AHMET HAKAN ''İMRALI'DA BİR ERTUĞRUL ÖZKÖK OLSA?'' SORUSUNA YANIT ARADI!
“İmralı'da bir Ertuğrul Özkök...” imajı, bendeki sarkastik damarı fena halde ayaklandırdı.
Kılıçdaroğlu’na nereden vurulmaz
“YANDAŞ” gazetelerden birinde...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’dan bir gün önce satın aldığı kıyafetlerin tutarı çıkarılmış.
Ardından da “Adama bakın... Hem fakir fukara edebiyatı yapıyor, hem de Beymen takılıyor” diye bir sonuca varılmış.
Hemen söyleyeyim:
Kemal Kılıçdaroğlu’na bin yerden vurulabilir, bir tek “Bu adam pahalı zevklerin adamıdır” denilemez.
* * *
Mesela çıkar dersin ki:
“Bizimki daha boylu poslu...”
Bu olur.
Mesela çıkar dersin ki:
“Bizimkinin sesi daha gür çıkıyor...”
Bu da olur. Mesela çıkar dersin ki:
“Bizimkinin yürüyüş tarzı fiyakalı ve afili...”
Vallaha bu da olur.
Ama çıkar da...
“Bizimki yerli takılıyor, Kemal Kılıçdaroğlu yabancı. Bizimki hırka ile lokmaya fit, Kemal Kılıçdaroğlu pahalı zevklerin insanı” dersen.
İşte o zaman... Çok “zavallıca” bir iş yapmış olursun.
* * *
Gözü dönmüş yandaş olsan da Kemal Bey’in giyim kuşam konusundaki şefkate muhtaç acemiliğinin farkına varabilirsin.
Her şey o kadar ortada ki...
Kurultay’dan bir gün önce, yani alelacele, “Sen şimdi Genel Başkan olacaksın... Şöyle üst başı bir düzeltsen iyi olur” denilerek yapılmış bir alışverişten söz ediyoruz.
Bir nevi “damatlık” alışverişi gibi bir şey...
Ama buna rağmen...
Sen tutar da, “Benim gözüm döndü arkadaş... İlle de bu meseleyi dilime dolayacağım” dersen...
O zaman sana...
“Karun”u anımsatırlar.
“Dünyanın zengin muktedirleri” diye bir listeden söz ederler. En az 15 bin dolarlık kol saati derler.
“Gemicik” diye fısıldarlar.
Sen tutar da “İyi ama bizimki fakir fukara edebiyatı yapmıyor ki...” dersen...
O zaman da...
“Bir adam vardı, garip gurebadan söz eden...” türküsünü çığırırlar.
Ayrıca...
Mukayeseye şiddetle itiraz edip, “İktidardan zerre kadar nemalanmamış Kemal Kılıçdaroğlu isterse Prada giyer, sana ne” bile derler, apışıp kalırsın.
* * *
Anlıyorum: “Havuzlu villa” vurgusu çok can sıkıyor.
Anlıyorum: “Eşitlenmek arzusu” söz konusu...
Ama işte buraya yazıyorum:
Bu olmaz, olamaz.
Teknik olarak mümkün değil.
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nda “Karunluk potansiyeli” yok.
Ne yazık ki adamın fıtratı buna müsait değil.
Moraracak mıyım?
“HAYIR” diyeceğim dedim ya... Sağdan soldan şu türden mesajlar almaya başladım:
“Referandum sonuçları açıklandığı zaman öyle bir moraracaksın ki... Göreceksin evetler, nasıl da geçecek hayırları...”
Hiç de öyle olmaz.
Çünkü ben “Hayır” diyeceğimi söyledim.
“Hayır” oyları alıp başını gider demedim.
Dolayısıyla yüzde 96 evet çıksa bile morarma olmaz.
İtiraflarım
- BİR: “Yaz gelince ekranlar boşaldı, ondandır” dense de sonuçta Çarkıfelek tuttu... Demek ki hem Mehmet Ali Erbil, hem format henüz miadını doldurmamış.
- İKİ: Birden fazla seçenekle karşılaşınca şaşıp kalıyorum.
- ÜÇ: Bazen büyüklerini saklamak için küçük itiraflarda bulunurum.
- DÖRT: Üç hafta arayla Kibariye dinlemeye kalkışmak iyi fikir değilmiş.
- BEŞ: Bana “dönek” denmesine hiç kızmıyorum ve bunun nedenini anlayamıyorum.
- ALTI: Şahan’a duyduğum tepkide kıskançlık duygumun bir payı olup olmadığı üzerinde ciddiyetle duruyorum.
- YEDİ: Festival filmlerini seviyorum.
- SEKİZ: Galiba Saadet Partisi’nden bir numara çıkmayacak.
İmralı’da bir Ertuğrul Özkök
GEÇENLERDE Ertuğrul Özkök, “Acaba oraları verip de kurtulsak mı” kabilinden bir yazı yazınca, neredeyse “bölücübaşı” ilan edildi.
İşte bu duruma isyan eden Özkök, tepkisini “O zaman İmralı’dan çıkarın Apo’yu, yerine beni koyun” diyerek dile getirdi.
İşin dramatik tarafını bir tarafa koyarsak...
Ne yalan söyleyeyim, “İmralı’da bir Ertuğrul Özkök...” imajı, bendeki sarkastik damarı fena halde ayaklandırdı.
Ve şu tür haber başlıklarını hayal etmekten kendimi alamadım:
- Avukatlarıyla haftalık görüşmesini yapan Özkök, İmralı’ya üzüm bağları talep etti.
- Kendisinden “İmralı” diye söz edilmesinden rahatsızlık duyan Özkök...
- Özkök İmralı’da “Egeliler... Egeliler...” diye bir kitap yazmaya başladı.
- Özkök, güvenlik güçlerine “Bir hizmetim olursa hazırım” dedi.
- Avukatlarından Habermas kitapları talep eden Özkök, “İnsanlık tarihi”ni yeniden yazmaya kararlı.
- Özkök’ten samimi itiraf: Korkmayın, benden Mandela olmaz.
- “İmralı” meydan okudu: Hiçbir kamera beni göbeğimi kaşırken yakalayamaz.
Ahmet HAKAN / HÜRRİYET
“YANDAŞ” gazetelerden birinde...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’dan bir gün önce satın aldığı kıyafetlerin tutarı çıkarılmış.
Ardından da “Adama bakın... Hem fakir fukara edebiyatı yapıyor, hem de Beymen takılıyor” diye bir sonuca varılmış.
Hemen söyleyeyim:
Kemal Kılıçdaroğlu’na bin yerden vurulabilir, bir tek “Bu adam pahalı zevklerin adamıdır” denilemez.
* * *
Mesela çıkar dersin ki:
“Bizimki daha boylu poslu...”
Bu olur.
Mesela çıkar dersin ki:
“Bizimkinin sesi daha gür çıkıyor...”
Bu da olur. Mesela çıkar dersin ki:
“Bizimkinin yürüyüş tarzı fiyakalı ve afili...”
Vallaha bu da olur.
Ama çıkar da...
“Bizimki yerli takılıyor, Kemal Kılıçdaroğlu yabancı. Bizimki hırka ile lokmaya fit, Kemal Kılıçdaroğlu pahalı zevklerin insanı” dersen.
İşte o zaman... Çok “zavallıca” bir iş yapmış olursun.
* * *
Gözü dönmüş yandaş olsan da Kemal Bey’in giyim kuşam konusundaki şefkate muhtaç acemiliğinin farkına varabilirsin.
Her şey o kadar ortada ki...
Kurultay’dan bir gün önce, yani alelacele, “Sen şimdi Genel Başkan olacaksın... Şöyle üst başı bir düzeltsen iyi olur” denilerek yapılmış bir alışverişten söz ediyoruz.
Bir nevi “damatlık” alışverişi gibi bir şey...
Ama buna rağmen...
Sen tutar da, “Benim gözüm döndü arkadaş... İlle de bu meseleyi dilime dolayacağım” dersen...
O zaman sana...
“Karun”u anımsatırlar.
“Dünyanın zengin muktedirleri” diye bir listeden söz ederler. En az 15 bin dolarlık kol saati derler.
“Gemicik” diye fısıldarlar.
Sen tutar da “İyi ama bizimki fakir fukara edebiyatı yapmıyor ki...” dersen...
O zaman da...
“Bir adam vardı, garip gurebadan söz eden...” türküsünü çığırırlar.
Ayrıca...
Mukayeseye şiddetle itiraz edip, “İktidardan zerre kadar nemalanmamış Kemal Kılıçdaroğlu isterse Prada giyer, sana ne” bile derler, apışıp kalırsın.
* * *
Anlıyorum: “Havuzlu villa” vurgusu çok can sıkıyor.
Anlıyorum: “Eşitlenmek arzusu” söz konusu...
Ama işte buraya yazıyorum:
Bu olmaz, olamaz.
Teknik olarak mümkün değil.
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nda “Karunluk potansiyeli” yok.
Ne yazık ki adamın fıtratı buna müsait değil.
Moraracak mıyım?
“HAYIR” diyeceğim dedim ya... Sağdan soldan şu türden mesajlar almaya başladım:
“Referandum sonuçları açıklandığı zaman öyle bir moraracaksın ki... Göreceksin evetler, nasıl da geçecek hayırları...”
Hiç de öyle olmaz.
Çünkü ben “Hayır” diyeceğimi söyledim.
“Hayır” oyları alıp başını gider demedim.
Dolayısıyla yüzde 96 evet çıksa bile morarma olmaz.
İtiraflarım
- BİR: “Yaz gelince ekranlar boşaldı, ondandır” dense de sonuçta Çarkıfelek tuttu... Demek ki hem Mehmet Ali Erbil, hem format henüz miadını doldurmamış.
- İKİ: Birden fazla seçenekle karşılaşınca şaşıp kalıyorum.
- ÜÇ: Bazen büyüklerini saklamak için küçük itiraflarda bulunurum.
- DÖRT: Üç hafta arayla Kibariye dinlemeye kalkışmak iyi fikir değilmiş.
- BEŞ: Bana “dönek” denmesine hiç kızmıyorum ve bunun nedenini anlayamıyorum.
- ALTI: Şahan’a duyduğum tepkide kıskançlık duygumun bir payı olup olmadığı üzerinde ciddiyetle duruyorum.
- YEDİ: Festival filmlerini seviyorum.
- SEKİZ: Galiba Saadet Partisi’nden bir numara çıkmayacak.
İmralı’da bir Ertuğrul Özkök
GEÇENLERDE Ertuğrul Özkök, “Acaba oraları verip de kurtulsak mı” kabilinden bir yazı yazınca, neredeyse “bölücübaşı” ilan edildi.
İşte bu duruma isyan eden Özkök, tepkisini “O zaman İmralı’dan çıkarın Apo’yu, yerine beni koyun” diyerek dile getirdi.
İşin dramatik tarafını bir tarafa koyarsak...
Ne yalan söyleyeyim, “İmralı’da bir Ertuğrul Özkök...” imajı, bendeki sarkastik damarı fena halde ayaklandırdı.
Ve şu tür haber başlıklarını hayal etmekten kendimi alamadım:
- Avukatlarıyla haftalık görüşmesini yapan Özkök, İmralı’ya üzüm bağları talep etti.
- Kendisinden “İmralı” diye söz edilmesinden rahatsızlık duyan Özkök...
- Özkök İmralı’da “Egeliler... Egeliler...” diye bir kitap yazmaya başladı.
- Özkök, güvenlik güçlerine “Bir hizmetim olursa hazırım” dedi.
- Avukatlarından Habermas kitapları talep eden Özkök, “İnsanlık tarihi”ni yeniden yazmaya kararlı.
- Özkök’ten samimi itiraf: Korkmayın, benden Mandela olmaz.
- “İmralı” meydan okudu: Hiçbir kamera beni göbeğimi kaşırken yakalayamaz.
Ahmet HAKAN / HÜRRİYET