"AJDAR TİPİ KÖŞE YAZARI" YENİ ŞAFAK YAZARI KİME BÖYLE SESLENDİ?

Hakkımda "terbiyesizlikte sınır tanımayan yazar" dediğinden epey geç haberim oldu. Aslında yine olmayacaktı da...

Bana terbiyesiz diyen köşe yazarı

Hakkımda "terbiyesizlikte sınır tanımayan yazar" dediğinden epey geç haberim oldu. Aslında yine olmayacaktı da, Fikriciğim haber verdi.

Zira okuduğum bir yazar değildir.

Sağda solda, internet sitelerinde rastlarsam arada bir göz gezdiririm o kadar.

Zaten herhangi bir yazısını okuduğunuzda ne "mal" olduğunu şappadak anlayacağınız için bir başka yazısını okumanıza gerek kalmaz.

Ne yalan söyleyeyim, "ulusalcı goygoyculuğun" geldiği seviyeyi kontrol etme merakıma yenilmesem hiç dönüp bakmam.

Kıymet hükmüm şu:

Bunun seviyesinde zerre miskali gelişme yok, hep aynı.

Daha evvel sadece "eyyamcılık" yapıyordu; bu dönem "ulusalcı goygoyculuğa" sardırdı.

Gelgelelim her dönem "sahibinin sesi" olmaktan milim sapmıyor!

"Sahibi" değişince haliyle o da değişiyor!

Hıncal Uluç bununla uzun yıllar birlikte çalıştığını, hatta dostu olduğunu belirttiği bir yazısında, "Kalemini patronuna göre kullandığı için fikirlerine itibar etmem..." demişti.

Lakin bu "kalemini patronuna göre kullanma" becerisi sayesinde hâlâ piyasada kendine yer edinebiliyor.

Yoksa...

Cem Uzan'ın Star'ında birlikte sahne aldığı Hayrullah Mahmut yahut Cevher Kantarcı'nın akıbetini paylaşırdı.

Ah siz bunun Genç Parti'nin önünü kesmek için Cem Uzan'a operasyon yapıldığını iddia ettiği halini görecektiniz!

Panayır cambazları kaç para!

"Yandaş" diye aşağılamaya çalıştığı yazarların alayı sittin sene hiç durmadan Ak Parti yandaşlığı yapsa, bunun bir gün içinde başardığı Genç Parti'ye "yandaşlık" derecesine ulaşamazlar, diyeyim de anlayın.

O denli "hünerli" bir insan evladı.

Bir kusurcuğu var; hiç okumuyor. Belki çok okuyor da, hiç anlamıyor!

Bana sorarsanız, hiç okumuyor çok anlıyor!

Nevî şahsına münhasır bu özelliği de onu, okunur olmaktan ziyade seyredilir bir "fenomen" kılıyor.

Bunun için olsa gerek ekranlardan hiç inmiyor.

Mamafih ne dediğinden çok, ne yaptığına bakılıyor!

Yani, "ne diyor bu adam" merakıyla değil de, "ne yapıyor bu adam" tecessüsüyle izleniyor.

Ne kadar bağırırsam o kadar haklı çıkarım sanrısıyla öyle kaptırıp gidiyor ki, bir gün dişleri ağzından fırlayıp ekrana yapışacak diye korkuyorum!

En veciz cümlesi, o tuhaf el kol hareketleri eşliğinde, "Yahu kardeşim bırak ya!"dan ibaret.

Yazık ki yazık; hop oturup hop kalksa, iflah olmaz derecede Ak Parti düşmanlığının arkasına da saklansa cehaletini gizleyemiyor!

Tuhaf olan; insan bu cehaletle sokağa çıkamaz, o televizyonlardan inmiyor.

Hiç insan kendi kendini bu kadar iptizale uğratır mı?

Her haliyle Ajdar tipi köşe yazarlığının önde gideni olduğundan olsa gerek, gerçekten de okuduğunu hiç anlayamıyor!

"Hangi köşe yazarı hangi kuvvet komutanı olurdu?" başlıklı yazımda, "darbeci gazeteciler sıralaması yapmaya kalkıştığım" sonucuna varmış!

Söz konusu köşe yazarlarının adını aynı yazıda zikretmem, insiyaki de olsa "darbeci gazeteciler" çağrışımı mı yaptı bilemiyorum!

Belki de...

Genelkurmay İkinci Başkanlığı hizasına adını yazmam kesmedi, gözü daha yükseklerde, Genelkurmay Başkanlığındadır.

Bilemiyorum...

Benim bildiğim, vaktiyle o rezil Tan gazetesinde, akıl almaz edepsizliklere imza atan bir insan evladı, değil bir başkasına "terbiyesiz" demek, "terbiye" kelimesini ağzına bile almamalı.

Salih Tuna/Yeni Şafak