Ahmet Hakan: 8 şehit varken düşük profilli Yavuz Bingöl’ü mü yazayım?
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, gündemde yer alan konulara tepki gösterdi.
Hürriyet gazetesi yazar Ahmet Hakan, Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde 6’sı çatışmada, 2’si helikopter düşmesi nedeniyle şehit olan 8 asker varken gündeme ilişkin çok sayıda konudan bahsederek “Ne yazayım abilerime, ne yazayım ablalarıma” diye sordu. Yavuz Bingöl’ün “Ölene kadar Tayyip Erdoğan’ın arkasındayım” sözlerine atıfta bulunan Hakan, “Tayyip Erdoğan’a tam biat ettiğini söyleyen Yavuz Bingöl’ün, “aranan en düşük profilli başbakan adayı” olarak değerlendirilmesi gerektiğini mi yazayım?” dedi.
Ahmet Hakan’ın bugün (14 Mayıs 2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin ne kadar büyük ihtiyaç olduğunu mu yazayım?
*
- Tayyip Erdoğan’a tam biat ettiğini söyleyen Yavuz Bingöl’ün, “aranan en düşük profilli başbakan adayı” olarak değerlendirilmesi gerektiğini mi yazayım?
*
- Hiçbir şey olmamış gibi “başbakanlık barometresi” mi tutayım?
*
- “Başbakan adayları” üzerine analizler mi patlatayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’na muhalefet ederek... Basın olarak muhalefet görevimizi yerine getirdiğimizi mi ispatlayayım?
*
- Ahmet Altan denilen kötünün kafasına kafasına vurmaya devam mı edeyim?
*
- Dünyanın en normal olgusundan söz ediyormuşçasına... “İçsavaş” ihtimali üzerine kalem mi oynatayım?
*
- 15 yıl boyunca iktidara esaslı tek bir kelime etmeyip... 15 yılın ardından en esaslı muhalif çıkışını Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu mu yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- Mültecileri otobüslere doldurup Avrupa’ya postalayacaklarını söyleyen Burhan Kuzu’yu mu yazayım?
*
- Başkalarının çocuklarının şehit olması üzerinden... Şehit olmanın ne de güzel bir şey olduğunu mu yazayım?
*
- Bıyık bırakan AK Partilileri mi yazayım?
*
- “Avrupa’ya vize muafiyeti” konusunun nasıl masal olduğunu mu yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Sibel Can evlenmiyormuş” diye mi yazayım?
*
- Bülent Ersoy ile Lerzan Mutlu kavgasını mı yazayım?
*
- MHP’deki kurultay bilmecesini mi yazayım?
*
- Yalandan, hırsızlıktan, kötülükten söz etmeyen ilahiyatçıların şekilden, kılıktan, kıldan, tüyden söz etme meraklarını mı yazayım?
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun sertlik ile yumuşaklık arasındaki dozajı bir türlü tutturamadığını, her defasında istismar edilecek muazzam malzeme verme becerisini mi yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- Soma madencilerinin nasıl da unutma bahçesine atıldıklarını mı yazayım?
*
- Şehit sayısı sekizin altında kalınca... Ben dahil hiçbir köşe yazarının şehitler üzerine kalem oynatmaya tenezzül buyurmadığını mı yazayım?
*
- Başkanlık sisteminin bizim geleneğimizdeki sultanlık sistemine tekabül ettiğini mi yazayım?
*
- Davutoğlu bile olup bitene çoktan razıyken... Davutoğlu’na çok ayıp edildiğini falan mı yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Tek parti istikrarı gerçekten de çok harika” diye mi yazayım?
*
- “Şehitler geliyor ama onlar da kayıp veriyorlar” diye mi yazayım?
*
- “Reis ne derse o” diye mi yazayım?
*
- “22 Mayıs’ta AK Parti Kongresi var, ay çok heyecanlı” diye mi yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Ah Ali Babacan, vah Ali Babacan” diye mi yazayım?
*
- Gençken Deniz Baykal’a “Domates Deniz” diye lakap takıldığını mı yazayım?
*
- “Bugün Yusuf Yerkel’in madenci tekmelemesinin yıldönümü” diye mi yazayım?
*
- Trump mı kazanacak, Hillary mi diye geyik mi yapayım?
- Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’ya, Abdi İpekçi Caddesi’nde “İnsanlık Çökerken Tek Çare İslam” konulu konferans verdirme girişimini mi yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
Sekiz şehidi yazmaya yüzüm yok.
Sekiz şehitten söz edecek ahlaki bir düzlemde değilim.
Sekiz şehit karşısında fena halde mahcubum.
Sekiz şehit, yazdığım ve yazacağım her şeyi anlamsızlaştırıyor.
Sekiz şehit, yazdığım ve yazacağım her şeyin kimyasını bozuyor.
*
İşte bu yüzden soruyorum:
- Ne yazayım abilerime!
- Ne yazayım ablalarıma!
Ahmet Hakan’ın bugün (14 Mayıs 2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin ne kadar büyük ihtiyaç olduğunu mu yazayım?
*
- Tayyip Erdoğan’a tam biat ettiğini söyleyen Yavuz Bingöl’ün, “aranan en düşük profilli başbakan adayı” olarak değerlendirilmesi gerektiğini mi yazayım?
*
- Hiçbir şey olmamış gibi “başbakanlık barometresi” mi tutayım?
*
- “Başbakan adayları” üzerine analizler mi patlatayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’na muhalefet ederek... Basın olarak muhalefet görevimizi yerine getirdiğimizi mi ispatlayayım?
*
- Ahmet Altan denilen kötünün kafasına kafasına vurmaya devam mı edeyim?
*
- Dünyanın en normal olgusundan söz ediyormuşçasına... “İçsavaş” ihtimali üzerine kalem mi oynatayım?
*
- 15 yıl boyunca iktidara esaslı tek bir kelime etmeyip... 15 yılın ardından en esaslı muhalif çıkışını Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu mu yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- Mültecileri otobüslere doldurup Avrupa’ya postalayacaklarını söyleyen Burhan Kuzu’yu mu yazayım?
*
- Başkalarının çocuklarının şehit olması üzerinden... Şehit olmanın ne de güzel bir şey olduğunu mu yazayım?
*
- Bıyık bırakan AK Partilileri mi yazayım?
*
- “Avrupa’ya vize muafiyeti” konusunun nasıl masal olduğunu mu yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Sibel Can evlenmiyormuş” diye mi yazayım?
*
- Bülent Ersoy ile Lerzan Mutlu kavgasını mı yazayım?
*
- MHP’deki kurultay bilmecesini mi yazayım?
*
- Yalandan, hırsızlıktan, kötülükten söz etmeyen ilahiyatçıların şekilden, kılıktan, kıldan, tüyden söz etme meraklarını mı yazayım?
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun sertlik ile yumuşaklık arasındaki dozajı bir türlü tutturamadığını, her defasında istismar edilecek muazzam malzeme verme becerisini mi yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- Soma madencilerinin nasıl da unutma bahçesine atıldıklarını mı yazayım?
*
- Şehit sayısı sekizin altında kalınca... Ben dahil hiçbir köşe yazarının şehitler üzerine kalem oynatmaya tenezzül buyurmadığını mı yazayım?
*
- Başkanlık sisteminin bizim geleneğimizdeki sultanlık sistemine tekabül ettiğini mi yazayım?
*
- Davutoğlu bile olup bitene çoktan razıyken... Davutoğlu’na çok ayıp edildiğini falan mı yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Tek parti istikrarı gerçekten de çok harika” diye mi yazayım?
*
- “Şehitler geliyor ama onlar da kayıp veriyorlar” diye mi yazayım?
*
- “Reis ne derse o” diye mi yazayım?
*
- “22 Mayıs’ta AK Parti Kongresi var, ay çok heyecanlı” diye mi yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
- “Ah Ali Babacan, vah Ali Babacan” diye mi yazayım?
*
- Gençken Deniz Baykal’a “Domates Deniz” diye lakap takıldığını mı yazayım?
*
- “Bugün Yusuf Yerkel’in madenci tekmelemesinin yıldönümü” diye mi yazayım?
*
- Trump mı kazanacak, Hillary mi diye geyik mi yapayım?
- Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’ya, Abdi İpekçi Caddesi’nde “İnsanlık Çökerken Tek Çare İslam” konulu konferans verdirme girişimini mi yazayım?
*
Ne yazayım abilerime!
Ne yazayım ablalarıma!
*
Sekiz şehidi yazmaya yüzüm yok.
Sekiz şehitten söz edecek ahlaki bir düzlemde değilim.
Sekiz şehit karşısında fena halde mahcubum.
Sekiz şehit, yazdığım ve yazacağım her şeyi anlamsızlaştırıyor.
Sekiz şehit, yazdığım ve yazacağım her şeyin kimyasını bozuyor.
*
İşte bu yüzden soruyorum:
- Ne yazayım abilerime!
- Ne yazayım ablalarıma!