AHMET HAKAN'DAN HÜSEYİN GÜLERCE'YE AÇIK MEKTUP!
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'ye açık mektup yazdı.
Zaman yazarına açık mektup
Sayın Hüseyin Gülerce...
Dünkü Zaman’da “Ergenekon Güç Toplarken” başlıklı bir yazı yazmışsınız.
Okuduk, istifade ettik.
Ancak anlamadığımız noktalar oldu.
* * *
Yazınızın başında diyorsunuz ki:
“Şu anda Ergenekon üç cephede birden güç toplama hamlesi başlattı. Hrant Dink davası kararına tepki, Sivas katliamı davası kararına tepki ve Nedim Şener ile
Ahmet Şık’ın tahliyeleri üzerinden kamuoyu oluşturma...”
Bu cümlelerinizi okuyunca kendi durumuma baktım:
- Hrant Dink davası kararına tepki gösterenlerin arasındaydım, yürüyüşe bile katıldım.
- Sivas katliamı davası kararına karşı üç gündür yazıyorum. Programlar yaptım.
- Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tahliyeleri konusunda yazılar yazdım, program yaptım.
Şimdi soruyorum size: Ben “Ergenekoncu” muyum? Yoksa “Ergenekon’un oyununa gelmiş bir zavallı” mıyım?
Ya da elinizde beni ve benim gibileri koyabileceğiniz başka bir kategori var mı?
* * *
Hüseyin Bey...
Yazınızda “iddianame”yi referans göstererek Ergenekon için bir çerçeve sunmuşsunuz. Buna göre:
- Ergenekon silahlı terör örgütüdür.
- Örgütün silahı ve mühimmatı vardır.
- Danıştay suikastını bunlar gerçekleştirmiştir.
- Suikast planlarıyla ele geçirilmişlerdir.
- Silahlarla birlikte yakalanmışlardır.
- Yürütme ve yasama organlarını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmişlerdir.
- Darbe planları yapmışlardır.
Buraya kadar hemfikiriz.
“Ergenekon”, silahtır, mühimmattır, darbe girişimidir, suikast planıdır ve bu haliyle çok tehlikeli bir yapılanmalıdır.
Ama siz işi bu noktada durdurmuyorsunuz ki!
Yine “iddianame”yi referans göstererek şu cümleyi de kuruyorsunuz: “Medyayı kullanarak örgüt kararları doğrultusunda kamuoyu oluşturuyorlar”.
İşte bu cümle devreye girdiği anda, sizinle yollarımız ayrılıyor.
Çünkü bu cümleyi devreye soktuğunuz anda kitabı da, haberi de, gazeteyi de, televizyon programını da kolaylıkla “terörist” diye yargılamanız mümkün oluyor.
Ortada hiçbir örgüt kararı olmasa da örgütün işine yaradığını düşündüğünüz her kitabı, her haberi, her programı bu cümle sayesinde “terörist faaliyet” kapsamına alabiliyorsunuz.
Yazarların, gazetecilerin, aydınların hapislere tıkılmasının temel nedeni bu...
Ergenekon davasını çökerten, inandırıcılıktan uzaklaştıran nokta da burada başlıyor.
Ahmet Hakan/Hürriyet
Sayın Hüseyin Gülerce...
Dünkü Zaman’da “Ergenekon Güç Toplarken” başlıklı bir yazı yazmışsınız.
Okuduk, istifade ettik.
Ancak anlamadığımız noktalar oldu.
* * *
Yazınızın başında diyorsunuz ki:
“Şu anda Ergenekon üç cephede birden güç toplama hamlesi başlattı. Hrant Dink davası kararına tepki, Sivas katliamı davası kararına tepki ve Nedim Şener ile
Ahmet Şık’ın tahliyeleri üzerinden kamuoyu oluşturma...”
Bu cümlelerinizi okuyunca kendi durumuma baktım:
- Hrant Dink davası kararına tepki gösterenlerin arasındaydım, yürüyüşe bile katıldım.
- Sivas katliamı davası kararına karşı üç gündür yazıyorum. Programlar yaptım.
- Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın tahliyeleri konusunda yazılar yazdım, program yaptım.
Şimdi soruyorum size: Ben “Ergenekoncu” muyum? Yoksa “Ergenekon’un oyununa gelmiş bir zavallı” mıyım?
Ya da elinizde beni ve benim gibileri koyabileceğiniz başka bir kategori var mı?
* * *
Hüseyin Bey...
Yazınızda “iddianame”yi referans göstererek Ergenekon için bir çerçeve sunmuşsunuz. Buna göre:
- Ergenekon silahlı terör örgütüdür.
- Örgütün silahı ve mühimmatı vardır.
- Danıştay suikastını bunlar gerçekleştirmiştir.
- Suikast planlarıyla ele geçirilmişlerdir.
- Silahlarla birlikte yakalanmışlardır.
- Yürütme ve yasama organlarını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmişlerdir.
- Darbe planları yapmışlardır.
Buraya kadar hemfikiriz.
“Ergenekon”, silahtır, mühimmattır, darbe girişimidir, suikast planıdır ve bu haliyle çok tehlikeli bir yapılanmalıdır.
Ama siz işi bu noktada durdurmuyorsunuz ki!
Yine “iddianame”yi referans göstererek şu cümleyi de kuruyorsunuz: “Medyayı kullanarak örgüt kararları doğrultusunda kamuoyu oluşturuyorlar”.
İşte bu cümle devreye girdiği anda, sizinle yollarımız ayrılıyor.
Çünkü bu cümleyi devreye soktuğunuz anda kitabı da, haberi de, gazeteyi de, televizyon programını da kolaylıkla “terörist” diye yargılamanız mümkün oluyor.
Ortada hiçbir örgüt kararı olmasa da örgütün işine yaradığını düşündüğünüz her kitabı, her haberi, her programı bu cümle sayesinde “terörist faaliyet” kapsamına alabiliyorsunuz.
Yazarların, gazetecilerin, aydınların hapislere tıkılmasının temel nedeni bu...
Ergenekon davasını çökerten, inandırıcılıktan uzaklaştıran nokta da burada başlıyor.
Ahmet Hakan/Hürriyet