'AHMET HAKAN, HINCAL ULUÇ VE HAŞMET BABAOĞLU ENTELLEKTÜEL DEĞİL!...' ŞAHAN YİNE ÇOK KIZDIRACAK!..
Recep İvedik tiplemesiyle 4,5 milyon seyirci sayısına ulaşarak gişe rekoru kıran oyuncu Şahan Gökbakar, Recep İvedik 2 filmi öncesinde açtı ağzını, yumdu gözünü.
Filmde iddia edildiği gibi argo ve küfür yoğunluğu olmadığını söyleyen Gökbakar, sahte elitlerin görüşlerini umursamadığını söylüyor. "Türkiye'de her yıl on tane Nuri Bilge Ceylan filmi çekiliyordu da biz gelip bunu aşağıya mı çektik? Issız Adam'ı izleyen entelektüel oluyor da Recep İvedik izleyenler salak mı oluyor? İkisini de izleyen aynı seyirci..." diyen Gökbakar, kimsenin kendisine elit bir yer belirlememesini, herkesin iki göbek öncesinde köy hayatı olduğunu ifade ediyor. Recep İvedik'in bilgisayar oyununun da yapılacağını kaydeden Gökbakar, gerekirse bu karakterin beş, altı filmini de yapacağını belirtiyor. Peki bu karakterden sonra Şahan Gökbakar sanat filminde oynar mı? Cevap hazır: "Sanat filminde çok da iyi oynarım, şaşırırsınız..." Seyirci 5 milyon olunca argo göze batıyor!TV8'de iken yazılı basında ilk röportajınızı benimle yapmıştınız. O zaman bana önce "Bende ufak ufak Robert De Niro'luk var! Pardon yok!" deyip. Sonra da estağfurullah çekmiştiniz. (Gülüşmeler) Aslında içinizde büyük büyük bir Recep İvedik mi gizliymiş? (Gülüyor) Güzel soru. Beni normal hayatta da tanıyorsun, Recep İvedik benden çok farklı bir karakter. Recep İvedik 2 çekimleri sırasında da herkes 'Biz Şahan'ı görmüyoruz, Recep İvedik' diye bir adam görüyoruz. Ben de şöyle yorumluyorum: İçimde varmış ki hakikaten Recep İvediklik, bu kadar inandırıcı oynayabilmişim. Robert De Niro gibi klas bir oyuncu olmak varken, niye TV 8'deki pencerede oturan adamın kolundan çekip Türkiye'nin gündemine soktunuz? Sizin gibi gerçekliği seven birisinin bu tipe abartı tozu katarak onu kıllı, maganda tipli bir adamla karikatürize etmesinin nedeni ne? (Gülüyor) Televizyondaki dönemde en fazla seyredilen tiplemem oydu. Bunu da insanlar internette dile getiriyorlardı. Sinema yapma kararını alınca 'Recep İvedik'i çekmeliyim' dedim. Bir oyuncu ya da komedyen için insanların senden beklediği şeylerle biraz ilgilenmek gerekiyor aslında. O dönemde öyle bir karar almıştım, iyi ki de almışım. Türkiye'nin en çok gişe yapan filmi oldu. Uzun bir süreden sonra geçmiş dönemdeki Türk sinemasının bıraktığı etkiyi tekrar canlandıran, tekrar benzer bir etki yaratan bir karakter oldu. Bence çok güzel oldu. Pencerede oturan adamı sinemaya uyarlama anlamında başarılı oldu. Aslında o pencerede oturan adamla bu aynı adam. Fiziksel özellikleri anlamında az rastlanan tiplerden olabilir ama var böyle insanlar. Magandalık dozu, kullandığı argo kelimelerin dozu herkesin sosyal hayatında kullandığı cümle ve kelimelerin dışına çıkmadık. Ekstra bir abartı olduğunu düşünmüyorum. Ama birçok sanatçı bu konuda sizi eleştirdi. Cem Yılmaz, Atilla Dorsay Ahmet Hakan, Hıncal Uluç, Mehmet Ali Erbil, Demet Akbağ, Barbaros Şansal, Ezel Akay, Ruhat Mengi, Ömer Uğur... Liste uzun, ama keseyim. Bu kadar insanın eleştirilerinin hiç mi haklılık payı yok yani? Bu saydığınız isimleri sayabilmenizin nedeni, basında tanınmış insanlar olması. İsmini sayamadığınız 5 milyon insan topluluğunun söylemediklerini önemsemek lazım. İçinde yaşadığımız toplumun mutluluğundan daha önemli bir şey var mıdır yani? Bir oyuncu için daha güzel bir şey olamaz. Geriye kalanlar sadece onların yorumlarıdır, orada bırakırım. Onun üzerinden düşünüp hayatıma, kariyerime ya da oyunculuk serüvenime yön vermem. Çünkü aslında bu kadar kesin ve net çizgiler olduğuna inanmıyorum. Bence Recep İvedik filmi insanların sevmesi açısından önemlidir. Ve geriye kalan filmlerden de ayrılan, rezalet, iğrenç bir yerde durmuyor. Objektif olarak bakılırsa komedi filmleri açısından Türkiye'de çekilen birçok filmden de daha iyi bir film. İnsanların beğenisi önemli. Halkımız Recep İvedik'i sevdiği sürece ben çekmeye devam edeceğim. Varoş kültüründen rahatsız da değilim. Yani Recep İvedik 2, 3, 4 gelecek. Seriye bağlayacaksınız... Evet, gider tabii, niye gitmesin? Zamanında Hababam Sınıfı, Şaban gibi seriler yapıldı. Mutlu olurum ben böyle bir yerde ve konumda olmaktan. İyi işler eleştirilir ya. İnsanlar birkaç tane farklı psikolojik sebepten eleştirir. O filmi eleştiren insanlar bu filmin bir yerinde pay sahibi olsalar bu eleştirileri yapmazlardı. Ufak bir camia ve herkes başarı için kolları sıvamış durumda. Başarıyı yakalamış insanların da diğerleri tarafından eleştirilmeleri doğal. 'Eleştiriyi yapanın da benim kadar komik olması gerekir' demiştiniz. Alın işte Cem Yılmaz, o da eleştirdi yaptığınız işi. Ne hissettiniz? Hiçbir şey hissetmedim. Hiç cevap da vermedim. Recep İvedik öncesi yaptığınız işleri eleştirdi diye bir sayfalık röportajla cevap verdiniz ama... Benim kariyerime yönelik yaptığı yorumu yanlış bulmuştum. Onunla ilgili ile bir cevap vermiştim. Cem Yılmaz'ın size verdiği ve çerçeveletip yatak odasına koyduğunuz peçeteye gözyaşlarınızı mı biliyorsunuz şimdi? (Kahkahalar) Yok yok, gözyaşı silecek kadar büyük bir peçete değil zaten. Küçük bir anı. 80 milyonluk bir ülkede adından söz ettiren dört tane adam varsa ve bundan iki tanesi Türk sineması için önemli adamlar. Çağan Irmak, Cem Yılmaz ve ben sinema filmi yapmasam bu ülkede Türk sineması ile ilgili söylenebilecek şeyler çok kısıtlanır. Herkesin böyle projelere teşekkür etmesi ve destek olması gerekir. Bu filmler sayesinde Türk sinemasında bu sezon çıkan 15-20 yeni projeyi, Batman'in burada ilk ona bile girememesi, Türk seyircisinin yerli filmleri tercih etmesini ve bunun hakikaten ciddi anlamda ekonomik bir döngü yaratmasını sağlayan şeyler ateşleyici şeyler olur. Recep İvedik, Kültür Bakanlığı'na bıraktığı 3 milyon TL pay ile birçok insana film yapma fırsatı sağlamış bir film. Üçümüz de teşekkür edilmesi gereken insanlarız. Ben size yöneltilen eleştirileri şöyle okuyorum: TV 8'de yaptığınız daha zekice işler biraz daha okuyup yazan insanların takip ettiği bir iş iken Recep İvedik'te bu kitle ve espri düzeyi daha düz bir mantığa indi gibi. Bunda bir haklılık payı yok mu yani? Yok. (Gülüşmeler) Türkiye'de yukarıda bir camia yok ki aşağıya ineyim. Herkes aynı seviyede. Kimse kendine elit bir süreç belirlemesin, toplumda filan öyle bir Rönesans olmadı. Hepimizin iki göbek öncesinde köy hayatı vardır. Issız Adam'ı şu an 2 milyon 250 bin kişi izledi, bunların 2 milyonu da Recep İvedik'i izlemiştir. O filme gidenler entelektüel oluyor da Recep İvedik'e gidenler mi salak oluyor? Yapılan hangi film değer olarak bizim filmimizden üstün yani? Entelektüellik yalanını niye insanlar üzerinden yapıyorlar onu da anlamış değilim. Bu isimlerin hiçbiri entelektüel değil. Ahmet Hakan; bunlar Haşmet Babaoğlu ile Nişantaşı'nda kavga etmiyorlar mıydı kafelerde? Entelektüellik mi bu? Hıncal Uluç zamanında mankenlerle 'sweatheart sweartheart' deyip fotoğraf çektirmiyor muydu? Türk sineması sanki Tarkovski'lerin, akımların gezdiği bir Türk sinemasıydı da biz geldik bunu aşağıya çektik! Böyle bir şey yok. Sanki her yıl 10 tane Nuri Bilge Ceylan filmi çekiliyordu. Issız Adam'a insanlar ağlamak için, benim ya da Cem'in filmine de gülmek için gidiyorlar. Biz de komik materyaller üretmek zorundayız. Komedide entelektüel mi, bayağı mı diye bir şey tartışılmaz. Zohan diye bir ABD filmi geldi, güzel filmdi ama Recep İvedik'ten daha bayağı ve cinsel içerikli esprilerin olduğu bir film... Veya içinde edepsizliğe varan şeylerin olduğu Borat... Bunu tartışmanın manası yok. Çoğumuzun içinde Recep'den izler vardır, yüzde yüz eminim buna. Bizi eleştirenlerin çoğunun üslubu Recep İvedik'ten daha sertti. Buna ne diyeceğiz şimdi? 'Recep İvedik gibi çok aşağılık bir filme gittiler' diye yazmış biri, aşağılık kelimesi argo değil mi? Ana haber bülteninde '2008'in en geyik filmi' diyor, geyik argo değil mi? Kimse kendine üst bir sınıf oluşturmasın, herkes aynı. Biz komedi filmi yaptık ve insanlar çok eğlendi yani. Gişe yapmasını beklersin filmin. Nedir yani? Ben bir film çektim, çok entelektüel, üç tane kel, gözlüklü adam beni alkışladı diye mutlu mu olacağım yani? Bu işin realitesi bu. 'Cannes'da ödül almış filmi izlemem.' diyorsunuz. Niye sanat filmlerine karşısınız peki? Bu benim kişisel tercihim. Ben Şahan Gökbakar olarak sanat filmi diye adlandırılan, uzun planların olduğu, yavaş işleyen, sürekli metaforların ve mecaz anlatımların olduğu filmleri kendi adıma eğlenceli bulmuyorum. Buna katılan çok fazla insanın da olduğunu düşünüyorum. Bunun sonucu olarak da belirli bir kitlede gişe elde edebiliyorlar. Ama o insanlara karşı herhangi bir saygısızlık yapmam. Son derecede duygulandım, Nuri Bilge Ceylan başarı kazandığında, helal olsun, ne kadar güzel. Öyle bir filmde rol alabilir misiniz, Recep İvedik karakterinden sonra? Alırım ve çok da iyi oynarım, şaşırırsınız. İnşallah bir gün öyle bir proje de yaparım. Tamamen keyfe keder ama. Bundan on sene sonra ağır dram oynayalım dersem oynarım. Kimsenin eleştirisine kulak asmıyorsunuz ama anneniz ne diyor yaptığınız bu işe? (Gülüyor) Annem zaman zaman çok doğru yorumlar yapar. Çoğu yorumu doğru çıkıyor. Bu projeyi baştan beri sevdi o da. Özellikle onun ilgilendiği noktalar Recep İvedik'in delikanlılığı, dürüstlüğü, sınıfsal ayrım yaparak üst kesim insanlarına yalakalık yapmayıp halkı ezdirmemesi... Bunlar annemin hoşuna gidiyor. Benim oğlum böyle olmalı diyor yani? (Gülüşmeler) Yo, oğlum öyle olmalı demiyor, oğlundan memnun da, film olarak karakteri beğendi. Argo unsurlar barındırıyor film ama... Bu filmde argo yok. O taraftan bir şey yakalamaya çalışan bir yapım yok zaten. Ben bir sürü tipleme yapmışımdır, hepsinde de doğal konuşma tarzları uygulamışımdır, argo ve küfürlü güldüreyim tavrım yok. Bir tipleme var ve ona bir karakter büründürdük. 10'u geçmez argo kelime sayısı. Bu, Süpermen neden uçuyor demek gibi bir şey. (Gülüyor) Bu çok fazla gişe yaptığı için öne çıktı. 200 bin izlenmiş, daha argo ve belden aşağı olan filmlerden hiç bahsedilmiyor. Hem de 2008'de çekilmiş yerli argo filmler var. Biz, iki tane salak yapımcıyla salak oyuncu birleşip de bir komedi filmi yaptık da hasbelkader tuttu diye bir şey yok. Biz bunun üzerinde saniye saniye hesaplayıp matematiğini kurduk. Gelen eleştirilerin bizim tarafımızdan karşılanmasında son derece ağırbaşlı bir tavır sergiledik. Çünkü biz bizim de insanların da ne yapmak istediğini çok iyi biliyoruz zaten. Biz mutluyuz, mutsuz olan listedeki insanlar zamanında mutlulardı, onlara sayarlar. (Gülüyor) Daha az izlenip yazar ve eleştirmenlerden övgü alan biri olmayı mı isterdiniz, yerilen ama halktan ilgi gören birisi mi? Birincisini istemezdim. (Gülüşmeler) İnsanlar alkışlanmak için bunu yaparlar. Halkın beğenmesi her şeyden önemlisi. TV'de program yaparken 'Aaa ne yeteneksiz!' demişti o insanlar. Üç ay geçip insanlar beni çok sevince, entelektüel denilen o boş camiayı gıdıklayınca o zaman 'Ayy ne yetenekli çocuk!' demişlerdi. Böyle ikiyüzlü bir durum var. O yüzden hiç ilgilenmedim o zamandan beri. Bir gün hayatlarımızı değiştirsek ve benim yaşadıklarımı yaşasan anlarsın ne demek istediğimi. Recep İvedik olur muyum, ondan emin değilim ama... Recep İvedik olamazsın da zaten, (Gülüşmeler) insanların enerjisini fark edince nasıl bir ruh haline gidip mutlu olduğunu hissedersin. Köşe yazarları ve negatif yorum yapan sahte elitlerin görüşlerini umursamıyorum. Kriz etkiler mi Recep İvedik 2 gişesini? Valla krizde insanlar daha fazla mutlu olmaya çalışıyorlar. Sinema sektöründe kriz etkisini göstermedi henüz. Muro, Issız Adam, A.R.O.G ve Osmanlı Cumhuriyeti'nin elde ettiği gişe başarısı krizin sinemaya giden insan sayısını artırdığını gösterdi. O güzelim tiplerden elinizde bir tek Recep İvedik kaldı. Özlüyor musunuz onları? O tiplerin en sivri ve özeli Recep İvedik'ti. Ben bundan sonra Recep İvedik'le kıyaslanmaktan mutlu olmam. Bu üç mü olur, beşte mi kalır bilemem. Karikatür dediğiniz uzak, daha duygulu karakterler yapabilirim. Televizyon ekranı kapandı mı sizin için artık? Hayat ne gösterir belli olmaz, şu anki halimden memnunum. Recep İvedik 2 için geri sayım başladı, bir ay kaldı. Bu kimileri için çok iyi, kimileri için kötü bir haber. Filmin seyirci rekoru kırmasından ziyade gelecek eleştirilere mi hazırlanıyorsunuz? Valla hazır... (Gülüşmeler) Biz seyircinin karşısına çıkmaya hazırız, geri kalanını umursamıyoruz. Evde temizliktir filan gibi bir durumumuz yok. Bu kadar eleştiriyi görünce hırs mı yaptınız, dördü de beşi de çekerim diye? Bak bu çok tehlikeli bir şey işte. Zaten genel amaç bu. Kimseye küsmüş değilim, hırs da yapmadım. Ben bu tuzağa düşseydim tehlikeli olurdu. Bazı arkadaşlarımız düştü bu tuzağa. 'Şimdi daha entelektüel ve daha zeki olduğumu gösteren işler yapayım', bir tuzak bu. Buna düşmem. Çünkü öyle bir şey yapmaya kalkışsam o zaman da 'Heee şimdi güldürmüyor' demeye başlarlar. (Gülüyor) Benim hırsım insanları güldürmek üzere. Bu filmde de hiç birine cevap vermeyeceğim gene. Herkes bir şey söylüyor ama size göre Recep İvedik'in başarılı olmasının sırrı ne? Türk insanının nefret edebileceği şeyi bu tip üzerinde görmesinin etkisi olabilir mi? Recep İvedik'de toplumun nefret edeceği hiçbir şeyi göremezsin. Tek sebebi samimiyeti, doğallığı, naifliği, dürüstlüğü, delikanlılığı, efendiliği, çocukluğu ve duygusallığıdır. Bunlar filmin içinde kimsenin görmediği temalar, ama alttan alta insanları filme bağlayan temalar bunlar aslında. Bunlar Türk insanını sembolize eden hareketler. s.zengin@zaman.com.tr "Recep İvedik'in bilgisayar oyunu geliyor"Kendinizi Recep İvedik gibi konuşurken bulduğunuz oluyor mu? Normalde de agresiflik açısından Recep İvedik'e yakın bir karakterim. Kimseyi de kırmıyorum bu yüzden. Niyet çok önemlidir. Ben kendi hayatımda herkes gibi sertleşen zaman zaman sinirli ya da şeker bir adamım. Bilgisayar oyunlarını çok seviyorsunuz. Recep İvedik'in bir oyunu yapılsa neler olurdu? Çok güzel olur. Bununla ilgili projeler olacak zaten. Faruk Aksoy üzerinde çalışacak, yakında oyunu geliyor. Vaktimin yüzde 45'ini bilgisayarda oyun oynayarak geçiriyorum. Şu an PES2009 oynuyorum, oyunda 17 yaşında başladım şu an 29'undayım ve Barcelona'ya geldim düşün. Bilgisayar ilk çıktığından beri oyun oynuyorum. Ne katıyor oyunlar sana? Hiçbir şey katmıyor da mevcut hayatın sana getirdiği sıkıntıları alıp götürüyor. Kafa boşaltıyor. 'İnsanları hayattan koparıyor filan, inanmıyorum buna. Bence kötü alışkanlıklardan uzak da tutuyor. Recep İvedik izleyerek ve onu taklit ederek büyüyen bir çocuk nasıl biri olur? Çok şahane, kebap gibi bir çocuk olur. (Gülüşmeler) Recep İvedik 1'den kazandığın parayla Londra da iki stüdyo daire ve Boğaz'da bir villa aldığın söyleniyor. Londra'da daire de, Galata'da Okan Bayülgen'in olduğu yerden ev de, Boğaz'da villa da almadım. Hepsi yalan. Bir ev sahibi oldum annemin de zorlamalarıyla. Normal bir ev yani. Beni bedavaya çalıştırıyorlar. (Gülüşmeler) İyi ki geldiniz, bir aydır çıkamıyorum. Bunlar 'Bak sizin para kazandırdığınız insan şimdi nerelerde yaşıyor' temalı haberler. Londra'da kaynım, bacanağım ya da sosyal hayatım yok. En son 2000 yılında gitmiştim Londra'ya. Ailemle, sevdiklerimle beraber olduğum, çok fazla gece hayatımın olmadığı bir hayatım var. Zaten görmemişsinizdir beni bardan yarı çakır keyif çıkarken. Hoşlanmıyorum o tarz yaşamdan. Recep İvedik kompleksli bir adam, sizin kompleksleriniz var mı? Tabii ki herkes gibi var. En büyük kompleksim, bir gün kimseden saygı görmediğim bir anın olmasıdır. Bu kompleks de değil de endişe gibi... Ben saygılı biriyimdir. Dolayısıyla da saygı bekleyen bir insanım. Saygısızlığa ve yalana tahammül edemem. Ekşi Sözlük sitesini okuyor musunuz hâlâ? Bir ara okuruydum, artık bakmıyorum. Çünkü samimiyetsiz bulmaya başladım. İnsanların yüz yüze konuşamadıkları, bilgisayar ekranına bakarak içlerindeki bütün o negatifliği ve kötülüğü kustukları bir alan olarak görüyorum. Okuduğum zaman keyif aldığım bir site değil. İnsanlar orada kendi hayatlarındaki mutsuzluklarını başkalarının cümleleriyle intikam alarak mutlu etmeye çalışıyorlarmış gibi bir durum var. Oturduğun yerden bir insana sallayabilmek kolaydır, bunu kendin bir şey yaparak göstermek kolaydır. Ben orada yazan insanların çoğunun bir şeyler üretmesi gerektiğini düşünüyorum. İkinci filmde kaç gram kıl ve kaç kilo aseton kullandınız? (Gülüşmeler) Aynısını tükettik. Kılları tartmıyoruz ama 20 kilo aseton tükettik. Bu film daha kolaydı, çünkü atletle durduğum sahne daha azdı. Recep İvedik, Gazze'de olsa, İsraillilere ne derdi? Recep İvedik zaten genel olarak savaş karşıtı bir insan. Ben de öyle biriyim. Ne Gazze'de, ne Irak ya da Afganistan'da 2009'da hâlâ insanların ölüyor olması, insanoğlunun içinde ne kadar büyük bir vahşi yaratıklar olduğunu gösterir. Önce Türk sonra dünya vatandaşı olmaya çalışan bir insan olarak şiddetin ve savaşın her türlüsüne karşıyım. Orada ölen çocukları, üç aylık çocuğun kafasından akan kanları görünce buna tepki vermeyecek insan olamaz. İnsansa... Recep İvedik'i eleştiren sinemacılar, onun parasıyla film çekerek nankörlük ediyorFaruk Aksoy (Yapımcı): "Entelektüeller filmi eleştiriyor. Bu sözde entelektüel denilen camia kim? Bu o kadar saçma bir varsayım ki, o zaman nasıl olacak 4 milyon izleyici? Sınıflar üstü bir konuma gelmezsen 4 milyon kişiyi rüyanda göremezsin. Üniversiteli ve üniversite eğitimi almamış bir kesimi dışarıda bırakıp lise düzeyindeki insanlar gelse 750 bin ila 1 milyon izleyici olur. Bu filmin Kurtlar Vadisi gibi sinemaya gitmeyen insanları da sinemaya getirmek gibi bir başarısı olmuştur. Eleştirenler Recep İvedik üzerinden prim yapıyorlar. Ahmet Hakan'ın işi bu mu, Hıncal Uluç da o yüzden yazıyor. 'Recep İvedik'i beğendim' demek okunası bir şey değildir, herkes beğenmiş zaten. Beğenmedim demek dikkat çekicidir. Yazarın kendini okunur kılmasıyla alakalı bu. Bu entelektüel camia dediğiniz kimselerin filmine giden 500 bir kişi Recep İvedik filmine gitmemiş midir acaba? Böyle bir tespitleri mi var. Onların filmine gidince gerçek sinema izleyicisi oluyor da Recep İvedik'e gidince başka bir şey mi oluyor? A.R.O.G'a gidenler Recep'e gitmiyor mu? Türkiye'de 10 milyon kişinin sinemaya gidecek kadar parası var da bizim mi haberimiz yok, farklı kişiler mi bunlar? Böyle saçma sapan bir şey olur mu ya? Atilla Dorsay gibi sinema eleştirmenleri dünyada şu tavır içinde olmazlar. Benim Karışık Pizza filmi için de söylemişti, bu filme gitmeyin diye. Hiçbir entelektüelin böyle faşizan durumu olabilir mi? Şunu yapın bunu yapmayın diye. Seyirciye 'sen eblehsin beni dinle' diyor. Dünyada sadece Kurosawa, Coppola, Kieslowski gibi yönetmenlerin filmi olsa dünyadaki sinema sayısı 1.000'i geçmez. Sinemayı sektör haline getiren başka işlerdir. Diğerleri merkezdeki sinemalardır ama marjinaldir. Buralarda kazanılan paralarla bu tarz filmler yaptırılır. Recep İvedik, Kültür Bakanlığı'na 3 trilyon lira para verdi. Kültür Bakanlığı desteklediği filme 350 bin lira filan para veriyor. Recep İvedik'i şöyle ya da böyle bulan o arkadaşlar, filmlerini yapabilmek için Recep İvedik'in verdiği o parayı talep etmişlerdir. Bunlarınki düpedüz nankörlüktür. Devletten para alan hangi sinemacı gerçekten entelektüelliğin e'sine sahip olabilir. Patronun devletse bağımsız sinema olmaz. İkiyüzlülükler dünyası..." H.SALİH ZENGİN/ZAMAN |