Ahmet Takan: Erdoğan, Davutoğlu’ndan hazzetmezdi
Abdullah Gül'ün eski danışmanlarından Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, Ahmet Davutoğlu ile Gül'ün arasında geçmişte yaşanan süreci açıkladı.
Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün resepsiyondaki AKP’lilere yönelik sitem dolu sözlerine ilişkin “Çok üzüldüm” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Ahmet Takan, Gül-Erdoğan savaşına ilişkin çok çarpıcı bilgilere yer verdi. Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan adayı gösterilen Ahmet Davutoğlu’nu siyasete kendisinin soktuğunu belirten açıklamasını hatırlatan Takan, “Ahmet Davutoğlu’nu Başbakanlığı döneminde Gül getirdi. Başbakanlıkta yakın çalışma ekibini oluşturduğu 4 isimden biriydi. Büyükelçi yaptı” dedi.
‘ERDOĞAN, AHMET HOCA’DAN PEK HAZZETMEZDİ’
Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Davutoğlu ile birlikte çok yakın çalıştığını belirten Takan, “Davutoğlu’nun kadrosu Başbakanlıktaydı ama o Dışişleri Bakanı başdanışmanı olarak çalışmayı tercih etti. O zamanlar Recep Erdoğan ve yakın çevresindeki isimler ‘Ahmet Hoca’dan pek hazzetmezlerdi. Ömer Çelik, Cüneyt Zapsu, Egemen Bağış, Mücahid Aslan, Hüseyin Besli gibi yakın danışmanlar nefret ederlerdi ‘Ahmet Hoca’dan…” diye yazdı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarının Davutoğlu ile savaş içinde olduğunu aktaran Takan, “Erdoğan Başbakanlığı devralınca, Ahmet Davutoğlu’nu değil, kendi dış politika danışmanlarını yakın tuttu” ifadelerine yer verdi.
‘GÜL, DAVUTOĞLU’NA BAKANLIK SÖZÜ VERMİŞTİ’
Takan yazısında, Davutoğlu’nun Erdoğan tarafından tepki görmesini umursamadığına dikkat çekerek, “Çünkü güçlü Abdullah Gül vardı. Gül, ona kendisinden sonra Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturtacağı ve daha sonrası sözünü vermişti. Erdoğan’ın Dışişleri prenslerine rağmen dediğini de yaptı. Yurt dışında zirvelerde bile ikilik çıplak gözle fark edilirdi. Tüm toplantılara Gül, Davutoğlu ile birlikte Erdoğan ise kendi prensleri ile ayrı ayrı hazırlanılır, ardından yapılan değerlendirmelerde ise taraflar arasında şiddetli kavgalar yaşanırdı” diye aktardı.
‘DAVUTOĞLU’NUN ÖZ GEÇMİŞİNİ BASINA DAĞIT’
Gazeteci Takan, Abdullah Gül’ün Davutoğlu’nu her fırsatta parlatmaya çalıştığını ise şu ifadelerle anlattı: “Çok titizlenirdi, Ahmet Hoca için. Adeta üstünde titrerdi. Bir gün benden Ahmet Davutoğlu’nu basında çok iyi tanıtılması ve yer verdirilmesini rica etmişti. ‘Hocanın öz geçmişini al ve bütün basına dağıtıver’ demişti. Davutoğlu’ndan istediği metni alıp düzeltmeleri yaptıktan sonra Gül’e götürdüm. Abdullah Bey öz geçmişteki bazı satırlara ‘Ahmet Hoca’ya gıyabında sitem ederek itiraz etti. O satırların üstünü çizdikten sonra ben de basın tanıtım işini yaptım. O günlerde Gül-Davutoğlu gizli planlar çerçevesinde geleceğe el ele yelken açıyorlardı.”
‘ERDOĞAN’IN ÇEVRESİ HAKAN FİDAN’A ‘CEMAATÇİ’ DERDİ’
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı da Gül’ün bulup getirdiğini ifade eden Takan, Fidan’ın Başbakanlıktaki ilk zamanlarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Bir de Hakan Fidan vardı. Başbakanlığa ilk gelip gittiği dönemlerde kimsecikler tanımazdı onu. Abdullah Gül bulup getirmişti Fidan’ı ve rahle-i tedrisattan geçip ileri günlerde MİT Müsteşarı olabilmesi için Ahmet Hoca’nın yanına çırak vermişti. Fidan’ın Gül’ün ilk Başbakanlığı günlerinde herhangi bir kadrosu yoktu. ‘Ahmet Hoca’nın odasına gelir, bir sandalye çeker masasının yanına oturur, sessizce olup bitenleri izler, büyükelçi-başdanışmanın verdiği işleri yapardı. Fidan, ara sıra da Abdullah Gül’ün konuşma metinlerini hazırlardı. Erdoğan’ın yakın çevresi Fidan’a o zamanlar ‘paralelciler’ yoktu ama ‘cemaatçi’ derlerdi.”
‘ERDOĞAN ADIM ADIM TAKİP ETTİRDİ’
Takan yazısının son bölümünde ise Erdoğan’ın Gül’ü adım adım takip ettirdiğine ilişkin şu çarpıcı bilgilere yer verdi: “Erdoğan köprüyü geçene kadar ‘dayı’ dedi. Gül’ü adım adım hep yakından takip ettirdi ve etti. Aldığı her soluğu, attığı her adımı bir yana not etti. Gül ise gün geldiğinde Recep Erdoğan nasıl olsa birileri tarafından tasfiye edilecek, meydan tamamen bana bırakılacak hesaplarıyla yattı kalktı. Aslında Gül’ün hesapları tutuyor gibiydi. Ağır bir hastalık ve ameliyat geçiren Recep Erdoğan ‘gidici’ görünüyordu. Tam o dönemde Gül, öbekler halinde topladığı AKP’lilere ve çok güvendiği medya dostlarına uzaklardan gelen ‘seninle devam edeceğiz’ İngilizce mesajlarını fısıldıyordu. Erdoğan sonrası genel başkanlık ve Başbakanlık için de Ahmet Davutoğlu’nu işaret ediyordu. Abdullah Gül, kapı arkalarında söylediklerinde ve vaat ettiklerini başarabilecek siyaset iradesini gösteremedi. Dik duramadı. Paralel gitmek istedi ama yalpaladı sağa sola vurdu. Erdoğan’ın elindeki dosyalar yüzünden zaten ona karşı var olan korkaklığını bir türlü yenemedi. Erdoğan, Abdullah Gül’ün altını oyma operasyonlarına hız verdi. Menfaat siyasetinin tüm araçlarını ustaca kullanarak Gül’ü yapayalnız bırakıp Köşk’e hapsetti.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Ahmet Takan, Gül-Erdoğan savaşına ilişkin çok çarpıcı bilgilere yer verdi. Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan adayı gösterilen Ahmet Davutoğlu’nu siyasete kendisinin soktuğunu belirten açıklamasını hatırlatan Takan, “Ahmet Davutoğlu’nu Başbakanlığı döneminde Gül getirdi. Başbakanlıkta yakın çalışma ekibini oluşturduğu 4 isimden biriydi. Büyükelçi yaptı” dedi.
‘ERDOĞAN, AHMET HOCA’DAN PEK HAZZETMEZDİ’
Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Davutoğlu ile birlikte çok yakın çalıştığını belirten Takan, “Davutoğlu’nun kadrosu Başbakanlıktaydı ama o Dışişleri Bakanı başdanışmanı olarak çalışmayı tercih etti. O zamanlar Recep Erdoğan ve yakın çevresindeki isimler ‘Ahmet Hoca’dan pek hazzetmezlerdi. Ömer Çelik, Cüneyt Zapsu, Egemen Bağış, Mücahid Aslan, Hüseyin Besli gibi yakın danışmanlar nefret ederlerdi ‘Ahmet Hoca’dan…” diye yazdı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarının Davutoğlu ile savaş içinde olduğunu aktaran Takan, “Erdoğan Başbakanlığı devralınca, Ahmet Davutoğlu’nu değil, kendi dış politika danışmanlarını yakın tuttu” ifadelerine yer verdi.
‘GÜL, DAVUTOĞLU’NA BAKANLIK SÖZÜ VERMİŞTİ’
Takan yazısında, Davutoğlu’nun Erdoğan tarafından tepki görmesini umursamadığına dikkat çekerek, “Çünkü güçlü Abdullah Gül vardı. Gül, ona kendisinden sonra Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturtacağı ve daha sonrası sözünü vermişti. Erdoğan’ın Dışişleri prenslerine rağmen dediğini de yaptı. Yurt dışında zirvelerde bile ikilik çıplak gözle fark edilirdi. Tüm toplantılara Gül, Davutoğlu ile birlikte Erdoğan ise kendi prensleri ile ayrı ayrı hazırlanılır, ardından yapılan değerlendirmelerde ise taraflar arasında şiddetli kavgalar yaşanırdı” diye aktardı.
‘DAVUTOĞLU’NUN ÖZ GEÇMİŞİNİ BASINA DAĞIT’
Gazeteci Takan, Abdullah Gül’ün Davutoğlu’nu her fırsatta parlatmaya çalıştığını ise şu ifadelerle anlattı: “Çok titizlenirdi, Ahmet Hoca için. Adeta üstünde titrerdi. Bir gün benden Ahmet Davutoğlu’nu basında çok iyi tanıtılması ve yer verdirilmesini rica etmişti. ‘Hocanın öz geçmişini al ve bütün basına dağıtıver’ demişti. Davutoğlu’ndan istediği metni alıp düzeltmeleri yaptıktan sonra Gül’e götürdüm. Abdullah Bey öz geçmişteki bazı satırlara ‘Ahmet Hoca’ya gıyabında sitem ederek itiraz etti. O satırların üstünü çizdikten sonra ben de basın tanıtım işini yaptım. O günlerde Gül-Davutoğlu gizli planlar çerçevesinde geleceğe el ele yelken açıyorlardı.”
‘ERDOĞAN’IN ÇEVRESİ HAKAN FİDAN’A ‘CEMAATÇİ’ DERDİ’
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı da Gül’ün bulup getirdiğini ifade eden Takan, Fidan’ın Başbakanlıktaki ilk zamanlarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Bir de Hakan Fidan vardı. Başbakanlığa ilk gelip gittiği dönemlerde kimsecikler tanımazdı onu. Abdullah Gül bulup getirmişti Fidan’ı ve rahle-i tedrisattan geçip ileri günlerde MİT Müsteşarı olabilmesi için Ahmet Hoca’nın yanına çırak vermişti. Fidan’ın Gül’ün ilk Başbakanlığı günlerinde herhangi bir kadrosu yoktu. ‘Ahmet Hoca’nın odasına gelir, bir sandalye çeker masasının yanına oturur, sessizce olup bitenleri izler, büyükelçi-başdanışmanın verdiği işleri yapardı. Fidan, ara sıra da Abdullah Gül’ün konuşma metinlerini hazırlardı. Erdoğan’ın yakın çevresi Fidan’a o zamanlar ‘paralelciler’ yoktu ama ‘cemaatçi’ derlerdi.”
‘ERDOĞAN ADIM ADIM TAKİP ETTİRDİ’
Takan yazısının son bölümünde ise Erdoğan’ın Gül’ü adım adım takip ettirdiğine ilişkin şu çarpıcı bilgilere yer verdi: “Erdoğan köprüyü geçene kadar ‘dayı’ dedi. Gül’ü adım adım hep yakından takip ettirdi ve etti. Aldığı her soluğu, attığı her adımı bir yana not etti. Gül ise gün geldiğinde Recep Erdoğan nasıl olsa birileri tarafından tasfiye edilecek, meydan tamamen bana bırakılacak hesaplarıyla yattı kalktı. Aslında Gül’ün hesapları tutuyor gibiydi. Ağır bir hastalık ve ameliyat geçiren Recep Erdoğan ‘gidici’ görünüyordu. Tam o dönemde Gül, öbekler halinde topladığı AKP’lilere ve çok güvendiği medya dostlarına uzaklardan gelen ‘seninle devam edeceğiz’ İngilizce mesajlarını fısıldıyordu. Erdoğan sonrası genel başkanlık ve Başbakanlık için de Ahmet Davutoğlu’nu işaret ediyordu. Abdullah Gül, kapı arkalarında söylediklerinde ve vaat ettiklerini başarabilecek siyaset iradesini gösteremedi. Dik duramadı. Paralel gitmek istedi ama yalpaladı sağa sola vurdu. Erdoğan’ın elindeki dosyalar yüzünden zaten ona karşı var olan korkaklığını bir türlü yenemedi. Erdoğan, Abdullah Gül’ün altını oyma operasyonlarına hız verdi. Menfaat siyasetinin tüm araçlarını ustaca kullanarak Gül’ü yapayalnız bırakıp Köşk’e hapsetti.”