Ahmet Kekeç, Aydın Doğan'ı yazdı, Zafer Arapkirli'ye çattı: Kaşarlandım, 'yandaş' denilmesi beni rahatsız etmiyor
Star yazarı Ahmet Kekeç, kendisinden "yandaş" diye bahseden gazeteci Zafer Arapkirli'ye tepki gösterdi.
"Bir CHP’li için, bir HDP’li için, bir MHP’li için, hatta bir İYİ Partili için kullanmadığımız bu niteleme, AK Parti savunucusu olduğu düşünülenlere karşı bol keseden sarf ediliyorsa, demek ki burada asıl niyet 'yaralamak' ve 'küçük düşürmek" diyen Kekeç, "Hayır, elbette ismimin yanında sıklıkla gördüğüm bu niteleme rahatsız etmiyor beni" ifadesini kullandı.
İşte Kekeç'in "Aydın Doğan yargılanmalı mı?" başlığıyla Star Gazetesi'nde yayımlanan bugünkü yazısı:
Önce Zafer Arapkirli isimli şahsın “yandaş” nitelemesi için bir çift söz söylemem lazım:
İsmimin yanında sıklıkla gördüğüm bu sıfat, belli ki “küçük düşürmek” ve “yaralamak” niyetiyle kullanılıyor.
Bir fikrin yandaşı olmak görülmemiş şey değil oysa...
Başta Zafer Arapkirli isimli şahıs olmak üzere, kamuoyu önünde söz söyleyen neredeyse bütün eşhas mutlaka bir düşüncenin ya da siyasal görüşün taraftarıdır.
Zafer Arapkirli’nin solcu ya da sosyalist olduğunu zannediyorum.
Değilse tekzip etsin.
Hangi “izm”le ya da siyasal düşünceyle ünsiyeti bulunduğunu açıklasın... Ya da açıklamasın... Kendi kendine, “ben şu siyasal ve toplumsal düşünceden geliyorum, aidiyetim şudur” dese de olur. Bilmemiz gerekmiyor... Ama mutlaka siyasal bir düşünceye ya da hayat felsefesine yandaştır. Bunu bilelim...
Soru şu:
Bir fikrin taraftarı olmak görülmemiş şey değilse, neden sadece belli bir fikrin “savunucuları” ya da “taraftarları” için kullanılıyor “yandaş” nitelemesi?
Ben de buna itiraz ediyorum işte...
Bir CHP’li için, bir HDP’li için, bir MHP’li için, hatta bir İYİ Partili için kullanmadığımız/kullanmayacağımız bu niteleme, AK Parti savunucusu olduğu düşünülenlere karşı bol keseden sarf ediliyorsa, demek ki burada asıl niyet “yaralamak” ve “küçük düşürmek...”
Hayır, elbette ismimin yanında sıklıkla gördüğüm bu niteleme rahatsız etmiyor beni...
Muhterem Aydın Doğan’ın da buyurduğu gibi, kaşarlandım...
Küçük düşürme ve yaralama cehdiyle davrananlar, muhtemeldir ki, bir “öncelikten” geldiklerini düşünüyorlar... Yani, başkalarını tanımladıkları (bir “önceliği” kullandıkları) için, ayrıca, “tanımlama hakkını” da ellerinde bulundurduklarını söylemiş oluyorlar.
Böyle bir önceliğe (ya da hakka) sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, artık sizden her melanet beklenmeli.
Dolayısıyla, “sosyalizm yandaşı” Zafer Arapkirli’den de her melaneti beklerim.
Kendisini tanımıyorum, hangi“mecralarda” eğleştiğini ve nihayetinde ne demeye çalıştığını/hangi doğruları savunduğunu bilmiyorum ama yazdığı iki satır yazıyla “tıynetini” ve “karakterini” ele verdiği için, kendisini yüksek sesle kınıyorum ve “terbiyesiz adam” diyorum.
Girizgâh biraz uzadı ama iyi oldu...
Mesele şu:
Sosyalizm yandaşı Zafer Arapkirli ve türdeşleri, Aydın Doğan’ı hedef gösterdiğimi ileri sürüyor... “Koca imparatorluğu teslim etmekle kurtulamayacağını” ve mutlaka yargılanması gerektiğini söylüyormuşum.
Başkaları da böyle söylüyormuş.
Başkalarının ne söylediğini bilmiyorum... Koca imparatorluğun kime teslim edildiğini ve “teslim alan”ın hangi siyasi yönlendirmeyle bu işe kalkıştığını ya da itildiğini de bilmiyorum.
Bildiğim şu:
İnsanlardan helallik isteyen Aydın Doğan, “28 Şubat sürecinde istifaya zorlanan İslamcı koalisyon hükümetine karşı benim medya organlarım savaş verdi” demiş bir adamdır ve bugüne kadar başımıza gelmiş bütün kötü işlerin ya faili ya da (medya organları aracılığıyla) yönlendiricisidir.
Şerefli bir geçmiş bırakmamıştır.
Buradan “Aydın Doğan yargılanmalıdır” gibi bir sonuç çıkar mı?
İnsanları hapiste görme meraklısı değilim...
Devri sabık peşinde de değilim.
Kimin yargılanıp yargılanmayacağına “yargı” karar verir...
Söylediğim şey çok açık:
Diyorum ki (Aydın Doğan’a hitaben), herkese hakkınızı helal ettiğinizi, bahtiyar olduğunuzu filan söylüyorsunuz, muhtemelen muarızlarınızın toleransına sığınıyorsunuz, iyi hoş da...
Sordunuz mu bakalım?
Eseriniz olan binlerce, on binlerce mağdur haklarını helal ediyorlar mı?
Hepsi bu...
Bu son derece basit ve insani soru neden rahatsız ediyor sosyalizm yandaşlarını?
Neden Aydın Doğan söz konusu olunca yükseltiyorlar terbiyesizlik çıtalarını?
İşte Kekeç'in "Aydın Doğan yargılanmalı mı?" başlığıyla Star Gazetesi'nde yayımlanan bugünkü yazısı:
Önce Zafer Arapkirli isimli şahsın “yandaş” nitelemesi için bir çift söz söylemem lazım:
İsmimin yanında sıklıkla gördüğüm bu sıfat, belli ki “küçük düşürmek” ve “yaralamak” niyetiyle kullanılıyor.
Bir fikrin yandaşı olmak görülmemiş şey değil oysa...
Başta Zafer Arapkirli isimli şahıs olmak üzere, kamuoyu önünde söz söyleyen neredeyse bütün eşhas mutlaka bir düşüncenin ya da siyasal görüşün taraftarıdır.
Zafer Arapkirli’nin solcu ya da sosyalist olduğunu zannediyorum.
Değilse tekzip etsin.
Hangi “izm”le ya da siyasal düşünceyle ünsiyeti bulunduğunu açıklasın... Ya da açıklamasın... Kendi kendine, “ben şu siyasal ve toplumsal düşünceden geliyorum, aidiyetim şudur” dese de olur. Bilmemiz gerekmiyor... Ama mutlaka siyasal bir düşünceye ya da hayat felsefesine yandaştır. Bunu bilelim...
Soru şu:
Bir fikrin taraftarı olmak görülmemiş şey değilse, neden sadece belli bir fikrin “savunucuları” ya da “taraftarları” için kullanılıyor “yandaş” nitelemesi?
Ben de buna itiraz ediyorum işte...
Bir CHP’li için, bir HDP’li için, bir MHP’li için, hatta bir İYİ Partili için kullanmadığımız/kullanmayacağımız bu niteleme, AK Parti savunucusu olduğu düşünülenlere karşı bol keseden sarf ediliyorsa, demek ki burada asıl niyet “yaralamak” ve “küçük düşürmek...”
Hayır, elbette ismimin yanında sıklıkla gördüğüm bu niteleme rahatsız etmiyor beni...
Muhterem Aydın Doğan’ın da buyurduğu gibi, kaşarlandım...
Küçük düşürme ve yaralama cehdiyle davrananlar, muhtemeldir ki, bir “öncelikten” geldiklerini düşünüyorlar... Yani, başkalarını tanımladıkları (bir “önceliği” kullandıkları) için, ayrıca, “tanımlama hakkını” da ellerinde bulundurduklarını söylemiş oluyorlar.
Böyle bir önceliğe (ya da hakka) sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, artık sizden her melanet beklenmeli.
Dolayısıyla, “sosyalizm yandaşı” Zafer Arapkirli’den de her melaneti beklerim.
Kendisini tanımıyorum, hangi“mecralarda” eğleştiğini ve nihayetinde ne demeye çalıştığını/hangi doğruları savunduğunu bilmiyorum ama yazdığı iki satır yazıyla “tıynetini” ve “karakterini” ele verdiği için, kendisini yüksek sesle kınıyorum ve “terbiyesiz adam” diyorum.
Girizgâh biraz uzadı ama iyi oldu...
Mesele şu:
Sosyalizm yandaşı Zafer Arapkirli ve türdeşleri, Aydın Doğan’ı hedef gösterdiğimi ileri sürüyor... “Koca imparatorluğu teslim etmekle kurtulamayacağını” ve mutlaka yargılanması gerektiğini söylüyormuşum.
Başkaları da böyle söylüyormuş.
Başkalarının ne söylediğini bilmiyorum... Koca imparatorluğun kime teslim edildiğini ve “teslim alan”ın hangi siyasi yönlendirmeyle bu işe kalkıştığını ya da itildiğini de bilmiyorum.
Bildiğim şu:
İnsanlardan helallik isteyen Aydın Doğan, “28 Şubat sürecinde istifaya zorlanan İslamcı koalisyon hükümetine karşı benim medya organlarım savaş verdi” demiş bir adamdır ve bugüne kadar başımıza gelmiş bütün kötü işlerin ya faili ya da (medya organları aracılığıyla) yönlendiricisidir.
Şerefli bir geçmiş bırakmamıştır.
Buradan “Aydın Doğan yargılanmalıdır” gibi bir sonuç çıkar mı?
İnsanları hapiste görme meraklısı değilim...
Devri sabık peşinde de değilim.
Kimin yargılanıp yargılanmayacağına “yargı” karar verir...
Söylediğim şey çok açık:
Diyorum ki (Aydın Doğan’a hitaben), herkese hakkınızı helal ettiğinizi, bahtiyar olduğunuzu filan söylüyorsunuz, muhtemelen muarızlarınızın toleransına sığınıyorsunuz, iyi hoş da...
Sordunuz mu bakalım?
Eseriniz olan binlerce, on binlerce mağdur haklarını helal ediyorlar mı?
Hepsi bu...
Bu son derece basit ve insani soru neden rahatsız ediyor sosyalizm yandaşlarını?
Neden Aydın Doğan söz konusu olunca yükseltiyorlar terbiyesizlik çıtalarını?