Ahmet Hakan'a yazarı Nedim Şener'den itiraz! "Bu fotoğraf projedir"

Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, "Bu fotoğraf karesiyle ilgili ‘siyah’ diyenler de var, ‘beyaz’ diyenler de var. Bense gri alanlarda dolaşmayı tercih ettim" sözlerine Nedim Şener'den "itiraz" geldi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ve tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, önceki gün Selahattin Demirtaş’ın “Devran” isimli kitabının okuma tiyatrosunu izlemek üzere bir araya geldi.

Tiyatro gösterimine CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, sanatçı Kadir İnanır, CHP ve HDP’li yöneticiler de katıldı.

YAZARINDAN AHMET HAKAN'A İTİRAZ

Tiyatro gösterimi için bir araya gelme konuşulmaya devam ederken, Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, "Bu fotoğraf karesiyle ilgili ‘siyah’ diyenler de var, ‘beyaz’ diyenler de var. Bense gri alanlarda dolaşmayı tercih ettim" diye belirtmişti.

Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener ise, bugünkü köşesinde konuyla ilgili, "Bu fotoğraf projedir" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Nedim Şener, söz konusu yazısında Ahmet Hakan'a itiraz ederken, "Ahmet Hakan fotoğrafı 2 insanı dayanışma', 'yumuşak güç' gibi kavramlarla anlatırken, CHP ile HDP arasındaki gayriresmi ortaklık konusunda analiz yapıyordu. Hakan 'siyah' ya da 'beyaz' değil, 'gri bakışla' yorumladığını yazsa da bence o fotoğrafı tarif edecek gerçekçi kavram “proje” olmalı..." diye belirtti.

Nedim Şener'in yazısı şu şekilde:

"Selahattin Demirtaş’ın yazdığı bir tiyatro oyunu, CHP’li ve HDP’lilerin katılımı ile sahnelendi. Oyundan çok ön sırada oturan izleyiciler tartışıldı.

Ahmet Hakan da Hürriyet’teki köşe yazısında o fotoğrafa bakıp şu değerlendirmede bulundu: “Bu fotoğraf cumartesi akşamı çekildi. Fotoğraftakiler şunlar: Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu... Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş... Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu... Ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu... Bu dört isim, Selahattin Demirtaş’ın metinlerinden oluşan bir tiyatro oyununda buluştular. Bu fotoğraf karesiyle ilgili ‘siyah’ diyenler de var, ‘beyaz’ diyenler de var. Bense gri alanlarda dolaşmayı tercih ettim...”

Ahmet Hakan fotoğrafı “insanı dayanışma”, “yumuşak güç” gibi kavramlarla anlatırken, CHP ile HDP arasındaki gayriresmi ortaklık konusunda analiz yapıyordu. Hakan “siyah” ya da “beyaz” değil, “gri bakışla” yorumladığını yazsa da bence o fotoğrafı tarif edecek gerçekçi kavram “proje” olmalı...

Bu, CHP ve İP’nin oluşturduğu, HDP’nin de desteğiyle yerel seçimlerde aldığı sonucun genel seçimlere taşınma projesidir. Burada sorun olansa bunu gizleme çabalarıdır.

Proje ise partilerin oy oranlarının toplamına dayalı basit bir matematik hesabına dayanıyor. Ama olay demokrasi, hukuk, kitap, şiir, tiyatro ile ambalajlanıyor. O yüzden bu tür fotoğrafa “gri” değil “siyah” ve “beyaz” olarak bakılmalı. Çünkü Demirtaş’ın arkasındakiler öyle bakıyor. Yargılandığı konulara girmiyorum, sadece kamuya açık alanlarda söylediği sözleri bir kez daha hatırlatayım: “Bizim başarımız, yani HDP’nin başarısı ki, sayın Öcalan’ın çok önemsediği bir projedir. Kendisinin özellikle son 20 yılını adadığı bir projedir. Bu projenin benim şahsımda başarılı olması onu niye rahatsız etsin ki...”

*

“Buna alışsanız iyi olur, çünkü biz daha başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz heykelini...”

*

“Biz PKK’yı silahlı bir terör örgütü olarak görmüyoruz...”

Çünkü bu sözlerini asla geri almadı. Bu sözleri söyleyen Demirtaş, “siyah” ve “beyaz” kadar net. Sıkıntı şu: Kürt-Türk demeden, kadın-çocuk, doktor-hemşire, polis-asker, çocuk-bebek, işçi-köylü ayırmadan katleden terör örgütü PKK’ya “terörist” diyemeyen siyasetçilerle “Atatürkçü” CHP’nin bu tür bir projenin parçası haline getirilmesi.

Bu amaçla da Demirtaş’ı parlatma işini üstlenmişler.

Oysa Demirtaş hâlâ PKK’nın kanlı eylemlerini kınamadı, terör örgütü elebaşı Öcalan’ın adını “sayın” demeden ağzına alamadı. PKK’ya “terör örgütü” demedi. Yoksa dedi de biz mi duymadık?

MESELE DEMİRTAŞ’IN KİTABI DEĞİL

TAM bu gelişmeler yaşanırken İBB’nin internet sitesinde Selahattin Demirtaş’ın kitapları satışa çıktı. Benim tepkim, kitabın yazılması, yayınlanmasına değil, tıpkı sahnelenen “tiyatro” gibi yürütülen siyasi projeye oldu. Terörü ve teröristleri övüp özendirmediği, şiddet çağrısı yapmadığı sürece her kitap basılabilir. Demirtaş’ın yazdıkları kendisiyle okuru arasındadır. Kültür Bakanlığı’nın bandrol vermesi, PTT’de, D&R’da satılması, kütüphanelerde bulunması o kurumların sorunudur. Mesele, CHP’nin HDP ile kurduğu ve gizlemeye çalıştığı ilişkiye dayalı projenin yürütülüş biçimidir. Neler olduğunu görüyoruz. O yüzden düşüncemi şöyle dile getirdim: “İBB Demirtaş’ın kitaplarını da satmaya başlamış!! Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra, tiyatro ile kitap ile şiir ile türkü ile yavaş yavaş alışacaksınız. Bir gün şehitleri hatırlayıp ‘Ben neyi alkışlıyorum’ dediğinizde kızarmış avuçlarınızla yüzünüzü kapatacaksınız ama geç olacak.”

İSTEĞİM KABUL OLDU

Sosyal medyada kötülük ittifakı harekete geçti; ne kadar PKK’lı, FETÖ’cü, HDP’li, CHP’li, DHKP-C’li varsa saldırıya geçti. Şahsen gurur duydum, saldıranlardan biri övseydi insan içine çıkamazdım. Zaten, 1 Ocak günü Hürriyet’te “Nefretlerine layık olacağım” diye yazmıştım, isteğim kabul oldu. Aygül Demirtaş, ağabeyi Selahattin Demirtaş’ın, 23 Ocak 2012’de benim de adım geçen, “Herkese günaydın, Ahmet ve Nedim’in duruşmaları var bugün, umarım serbest kalırlar” mesajına atıf yaparak, sosyal medyada bana yönelik şöyle bir tweet paylaştı: “Sayın Demirtaş, o gün de her zaman olduğu gibi haksızlıkların karşısında, haklının ve hukukun yanındaydı. Nedim Şener’e bugün de haksızlık edilse aynı davranışı sergiler. Çünkü o kendine değil, herkese demokrat.”

Arşive girmesi için Aygül Demirtaş’a verdiğim cevabı burada paylaşıyorum: “Aygül Hanım, hukukun yanında olan kişi, PKK elebaşı teröristin heykelini dikmez. Türk-Kürt demeden masum insanları katleden PKK’ya ‘terörist’ diyebilir. Twit ise benimle değil daha sonra HDP milletvekili olanla ilgilidir. PKK’ya ‘terörist’ diyebildiğinde demokratlığa adım atabilir.”

Hak, hukuk, insan hakları diyen birisi önce PKK’ya terörist diyebilecek. Yoksa ona ne gazeteci ne akademisyen ne de siyasetçi denir, nokta.

DEMİRTAŞ’A BİR KİTAP ÖNERİSİ: GÜLAY

AĞZINDAN hak hukuk sözü düşmeyen Selahattin Demirtaş’a bir kitap önerim olacak. O da bir Kürt kızı, adı Gülay. Hatırlayamayacaktır, çünkü o teröristler tarafından dağa çıkarılanlardan değil.

Babası Mehmet Şirin Demir’i terörist PKK/YPG’nin Suriye topraklarından attığı havan mermisiyle kaybeden kızlardan birisi. Cenazesinde Kürtçe ağıtlar yakılmıştı. Dün Gülay AKP grup toplantısına babasının mezarından alınmış toprağa ekilmiş çiçekler olan bir saksı getirdi. Sonra da şunları söyledi: “Kürt çocuklar üzerinden tiyatrolar yapıldı, artık bilmelidirler ki perdeler kapandı. Kürt çocukları kendi filmlerinin kahramanı oluyorlar. Mardin’de doğup büyümüş bir Kürt kızıyım. 81 şehrin her toprağı benim memleketim. Ben babamdan en çok affetmeyi, teşekkür etmeyi öğrendim. Bir insanın kalbini kırmanın da canını almak kadar günah olduğunu yine babamdan öğrendim.”

Gülay’ın hayatı ne senaryo ne tiyatro, kanlı bir gerçek, PKK’nın akıttığı kanla yazıldı. Şimdi romanını yazmak Demirtaş’a düşer..."