Ahmet Hakan’a 'ensest' yanıtı: İkna olmanız için yüzde kaçlık oran uygundur?
Ahmet Hakan, Melis Alphan'ın "Türkiye'nin yüzde 40'ı ensest" iddiasını "üfürme" olarak nitelemişti
Sunucu Murat Başoğlu'nun Bodrum'da bir teknede yeğeni ile öpüşürken görüntülenmesinin ardından başlayan ensest tartışması sürüyor. Hürriyet yazarı Melis Alphan, konuya ilişkin kaleme aldığı yazıda Türkiye'de ensest oranının yüzde 40 olduğu iddiasında bulundu. Yazıya tepki gösteren Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ise, Alphan'ın iddiasını 'üfürme' olarak niteledi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) ise Ahmet Hakan’a açık bir mektup kaleme aldı. Ensestin ne anlama geldiği konusunda ayrıntılı bir bilgi verilen açık mektupta Ahmet Hakan’a, “Sizi kadına ve çocuğa yönelik şiddeti meşrulaştırmaya, ensesti normalleştirmeye ve yok saymaya, kadın ve çocukların içine sokulmaya çalışıldığı kıskacı daraltmaya ve istismarların gerek aile ve gerekse devlet eliyle örtülmesinin devamına hizmet eden duruşunuzu gözden geçirmeye davet ediyoruz” denildi.
“Unutmayınız ki oran yüzde bir, binde bir ve hatta milyonda bir dahi olsa insan hayatının kutsallığı söz konusu olduğunda ensest için büyük bir rakamdır” ifadesinin yer aldığı açık mektupta, “Son olarak ise merak ediyoruz; şahsınızın Türkiye’de ensest sorunun ciddiyetine ikna olmanız için yüzde kaçlık bir oran uygundur?” değerlendirmesinde bulunuldu.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu adına başkan Canan Güllü imzasıyla yazar Ahmet Hakan için kaleme alınan açık mektup şöyle:
Sayın Ahmet Hakan’a açık mektubumuzdur
3-4-5 Eylül 2017 tarihli köşe yazılarınıza istinaden ensest ve cinsel istismar konularında kafanızın hayli karışık olduğunu görüyoruz; belli ki ensest gibi “tabu” kabul edilegelen bir kavramın aile içinden çıkıp kamuoyunda tartışılmaya başlanmasına hazırlıksız yakalandınız. Oysa Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Türkiye’deki ensest gerçekliği üzerine onlarca yıldır çalışıyor, kadın hareketi Türkiye’de cinsel şiddet sorununu kamuyoyu gündeminde tutabilmek için senelerdir emek harcıyor. Magazinel bir figür üzerinden yapmaya çalıştığınız populizme alet olmaya niyetimiz yok, ancak kamuyounu aydınlatmak üzere asıl bizim söyleyeceklerimiz var;
1. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ensest ve cinsel şiddet konularında uzun yıllardır vaka bazlı çalışmaktadır. Halihazırda Türkiye’nin tek Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hatti’nı işletmekte olan TKDF, hattı arayarak destek talebinde bulunan vakaların analizini yapar, çözüme yönelik olarak vakayı yetkili mercilere yönlendirir ve vakaların takibi yapar. Aile içi şiddet acil yardım hattına gelen / yönlendirilen vakalar, kişiler ve vaka içerikleri anonim tutulmak üzere kamuoyoyla sayısal veri olarak paylaşılır. Bunun yanısıra TKDF, 2015 senesinde Türkiye’nin 56 ilinde Türkiye Ensest Atlası ismiyle bir araştırma yürütmüştür. Devlet kurumlarından hali hazırda ensest ve kadına yönelik şiddet konularında objektif veri toplamanın imkansızlığını göz önünde bulundurduğunuzda, TKDF’nin verileri Türkiye’de kadın ve çocuğa karşı şiddet araştırmalarında kullanılan sistematik, güvenilir ve doğrulanmış verilerdir.
2. Kamuoyunu çeşitli hukuki terimlere boğmadan, size ensestin sadece “cinsel ilişki” anlamına gelmediğini hatırlatmak isteriz. Mümkün olan en geniş tanımıyla ensest, taciz ve taciz edenin cinsel uyarılması ve tatmini için çocuğa ve gence yönlendirilmiş her türlü fiziksel ve fiziksel olmayan sistematik davranış ve şiddettir. Taciz edenin kim olduğuyla ilgili temel kriter kan bağı olmaktan ziyade, çocuk üzerinde anne-baba gibi otoritesi ve güç ilişkisi bulunan akraba ve hısım grubu da ensest tanımında taciz edenler arasında sayılır. Bu da demektir ki anne, baba, kardeş, dede, teyze, hala , amcaya ek olarak enişte, üvey anne-baba ve üvey kardeşler de bu gruba dahildir. Ensestte esas belirleyici olan güç ilişkisidir; zira ilişkideki güçlü taraf diğer tarafın kendisine olan duygusal ve fiziksel bağımlılığını kullanır. Ensest vakalarının bir kısmında cinsel ilişki gerçekleşebilir, ancak cinsel ilişkiye varmayan cinsel şiddet de söz konusu olabilir. Ensest, yazınızda iddia ettğinizin gibi bir “gönüllü cinsel birliktelik” asla değildir. Ensestte yaş, kuşak, fiziksel/zihinsel yeterlilik konusunda daha iktidarlı pozisyonda olan tarafın, daha güçsüz tarafa yönelik cinsel şiddeti söz konusudur.
3. Melis Alphan’ın 2 Eylül 2017 tarihli yazısında referans verdiği, ensesti mümkün olan en geniş tanımıyla esas alan 2015 tarihli araştırmamızın sayısal sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmadık, zira içinde bulunduğumuz şartlarda Türkiye’deki ensest gerçeğinin esasen sebep, önleyici tedbirler ve mağdur hakları çerçevesinde konuşulması gerektiğine inanıyoruz. Şahsınızın yeni duymuş olmasına rağmen araştırmanın çıktılarını ve saha gözlemlerimizi 2015 senesinde CNNTürk de dahil olmak üzere birçok basın kanalıyla yaptığımız röportajlarla paylaştık, basın duyuruları ve bültenler dağıttık. Ensestin Türkiye’de ne kadar ciddi bir sorun olduğu üzerine kamuoyuna yönelik farkındalık artırma çalışmalarımız o tarihten beri aralıksız devam ediyor. Oysa siz kavramsal olarak belli ki yeni tanıştığınız ensest kavramını köşenize peşpeşe üç kere magazinel bir tartışma neticesi taşıdınız. Samimiyetinize inanmıyoruz.
4. Bir gazeteci olarak araştırmamızı eleştirmenize saygı duymakla birlikte, kamuoyu olarak sizden asıl beklenen ensest konusunda neden bu kadar az araştırma olduğunu tartışmaya açmak ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından tüm Türkiye’yi kapsayacak sistematik bir araştırmanın yapılması konusunda savunuculuk yapmakken, ensest konusunu gündeme getirenleri şeytanlaştıran ve Türkiye’deki ensest sorununu küçümseyen tavrınızı ise asla kabul edilebilir bulmuyoruz.
Sayın Ahmet Hakan, aile küçük bir devlettir. Ailenin kendi iktidarı istismarla, tecavüzle, ensestle, şiddetle yüzleşmeye kolay kolay izin vermez ve gerçekleri tartışmaktan rahatsız olur; tıpkı sizin de rahatsız olduğunuz gibi. Oysa Türkiye cinsel istismar vakalarında dünya üçüncüsü, tahminlere göre her beş erkek çocuğundan ve her üç kız çocuğundan biri cinsel istismara uğruyor ve istismarda bulunan çoğunlukla aileden biri. (Radikal Gazetesi, 2013, “Türkiye’de her beş çocuktan biri cinsel istismara uğruyor”). Bu bilgiyi bir kenarda tutarak yakın zaman önce Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendi websitesinde babanın öz kız çocuğuna şehvet duyması ile ilgili bir soruya büyük bir ciddiyetle cevap verdiğini, dini vakıfların yurtlarında taciz ve tecavüze uğrayan onlarca çocuğun dosyasının nasıl da göz göre göre sümen altı edildiğini ve çocukların mağduriyetlerini gidermek adına gerekli hiçbir adımın atılmadığını da hatırlayınız.
Tüm bu özet bilgiler ışığında sizi kadına ve çocuğa yönelik şiddeti meşrulaştırmaya, ensesti normalleştirmeye ve yok saymaya, kadın ve çocukların içine sokulmaya çalışıldığı kıskacı daraltmaya ve istismarların gerek aile ve gerekse devlet eliyle örtülmesinin devamına hizmet eden duruşunuzu gözden geçirmeye davet ediyoruz. Unutmayınız ki oran yüzde bir, binde bir ve hatta milyonda bir dahi olsa insan hayatının kutsallığı söz konusu olduğunda ensest için büyük bir rakamdır.
Son olarak ise merak ediyoruz; şahsınızın Türkiye’de ensest sorunun ciddiyetine ikna olmanız için yüzde kaçlık bir oran uygundur?
“Unutmayınız ki oran yüzde bir, binde bir ve hatta milyonda bir dahi olsa insan hayatının kutsallığı söz konusu olduğunda ensest için büyük bir rakamdır” ifadesinin yer aldığı açık mektupta, “Son olarak ise merak ediyoruz; şahsınızın Türkiye’de ensest sorunun ciddiyetine ikna olmanız için yüzde kaçlık bir oran uygundur?” değerlendirmesinde bulunuldu.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu adına başkan Canan Güllü imzasıyla yazar Ahmet Hakan için kaleme alınan açık mektup şöyle:
Sayın Ahmet Hakan’a açık mektubumuzdur
3-4-5 Eylül 2017 tarihli köşe yazılarınıza istinaden ensest ve cinsel istismar konularında kafanızın hayli karışık olduğunu görüyoruz; belli ki ensest gibi “tabu” kabul edilegelen bir kavramın aile içinden çıkıp kamuoyunda tartışılmaya başlanmasına hazırlıksız yakalandınız. Oysa Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Türkiye’deki ensest gerçekliği üzerine onlarca yıldır çalışıyor, kadın hareketi Türkiye’de cinsel şiddet sorununu kamuyoyu gündeminde tutabilmek için senelerdir emek harcıyor. Magazinel bir figür üzerinden yapmaya çalıştığınız populizme alet olmaya niyetimiz yok, ancak kamuyounu aydınlatmak üzere asıl bizim söyleyeceklerimiz var;
1. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ensest ve cinsel şiddet konularında uzun yıllardır vaka bazlı çalışmaktadır. Halihazırda Türkiye’nin tek Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hatti’nı işletmekte olan TKDF, hattı arayarak destek talebinde bulunan vakaların analizini yapar, çözüme yönelik olarak vakayı yetkili mercilere yönlendirir ve vakaların takibi yapar. Aile içi şiddet acil yardım hattına gelen / yönlendirilen vakalar, kişiler ve vaka içerikleri anonim tutulmak üzere kamuoyoyla sayısal veri olarak paylaşılır. Bunun yanısıra TKDF, 2015 senesinde Türkiye’nin 56 ilinde Türkiye Ensest Atlası ismiyle bir araştırma yürütmüştür. Devlet kurumlarından hali hazırda ensest ve kadına yönelik şiddet konularında objektif veri toplamanın imkansızlığını göz önünde bulundurduğunuzda, TKDF’nin verileri Türkiye’de kadın ve çocuğa karşı şiddet araştırmalarında kullanılan sistematik, güvenilir ve doğrulanmış verilerdir.
2. Kamuoyunu çeşitli hukuki terimlere boğmadan, size ensestin sadece “cinsel ilişki” anlamına gelmediğini hatırlatmak isteriz. Mümkün olan en geniş tanımıyla ensest, taciz ve taciz edenin cinsel uyarılması ve tatmini için çocuğa ve gence yönlendirilmiş her türlü fiziksel ve fiziksel olmayan sistematik davranış ve şiddettir. Taciz edenin kim olduğuyla ilgili temel kriter kan bağı olmaktan ziyade, çocuk üzerinde anne-baba gibi otoritesi ve güç ilişkisi bulunan akraba ve hısım grubu da ensest tanımında taciz edenler arasında sayılır. Bu da demektir ki anne, baba, kardeş, dede, teyze, hala , amcaya ek olarak enişte, üvey anne-baba ve üvey kardeşler de bu gruba dahildir. Ensestte esas belirleyici olan güç ilişkisidir; zira ilişkideki güçlü taraf diğer tarafın kendisine olan duygusal ve fiziksel bağımlılığını kullanır. Ensest vakalarının bir kısmında cinsel ilişki gerçekleşebilir, ancak cinsel ilişkiye varmayan cinsel şiddet de söz konusu olabilir. Ensest, yazınızda iddia ettğinizin gibi bir “gönüllü cinsel birliktelik” asla değildir. Ensestte yaş, kuşak, fiziksel/zihinsel yeterlilik konusunda daha iktidarlı pozisyonda olan tarafın, daha güçsüz tarafa yönelik cinsel şiddeti söz konusudur.
3. Melis Alphan’ın 2 Eylül 2017 tarihli yazısında referans verdiği, ensesti mümkün olan en geniş tanımıyla esas alan 2015 tarihli araştırmamızın sayısal sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmadık, zira içinde bulunduğumuz şartlarda Türkiye’deki ensest gerçeğinin esasen sebep, önleyici tedbirler ve mağdur hakları çerçevesinde konuşulması gerektiğine inanıyoruz. Şahsınızın yeni duymuş olmasına rağmen araştırmanın çıktılarını ve saha gözlemlerimizi 2015 senesinde CNNTürk de dahil olmak üzere birçok basın kanalıyla yaptığımız röportajlarla paylaştık, basın duyuruları ve bültenler dağıttık. Ensestin Türkiye’de ne kadar ciddi bir sorun olduğu üzerine kamuoyuna yönelik farkındalık artırma çalışmalarımız o tarihten beri aralıksız devam ediyor. Oysa siz kavramsal olarak belli ki yeni tanıştığınız ensest kavramını köşenize peşpeşe üç kere magazinel bir tartışma neticesi taşıdınız. Samimiyetinize inanmıyoruz.
4. Bir gazeteci olarak araştırmamızı eleştirmenize saygı duymakla birlikte, kamuoyu olarak sizden asıl beklenen ensest konusunda neden bu kadar az araştırma olduğunu tartışmaya açmak ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından tüm Türkiye’yi kapsayacak sistematik bir araştırmanın yapılması konusunda savunuculuk yapmakken, ensest konusunu gündeme getirenleri şeytanlaştıran ve Türkiye’deki ensest sorununu küçümseyen tavrınızı ise asla kabul edilebilir bulmuyoruz.
Sayın Ahmet Hakan, aile küçük bir devlettir. Ailenin kendi iktidarı istismarla, tecavüzle, ensestle, şiddetle yüzleşmeye kolay kolay izin vermez ve gerçekleri tartışmaktan rahatsız olur; tıpkı sizin de rahatsız olduğunuz gibi. Oysa Türkiye cinsel istismar vakalarında dünya üçüncüsü, tahminlere göre her beş erkek çocuğundan ve her üç kız çocuğundan biri cinsel istismara uğruyor ve istismarda bulunan çoğunlukla aileden biri. (Radikal Gazetesi, 2013, “Türkiye’de her beş çocuktan biri cinsel istismara uğruyor”). Bu bilgiyi bir kenarda tutarak yakın zaman önce Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendi websitesinde babanın öz kız çocuğuna şehvet duyması ile ilgili bir soruya büyük bir ciddiyetle cevap verdiğini, dini vakıfların yurtlarında taciz ve tecavüze uğrayan onlarca çocuğun dosyasının nasıl da göz göre göre sümen altı edildiğini ve çocukların mağduriyetlerini gidermek adına gerekli hiçbir adımın atılmadığını da hatırlayınız.
Tüm bu özet bilgiler ışığında sizi kadına ve çocuğa yönelik şiddeti meşrulaştırmaya, ensesti normalleştirmeye ve yok saymaya, kadın ve çocukların içine sokulmaya çalışıldığı kıskacı daraltmaya ve istismarların gerek aile ve gerekse devlet eliyle örtülmesinin devamına hizmet eden duruşunuzu gözden geçirmeye davet ediyoruz. Unutmayınız ki oran yüzde bir, binde bir ve hatta milyonda bir dahi olsa insan hayatının kutsallığı söz konusu olduğunda ensest için büyük bir rakamdır.
Son olarak ise merak ediyoruz; şahsınızın Türkiye’de ensest sorunun ciddiyetine ikna olmanız için yüzde kaçlık bir oran uygundur?