Ahmet Altan'a çok sert tepki: Gazetecilik değil tetikçilik yaptınız!
Taraf'ın eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'a Poyrazköy Davası'nda yargılanırken intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyinden tokat gibi cevap: "Sen ve senin gibilerin bir dönem yaptığı gazetecilik filan değildi. Tetikçilik yaptınız."
Taraf gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'ın, Poyrazköy Davası'nda yargılanırken intihar eden Yarbay Ali Tatar'la ilgili "Bu insanlar mazlum durumuna düştükten sonra haksız acılar çekmiş olabilir. Biz onu intihara sevk edecek bir şey yapmadık" sözlerine Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar'dan sert yanıt geldi: "Sen ve senin gibilerin bir dönem yaptığı gazetecilik filan değildi. Tetikçilik yaptınız."
'İNSAN BİRAZ UTANIR'
"Yalanların iflas ettiği noktada insanların halen aynı tonda konuşmaktan biraz utanması gerektiğini" vurgulayan ağabey Tatar, şu ifadeleri kullandı:
"Tetikçilik yaptınız. İnsanlara karşı haysiyet cellatlığı yaptınız. Kamuoyunu, yalanlarınızla yönlendirdiniz. Size karşı çıkan herkesi darbeci olmakla suçladınız. Sizin hazırladığınız ortamlarda, hukuk tarihine geçen hukuksuzluk davaları açıldı. Yüzlerce insan işinden, mesleğinden oldu.
Yüzlerce aile, yıllarca hapishane kapılarına taşındı. Yarbay Ali Tatar, Murat Özenalp, Berk Erdem, Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, İlhan Selçuk gibi birçok suçsuz günahsız insan yaşamını kaybetti. Herkesin istenirse bir nedenle tutuklanabileceği algısı tüm topluma yayıldı. Tüm bu yaşanan acılara gözlerinizi kapattınız. Yarattığınız cehennemde atılan çığlıklara kulaklarınızı tıkadınız... Adalet eninde sonunda bu acılara sebep olanların yakasına yapışır kalır. Tıpkı şimdi senin yakana yapıştığı gibi Ahmet Altan. Biz de alanlarını sana hep hatırlatacağız."
Ahmet Tatar, Altan'ın "Belgeler ordunun resmi belgeleri. Sicil numaralarını kontrol ettik ve hepsi uyuyordu" açıklamasına ilişkin ise şunları söyledi:
"Avara kasnak gibi dönmeye, boş teneke gibi ötmeye devam ediyor. Utanmadan, sıkılmadan üste çıkmaya çalışıp 'Bir de daha sonra yaşanan mazlumiyet, önceki zulmü ortadan kaldırmıyor. Ben de sana JİTEM'i, parkta sevgilisiyle dolaşırken, alıp götürülen çocukları anlatayım. 17 bin ölü var Güneydoğu'da' diyor. Peki ben de sana pazarda hamile eşiyle alışveriş yaparken kalleşçe kafasına sıkılan Nejdet astsubayı örnek vereyim. Umarım eşi Esra ile bir gün karşılaşırsın. Ama acı acıyı, haksızlık haksızlığı, hukuksuzluk hukuksuzluğu örtmez. Acılar birbiriyle kıyas edilmez. Böyle düşünmeyen bırak gazeteci olmayı, insan olamaz." (Sabah)
'İNSAN BİRAZ UTANIR'
"Yalanların iflas ettiği noktada insanların halen aynı tonda konuşmaktan biraz utanması gerektiğini" vurgulayan ağabey Tatar, şu ifadeleri kullandı:
"Tetikçilik yaptınız. İnsanlara karşı haysiyet cellatlığı yaptınız. Kamuoyunu, yalanlarınızla yönlendirdiniz. Size karşı çıkan herkesi darbeci olmakla suçladınız. Sizin hazırladığınız ortamlarda, hukuk tarihine geçen hukuksuzluk davaları açıldı. Yüzlerce insan işinden, mesleğinden oldu.
Yüzlerce aile, yıllarca hapishane kapılarına taşındı. Yarbay Ali Tatar, Murat Özenalp, Berk Erdem, Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, İlhan Selçuk gibi birçok suçsuz günahsız insan yaşamını kaybetti. Herkesin istenirse bir nedenle tutuklanabileceği algısı tüm topluma yayıldı. Tüm bu yaşanan acılara gözlerinizi kapattınız. Yarattığınız cehennemde atılan çığlıklara kulaklarınızı tıkadınız... Adalet eninde sonunda bu acılara sebep olanların yakasına yapışır kalır. Tıpkı şimdi senin yakana yapıştığı gibi Ahmet Altan. Biz de alanlarını sana hep hatırlatacağız."
Ahmet Tatar, Altan'ın "Belgeler ordunun resmi belgeleri. Sicil numaralarını kontrol ettik ve hepsi uyuyordu" açıklamasına ilişkin ise şunları söyledi:
"Avara kasnak gibi dönmeye, boş teneke gibi ötmeye devam ediyor. Utanmadan, sıkılmadan üste çıkmaya çalışıp 'Bir de daha sonra yaşanan mazlumiyet, önceki zulmü ortadan kaldırmıyor. Ben de sana JİTEM'i, parkta sevgilisiyle dolaşırken, alıp götürülen çocukları anlatayım. 17 bin ölü var Güneydoğu'da' diyor. Peki ben de sana pazarda hamile eşiyle alışveriş yaparken kalleşçe kafasına sıkılan Nejdet astsubayı örnek vereyim. Umarım eşi Esra ile bir gün karşılaşırsın. Ama acı acıyı, haksızlık haksızlığı, hukuksuzluk hukuksuzluğu örtmez. Acılar birbiriyle kıyas edilmez. Böyle düşünmeyen bırak gazeteci olmayı, insan olamaz." (Sabah)