AHMET HAKAN'DAN LEVENT KIRCA'YA YANIT; ''YİĞİTLİK BAZEN KAÇMAKTIR''

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, kendisiyle ekranda kapışmak isteyen Levent Kırca'ya ne yanıt verdi?

Bana hodri çekmiş Levent Kırca

Bana “hodri meydan” çekmiş Levent Kırca.

Birlikte çıkacakmışız ekrana...
Kapışacakmışız.

Neyin kapışması olacak ki bu?
“Ben sana taktım./Sen bana taktın” türü bir kapışma mı olacak?
İçinde “karı” ve “düzmek” geçen bir kapışmanın ben neresinde olacağım?
“Azılı yalaka” ile “azılı muhalif” dışında herhangi bir renge en küçük alan bile bırakmayan sığ bir soytarılıkla mı kapışacağım?
Siyasal tarihi “jet-ski” ya da “İskiciğim” laflarından türetilen seviyesizliklerle dolu biri ile neyin kapışmasını yapacağım ki ben?
Olaylara kendisi gibi bakmayanı, velev ki hükümet yandaşı olmasın, anında “yalaka” diye tanımlayan biriyle ne kapışması olacak bu?
Olup bitenleri “Bütün komutanlar içeride./Türk Silahlı Kuvvetleri lağvedildi” diye özetleyen biriyle nasıl bir kapışma yapılabilir ki?
Sıkıştığı ilk anda belin altına inen sinsilikle mi kapışacağım?
Rezil olmayı bilmeyen, hiçbir biçimde rezil olmayan biriyle yapılan kapışmanın galibi baştan bellidir, böyle biriyle ne diye kapışayım ki?

Bir de yazı yazmış Levent Kırca...
“Dalaksız” falan diyor benim için.
Yandaş medyada hakkımda çıkmış bir iddiayı almış eline allayıp pulluyor.
Bunu yaparken tıpkı yandaş medyanın diliyle konuşmayı da ihmal etmiyor, “Dalakla ilgili elimde belgeler var, açıklarım ha!” diye tehditler savuruyor.
Bakar mısınız pek demokrat, pek ilerici, pek muhalif aydına?
Kendisine yönelik en küçük bir eleştiri karşısında nasıl da öfkelenip “Nihansın Dideden”i falan unutuveriyor?
Nasıl da iftiranın üzerine atlıyor?
Nasıl da anında “Akit ağzı”na dönüveriyor?
Muhaliflikten kof muhalifliğe nasıl da anında geçiveriyor?

Zaten “kof muhaliflik” ile “körü körüne yandaşlık” amcaoğludur.
İkisi de seviyesizdir.
İkisi de gri alana geçit vermez.
İkisi de ölümüne savunur ya da ölümüne karşı çıkar.
İkisi de başı sıkıştığı anda müfterileşir, iftiralara sarılır.
İkisi de bir gruba oynar.
İkisi de “Ben hakkaniyetli olacağım” diyene “Tarafını seç, tarafını seç” diye tempo tutar.
İkisi de “Bazen öyle/bazen böyle” diyene “Olmaz, ya hep öyle diyeceksin, ya hep böyle” diye çıkışır.
İkisi de şirretleşme temayülündedir.

Yiğitlik bazen meydana çıkmaktır, bazen de meydandan kaçmaktır.
Yiğit o kişidir ki...
Her şey olup da bir türlü rezil olmayan müptezel biriyle meydana çıkmaktansa, meydandan arkasına bile bakmadan kaçar.

Ahmet Hakan’ın yazısının tamamı için tıklayın