AK Parti, Taraf’ın manşetini seçim malzemesi yapmasın sakın!
Türkiye gazetesi yazarı Melih Altınok, AK Parti'nin Taraf gazetesinin 'Gülen'i bitirme kararı' haberini seçim meydanlarında kullanabileceğini yazdı..
Türkiye gazetesi yazarı Melih Altınok, Taraf gazetesinin haberini AK Parti’nin askerî vesayetle mücadelede “nelere direndik, nereden nereye geldik” diyebileceğini ve bunu seçim malzemesi olarak kullanabileceğini iddia etti.
İşte o yazıdan bir bölüm;
Taraf’ın çarşamba gece yarısından sonra twitter’da yayılmaya başlayan “Gülen’i bitirme kararı” haberinin önermesi şuydu:
“AK Parti, Gülen cemaatini bitirme planına, ta 2004 yılındaki MGK toplantısında alınan kararları onaylayarak start vermişti!”
Twitter’da haberi okuduktan sonra bazı kesimlerin bu denli heyecanlanmasına anlam veremediğim için gece deli gibi yağan yağmurla ilgili hakara makaraya daldım.
Zira Alper Görmüş’ün konuyla ilgili ta 2012 yılında yazdığı köşe yazısında bu tavsiye kararını okumuştum. Ayrıca bu bilgi Özden Örnek’in günlüklerinde de şu ifadelerle yer alıyordu:
“Fethullah Gülen konusunda Genelkurmay Başkanı oldukça ağır bir konuşma yaptı ve hükümeti suçladı. Eğer siyasi irade konulup bu konunun üstüne gidilmezse bir felaket olacağını belirtti. Fethullah Gülen ve teşkilatı ile ilgili olarak geçen toplantıda yapılan görüşmeden sonra bu adamın faaliyetlerinin yakından takip edilmesine karar verilmişti, onunla ilgili tavsiye kararı bugün imzalandı. Bilmem ne işe yarayacak.”
Belli ki, Özden Örnek’in “bilmem ne işe yaracak” sorusunu, haberden fayda bekleyenler kendilerine sormamışlar.
Zira haberleriyle, dersane tartışmasında su yüzüne çıkan AK Parti-Cemaat çekişmesinde elini güçlendirmek istedikleri kesimden ziyade hükümet cephesine omuz vermiş oldular.
Öyle ya, birinci orduda darbe planlarının yapıldığı günler. Genelkurmay Başkanı’nın hükümete sesini yükselttiği hatta Başbakan’ın “Kürt” dediği için asker tarafından sert şekilde eleştirildiği yıllar. Böyle bir atmosferde gerçekleşen MGK toplantısında askerin Gülen Cemaatini, tehdit olarak kurulun tavsiye niteliğinde kararına yazmasına hangimiz şaşırabiliriz? Hatırlayın, irtica ve bölücülüğün başlıca tehdit olarak çıkacağı başından belli MGK sonuçlarını hangimiz “merakla” bekliyorduk?
Dahası, yukarıda belirttiğim haberin malum önermesini peşinen kabul edenlerin, bu kararın çıktığı yılları takip eden dönemlerdeki icraatları da değerlendirmeleri gerekmez mi?
Örneğin bu karar bakanlar kurulu gündemine alındı mı, buna bir bakmalı değil mi? AK Parti cephesi net, “hayır” diyorlar.
İkincisi, hükümetin, “Türkiye’deki Nurculuk Faaliyetleri ve Fethullah Gülen” başlıklı toplantıdan birkaç ay sonra MGK’nın yapısında radikal dönüşümlerin yolunu açacak hamlesini nereye koyacağız? Kurul’a ilk kez bir sivil sekreterin, Ege barışının mimarı Yiğit Alpogan’ın atanması hangi perspektifin eseri? Ya hükümetin Kurul’u demokrasi sınırları içinde işlevsizleştirmesine yönelik adımları?
İşte o yazıdan bir bölüm;
Taraf’ın çarşamba gece yarısından sonra twitter’da yayılmaya başlayan “Gülen’i bitirme kararı” haberinin önermesi şuydu:
“AK Parti, Gülen cemaatini bitirme planına, ta 2004 yılındaki MGK toplantısında alınan kararları onaylayarak start vermişti!”
Twitter’da haberi okuduktan sonra bazı kesimlerin bu denli heyecanlanmasına anlam veremediğim için gece deli gibi yağan yağmurla ilgili hakara makaraya daldım.
Zira Alper Görmüş’ün konuyla ilgili ta 2012 yılında yazdığı köşe yazısında bu tavsiye kararını okumuştum. Ayrıca bu bilgi Özden Örnek’in günlüklerinde de şu ifadelerle yer alıyordu:
“Fethullah Gülen konusunda Genelkurmay Başkanı oldukça ağır bir konuşma yaptı ve hükümeti suçladı. Eğer siyasi irade konulup bu konunun üstüne gidilmezse bir felaket olacağını belirtti. Fethullah Gülen ve teşkilatı ile ilgili olarak geçen toplantıda yapılan görüşmeden sonra bu adamın faaliyetlerinin yakından takip edilmesine karar verilmişti, onunla ilgili tavsiye kararı bugün imzalandı. Bilmem ne işe yarayacak.”
Belli ki, Özden Örnek’in “bilmem ne işe yaracak” sorusunu, haberden fayda bekleyenler kendilerine sormamışlar.
Zira haberleriyle, dersane tartışmasında su yüzüne çıkan AK Parti-Cemaat çekişmesinde elini güçlendirmek istedikleri kesimden ziyade hükümet cephesine omuz vermiş oldular.
Öyle ya, birinci orduda darbe planlarının yapıldığı günler. Genelkurmay Başkanı’nın hükümete sesini yükselttiği hatta Başbakan’ın “Kürt” dediği için asker tarafından sert şekilde eleştirildiği yıllar. Böyle bir atmosferde gerçekleşen MGK toplantısında askerin Gülen Cemaatini, tehdit olarak kurulun tavsiye niteliğinde kararına yazmasına hangimiz şaşırabiliriz? Hatırlayın, irtica ve bölücülüğün başlıca tehdit olarak çıkacağı başından belli MGK sonuçlarını hangimiz “merakla” bekliyorduk?
Dahası, yukarıda belirttiğim haberin malum önermesini peşinen kabul edenlerin, bu kararın çıktığı yılları takip eden dönemlerdeki icraatları da değerlendirmeleri gerekmez mi?
Örneğin bu karar bakanlar kurulu gündemine alındı mı, buna bir bakmalı değil mi? AK Parti cephesi net, “hayır” diyorlar.
İkincisi, hükümetin, “Türkiye’deki Nurculuk Faaliyetleri ve Fethullah Gülen” başlıklı toplantıdan birkaç ay sonra MGK’nın yapısında radikal dönüşümlerin yolunu açacak hamlesini nereye koyacağız? Kurul’a ilk kez bir sivil sekreterin, Ege barışının mimarı Yiğit Alpogan’ın atanması hangi perspektifin eseri? Ya hükümetin Kurul’u demokrasi sınırları içinde işlevsizleştirmesine yönelik adımları?