AHMET HAKAN KANDİL'E GİTMEYEN SÖZCÜ'YE SORDU! NE İSTİYORSUN?
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan yazısının bir bölümünde Sözcü'nün dünkü manşetini eleştirdi.
Hakan, Kandil’e giden gazetecilere "Ne işiniz var Kandil’de" diyen Sözcü’ye oraya giden gazetecilerin verdiği bilgileri neden kullandığını sordu.
İşte Ahmet Hakan’ın Yazısının İlgili Bölümü;
Gazeteci dediğin Kandil’e gider
GAZETECİLERE laf atıyorlar:
“Ne işiniz var Kandil’de” diye...
*
Sözcü gazetesi, Kandil’e giden gazetecilere laf atanların başında geliyor.
İşte dünkü Sözcü’nün birinci sayfasından iki büyük haber:
Üstteki manşet: Yerlisi, yabancısı, yandaşı ne kadar medya varsa teröristlerin inine koştu. Bir tek Sözcü yoktu.
Alttaki manşet: Kanlı terör örgütü 8 Mayıs’ta çekileceğini duyurdu... Tayyip’e büyük şok: Silah bırakmak yok.
Üstteki manşette Kandil’e gitmemekle övünen Sözcü, alttaki manşette Kandil’e giden gazetecilerden aldığı bilgilerle sürece muhalefet yapıyor.
Sormak lazım:
Madem Kandil’e gitmek olacak iş değil, o zaman oraya giden gazetecilerin verdiği bilgileri neden kullanıyorsun?
*
Gazeteciler Kandil’e gitmeseydi...
“Kabul edilemez” bulduğunuz Karayılan’ın açıklamalarını nasıl öğrenecektiniz?
Haberlerinizde ve yorumlarınızda tepe tepe kullandığınız o ayrıntılara nasıl vâkıf olacaktınız?
Yaptığınız muhalefetin malzemelerini nereden ve nasıl elde edecektiniz?
Hem Kandil’e giden gazetecilerin aktardığı bilgileri sonuna kadar kullanacaksınız, hem de haberlerini alıp kullandığınız gazetecilere “Ne işiniz var Kandil’de” diye atarlanacaksınız.
Bu köfte kaç kuruş Allah aşkına?
Yine soruyorum: Ne istiyorsun?
Şehit haberleri geldiğinde, bombalar patladığında, karakollar basıldığında, cenazeler ortaya çıktığında en çok sen feryat ediyorsun.
Şehit haberi gelmesin diye girişimde bulunulduğunda, iyi-kötü bir şeyler yapılmaya çalışıldığında en çok yine sen feryat ediyorsun.
*
Dağlarında terörist gezdiğinde, sınırdan sızmalar olduğunda, teröristler Karadeniz’e kadar geldiğinde en çok sen hırslanıyorsun.
Teröristler çekilme kararı aldığında, Türkiye topraklarını terk edeceklerini açıkladıklarında yine en çok sen hırslanıyorsun.
*
Bir kez daha soruyorum:
Ne istiyorsun sen birader?
Derdin ne senin?
Bir deyiver hele......
Ahmet Hakan/Hürriyet
İşte Ahmet Hakan’ın Yazısının İlgili Bölümü;
Gazeteci dediğin Kandil’e gider
GAZETECİLERE laf atıyorlar:
“Ne işiniz var Kandil’de” diye...
*
Sözcü gazetesi, Kandil’e giden gazetecilere laf atanların başında geliyor.
İşte dünkü Sözcü’nün birinci sayfasından iki büyük haber:
Üstteki manşet: Yerlisi, yabancısı, yandaşı ne kadar medya varsa teröristlerin inine koştu. Bir tek Sözcü yoktu.
Alttaki manşet: Kanlı terör örgütü 8 Mayıs’ta çekileceğini duyurdu... Tayyip’e büyük şok: Silah bırakmak yok.
Üstteki manşette Kandil’e gitmemekle övünen Sözcü, alttaki manşette Kandil’e giden gazetecilerden aldığı bilgilerle sürece muhalefet yapıyor.
Sormak lazım:
Madem Kandil’e gitmek olacak iş değil, o zaman oraya giden gazetecilerin verdiği bilgileri neden kullanıyorsun?
*
Gazeteciler Kandil’e gitmeseydi...
“Kabul edilemez” bulduğunuz Karayılan’ın açıklamalarını nasıl öğrenecektiniz?
Haberlerinizde ve yorumlarınızda tepe tepe kullandığınız o ayrıntılara nasıl vâkıf olacaktınız?
Yaptığınız muhalefetin malzemelerini nereden ve nasıl elde edecektiniz?
Hem Kandil’e giden gazetecilerin aktardığı bilgileri sonuna kadar kullanacaksınız, hem de haberlerini alıp kullandığınız gazetecilere “Ne işiniz var Kandil’de” diye atarlanacaksınız.
Bu köfte kaç kuruş Allah aşkına?
Yine soruyorum: Ne istiyorsun?
Şehit haberleri geldiğinde, bombalar patladığında, karakollar basıldığında, cenazeler ortaya çıktığında en çok sen feryat ediyorsun.
Şehit haberi gelmesin diye girişimde bulunulduğunda, iyi-kötü bir şeyler yapılmaya çalışıldığında en çok yine sen feryat ediyorsun.
*
Dağlarında terörist gezdiğinde, sınırdan sızmalar olduğunda, teröristler Karadeniz’e kadar geldiğinde en çok sen hırslanıyorsun.
Teröristler çekilme kararı aldığında, Türkiye topraklarını terk edeceklerini açıkladıklarında yine en çok sen hırslanıyorsun.
*
Bir kez daha soruyorum:
Ne istiyorsun sen birader?
Derdin ne senin?
Bir deyiver hele......
Ahmet Hakan/Hürriyet