AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal: (3)
- "Tabii ki siyaset geleceğe dönük farklı perspektifler, öngörüler, senaryolar ve bunların ihtimalleri üzerinde çalışmaktır ama biz Sayın Abdullah Gül'ün muhalefetin çatı adayı olacağını düşünmüyoruz çünkü onu bir AK Parti'li olarak görüyoruz"- "(AK Parti ile MHP arasında olası seçim ittifakı)...
ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Tabii ki siyaset geleceğe dönük farklı perspektifler, öngörüler, senaryolar ve bunların ihtimalleri üzerinde çalışmaktır ama biz Sayın Abdullah Gül'ün muhalefetin çatı adayı olacağını düşünmüyoruz çünkü onu bir AK Parti'li olarak görüyoruz." dedi.
Ünal, CNNTürk televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
"OHAL kapsamında çıkarılan KHK'ların milletvekillerinin önüne son anda geldiği" iddiası ve hatta CHP'lilerin de "O yüzden kimi zaman AK Parti'lilerden çok farklı açıklamalar oluyor." dediği belirtilerek, "Bu KHK'lar milletvekillerini bir noktadan sonra rahatsız etmeye başlamayacak mı?" sorusuna karşılık Ünal, bu konuda milletvekillerinin düzenli ve sistematik olarak bilgilendirildiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "20 Temmuz bir sivil darbedir." ifadesini anımsatan Ünal, "Allah aşkına sen 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe', 20 Temmuz'a 'sivil darbe' diyeceksin. Anayasa'nın amir hükmü, Meclis İçtüzüğü'ne uygun, diğer siyasi partilerle görüşerek alınmış bir OHAL kararını nasıl bu şekilde değerlendirebiliriz?" değerlendirmesini yaptı.
"Bazı KHK'lar Meclis'te görüşülseydi, başka KHK'lar da başka düzenlemeler şeklinde gerçekleştirilseydi." konusunun tartışılabileceğini aktaran Ünal, fakat bu tartışma üzerinden "Türkiye felaketin eşiğine gelmiş." gibi bir dil ve söylem oluşturmanın hukuki açıdan doğru olmadığını dile getirdi.
- "Hukuk devletine aykırılık arz etmiyor"
Ünal, "OHAL kararnamelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmemesi ve Meclis'in devreden çıkarıldığı" eleştirileri anımsatılarak, "Neden KHK'lar makul ve olması gereken sürede Meclis'e getirilmiyor?" sorusu üzerine, "Burada tek bir cevap vereceğim. Burada hükümetin tasarrufları herhangi bir şekilde Anayasa'ya aykırılık taşıyor mu? Yapılan bütün tasarrufları kastediyorum. Genel hatlarıyla yapılan hükümetin şu ana kadarki tasarruflarının hiçbiri Anayasa'ya, hukuk devletine aykırılık arz etmiyor." görüşünü aktardı.
"Sarayın polisi-halkın polisi, sarayın askeri-halkın askeri" gibi bir hava oluşturulduğuna işaret eden Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölücü, kışkırtıcı, nefret suçu niteliğinde bir dil ve söylem, kutuplaştıran, iç savaş çığırtkanlığı yapan, 'Türkiye'de can-mal güvenliği yok, adalet yok', 'Türkiye'de hakimler ve savcılar hükümetten talimat alıyor' diyen, iletişim ya da diyalogdan yana değil, doğrudan Türkiye karşıtı lobilerin propagandasının söylemsel taşıyıcılığını yapan bir ana muhalefet partisinin yürüttüğü bir muhalefet biçimiyle karşı karşıyayız."
- "Bir AK Parti'li böyle bir şey yapmaz"
Ünal, "Muhalefet ortak aday olarak Abdullah Gül'ü çıkarır gibi bir endişeniz var mı?" sorusuna, "Öyle görmüyorum. Yani tabii ki siyaset geleceğe dönük farklı perspektifler, öngörüler, senaryolar ve bunların ihtimalleri üzerinde çalışmaktır ama biz Sayın Abdullah Gül'ün muhalefetin çatı adayı olacağını düşünmüyoruz çünkü onu bir AK Parti'li olarak görüyoruz." yanıtını verdi.
"Yapma bize bunu yani diyorsunuz." denilmesi üzerine Ünal, "(Yapma bize böyle) demiyoruz, 'Bir AK Parti'li böyle bir şey yapmaz' diyoruz." ifadesini kullandı. Bu konuda bir yönelim veya Gül'ün ortaya koyduğu bir iradenin söz konusu olmadığına dikkati çeken Ünal, "O yüzden çarşıdaki ete soğan doğramak pek de doğru bir şey olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Kamuoyu nezdinde gerekli meşruiyeti olduğu için OHAL devam ediyor"
Ünal, OHAL'in ne zaman kaldırılacağına yönelik soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Türkiye'yi korkular üzerinden konuşmak son derece yanlış. Türkiye'de seçilmiş bir cumhurbaşkanı Türkiye'yi olağanüstü hal ile yönetemez, öyle bir şey söz konusu değil. Bugün kamuoyu nezdinde gerekli meşruiyeti olduğu için olağanüstü hal devam ediyor. Yani o meşruiyet zemini olmasa, o riskler, sınır güvenliği riski, içeride terör örgütleriyle sürdürülen mücadele, Suriye'de, Irak'ta yaşanan sorunlar, bütün bunlar olmasa bu halk sizin olağanüstü hal ile kendisini yönetmenize izin vermez."
OHAL'in halka dönük olmadığını, devlete çeki düzen vermek için uygulamaya konulduğunu vurgulayan Ünal, "15 Temmuz'da devlet böyle bir an boşlukta kaldı. O boşlukta kalan devleti halk çıplak elleriyle tuttu, askeri, devleti, herkesi korudu o gece. Biz o boşlukta kalan devleti, 15 Temmuz'dan sonra içini dışını, sağını solunu, önünü arkasını, şu anda o soyut aygıtı işler hale getirmek, bu halka emniyet, huzur, güvenlik, hizmet üretir hale getirmek için çaba sarf ediyoruz." açıklamasını yaptı.
Ünal, OHAL'in günü geldiğinde kaldırılacağını belirtti.
- "Sistematik algı oluşturuluyor"
KHK ile ihraç edilenlerin durumunun sorulması üzerine Ünal, "Dünyada hiçbir ülke, 15 Temmuz gibi bir kırılma ve FETÖ gibi 300-400 binlerle sayıları ifade edilen bir yapının kendi içindeki dışa vurumuyla ne yargı olarak başa çıkabilirdi ne yargı sistemi başa çıkabilirdi. Tuz buz olurdu açıkçası." dedi.
AK Parti'nin bu sürece dikkatli, hassas, mağduriyet oluşmaması için gerekli iç hukuk yollarını da açarak devam ettiğini söyleyen Ünal, AK Parti hükümetinin 40 yıllık FETÖ sorununu çözmek, bunun oluşturduğu birtakım komplikasyonların iyileştirmek ve Türkiye'yi normalleştirmek için çalıştığını anlattı. Ünal, hücre tipi bir yapıyla karşı karşıya kalındığını dile getirdi.
Bütün siyasi faturaların hesabının AK Parti'ye çıkarıldığını kaydeden Ünal, "Birileri sistematik olarak sanki 'AK Parti yargıya talimat veriyor. AK Parti üniversitelere talimat veriyor. AK Parti medyaya talimat veriyor' gibi bir algı oluşturuyor." diye konuştu.
- "Terörle mücadele konusunda hiç taviz vermedik"
AK Parti'nin ilk günkü reform ruhunu devam ettirip ettirmeyeceği ve "Gazeteciler cezaevinde, KHK ile atılanlar var. Bir parti lideri cezaevinde. Böyle devam edilebilecek mi?" sorusu üzerine Ünal, AK Parti'nin ilk günkü reformcu ruh halinden ayrılmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Siz terörle bağınızı koparmayacaksınız, terör örgütüyle bağınızı koparmayacaksınız, terör örgütü adına çağrıda bulunacaksınız, 6-7 Ekim olaylarının müsebbibi olacaksınız, terör örgütüne sırtınızı dayadığınızı söyleyeceksiniz. Size ısrarla 'Terörle arana mesafe koy' denildiği halde terörle aranıza mesafe koymayacaksınız. Sizi seçip gönderenler, 'Siyaseti bir çözüm olarak kabul ediyorum, silahı ve terörü bir çözüm olarak görmüyorum' diyen insanlar sizi seçip Meclis'e gönderiyorlar, siz iradenizi Kandil'e emanet ediyorsunuz. Siz siyasete inanan, siyaseti bir çözüm olarak görenlerin temsilcisi olarak değil, Kandil'in temsilcisi olarak konuşacaksınız, Kandil'in talimatlarını yerine getireceksiniz, sonra da hukuk devleti bunun gereğini yaptığında, 'Bunu bana neden yapıyorsunuz' diyeceksiniz. Türkiye bir hukuk devleti. Siz terör örgütüyle ilişkinizi kesmezseniz, tavrınızı ve tercihinizi demokratik siyasetten yana koymazsanız, bir şey daha yapacaksınız; dokunulmazlıkları kaldırmak için kampanya yapacaksınız. Sonra da hükümet, 'Dokunulmazlıkları kaldıralım' diyecek. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından sonra bunun doğal sonuçları ortaya çıkacak. Burada hırsızın hiç mi suçu yok?"
AK Parti'nin seçimlerde Kürt seçmenlerden destek ve oy almak için nasıl bir strateji izleyeceği sorusunu da yanıtlayan Ünal, en başından itibaren bölgesel kalkınma, demokratikleşme ve terörle mücadele stratejisi izlediklerini söyledi.
Partisinin, Güneydoğu Anadolu'ya 35 milyar lirayı aşkın yatırım yaptığını belirten Mahir Ünal, teröristle vatandaşın birbirinden ayrıldığı, vatandaşın eşit vatandaş olarak toplumsal ve kimlik taleplerini saygıyla karşıladıklarını dile getirdi.
"Terörle mücadele konusunda hiç taviz vermedik. Demokratik siyasetin yanında silahların olmayacağını ve silahın asla kabul edilemeyeceğini baştan itibaren söyledik." diyen Ünal, Cizre, İdil, Sur gibi ilçeleri yeniden inşa ettiklerini ve terörden mağdur olanlara yardım ettiklerini hatırlattı.
Ünal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"O bölgede yaşayan insanlar huzur içerisinde, güven içerisinde insan gibi yaşamayı hak ettikleri için biz hizmetleri yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Oy verirler vermezler, bizim sorumluluğumuz bölgedeki vatandaşlarımıza karşı hükümet olmanın sorumluluğunu yerine getirmek. Şu anda bölgeden çocuklarımız, gençlerimiz dağa çıkmıyorlar. Çıkanların sayısı bir elin parmağı kadar. Terör örgütü, 13-14 yaşlarındaki kız çocuklarını alıp dağa çıkarıyordu. Vatandaşımız artık kendini güvende hissediyor."
- "AK Parti ile MHP ittifakı doğal bir ittifak"
AK Parti ile MHP'nin ittifak yapıp yapmayacağının sorulması üzerine Ünal, uyum yasaları için komisyon kurduklarını ve çalıştıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"İttifak konusu o komisyonların yaptığı çalışmaların bir parçası. Biz bir şeyi konuşmak yerine o şeyle ilgili teknik çalışma tamamlanmadan da kamuoyu ile bunu paylaşmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. İttifak konusunda da söylediğimiz şey şudur: 15 Temmuz'dan sonra bütün yerli ve milli unsurlar bir doğal ittifak oluşturdular. Bizim birliğimiz, bekamız, bütünlüğümüz, güvenliğimiz, millet, vatan, devlet ve bunların bekası konusunda zaten siyasi görüşlerine bakılmaksızın yerli ve milli unsurların doğal ittifakı var. Milliyetçi Hareket Partisi de yerli ve milli unsurların önemli ve büyük bir parçası. Bu ittifak doğal bir ittifak ama seçim ittifakı dediğiniz konu teknik bir konu. Yani ilgili siyasi partiler ve yetkili kurullarınca konuşulması gereken bir konu. Bundan sonra da karşılıklı siyasi partilerin konuşması gereken bir konu. Bunun siyasi söylem malzemesi olarak da siyasetin gündeminde yer almasını biz doğru bulmuyoruz. İttifak konusunu her gün her gün konuşmuyor olmamız, bizim ittifakla ilgili teknik bir çalışma yapmıyor olduğumuz anlamına gelmiyor."
MHP ile AK Parti'nin hangi konularda ittifak içinde olduklarının son derece açık olduğunu dile getiren Ünal, ülkenin bekası, güvenliği için bütün siyasi partilerin ittifak yapması gerektiğine işaret etti.
Mahir Ünal, yeni yılda tutuklu gazetecilerin tutuksuz yargılanabileceği bir ortamın olup olmayacağına ilişkin soruyu ise şöyle cevapladı:
"Gazetecilik hukuka, anayasaya karşı bize diğer vatandaşlarda olmayan bazı hakları verir mi? Bizim dönemimizde tutukluluğun esas olmadığı bir ilke haline getirildi. Biz de dedik ki tutukluluk esas değildir. Tutukluluk halinin sürdürülmemesi konusunda en çok hassasiyet gösteren bizim hükümetimiz oldu. Türkiye'nin 15 Temmuz'dan sonra yaşadığı yeni normali doğru okumak gerekir. Yeni normal anormal değil. Bu yeni normal, Türkiye'nin normalleşme sürecine Türkiye'yi taşıyan belli dinamiklerden oluşuyor. Yargı kararlarıyla ilgili benim parti sözcüsü olarak açıklamalar yapmam doğru olmaz. Sözü edilen gözaltı ve tutuklamalarla ilgili Adalet Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının, gerek görüldüğünde Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde herkesi bilgilendirdiğini biliyoruz. Şöyle bir fotoğrafı muhalefet oluşturmaya çalışıyor: Sanki birileri derdest ediliyor, birileri alınıyor içeri atılıyor bir daha ondan haber alınamıyor. Böyle bir fotoğraf oluşturulmaya çalışılıyor. Böyle bir Türkiye, dünya yok."
Tutuklanan Osman Kavala'ya ilişkin bir soru üzerine Ünal, Kavala ile ilgili bilgilerin Adalet ve İçişleri Bakanlıklarından alınabileceğini, bu konuda ilgili savcı ile hakimin söz konusu kararın gerekçesiyle ilgili bilgilendirme yapabileceğini kaydetti.
Burada bir "keyfilik" ve "oldubittilik" varmış gibi bir algı oluşturulmaması gerektiğine işaret eden Ünal, kararı veren yargı mensubunun mutlaka bir gerekçesi olduğunu dile getirdi.
Ünal, "Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı gibi 'Hakimler ve savcılar iktidardan talimat alıyor' demek, hakim ve savcılara, onların haysiyetlerine, onurlarına ve mesleki itibarlarına dönük çok ağır bir hakaret olur." ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığınca dün bazı basın yayın organlarında yer alan başkanlığın, kız çocuklarının erken yaşta evlenebilecekleri yönünde açıklamada bulunduğuna dair haberlere ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Ünal, konu hakkında bilgisi olmadığını, kişisel olarak da böyle bir mülahazayı kabul etmeyeceğini ve doğru bulmadığını aktardı.
- "Yaklaşık bir milyon kişinin sorununu çözdük"
Kadro bekleyen kamu çalışanlarının taşeron düzenlemesinden memnun olmadığı iddiasının hatırlatılması üzerine Ünal, aksine kamu çalışanlarını memnun ettiklerini vurguladı. Ünal, "Biz tam da beklenenin çok üstünde yaklaşık bir milyon kişinin sorununu çözdük. Yani bu 400 bindi, 700 bine çıktı, 900 bine çıktı. Dolayısıyla biz büyük bir kitlenin daha önce söz verdiğimiz şekliyle sonunu çözdük." değerlendirmesinde bulundu.
İlgili bakanlık ve kurumların bir araya gelip sistematik bir çalışma yürüttüğünü anlatan Ünal, şu ifadeleri kullandı:
"Yapılacak en doğru şey, en iyi şey yapıldı. Dolayısıyla yaklaşık bir milyon kişinin sorunu bir anda çözüldü ve büyük de bir memnuniyet oluştu açıkçası. O yüzden tabii ki toplumsal talepler bitmeyecektir. Zaten yaşayan bir toplumda ihtiyaçlar, talepler devam edecektir. Bizim de görevimiz bu toplumsal talepleri, ihtiyaçları kendi önceliklerimiz çerçevesinde çözerek, gündemimize alarak yolumuza devam etmek. Biz şimdi ilk etapta yaklaşık bir milyon kişinin sorununu çözdük ve bu şu demek, yaklaşık 5 milyon kişide bir memnuniyet oluştu. Bu son derece kıymetli bir şey. O yüzden bir memnuniyetsizlik açıkçası görmüyorum."
- "Büyük zamlar gelmiyor"
Mahir Ünal, "Büyük zamlar geliyor mu?" sorusuna, "Büyük zamlar gelmiyor. Gerekli düzenlemeler açıkçası yapılıyor ama şunu söyleyebilirim, 2018 yılı 2017'den daha güzel olacak; bundan emin olabilirsiniz." yanıtını verdi.
"Erken seçim olur mu?" sorusu ilişkin ise Ünal, "Hayır, gündemimizde yok. Biz bütün seçimleri kendi tarihinde yapacağız. Erken seçim yok, kesin ve net." açıklamasını yaptı.
(Bitti)