AHMET ALTAN HANGİ TANRIYA İNANMIYOR?
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Ahmet Altan'ın inançsız olduğunu ve çelişki dolu yazılar yazdığını iddia etti!
Ahmet Altan hangi tanrıya inanmıyor?
İranlı yönetmen Kemal Tebrizi’nin "Marmoulak" (Kertenkele) filmi, gönüllere inşirah veren şu söz etrafında gelişir:
"Dünyada hiç kimse yoktur ki onu Allah’a ulaştıracak bir yol bulunmasın.."
Film de bir soyguncunun Allah’a ulaşmasının sıra dışı hikayesidir zaten. Otoriterliğe de sıkı bir eleştiridir aynı zamanda: "Her insana uygun bir yol vardır Allah’a ulaşan; kimsecikler yol dayatmasın" demeye getirir.
Mezkur söz tasavvufa aşina olanların hiç de yabancısı değildir.
Söz için de bir yol gerek elbette.
Ve, söze layık bir duruş, bir ağız.
Çünkü...
"Ey iman edenler. Niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz?" buyurur Kur’an. (Saff-2, Elmalılı meali)
Muhammed Esed aynı ayete, "Siz ey imana ermiş olanlar! Niçin bir türlü söylüyor, başka türlü yapıyorsunuz" mealini verir.
* * *
Ahmet Altan da (kimi) dindarların yaptıkları ile söyledikleri, inançları ile pratikleri (amelleri) arasındaki çelişkiyi her fırsatta eleştirir.
Son günlerdeki yazıları, mesela, "Opera ve mescit" yazısı çok fena, bu yazıyı eleştirenlerle dalga geçtiği "Operaya mescit meselemiz" yazısı (maalesef) daha da fena, ama, bu fenalıklar dile getirdiği hakikatlere halel getirmez.
Vaktiyle şöyle demişti: "Biliyor musunuz, ben bu dindar insanları anlayamıyorum. Allah’a inanıyorlar. Onun gücüne inanıyorlar. Onun her şeyi gördüğüne inanıyorlar. Onun haktan, adaletten, dürüstlükten yana olduğuna inanıyorlar. Haram yerlerse ’cehennemde yanacaklarına’ inanıyorlar. Dürüst olurlarsa ’cennete gideceklerine’ inanıyorlar. Sonra da her türlü haksızlığın, haramın kapısını açıyorlar.." (06. 12. 2008, Taraf)
Haklı değil mi; hem de yerden göğe kadar. ("Boş ver iti" başlıklı yazımda daha fazlasını dile getirmiştim.)
Birkaç gün evvel dercettiği bir yazısında yer alan şu ifade de, iktibas ettiğim o yazısında yer almıştı:
"Allah’la kul arasındaki ilişkiyi belirleyen asıl soru da şudur bence, ’Eğer hiçbir ceza olmasaydı gene de sadece Allah’ın rızasını kazanmak için onun yolunda yürür müydün, sadece seni yaratanı utandırmamak için O’nun sana öğrettiği ahlaka uyar mıydın?.." (08. 06. 2012, Taraf)
Hayır hayır, "Self-plagiarism" dedikleri intihal türünden bahsedecek değilim. İşin o kısmı beni alakadar etmez.
"Yaratanı utandırmak" ifadesine takıldım.
Zira hem 2008’de hem 2012’de vurgu yaptığına göre bir coşku anında, sehven dile getirmediği ortada.
"Yaratanı utandırmak" ne demek?
Antropomorfik tanrı telakkisinin tuhaf bir tezahürü değil midir bu?!
Halbuki Allah kullarından utanmaz.
Hiçbir kul utandıramaz Allah’ı.
Evangelistlerin zırvaladığı gibi Allah kıyamete de zorlanamaz.
Yaratan her bakımdan kullarından münezzehtir.
Allah birdir. Samed’dir. Yani, her şey ona muhtaç, o hiçbir şeye muhtaç değildir. Doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir dengi ve benzeri de yoktur.
* * *
Ahmet Altan birçok yazısında olduğu gibi söz konusu her iki yazısında da inançsız olduğunu söylüyor.
İnançsız olduğunu beyan etmekten tuhaf bir zevk alıyor sanki.
Hangi tanrıya inanmıyor peki?
Yarattıklarından utanan tanrıya mı?
Yoksa...
Muhyiddin İbn-i Arabî’nin, "Sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır!" diye haykırdığı "tanrılara" mı?
İyi de, "la ilahe" demeden, yani bu "tanrıcıkları" reddetmeden, "illallah" demek zaten olmaz.
* * *
Ahmet Altan bir gün tanrıya inanacak olsa, "öyle 365 gün hep ben sana tapamam, hiç değilse yılda 5 gün de sen bana tapmalısın" diyecekmiş gibi hali var.
Bu kibirden sıyrılması lazım!
Biz onu her şeye rağmen seviyoruz.
Duruşu olan bir adamdır çünkü.
AK Parti falan filan bunlar fani şeyler; ebedi alem önemli.
Anacığım, "Eyvah diyenlerden eyleme!" derdi.
Eyvah demenin kâr etmediği o gün gelip çatmadan kalbinin sesini dinlemeli.
İnançsız ikrar etmese de, kalbinin çalışması, Allah’ın hükmüne teslimiyetin ifadesidir denir "Min Vahyil Kur’an"da.
Kalbinin sesini dinle ki yola çıkasın.
"Marmoulak" (Kertenkele) şöyle diyordu filmin sonunda: "İnsanların sayısınca Allah’a ulaşmanın yolları vardır. Allah kulunun yüzüne tüm kapıları kapatmaz. Allah’a giden yollar her zaman açıktır.."
Sevgili Ahmet Altan hangi tanrıya inanmıyor?
Kuluna bütün yolları açan rahman ve rahim olan Allah’a mı?
Salih TUNA / YENİ ŞAFAK
İranlı yönetmen Kemal Tebrizi’nin "Marmoulak" (Kertenkele) filmi, gönüllere inşirah veren şu söz etrafında gelişir:
"Dünyada hiç kimse yoktur ki onu Allah’a ulaştıracak bir yol bulunmasın.."
Film de bir soyguncunun Allah’a ulaşmasının sıra dışı hikayesidir zaten. Otoriterliğe de sıkı bir eleştiridir aynı zamanda: "Her insana uygun bir yol vardır Allah’a ulaşan; kimsecikler yol dayatmasın" demeye getirir.
Mezkur söz tasavvufa aşina olanların hiç de yabancısı değildir.
Söz için de bir yol gerek elbette.
Ve, söze layık bir duruş, bir ağız.
Çünkü...
"Ey iman edenler. Niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz?" buyurur Kur’an. (Saff-2, Elmalılı meali)
Muhammed Esed aynı ayete, "Siz ey imana ermiş olanlar! Niçin bir türlü söylüyor, başka türlü yapıyorsunuz" mealini verir.
* * *
Ahmet Altan da (kimi) dindarların yaptıkları ile söyledikleri, inançları ile pratikleri (amelleri) arasındaki çelişkiyi her fırsatta eleştirir.
Son günlerdeki yazıları, mesela, "Opera ve mescit" yazısı çok fena, bu yazıyı eleştirenlerle dalga geçtiği "Operaya mescit meselemiz" yazısı (maalesef) daha da fena, ama, bu fenalıklar dile getirdiği hakikatlere halel getirmez.
Vaktiyle şöyle demişti: "Biliyor musunuz, ben bu dindar insanları anlayamıyorum. Allah’a inanıyorlar. Onun gücüne inanıyorlar. Onun her şeyi gördüğüne inanıyorlar. Onun haktan, adaletten, dürüstlükten yana olduğuna inanıyorlar. Haram yerlerse ’cehennemde yanacaklarına’ inanıyorlar. Dürüst olurlarsa ’cennete gideceklerine’ inanıyorlar. Sonra da her türlü haksızlığın, haramın kapısını açıyorlar.." (06. 12. 2008, Taraf)
Haklı değil mi; hem de yerden göğe kadar. ("Boş ver iti" başlıklı yazımda daha fazlasını dile getirmiştim.)
Birkaç gün evvel dercettiği bir yazısında yer alan şu ifade de, iktibas ettiğim o yazısında yer almıştı:
"Allah’la kul arasındaki ilişkiyi belirleyen asıl soru da şudur bence, ’Eğer hiçbir ceza olmasaydı gene de sadece Allah’ın rızasını kazanmak için onun yolunda yürür müydün, sadece seni yaratanı utandırmamak için O’nun sana öğrettiği ahlaka uyar mıydın?.." (08. 06. 2012, Taraf)
Hayır hayır, "Self-plagiarism" dedikleri intihal türünden bahsedecek değilim. İşin o kısmı beni alakadar etmez.
"Yaratanı utandırmak" ifadesine takıldım.
Zira hem 2008’de hem 2012’de vurgu yaptığına göre bir coşku anında, sehven dile getirmediği ortada.
"Yaratanı utandırmak" ne demek?
Antropomorfik tanrı telakkisinin tuhaf bir tezahürü değil midir bu?!
Halbuki Allah kullarından utanmaz.
Hiçbir kul utandıramaz Allah’ı.
Evangelistlerin zırvaladığı gibi Allah kıyamete de zorlanamaz.
Yaratan her bakımdan kullarından münezzehtir.
Allah birdir. Samed’dir. Yani, her şey ona muhtaç, o hiçbir şeye muhtaç değildir. Doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir dengi ve benzeri de yoktur.
* * *
Ahmet Altan birçok yazısında olduğu gibi söz konusu her iki yazısında da inançsız olduğunu söylüyor.
İnançsız olduğunu beyan etmekten tuhaf bir zevk alıyor sanki.
Hangi tanrıya inanmıyor peki?
Yarattıklarından utanan tanrıya mı?
Yoksa...
Muhyiddin İbn-i Arabî’nin, "Sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır!" diye haykırdığı "tanrılara" mı?
İyi de, "la ilahe" demeden, yani bu "tanrıcıkları" reddetmeden, "illallah" demek zaten olmaz.
* * *
Ahmet Altan bir gün tanrıya inanacak olsa, "öyle 365 gün hep ben sana tapamam, hiç değilse yılda 5 gün de sen bana tapmalısın" diyecekmiş gibi hali var.
Bu kibirden sıyrılması lazım!
Biz onu her şeye rağmen seviyoruz.
Duruşu olan bir adamdır çünkü.
AK Parti falan filan bunlar fani şeyler; ebedi alem önemli.
Anacığım, "Eyvah diyenlerden eyleme!" derdi.
Eyvah demenin kâr etmediği o gün gelip çatmadan kalbinin sesini dinlemeli.
İnançsız ikrar etmese de, kalbinin çalışması, Allah’ın hükmüne teslimiyetin ifadesidir denir "Min Vahyil Kur’an"da.
Kalbinin sesini dinle ki yola çıkasın.
"Marmoulak" (Kertenkele) şöyle diyordu filmin sonunda: "İnsanların sayısınca Allah’a ulaşmanın yolları vardır. Allah kulunun yüzüne tüm kapıları kapatmaz. Allah’a giden yollar her zaman açıktır.."
Sevgili Ahmet Altan hangi tanrıya inanmıyor?
Kuluna bütün yolları açan rahman ve rahim olan Allah’a mı?
Salih TUNA / YENİ ŞAFAK