''AHMET ALTAN SİZİN 'ARANIZA'MI KATILACAK?'' YENİ ŞAFAK YAZARINDAN AKŞAM YAZARI AKİNAN'A JET YANIT!..

Akşam yazarı Serdar Akinan dün Ahmet Altan'a "Aramıza hoş geldin" demişti. Bu çağrıya yanıt Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan geldi.

Ahmet Altan sizin "aranıza" mı katılacak?

Star gazetesiyle Taraf gazetesi arasında bir matbaa sorunu, bir gazeteyi bastın basmadın meselesi birkaç gündür gündemde.

Nerden baksanız hayli sevimsiz bir tartışma!

Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu’nu tanırım. Yalana zerre miskali tenezzül edecek bir insan değildir.

Yani, meselenin yanlış anlaşılmaktan kaynaklandığını söylüyorsa doğrudur.

Onca baskılara rağmen onca yıl dürüst, onurlu ve tavizsiz bir mücadele veren Ahmet Altan’ın da elbette yalanla dolanla alakası olmaz.

O halde ne?

Daha doğrusu, bu "yanlış anlaşılmanın" nedeni ne?

Ahmet Altan kendince bir cevap bulmuş.

Dinleyelim:

"Benim anladığım Karaalioğlu seyahatteyken ’bir el’ gazetenin matbaasına uzandı ve bizim gazetenin basılmasını engelledi. / ’O elin’ kimin eli olduğunu birileri biliyordur. / Yakında hepimiz öğreniriz..."

Gördüğünüz gibi anlaşılması zor bir durumu anlaşılır kılma çabası, bir tahmin, bir çıkarsama bu!

Ama...

Yabana atılmayacak bir çıkarsama.

İnşallah yakında o "eli" hep birlikte öğreniriz.

Şimdilik söz konusu "gizli el"i bilmiyoruz, ama bu elin varlığına çok sevinen "tuhaf" elleri biliyoruz.

Bunlardan biri, Akşam gazetesindeki dünkü yazısında şöyle diyor: "Ahmet Altan’a ’Aramıza hoş geldin...’ demek isterim. ’Gizli el’le tanıştı. / Bu ’gizli el’ ne Mustafa Karaalioğlu ne de Star... / Bu ’gizli el’ bir zihniyet..."

Gördüğüz gibi Akşam gazetesinin "gizli el" müneccimi şappadak işi çözmüş: "Zihniyet!"

Peki neymiş, nasıl bir şeymiş bu zihniyet?

Okuyalım:

"Askeri vesayet ne kadar kötüyse ’sivil vesayet’ de o kadar kötüdür. Anlayın artık bunu..."

Hiç yormayayım sizi; hazretin kavlince "gizli el" denilen heyula, "sivil vesayet"ten ibaret.

Ve, bu "sivil vesayet"in ne menem şey olduğunu Ahmet Altan’ın "artık" fehmetmesini istiyor.

Halbuki...

Ahmet Altan’ın "gizli el"i illaki bir vesayete dayandırılacak olursa, "askeri vesayet" daha uygun düşerdi.

En azından herhangi bir yazısını okuyan, okuduğundan da bir şeycikler anlayan her insan evladı böyle düşünürdü.

Hepsi bir yana da, arkadaşın "Bu ’gizli el’ bir zihniyet..." lafına taktım.

Zira...

"Zihniyet" deyince, arkadaşın zihniyet dünyası aklıma geldi. Bu zihniyet dünyasından bi kupleyi birlikte okuyalım:

"Şimdi bu işbirlikçi arkadaşlar anayasamızın ’laiklik’ taşını kaldırıp atıyor. / Ne tarihten, ne felsefeden, ne sosyolojiden ne de laftan anlıyorlar... / ABD ve İngiltere bunlara, ’Yürü koçum kim tutar seni...’ dedi ya.../ Oysa kurucu felsefe ile oynuyorsun (...) Yanlış yaptınız. / Mertçe; karşımıza çıkarak; ’Kemalizmi yıkacağız, manda olacağız...’ diyerek ve delikanlı gibi kan dökerek yapmadınız. / Öte mahallenin itlerini arkanıza alıp kaçak güreştiniz. / Şimdi adam seçiyorsunuz... Yanınızda üç tane Neo-İslamcı, dört tane eski solcu aydın... Karşınızda şahsiyetsiz bir muhalefet, üniformalarını hızla epriten bir üst yapı... / O 411 el ’gerçekte’ kaç kişiyi temsil ediyor? Göreceğiz... / Söz bitmiştir. / Kansız olmaz..."

Yaaa, işte böyle!

Akşam gazetesi yazarı, anayasa değişikliğine "411 el" evet dediği dönemde, zihniyet dünyasını bu şekilde yansıtmıştı.

İmdi, "411 el kaosa kalktı" manşetine bile rahmet okutacak bir zihniyet dünyasına sahip bu arkadaş, Ahmet Altan’a "aramıza hoş geldin" diyebiliyor!

"Aramıza" kelimesiyle kastettiği eşhasa gelince...

Oray Eğin’den Ahmet Hakan’a, Soner Yalçın’dan "sivil siyaset" martavalını kimseye kaptırmam diyen "ablacığıma" kadar bir yığın "güzel insan" işte.

Ahmet Altan bunların "arasına" mı katılacak?

"Söz bitmiştir... Kansız olmaz..." diyerek "411 el"i parlamentoya taşıyan iradeye kılıç sallayan arkadaşa soracak olursak; evet, öyle!

Hatta, "Hoş geldin"i çekmiş bile...

Ne diyeyim, "üşütmek" için her zaman nehrin kenarında durmak gerekmiyor demek ki!

Salih Tuna/Yeni Şafak