AHMET ŞIK KADIKÖY'DE YARGILANDIĞI DURUŞMAYA NEDEN GETİRİLMEDİ?
Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık duruşmaya getirilmedi
Ahmet Şık, Ertuğrul Mavioğlu'yla birlikte yazdıkları "Ergenekon'da Kim Kimdir? Kırk katır Kırk Satır- Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" adlı iki ciltlik kitap nedeniyle yargılandıkları davanın bugünkü duruşmasına getirilmedi. İşte davayı izleyenlerin tepkisine neden olan gerekçe...
Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık'ın birlikte yazdıkları "Kırk Katır Kırk Satır, Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" adlı kitapla ilgili duruşma Kadıköy Adliyesi'nde görülüyor.
Halen Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık cezaevinde ring aracı bulunmadığı gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi.
Gazeteciler Ahmet Şık ile Ertuğrul Mavioğlu hakkında, ''Soruşturmanın gizliliğini ihlal'' suçundan açılan davanın Kadıköy Adliyesindeki duruşması öncesinde yürüyüş düzenlendi.
Kadıköy Altıyol'daki Boğa Heykeli önünde ''Yansak da dokunacağız'' pankartı arkasında toplanan gazeteciler, ''Şiirden, kitaptan bomba olmaz Başbakan'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' şeklinde sloganlar atarak, yağmur altında Bahariye'deki adliye binasına kadar yürüdüler.
Yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan Can Dündar, ''İleri demokrasi'' diye ifade edilen bir ülkede yaşanıldığını belirterek, 57'den fazla gazetecinin tutuklu olarak cezaevinde yattığını, 4 binden fazla gazetecinin de davasının sürdüğünü söyledi. Şık ile Mavioğlu'nun kontrgerilla ve Ergenekon'u anlatan kitapları nedeniyle yargılandıklarını dile getiren Dündar, eserin iki yazarından biri olan Mavioğlu'nun yanlarında olduğunu, diğer yazar Ahmet Şık'ın ise ''Bu kitaplarda deşifre ettiği Ergenekon örgütüne üye olmak'' iddiasıyla 6 Mart'tan bu yana cezaevinde bulunduğunu anımsattı.
'TÜRKİYE POLİS DEVLETİ HALİNE GELİYOR'
Şık ile beraber tutuklanan gazeteci Nedim Şener'in de halen cezaevinde olduğunu ifade eden Dündar, iddia makamının ''elimizde deliler var'' demesine rağmen, henüz bu delillerin görülmediğini söyledi.
Şık ile Şener'in gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığını kaydeden Dündar, ''Gazetelerin basılıp, bilgisayardaki dosyaların silindiği, basılmamış kitapların toplatılıp yok edildiği, telefonların dinlenip elektronik postaların izlendiği bir ülke, yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıkmıştır. Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargah bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor'' şeklinde konuştu.
Dündar, ''Bir şiir okuduğum için beni hapse attılar'' diyen bir Başbakanın yönettiği bu ülkede, insanların kitap yazdıkları için cezaevine konulduğunu anlatarak, ''Biz Türkiye'nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istiyoruz. Derin devletin tarihe gömülmesini istiyoruz. Darbelerle hesaplaşmak istiyoruz. Bir nebze olsun tereddüt duymadan... Ama bugün yapılanlar, Ergenekon-derin devlet yöntemlerinin hala kullanıldığını gösteriyor. Basın özgürlüğü herkese lazım. Adalet de herkese lazım olacak'' dedi.
Gerçeklerin aydınlatılmasını istediklerini, gerçek kişilerin gerçek suçları nedeniyle yargılanmasını beklediklerini de ifade eden Dündar, herkese eşit mesafede duran bir adalet istediklerini ve ''yansalar da dokunacaklarını'' söyledi.
Yürüyüşe, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri ile çok sayıda gazeteci katıldı.