AHMET ŞIK'IN HANGİ SÖZLERİ AYAKTA ALKIŞLANDI?

Oda TV davasının ilk duruşmasına çıkan Ahmet Şık'ın sözleri salonda bulunanlar tarafından ayakta alkışlandı.

Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın da bulunduğu 12’si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Odatv davası görülmeye başlandı.

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda faaliyet gösteren özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma diğerlerine oranla daha büyük olan 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı. Duruşmada 11'i tutuklu 13 sanık salondaki yerini aldı. Duruşmada Soner Yalçın ve bazı sanıkların avukatları, mahkeme başkanı Resul Çakır'ın kendi isteğiyle çekilmesini, çekilmiyorsa reddi hakim talebinde bulunduklarını iletti. Mahkeme sanıkların reddi hakim talebini kabul etti.

Bu arada duruşma girişinde izdiham yaşandı. Mahkeme salonuna sanıkların yakınlarının dışında çok sayıda yabancı basın mensubunun alınması nedeniyle yerli basın mensupları dışarıda kaldı.

AHMET ŞIK'IN O SÖZLERİ AYAKTA ALKIŞLANDI

Tutuklu gazetecilerden Ahmet Şık'ın "Biz geleceğiz, hiç merak etmeyin" sözleri üzerine bütün salon ayağa kalktı, AP yetkilileri sandalye üzerine çıkarak Şık'ı alkışladı.

ŞIK'IN AVUKATI: MÜVEKKİLİMİN TUTUKLANMASININ KİTAP İÇERİĞİYLE İLGİSİ OLMADIĞI AÇIKLANDI

Tutuklu sanıklardan gazeteci Ahmet Şık'ın avukatı Akın Atalay da “Müvekkilimin tutuklanmasının kitap içeriğiyle ilgisi olmadığı açıklandı. Gerçekten, Ahmet Şık, 'aşk' kitabı yazsaydı, söz konusu kitabın içeriği farklı olsaydı, suçlanır mıydı?” diye konuştu.

Mahkeme heyetinin, tutukluluğa ilişkin CMK'nın 108. maddesi uyarınca resen karar verebileceğini belirten Atalay, müvekkilinin bir an önce tahliye edilmesini talep etti.

Doğan Yurdakul'un avukatı da söz alarak, “İtilmekten, kakılmaktan yorulduk, hırpalandık, örselendik artık. Saatlerce aramalardan geçiriliyoruz. Müvekkilim de hırpalandı artık. Haksızlığa meydan verilmesin” diye konuştu.

Duruşmada, tutuklu sanık Yalçın Küçük söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Resul Çakır, sanıkların avukatlarına söz verdiklerini belirtti. Bunun üzerine sanık Küçük'ün avukatı, “Ben söz almadım ve herhangi bir talepte bulunmadım. Bu nedenle müvekkilime söz verilmesini istiyorum” dedi.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Yalçın Küçük'e söz verdi. Küçük, yıllar önce yargılandığı bir davada katibi ağlattığını anlatarak, “Beni dinleyen mahkeme üyeleri hep yargıtaya gitmiştir. Demek ki iyi yetiştirmişim” diye konuştu.

“Bu dava Şık ve Şener davası değildir” diyen Yalçın Küçük, şöyle devam etti:

“Bu dava Şık, Şener davası değildir. Bu beni rencide eder. Türkiye'de hapse giren ilk gazeteci de Şık ve Şener değildir. Bu davada bir eksik var. Sanıklardan Kaşif gelemedi. Onun savunması benim savunmam gibidir. Savunmasından benim malumatım var. Güvendiği kişilere notlar gönderirdi. Avukatlar, öyle bir hava oluşturdu ki sanki herkes tahliye olacak, sakın beni de unutmayın.”

Yalçın Küçük'ün konuşmasının ardından bazı sanıklar da söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Küçük'e avukatı konuşmadığı için söz verildiğini hatırlattı.

Silivri Cezaevinde 12 Kasım'da rahatsızlanan ve hayatını kaybeden davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu'nun avukatı da müvekkilinin hayatını kaybetmesine ilişkin belge ile davadan çekildiğine dair yazıyı mahkemeye sundu.

Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, bazı sanık ve avukatlarının reddi hakim talebinin üst mahkemece değerlendirilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

DURUŞMA ERTELENDİ

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, 12'si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davada yapılan reddi hakim taleplerinin, üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmesine karar verdi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, reddi hakim taleplerinin üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmesini kararlaştırdı.

Tutuklu sanıkların tahliye istemlerinin ise reddi hakim talebinin karara bağlanmasından sonra duruşma olmaksızın değerlendirilmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, duruşmayı 26 Aralık'a erteledi.

DURUŞMADAN NOTLAR

Duruşmada sanık avukatlarının reddi hakim talebi nedeniyle iddianame okunmadı. Duruşma salonunda Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük'ün devamlı notlar aldığı görüldü.

Nedim Şener'in annesi ve diğer yakınları duruşma kapısının önünde bekledi.

Mahkeme Başkanı, salona girmek isteyen herkesi duruşma salonuna aldı. Salonda büyük bir izdiham yaşandı.

SONER YALÇIN: ONURUMLA GİRDİĞİM CEZAEVİNDEN UTANÇLA ÇIKMAYA NİYETİM YOK

Tutuklu sanıklardan Soner Yalçın'ın avukatı aracılığıyla basın mensuplarına dağıttığı yazıda, “Onurumla girdiğim cezaevinden, utançla çıkmaya hiç niyetim yok. Burada, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunacağım. Bilirim ki bir aydın için en büyük eksiklik, direnme gücünden yoksun olmaktır” ifadelerine yer verdi.

3 sayfalık yazısında, bütün karalamalara, tehditlere rağmen düşüncesini ve mesleğini, ne olursa olsun koruyacağını kaydeden Yalçın, “İnsan kalmakta inat edeceğim. Zor olan ruhsal esarettir. Fiziksel tutsaklık geçicidir” değerlendirmesinde bulundu.

25 yıllık gazetecilik birikimiyle, devletin gölgesinde yasa dışı işler yapanların yolun sonuna geldiğini ifade eden Yalçın, cesaretle, bu karanlık “tertibin” üzerine gideceğini kaydetti.

ODATV DAVASINI TAKİP EDEN İLHAN CİHANER: FAŞİZM SÖZCÜĞÜ BİLE YETERSİZ

Duruşmayı takip eden Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, yaşananları açıklamada 'faşizm' sözcüğünün bile yetersiz kaldığını iddia etti.

Gazetecilerin Anayasal hakları olan faliyetlerini terör suçu kapmasında değerlendirilmesinin yanlış olduğunu söyleyen Cihaner, "İnsanlar özgürlüklerinden utanır hale geldi. Bu cesur insanların tutuklu olduğu ülkede özgürlüğümden utanıyorum" şeklinde konuştu.

ŞAHİN: GÖNÜL TAHLİYE ÇIKMASINI İSTERDİ

Davanın dünya tarafından yakından izlendiğini söyleyen gazeteci Haluk Şahin, ''Gönül bugün duruşmadan tahliye çıkmasını dilerdi. Gazetecilerin yeri zindanlar değil, mesleklerinin içinde çalışmaya devam etmelidir" şeklinde konuştu. Tutuklu gazetecilerin durumuna çok üzüldüğünü söyleyen Şahin, umutlu şeyler söylemek istemediğini sözlerine ekledi.

KALELİ SORULARI YANITSIZ BIRAKTI

Oda Tv davasında tutuksuz yargılanan İklim Ayfer Kaleli çıkışta gazetecilerden hızla uzaklaştı. Kameralar tarafından görüntülenen Kaleli, soruları yanıtsız bıraktı.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI

Dava öncesinde adliye çevresinde çok sayıda çevik kuvvet polisinin önlem aldığı görüldü. Adliye içinde ve davanın görüleceği zemin katta da geniş güvenlik önlemleri alındı. Duruşma salonunun bulunduğu kata asansörlerin iniş ve çıkışları iptal edilirken, salona gidilebilen merdivenler de giriş yasaklandı. Girişler sadece ana koridordaki girişten yapıldı. Burada da duruşmayı izleyici olarak girecekler ve basın mensuplarının isimleri kayıt altına alındı.

GAZETECİLERDEN DESTEK

Gazetecilere Özgürlük Platformu, Avrupa Gazeteciler Birliği, Basın Enstitüsü, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Dünya Yazarlar Birliği, Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Spor Yazarları Derneği Gazete Sahipleri Derneği üyesi yerli ve yabancı çok sayıda gazeteci de davayı izlemek ve sanıklara destek olmak için adliye önünde toplandı. ''Gazetecilere özgürlük", ''Özgür basın varsa, özgür toplum da vardır" yazılı pankartlar açan grup, tutuklu bulunan gazetecilerin fotoğraflarını da taşıdı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi meslek örgütlerinin oluşturduğu ve aralarında yabancı gazetecilerin de bulunduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri sabah erken saatte Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplandı. "Gazetecilere özgürlük" yazılı pankart açan grup, ortak açıklamada bulundu. Odatv davası kapsamında yargılanan sanıkların fotoğrafları da, adliyenin hemen karşısında yere konuldu.

Adliye önünde toplanan grup adına açıklamayı Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna yaptı. Gürtuna, "Gazetecilik yaptıklarından dolayı arkadaşlarımız tutuklu. Onlara destek vermek üzere geldik. Tutuklu gazeteci sayısı 63’e çıktı. Yasanın gözden geçirilmesi ve gazetecilerin özgürce düşüncelerini ifade etmeleri gerekir" dedi. Duruşmanın başlamasının ardından grubun bir kısmı adliyeye girerken geri kalanı da adliye önünde beklemeye devam ediyor.

41 YILA KADAR DEĞİŞEN CEZALAR

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamede, Nazlı Ilıcak şikayetçi olarak yer alırken, tutuklu şüpheliler Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır ve cezaevinde geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile tutuksuz şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli sanık olarak bulunuyor. Sanıklar hakkında 7,5 yıldan 41 yıla kadar çeşitli hapis cezaları isteniyor.

DHA