AHMET KEKEÇ İKİ HÜRRİYET YAZARINI SORGUYA ÇEKTİ; "BUNLARI DA YAZABİLECEK MİSİNİZ?"

Ahmet Kekeç, Akdeniz Oyunları açılışında Türk bayrağını taşıyan Rıza Kayaalp'i eleştiren Hürriyet yazarlarına çaktı..

İki aslan parçası

Milli güreşçi Rıza Kayaalp’e tepki gösterenler haklıdır.
Bu sporcu terbiyesizlik yapmıştır.
Dahası, suç işlemiştir.
Bu suçun adı, “nefret suçu”dur.
Üstelik bu suç, İsmet Paşa mamulü “Rum Masası”nın yaptıklarını temizleyen, “Gayrı Müslim”in gasp edilen mallarını
iade eden bu hükümet döneminde işlenmiştir.
Bu, mevcut hükümet için de züldür.
Üzülerek söylemek gerekirse, eskiden “bu topraklarda”, kimi mahfillerde, “Ermeni”, “Rum” ve “Yahudi” sözcükleri,
hakaret yerine kullanılırdı.
Böyle ayıplı dönemlerimiz oldu.

Kimi cühela takımı da, “Ermeni” dendiğinde Ermenistan’ı, “Rum” dendiğinde Yunanistan’ı, “Yahudi” dendiğinde İsrail’i anlardı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu büyük milli devletimiz, bu ülkeleri “resmi düşman” ilan etiği için, Ermeni, Rum ve Yahudi vatandaşlarımız “düşman” sayılırdı. En hafif ifadesiyle, “içimizdeki hain...”

İsmet Paşa’nın “içimizdeki hainler” için çıkardığı “Varlık Vergisi Kanunu”nun yol açtığı faciayı biliyorsunuz.
Bilmeyenler, kitaplardan ve filmlerden öğrendi.
Diyorum ya, böyle ayıplı dönemlerimiz oldu.
Kulakları çınlasın, Murat Belge, “Genesis” adlı kitabında, bu ayıplı alışkanlığın kökenlerine iniyor, “milli edebiyat” ve “büyük ulusal anlatı” adı altında sergilenen kepazeliklerin bir nesli nasıl zehirlediğini anlatıyordu.

Dolayısıyla, milli güreşçi Rıza Kayaalp, geçmişte kalan, geçmişte kalması çok çok hayırlı olacak bir alışkanlıkla, kafa
kağıdında “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” yazan “Gayrı Müslim” vatandaşlarımızı üzmüş, derinden yaralamıştır.
Kendisini kınıyoruz.

Burada anlaştık mı?

Bildiğimiz kadarıyla, bayrağı Rıza Kayaalp’e taşıtanlar, böyle bir suçun işlenmiş olduğu bilgisini gazetelerden öğrendiler.
Bunu Ahmet Hakan Coşkun bilmez mi?
Bilmez olur mu hiç?
Benzeri bir yazıyı Mehmet Yakup Yılmaz da yazdı.
Haksızlık etmeyelim, Ahmet Hakan Coşkun kadar “coşkun” değildi.
Rıza Kayaalp’in ödüllendirildiğini “zımnen” yazdı.
Daha doğrusu, bu sonucu çıkarmayı okurlarının firasetine bıraktı.
Maksat, elbette bir suçu teşhir etmek değil.
Maksat hükümete vurmak, Gezi Parkı eylemleriyle köşeye sıkıştırılan Başbakan’ı iyice köşeye sıkıştırmak... Ve elbette itibarsızlaştırmak...
Maksat bu olunca, her yol “meşru” sayılıyor.
Bu iki aslan parçasına soralım o zaman:
Rıza Kayaalp’in ayıbı için destansı yazılar yazdınız.
İyi de ettiniz.
Emrah Serbes adlı yazarın “terbiyesizliği” için de iki satır karalamayı düşünmez misiniz?
Düşünün...
Emrah Serbes, mütemadiyen reklamını yapıp durduğunuz “Behzat Ç.” adlı dizinin yazarıdır. Bir “Gezi Parklı eylemcisi”dir ve kendisinde bu ülkenin seçimle gelmiş Başbakanına “lan” deme hakkı görebilmektedir.

Bunu yazın, bir de Hilton’dan sınava çekeceğim sizi.

Ahmet KEKEÇ / STAR GAZETESİ