekle aynı kapıya çıkıyor.
Haybeye terörist ideoloji ve örgütlere arka çıkmakla suçlamıyorlar yani Katar’ı. Ellerindeki en somut delil, el Cezire’nin yayınları...
Bütün terör şebekeleri, işbaşındaki yönetimleri yıpratmak ve zayıflatmak istediğine göre...Körfez’deki hanedanları hedef alan eleştiriler de bu örgütlerin amacına hizmet ediyordur mantığı.
İktidar karşıtı fikirlere yer vermek, bu durumda terörle amaç ve iş birliği içinde hareket etmek oluyor.
El Cezire de az değil e hani, taşıyıp yayıyor aykırı sesleri, öyleyse tam bir terör yuvasıdır, katline ferman...
GÖZLÜKTEN SUÇ ALETİ ÇIKARAN KAFA
Kamboçya’nın felaketi olan Pol Pot kafası bu. Kendisi de Fransa’da okumuş bir öğretmendi. Fakat iktidarı ele geçirince okula, kitaba, okumuşlara düşman kesildi.
Ona en büyük tehlike, düşünce özgürlüğüydü. Eleştirilmekten başka korkusu olmayan acımasız bir kasaptı.
Emrindeki Kızıl Khmer sürülerini okur-yazarların üstüne saldı, kitlesel kıyımlarla milyonları katletti.
Okulları işkencehanelere, hapishanelere çevirdi.
Dünyadan kopuk bir tam bağımsızlıkçı geçindiği için, yabancı dil bilenleri affetmedi. İtiraf eden ya da tespit edilenler ajanlıktan, ihanetten, satılmışlıktan gitti.
Fakat kimsenin alnında yazmıyordu, mektep görmüşleri nasıl ayırt edecekti?
Kitap bulundurmak gibi, gözlük de somut bir suç kanıtı oldu. Takıyorsa çok okuyordur diye gözlüklerinden tanıdılar. Teşhis edilen on binler suçüstü yakalanıp infaz edildi.
Kısacası...
Düşünmek ve itiraz etmek korkunç bir suç olunca kalem de silah gibi görünür, hak aramak da terör eylemine girer, gözlük de sahibini ele veren bir suç aletine dönüşür. Haliyle el Cezire de terör aracı olup çıkmaz mı?
Beki, bunun nedenleri üzerine kafa yorarken önce "Para mı basıyor peki el Cezire, hayır! Tersine para öğütüyor, ciddi paralar...Katar’ın çıkarı, kazancı ne öyleyse? Ambargo yemeyi niye göze alıyor, neden canı cehenneme deyip kurtulmuyor bu televizyondan? Nesi vazgeçilmez? " sorularını sordu. Ardından da cevapları verdi.
İŞTE AKİF BEKİ'NİN O YAZISI
Abluka beşinci ayında ve Katar el Cezire’yi kapatmamakta diretiyor.
Gerekçe, ifade özgürlüğü...
Emir el Sani Amerikan kanalına konuştu. Ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez emirliklerine bir kez daha meydan okudu.
Kuşatma altında maruz kaldıkları ağır yaptırımlara rağmen, el Cezire’yi kapatmaya hiç niyetleri yok.
Para mı basıyor peki el Cezire, hayır! Tersine para öğütüyor, ciddi paralar...
Katar’ın çıkarı, kazancı ne öyleyse? Ambargo yemeyi niye göze alıyor, neden canı cehenneme deyip kurtulmuyor bu televizyondan? Nesi vazgeçilmez?
Emir, uğruna bedel ödemekten çekinmediği yayınların getirisini şöyle açıkladı:
“Bölge insanı için ifade özgürlüğü istiyoruz. Ama ambargocular bununla mutlu değil. Onlar bunun bir tehdit olduğunu düşünüyor. Tarih bir gün el Cezire’nin bölgedeki ifade özgürlüğünü nasıl değiştirdiğini yazacak. El Cezire’yi kapatmayacağız...”
El CEZİRE’NİN TERÖR BAĞLANTISI ŞÖYLE
Katar Emiri için el Cezire, düşünce ve ifade özgürlüğü demek. El Cezire’yi savunmak da feda edilemeyecek bir kazanımı, temel bir hakkı savunmakla aynı şey.
Ambargocuların gözündeyse el Cezire eşittir terörün propagandası, demokrasi talebi gibi yıkıcı anarşist fikirlerin halka aşılanması, zararlı akımların tahrik edilmesi, muhalif siyasi hareketlerin desteklenmesi, kaos ve kalkışmanın kışkırtılması, toplumun başkaldırarak isyana teşvik edilmesi...
Körfez’deki komşuları Katar’a bunun için kızıyorlar. Muhalif görüşlere de mikrofon tutarak fitne tohumları ekmekle, serbest tartışma ortamı sağlayarak nifak ve bozgunculuk çıkarmakla suçluyorlar.
Dolayısıyla el Cezire çıban başı oluyor; bölge ülkelerinin huzurunu bozan, rahatını kaçıran, istikrarını tehdit eden bir terör ve kaos aracı...
El Cezire’yi desteklemek, ifade özgürlüğünü desteklemek demek. E o da karşı gelmeyi yani terörü desteklemekle aynı kapıya çıkıyor.
Haybeye terörist ideoloji ve örgütlere arka çıkmakla suçlamıyorlar yani Katar’ı. Ellerindeki en somut delil, el Cezire’nin yayınları...
Bütün terör şebekeleri, işbaşındaki yönetimleri yıpratmak ve zayıflatmak istediğine göre...Körfez’deki hanedanları hedef alan eleştiriler de bu örgütlerin amacına hizmet ediyordur mantığı.
İktidar karşıtı fikirlere yer vermek, bu durumda terörle amaç ve iş birliği içinde hareket etmek oluyor.
El Cezire de az değil e hani, taşıyıp yayıyor aykırı sesleri, öyleyse tam bir terör yuvasıdır, katline ferman...
GÖZLÜKTEN SUÇ ALETİ ÇIKARAN KAFA
Kamboçya’nın felaketi olan Pol Pot kafası bu. Kendisi de Fransa’da okumuş bir öğretmendi. Fakat iktidarı ele geçirince okula, kitaba, okumuşlara düşman kesildi.
Ona en büyük tehlike, düşünce özgürlüğüydü. Eleştirilmekten başka korkusu olmayan acımasız bir kasaptı.
Emrindeki Kızıl Khmer sürülerini okur-yazarların üstüne saldı, kitlesel kıyımlarla milyonları katletti.
Okulları işkencehanelere, hapishanelere çevirdi.
Dünyadan kopuk bir tam bağımsızlıkçı geçindiği için, yabancı dil bilenleri affetmedi. İtiraf eden ya da tespit edilenler ajanlıktan, ihanetten, satılmışlıktan gitti.
Fakat kimsenin alnında yazmıyordu, mektep görmüşleri nasıl ayırt edecekti?
Kitap bulundurmak gibi, gözlük de somut bir suç kanıtı oldu. Takıyorsa çok okuyordur diye gözlüklerinden tanıdılar. Teşhis edilen on binler suçüstü yakalanıp infaz edildi.
Kısacası...
Düşünmek ve itiraz etmek korkunç bir suç olunca kalem de silah gibi görünür, hak aramak da terör eylemine girer, gözlük de sahibini ele veren bir suç aletine dönüşür. Haliyle el Cezire de terör aracı olup çıkmaz mı?