"AHMET ALTAN VE YASEMİN ÇONGAR'DA HİÇ UTANMA VAR MIDIR?" ORAY EĞİN'DEN AĞIR SÖZLER!..

Yalan haberler yapan, sızdırılan belgeleri hiçbir editoryal elekten geçirmeyen gazetenin başındaki Ahmet Altan'la Yasemin Çongar...

Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'da hiç utanma var mıdır?


Yalan haberler yapan, sızdırılan belgeleri hiçbir editoryal elekten geçirmeyen gazetenin başındaki Ahmet Altan'la Yasemin Çongar... İnsanları damgalamaktan, yargısız infazdan, dezenformasyondan hiç mi hiç çekinmezler... Bu gazetenin gözü dönmüş gibidir. Freni patlamış bir otomobil gibi yokuş aşağı son sürat gider ve hiçbir durak tanımaz...


Dedik ki onlara...
'Biraz daha ihtiyatlı olun, yalan haberin büyüsüne bu kadar çok kapılmayın, yarın ne olacağı, bu işlerin altından ne çıkacağı belli olmaz, fazla heyecanlı davranıyorsunuz ve hata yapıyorsunuz.'
Dinlemediler. Egoları o kadar şişmişti ki en ufak bir eleştiriyi bile kabullenmek istemiyorlardı. Kendi kendilerine hayali bir dünya yarattılar ve buna inandılar. İnanmayanı da horgördüler, küçümsediler, hatta hakaret ettiler.


Peki şimdi ne oldu?
Fena halde yanıldıkları ortaya çıktı... Alın işte Ergenekon soruşturmasının temelini oluşturan Tuncay Güney'in ifadelerini...
'Bu adam bir meczup, bu adamın söyledikleri ciddiye alınmaz, üzerine atlamayın' dedik mi demek ki?


Çongar ve Altan'ın gazetesi ise Tuncay Güney'i küçümseyenleri eleştiriyordu, onu güvenilir ve ciddi bir kaynak olarak görüyor, haberlerini onun ifadeleri üzerine inşa ediyordu.


Dünkü Hürriyet'in manşetini gördünüz mü?
MİT, Tuncay Güney'in ifadesinin işkence altında alındığını açıkladı. Bu bir anlamda Ergenekon davasının da seyrinin değişeceğidir.
MİT'in açıklamasından yandaş basının tamamının üzerine atladığı bu ifadelerin bir geçerliliği kalmadığını öğreniyoruz. Ergenekon sırf bu meczubun söylediklerine dayanarak başka gazetecileri katmaya çalışan bir gazeteci cenahının elinde patladı. Bundan böyle soruşturmanın bambaşka bir yön alacağı ortada.


Bakın, her şeyin dayandırıldığı kaynak olan Tuncay Güney nasıl konuşturulmuş:
'Veli Küçük ve ekibinin telefon dinlemelerini yaptığı yer neresiydi, sorusuna sorgucular istedikleri yanıtı alamayınca ses kaydında bağırma, kusma sesi, 'Sık ta.ağını' talimatları duyuluyor.'
Tuncay Güney bu ifadelerin daha evvel işkence altında alındığını söylemişti, ama onun ifadelerine itibar edenler nedense bu açıklamayı görmezden gelmişlerdi.


Peki şimdi ne olacak?
İlk olarak, insani ve mesleki bir sorumluluk olarak bu adama itibar edenlerden ve Ergenekon soruşturmasını onun ifadesi üzerine kuranlardan bir özür beklemek yerinde olacak sanırım. Mesleki olarak hata yaptıklarını, aceleci davranmalarını söylemiyorum bile...
Meslektaşlarını karalayanlar, yalan haber üretenler hiç değilse kendi vicdanlarıyla baş başa kalsa...


Gerçi benim pek umudum yok...
Ama en azından Çongar-Altan ikilisinden bir özür, bir açıklama beklemenin yerinde olduğunu düşünüyorum. Onların, diğer yandaş gazetecilerden ayrılan bir tarafları olmalı bence. Ergenekon süreci boyunca ikisi kadar militan gazetecilik yapan kimi isimler zaten zavallı, zaten bu medyanın çöp tenekesinde kalmaya mahkum... Onların yazdığından da, pişmanlığından da, yanılmış olmalarından da kime ne...
Ama Altan'la Çongar'ın isimleri, geçmişleri, belli bir kimlikleri var...
Ya şimdi 'Hata ettik' deyip kaybetmek üzere oldukları itibarlarını yeniden kazanmak için girişimde bulunacaklar... Ya da...
Ya da onlar da... Neyse işte...


Oray Eğin/Akşam