Akif Beki Der Spiegel'in o kapağına patladı: Yediği naneye bakın...
Yahu arkadaş, iyi güzel de... Türkiye'de basın özgürlüğü sorununa hem de itina göstererek dikkat çekmek isteyen böyle mi yapar?
Hürriyet yazarı Akif Beki, Alman Der Spiegel dergisinin son sayısında Türkiye ile ilgili haberleri eleştirdiği "Basın özgürlüğü Der Spiegel'e bırakılamaz" başlıklı yazısında dergi yönetimine bir kaç basit soru yöneltti.
Beki sorularının ardından "Allah'tan bizim medya yeterince deneyimli, artık bu tür bubi tuzaklarının üstüne gözü kapalı atlamıyor" yazdı. İşte Beki'nin yazısından dikkat çeken bölümler:
SALI günü çıkan Türkiye özel sayısı ters tepti. Ama zaten ters tepmeye mahkûmdu. Sadece gözleri Erdoğan nefretiyle kör olduğu için Der Spiegel bunu göremedi.
Genel Yayın Yönetmeni Klaus Brinkbäumer, tepkiler üzerine açıklama yaptı.
"Türkiye hakkındaki haberlerimiz itinayla hazırlanmaktadır ve doğrudur" diyor.
"Türkiye ne kadar gazeteciyi hapse attı? Türk hükümetinin basın özgürlüğü anlayışını kesinlikle benimsemiyoruz" diye de ekliyor.
Madem açıklaması bu, birkaç basit sorum var Der Spiegel'e.
Buyursunlar...
* * *
Yahu arkadaş, iyi güzel de... Türkiye'de basın özgürlüğü sorununa hem de itina göstererek dikkat çekmek isteyen böyle mi yapar?
Kapakta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı diktatör olarak göstereceksiniz, arka planda da minareleri füze biçiminde bir cami resmedeceksiniz...
Başlığınızda "Yangın Yeri Türkiye" ifadesi yer alacak, üst başlık olarak da "Bir Ülke Özgürlüğünü Yitiriyor" diyeceksiniz...
Ve bunun Türkiye'deki özgürlük ortamını iyileştirmeye yardımcı olacağını düşüneceksiniz...
Göz var mizan var, akıl var mantık var. İyi niyetle, basın özgürlüğü duyarlılığıyla hareket eden, itinayla böyle bir kapak mı hazırlar?
Bunun İslamofobik görüneceğini de mi hesap etmez?
Erdoğan ve taraftarlarının eline, haklı olarak aleyhinde kullanılmak üzere kocaman bir koz verdiğine de mi ayıkmaz?
Oluşturacağı reaksiyonu da mı okuyamaz?
Amaca hizmet etmeyeceğini... Basın özgürlüğüne katkı yapmayacağını... Aksine haklı bir tepkiye alan açarak basının işini daha da zorlaştıracağını, ortamını daha da kötüleştireceğini de mi bilmez?
* * *
Der Spiegel ya yanlış hesap yapıyor, Türkiye'yi doğru dürüst okuyamıyor, ne diyeceğini nasıl yapacağını bilemiyor, sonuçlarını öngöremiyor...
Ya da ortada düpedüz kasıtlı bir provokasyon var. Basınımızın işini daha da zorlaştırmak istiyor.
Açık olan şu ki, nefret söylemi kusan kapağının faydası yok zararı çok.
Faydası dokunsun istese kışkırtıcı bir illüstrasyondan uzak durur, sesini Erdoğan'a ve hükümete duyurmaya çalışır, hiç olmazsa insaf ehline mesajını ulaştıracak bir dilde konuşurdu.
AB yöneticilerinin de hatası bu. Karşılarına almak yerine yanında durarak, şartlarını anlamaya çalışarak Türkiye'yle diyalog geliştirseler belki dost eleştirisi diye dinlenecek, etki edecek söyledikleri.
Ama karşıdan ve saldırgan bir dille yaklaşıyorlar.
İlişkileri zehirlemekten başka bir halta yaramıyor.
Her düşmanca tavır gibi kalın bir defans duvarına çarpıp kendilerine geri dönüyor.
* * *
Köklü Alman dergisinin yediği naneye bakın...
Güya korumaya, savunmaya yeltendiği basın özgürlüğünü şimdi bizzat onun verdiği zarardan korumak, yine ona karşı savunmak gerekecek.
Allah'tan bizim medya yeterince deneyimli, artık bu tür bubi tuzaklarının üstüne gözü kapalı atlamıyor.
Özgürlüğüne sahip çıkmak isteyen Der Spiegel'le arasına mesafe koyuyor, vereceği zarardan emin olmak için güvenli bir uzaklığa çekiliyor ve karşı tavır alıyor.
Yoksa Der Spiegel'e kalsa öyle bir çekerdi ki basın özgürlüğünün altındaki halıyı, eldekinden de olurduk, seyreylerdiniz gümbürtüyü.
Beki sorularının ardından "Allah'tan bizim medya yeterince deneyimli, artık bu tür bubi tuzaklarının üstüne gözü kapalı atlamıyor" yazdı. İşte Beki'nin yazısından dikkat çeken bölümler:
SALI günü çıkan Türkiye özel sayısı ters tepti. Ama zaten ters tepmeye mahkûmdu. Sadece gözleri Erdoğan nefretiyle kör olduğu için Der Spiegel bunu göremedi.
Genel Yayın Yönetmeni Klaus Brinkbäumer, tepkiler üzerine açıklama yaptı.
"Türkiye hakkındaki haberlerimiz itinayla hazırlanmaktadır ve doğrudur" diyor.
"Türkiye ne kadar gazeteciyi hapse attı? Türk hükümetinin basın özgürlüğü anlayışını kesinlikle benimsemiyoruz" diye de ekliyor.
Madem açıklaması bu, birkaç basit sorum var Der Spiegel'e.
Buyursunlar...
* * *
Yahu arkadaş, iyi güzel de... Türkiye'de basın özgürlüğü sorununa hem de itina göstererek dikkat çekmek isteyen böyle mi yapar?
Kapakta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı diktatör olarak göstereceksiniz, arka planda da minareleri füze biçiminde bir cami resmedeceksiniz...
Başlığınızda "Yangın Yeri Türkiye" ifadesi yer alacak, üst başlık olarak da "Bir Ülke Özgürlüğünü Yitiriyor" diyeceksiniz...
Ve bunun Türkiye'deki özgürlük ortamını iyileştirmeye yardımcı olacağını düşüneceksiniz...
Göz var mizan var, akıl var mantık var. İyi niyetle, basın özgürlüğü duyarlılığıyla hareket eden, itinayla böyle bir kapak mı hazırlar?
Bunun İslamofobik görüneceğini de mi hesap etmez?
Erdoğan ve taraftarlarının eline, haklı olarak aleyhinde kullanılmak üzere kocaman bir koz verdiğine de mi ayıkmaz?
Oluşturacağı reaksiyonu da mı okuyamaz?
Amaca hizmet etmeyeceğini... Basın özgürlüğüne katkı yapmayacağını... Aksine haklı bir tepkiye alan açarak basının işini daha da zorlaştıracağını, ortamını daha da kötüleştireceğini de mi bilmez?
* * *
Der Spiegel ya yanlış hesap yapıyor, Türkiye'yi doğru dürüst okuyamıyor, ne diyeceğini nasıl yapacağını bilemiyor, sonuçlarını öngöremiyor...
Ya da ortada düpedüz kasıtlı bir provokasyon var. Basınımızın işini daha da zorlaştırmak istiyor.
Açık olan şu ki, nefret söylemi kusan kapağının faydası yok zararı çok.
Faydası dokunsun istese kışkırtıcı bir illüstrasyondan uzak durur, sesini Erdoğan'a ve hükümete duyurmaya çalışır, hiç olmazsa insaf ehline mesajını ulaştıracak bir dilde konuşurdu.
AB yöneticilerinin de hatası bu. Karşılarına almak yerine yanında durarak, şartlarını anlamaya çalışarak Türkiye'yle diyalog geliştirseler belki dost eleştirisi diye dinlenecek, etki edecek söyledikleri.
Ama karşıdan ve saldırgan bir dille yaklaşıyorlar.
İlişkileri zehirlemekten başka bir halta yaramıyor.
Her düşmanca tavır gibi kalın bir defans duvarına çarpıp kendilerine geri dönüyor.
* * *
Köklü Alman dergisinin yediği naneye bakın...
Güya korumaya, savunmaya yeltendiği basın özgürlüğünü şimdi bizzat onun verdiği zarardan korumak, yine ona karşı savunmak gerekecek.
Allah'tan bizim medya yeterince deneyimli, artık bu tür bubi tuzaklarının üstüne gözü kapalı atlamıyor.
Özgürlüğüne sahip çıkmak isteyen Der Spiegel'le arasına mesafe koyuyor, vereceği zarardan emin olmak için güvenli bir uzaklığa çekiliyor ve karşı tavır alıyor.
Yoksa Der Spiegel'e kalsa öyle bir çekerdi ki basın özgürlüğünün altındaki halıyı, eldekinden de olurduk, seyreylerdiniz gümbürtüyü.