Ahmet Hakan'dan olay CHP yazısı: İstifa etmeli ya da görevden alınmalı!
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bugün CHP'nin İstanbul İl Başkanı seçilen Canan Kaftancıoğlu hakkında bir yazı kaleme aldı
CHP'nin İstanbul İl Başkanı seçildiği günden bu yana eleştirilerin hedefinde olan Canan Kaftancıoğlu, dün görevini devraldı.
Görevi devralana kadar CHP ile AK Parti arasında da 'Canan Kaftancıoğlu krizi yaşandı. Canan Kaftancıoğlu dün görevi devraldığı törende Gezi döneminde paylaştığı mesajlar nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan özür diledi.
Ahmet Hakan da Canan Kaftancıoğlu polemiğine katıldı ve "ya istifa etmeli ya da görevden alınmalı" dedi.
İşte Ahmet Hakan'ın "Canan Kaftancıoğlu istifa etmeli ya da görevden alınmalı" başlıklı bugünkü yazısı:
Hata benim değil günah benim değil...
Önce birkaç kelam
Son günlerde
Yoksa ben biraz fazla mı abartıyorum?
Gerçekten de iktidar dururken muhalefeti eleştirmenin şehvetine mi kapılıyorum?
CHP söz konusu olduğunda biraz fazla mı abanıyorum?
Yapılmış bir hatanın üzerinde tepiniyor muyum?
Falan demeye başlamıştım...
Vicdani bir sızlanma içindeydim yani.
Fakat kardeşim, bu CHP öyle bir parti ki, insana iki dakika vicdani sızlanma fırsatı bile vermiyor.
Alın işte Canan Kaftancıoğlu olayı.
Neresinden tutsan dökülüyor.
Neşet Ertaş’ın “Hata benim, günah benim, suç benim” türküsü var ya...
CHP ile ilgili yazdıklarım söz konusu olduğunda...
Ben o türküyü şuna çeviriyorum:
“Hata benim değil, günah benim değil, suç benim değil.”
İSTANBUL'DA ESNAF GEZİSİNE BİLE ÇIKAMAZLAR
O tweet’leri atan birinin CHP gibi merkeze yakın siyaset yapma iddiasındaki bir partinin İstanbul İl Başkanı olması, CHP’yi İstanbul’da geriletir.
O kadar geriletir ki...
CHP’liler...
İstanbul’da esnaf gezisine bile çıkamaz.
DÜŞMAN KURGULASA BAŞARAMAZDI
AK Parti, MHP ve bilumum CHP düşmanları bir araya gelseler...
Ergen siyaseti yapmaya teşne, siyasi olgunluktan nasibini almamış Canan Kaftancıoğlu gibi bir ismin CHP’ye başkan olmasının vuracağı darbeyi CHP’ye ömür billah vuramazlardı.
CHP İSTANBUL'U NASIL KAZANACAK?
ERMENİ meselesinde...
HDP meselesinde...
“Mustafa Kemal’in askerleri” meselesinde...
Devlet meselesinde...
Kendi partisinin tabanının duyarlılıklarından bile bu kadar uzak düşmüş birinin, İstanbul’un genelinde partisinin oylarını nasıl artıracağını biri bana izah edebilir mi?
Görüşlerin HDP’ye yakınsa... HDP’yi kendine daha yakın görüyorsan... HDP ile daha paralel düşünüyorsan...
Gidersin HDP’de siyaset yaparsın.
CHP’de ne işin var?
DOMUZ MESELESİ
KİM ne yerse yer... Lafı bile olmaz.
İsteyen domuz eti de yer... Bir şey demeyiz.
Fakat kardeşim, eğri oturup doğru konuşalım, Türkiye gibi dine en uzak kesimlerin bile “domuz” dendiğinde şöyle bir irkildiği memlekette...
Domuz pirzolası üzerinden sosyal medyada espri falan yapmaya kalkışanlar, İstanbul gibi Türkiye’nin en büyük şehrinde anamuhalefeti temsil ederlerse...
Ta en baştan kaybetmeye mahkûm olurlar.
ANNEYE KÜFÜR OLAYI
ŞUNA şahidim:
Gezi’nin içinde yer alanlar arasında küfredenlerden daha çok o küfürlere şiddetle itiraz edenler vardı.
Gözümün önünde yüzlerce kişi Tayyip Erdoğan’a ve yakınlarına yönelik küfürleri engellemeye çalıştı.
Küfürlü duvar yazılarının silindiğine tanık oldum.
Hatta bugün tutuklu bulunan Osman Kavala, Gezi zamanı duvarlara yazılan bu tür galiz sözleri elinde boya fırçasıyla silmişti.
Hal böyleyken...
Küfürlü bir duvar yazısını sosyal medyada paylaşacak denli sorumsuz birinin CHP gibi bir partinin İstanbul İl Başkanı olması, CHP’nin kaldırabileceği bir yük olmamalıdır.
Ve bu öyle büyük bir sorumsuzluktur ki...
Özür bile kurtarmaz...
Sorumlu bir makama gelmemişsindir...
Özür dilersin, belki kurtarır.
Ergensindir, aklın başında değildir...
Özür dilersin, belki kurtarır.
Cahilsindir, bir cahillik etmişsindir...
Özür dilersin, belki kurtarır.
Ama anamuhalefet partisinin Türkiye’nin en büyük şehrine il başkanı olmuşsun...
Özür dilersin...
İşte bu kurtarmaz.
CHP'YE YAPILAN BÜYÜK KÖTÜLÜK
CANAN Kaftancıoğlu olayı...
En çok CHP’ye umut vermiş kişileri, CHP’den beklentisi olanları yaralamalıdır.
Çünkü bu olay, görece ivme kazanmış partilerini geriye götürecek bir olaydır.
Geriye götürmese bile...
Farklı kesimlerden oy alma kapasitelerini göçüreceği muhakkaktır.
HANGİSİ DAHA BÜYÜK BASİRETSİZLİK
EĞER Kemal Kılıçdaroğlu...
Canan Kaftancıloğlu’nun attığı o tweet’leri bilerek ve o tweet’ler üzerinden CHP’nin yıpratılacağını öngörerek...
Canan Kaftancıoğlu’nun adaylığına destek verdiyse...
Yaptığı basiretsizliktir.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu...
Canan Kaftancıloğlu’nun attığı o tweet’leri bilmeyerek... Ve o tweet’ler üzerinden CHP’nin yıpratılacağını öngöremeyerek...
Canan Kaftancıoğlu’nun adaylığına destek verdiyse...
Yaptığı çok daha büyük basiretsizliktir.
DEMOKRASİYE YAPILAN BÜYÜK KÖTÜLÜK
TÜRKİYE’de demokrasinin en büyük sorunu iktidarın kendini denetimsiz hissetmesidir.
Doğru dürüst muhalefet olmadığı için...
Muhalefet umut vermediği için...
Aklı başında bir muhalefet stratejisi ortaya çıkmadığı için...
İktidar, kendisini denetimsiz hissetmekte ve dilediği gibi davranmakta...
Hem Canan Kaftancıoğlu olayı hem de CHP’nin sergilediği beceriksizlikler...
İşte bu açıdan demokrasiye yapılan kötülükten başka bir şey değildir.
Görevi devralana kadar CHP ile AK Parti arasında da 'Canan Kaftancıoğlu krizi yaşandı. Canan Kaftancıoğlu dün görevi devraldığı törende Gezi döneminde paylaştığı mesajlar nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan özür diledi.
Ahmet Hakan da Canan Kaftancıoğlu polemiğine katıldı ve "ya istifa etmeli ya da görevden alınmalı" dedi.
İşte Ahmet Hakan'ın "Canan Kaftancıoğlu istifa etmeli ya da görevden alınmalı" başlıklı bugünkü yazısı:
Hata benim değil günah benim değil...
Önce birkaç kelam
Son günlerde
Yoksa ben biraz fazla mı abartıyorum?
Gerçekten de iktidar dururken muhalefeti eleştirmenin şehvetine mi kapılıyorum?
CHP söz konusu olduğunda biraz fazla mı abanıyorum?
Yapılmış bir hatanın üzerinde tepiniyor muyum?
Falan demeye başlamıştım...
Vicdani bir sızlanma içindeydim yani.
Fakat kardeşim, bu CHP öyle bir parti ki, insana iki dakika vicdani sızlanma fırsatı bile vermiyor.
Alın işte Canan Kaftancıoğlu olayı.
Neresinden tutsan dökülüyor.
Neşet Ertaş’ın “Hata benim, günah benim, suç benim” türküsü var ya...
CHP ile ilgili yazdıklarım söz konusu olduğunda...
Ben o türküyü şuna çeviriyorum:
“Hata benim değil, günah benim değil, suç benim değil.”
İSTANBUL'DA ESNAF GEZİSİNE BİLE ÇIKAMAZLAR
O tweet’leri atan birinin CHP gibi merkeze yakın siyaset yapma iddiasındaki bir partinin İstanbul İl Başkanı olması, CHP’yi İstanbul’da geriletir.
O kadar geriletir ki...
CHP’liler...
İstanbul’da esnaf gezisine bile çıkamaz.
DÜŞMAN KURGULASA BAŞARAMAZDI
AK Parti, MHP ve bilumum CHP düşmanları bir araya gelseler...
Ergen siyaseti yapmaya teşne, siyasi olgunluktan nasibini almamış Canan Kaftancıoğlu gibi bir ismin CHP’ye başkan olmasının vuracağı darbeyi CHP’ye ömür billah vuramazlardı.
CHP İSTANBUL'U NASIL KAZANACAK?
ERMENİ meselesinde...
HDP meselesinde...
“Mustafa Kemal’in askerleri” meselesinde...
Devlet meselesinde...
Kendi partisinin tabanının duyarlılıklarından bile bu kadar uzak düşmüş birinin, İstanbul’un genelinde partisinin oylarını nasıl artıracağını biri bana izah edebilir mi?
Görüşlerin HDP’ye yakınsa... HDP’yi kendine daha yakın görüyorsan... HDP ile daha paralel düşünüyorsan...
Gidersin HDP’de siyaset yaparsın.
CHP’de ne işin var?
DOMUZ MESELESİ
KİM ne yerse yer... Lafı bile olmaz.
İsteyen domuz eti de yer... Bir şey demeyiz.
Fakat kardeşim, eğri oturup doğru konuşalım, Türkiye gibi dine en uzak kesimlerin bile “domuz” dendiğinde şöyle bir irkildiği memlekette...
Domuz pirzolası üzerinden sosyal medyada espri falan yapmaya kalkışanlar, İstanbul gibi Türkiye’nin en büyük şehrinde anamuhalefeti temsil ederlerse...
Ta en baştan kaybetmeye mahkûm olurlar.
ANNEYE KÜFÜR OLAYI
ŞUNA şahidim:
Gezi’nin içinde yer alanlar arasında küfredenlerden daha çok o küfürlere şiddetle itiraz edenler vardı.
Gözümün önünde yüzlerce kişi Tayyip Erdoğan’a ve yakınlarına yönelik küfürleri engellemeye çalıştı.
Küfürlü duvar yazılarının silindiğine tanık oldum.
Hatta bugün tutuklu bulunan Osman Kavala, Gezi zamanı duvarlara yazılan bu tür galiz sözleri elinde boya fırçasıyla silmişti.
Hal böyleyken...
Küfürlü bir duvar yazısını sosyal medyada paylaşacak denli sorumsuz birinin CHP gibi bir partinin İstanbul İl Başkanı olması, CHP’nin kaldırabileceği bir yük olmamalıdır.
Ve bu öyle büyük bir sorumsuzluktur ki...
Özür bile kurtarmaz...
Sorumlu bir makama gelmemişsindir...
Özür dilersin, belki kurtarır.
Ergensindir, aklın başında değildir...
Özür dilersin, belki kurtarır.
Cahilsindir, bir cahillik etmişsindir...
Özür dilersin, belki kurtarır.
Ama anamuhalefet partisinin Türkiye’nin en büyük şehrine il başkanı olmuşsun...
Özür dilersin...
İşte bu kurtarmaz.
CHP'YE YAPILAN BÜYÜK KÖTÜLÜK
CANAN Kaftancıoğlu olayı...
En çok CHP’ye umut vermiş kişileri, CHP’den beklentisi olanları yaralamalıdır.
Çünkü bu olay, görece ivme kazanmış partilerini geriye götürecek bir olaydır.
Geriye götürmese bile...
Farklı kesimlerden oy alma kapasitelerini göçüreceği muhakkaktır.
HANGİSİ DAHA BÜYÜK BASİRETSİZLİK
EĞER Kemal Kılıçdaroğlu...
Canan Kaftancıloğlu’nun attığı o tweet’leri bilerek ve o tweet’ler üzerinden CHP’nin yıpratılacağını öngörerek...
Canan Kaftancıoğlu’nun adaylığına destek verdiyse...
Yaptığı basiretsizliktir.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu...
Canan Kaftancıloğlu’nun attığı o tweet’leri bilmeyerek... Ve o tweet’ler üzerinden CHP’nin yıpratılacağını öngöremeyerek...
Canan Kaftancıoğlu’nun adaylığına destek verdiyse...
Yaptığı çok daha büyük basiretsizliktir.
DEMOKRASİYE YAPILAN BÜYÜK KÖTÜLÜK
TÜRKİYE’de demokrasinin en büyük sorunu iktidarın kendini denetimsiz hissetmesidir.
Doğru dürüst muhalefet olmadığı için...
Muhalefet umut vermediği için...
Aklı başında bir muhalefet stratejisi ortaya çıkmadığı için...
İktidar, kendisini denetimsiz hissetmekte ve dilediği gibi davranmakta...
Hem Canan Kaftancıoğlu olayı hem de CHP’nin sergilediği beceriksizlikler...
İşte bu açıdan demokrasiye yapılan kötülükten başka bir şey değildir.