AHMET HAKAN ÜÇ KADIN YAZARIN "SOYUNA SOPUNA" DALDI!.."SONRADAN GÖRME" EDEBİYATI BAKALIM NERELERE VARACAK?..
"Ey Ahmet Hakan! Hürriyet´e geçtin, sınıf atladın, Nişantaşılı oldun" falan diye laf attınız, sesimiz çıkmadı kabullendik.2,5 yıl geçti "Sonradan görme edebiyatı" hız kesmedi. Peki siz nesiniz? Gürcü prensesi,İzmir düşesi, Göztepe kontesi mi?...
Sonradan görmelik sorunsalına dairdir
HÜRRİYET´te yazmaya başladığım ilk günlerdi...
Bilmiyorum neden, bazı köşe yazarları, "Ey Ahmet Hakan! Hürriyet´e geçtin, sınıf atladın, Nişantaşılı oldun" falan diye laf atmaya başladılar. Dalgacı bir kişiliğe sahibimdir, gündelik konforumu asla bozmak istemem.
Bundan dolayı bu tür çemkirmeler karşısında savunmacı bir tutum almamış, "Evet ulan! Hürriyet´e geçtim, böyle oldum, var mı diyeceğiniz?" diyerek meydan okumayı tercih etmiştim.
Fakat! Heyhat!
Bu da sahi sanıldı...
Ve iki buçuk yılını dolduran şu "sonradan görme edebiyatı" hız kesmeden devam etti.
Mesela kolejli kızımız Perihan, sırası geldikçe ya da gelmedikçe, "Sonradan Nişantaşılı", "Çok kavga etmek istiyorsan Dolapdere´ye git" falan diyerek çemkirdi.
Mesela promosyon seyahatlerinde görgü ve bilgisini artırmakla maruf Nur Çintay bacımız, bana geçmişte yol yordam dersleri verdiğini falan bile iddia etti.
Baktım, en son Pakize "Abla" da dayanamayıp, bu edebiyata sardırmış. O da sonradan görmeliğimin kadınlara ilişkin kısmıyla ilgili bir yazı döşenmiş.
Meğer etrafta ne kadar da çok burjuva ve asalet polisi varmış. Meğer ne kadar da ciddiye alırlarmış burjuva hayatının dinamiklerini? Fırsatını buldukları ilk anda nasıl da burjuvalık ve asalet taslarlarmış?
Aslında benim için kimsenin soyu sopu, hayat tarzı hiç ama hiç önemli değildir."Önceden gören" ile "Sonradan gören" arasında ayrım yapmam ve bu tür ayrımları ciddiye almam.
Ancak... Bu burjuva polislerine şunu hatırlatmak isterim:
Siz böyle yaptıkça, birileri de çıkıp, "Madem bu işlere meraklısınız, söyleyin bakalım siz nereden geliyorsunuz bacılar? Mesela sen Gürcü prensesi misin arkadaş? Ya sen? Göztepe kontesi falansın da biz mi atladık? Peki ya sen? İzmir düşesiydin de bizim mi haberimiz olmadı?" diye sorular sorar, zor durumda kalırsınız vallahi.
HÜRRİYET´te yazmaya başladığım ilk günlerdi...
Bilmiyorum neden, bazı köşe yazarları, "Ey Ahmet Hakan! Hürriyet´e geçtin, sınıf atladın, Nişantaşılı oldun" falan diye laf atmaya başladılar. Dalgacı bir kişiliğe sahibimdir, gündelik konforumu asla bozmak istemem.
Bundan dolayı bu tür çemkirmeler karşısında savunmacı bir tutum almamış, "Evet ulan! Hürriyet´e geçtim, böyle oldum, var mı diyeceğiniz?" diyerek meydan okumayı tercih etmiştim.
Fakat! Heyhat!
Bu da sahi sanıldı...
Ve iki buçuk yılını dolduran şu "sonradan görme edebiyatı" hız kesmeden devam etti.
Mesela kolejli kızımız Perihan, sırası geldikçe ya da gelmedikçe, "Sonradan Nişantaşılı", "Çok kavga etmek istiyorsan Dolapdere´ye git" falan diyerek çemkirdi.
Mesela promosyon seyahatlerinde görgü ve bilgisini artırmakla maruf Nur Çintay bacımız, bana geçmişte yol yordam dersleri verdiğini falan bile iddia etti.
Baktım, en son Pakize "Abla" da dayanamayıp, bu edebiyata sardırmış. O da sonradan görmeliğimin kadınlara ilişkin kısmıyla ilgili bir yazı döşenmiş.
Meğer etrafta ne kadar da çok burjuva ve asalet polisi varmış. Meğer ne kadar da ciddiye alırlarmış burjuva hayatının dinamiklerini? Fırsatını buldukları ilk anda nasıl da burjuvalık ve asalet taslarlarmış?
Aslında benim için kimsenin soyu sopu, hayat tarzı hiç ama hiç önemli değildir."Önceden gören" ile "Sonradan gören" arasında ayrım yapmam ve bu tür ayrımları ciddiye almam.
Ancak... Bu burjuva polislerine şunu hatırlatmak isterim:
Siz böyle yaptıkça, birileri de çıkıp, "Madem bu işlere meraklısınız, söyleyin bakalım siz nereden geliyorsunuz bacılar? Mesela sen Gürcü prensesi misin arkadaş? Ya sen? Göztepe kontesi falansın da biz mi atladık? Peki ya sen? İzmir düşesiydin de bizim mi haberimiz olmadı?" diye sorular sorar, zor durumda kalırsınız vallahi.