AHMET ALTAN 'DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR' DEMEYE Mİ BAŞLADI?
Oray Eğin, Ahmet Altan'ın 1996 yılında yazdığı ve yolsuzluklar konusunda sert eleştirilerin yeraldığı bir yazıdan yola çıkarak sorular yöneltti.
Bu yazı AKP’yle liberallerin arasını bozar
Dindarların nasıl yolsuzluk yaptığına, bu yolsuzluğu nasıl kılıfına uydurduğuna, kaynağı belirsiz servetlerin nasıl çoğaldığına dair çok önemli bir yazı okudum geçenlerde. Üstelik yazan da çok ilginç bir isim. Okuyunca siz de bu satırların altına imza atmak isteyeceksiniz. Katılmamak mümkün değil...
Önce yazıdan bir bölüm okuyalım:
’Bu nasıl bir Müslümanlıksa, kaynağı belirsiz servetler, yolsuzlukları örtmek için yapılan işbirlikleri, bugün ak dediğine yarın kara demek, çetelerin yakalanmasına yol açacak olayları ’fasa fiso’ diye küçümsemek, medyayı susturmaya çalışmak, bu Müslümanlara mubah.
’Takiyye, diye laf bulmuşlar, ’Niye yolsuzluk yapıyorsun’ deyince, ’takiyye’ diyorlar, ’Paraları nereden buldun’ deyince, ’takiyye’ diyorlar, ’Niye çetelerin suç ortaklığını üstleniyorsun’ deyince, ’takiyye’ diyorlar.
’Ben İslam alimi değilim ama bilenlere sormak istiyorum.
’Müslümanlık bu mu?
’Bir takiyye mi bu inanç?
’Onlar gibi olmayı mı Müslümanlık olarak sunuyorsunuz bize, laikliği savunanlara, [onlara] benzemedikleri için mi kızıyorsunuz?
’Bu iktidarın Türkiye’yi bir karanlığa sürüklediği açık... Biz gücümüz yettiğince buna karşı çıkacağız. Ama dini, yolsuzluğun kılıfıymış gibi göstermelerine bu ülkenin inançlı insanları ne diyecek?
’Siz ne diyeceksiniz dinci kardeşlerimiz?
’Yolsuzlukların, türban konusu kadar bir önemi yok mu gözünüzde?
’Takiyye, bir ibadet biçimi mi oluyor artık ülkemizde?’
Bu satırları yazan kişi haksız mı? Türkiye’de yolsuzlukların dini kılıflarla örtülmesi alışkanlık haline geldiği tespiti doğru değil mi?
Bu tespiti yapan ben değilim...
Ahmet Altan...
Bugünkü iktidara destek veren bir gazeteci...
Ancak hemen söyleyeyim bu satırları ’bugüne’ dair değil... Nedim Şener’in ’Uğur Dündar: İşte Hayatım’ kitabında gördüm bu yazıyı... 21 Kasım 1996’da yılında Yeni Yüzyıl’da kaleme alınmış ve Çiller’le Erbakan’ın ortak noktalarının ’kaynağını açıklayamadıklarını büyük servetleri’ olduğunu söylüyor. Bu durumu da çok sert bir şekilde eleştiriyor.
Dün din ve yolsuzluklar konusunda bu kadar cesur yazılar kaleme alan, bu duruma sert bir şekilde karşı çıkan Ahmet Altan, bildiğiniz gibi bugün kendi gazetesini çıkartıyor.
İyi haber alan muhabirleri, iyi haber sızdıran kaynakları var...
Gazetesine bavul bavul belge geliyor...
Yolsuzlukların aydınlatılması konusunda tavrını da bu kadar net koymuş bir gazeteciyse Ahmet Altan... İster istemez merak ediyorum: Taraf’a bavulla bırakılan belgelerin arasında yolsuzluğa dair hiç mi bir sayfa yok? Bir tek Deniz Feneri belgesi yok mu içlerinde mesela...
Özel haber muhabirleri hiç mi bu dönemin yolsuzluklarını araştırmak, kaynaklardan bilgi sızdırmak, ’ıslak imzalı’ Deniz Feneri belgelerini manşetlere taşımak için hevesli değil?
Ya Taraf bu dönemin yolsuzluklarıyla ilgili haber yapamıyor... Ya da haber yapmamayı tercih ediyor...
Yoksa Ahmet Altan’ın 1996’dan bu yana din ve yolsuzluk konusundaki görüşleri değişti ve o da ’Dün dündür, bugün bugündür’ mü demeye başladı.
Samimi olarak merak ediyorum.
Oray Eğin/Akşam
Dindarların nasıl yolsuzluk yaptığına, bu yolsuzluğu nasıl kılıfına uydurduğuna, kaynağı belirsiz servetlerin nasıl çoğaldığına dair çok önemli bir yazı okudum geçenlerde. Üstelik yazan da çok ilginç bir isim. Okuyunca siz de bu satırların altına imza atmak isteyeceksiniz. Katılmamak mümkün değil...
Önce yazıdan bir bölüm okuyalım:
’Bu nasıl bir Müslümanlıksa, kaynağı belirsiz servetler, yolsuzlukları örtmek için yapılan işbirlikleri, bugün ak dediğine yarın kara demek, çetelerin yakalanmasına yol açacak olayları ’fasa fiso’ diye küçümsemek, medyayı susturmaya çalışmak, bu Müslümanlara mubah.
’Takiyye, diye laf bulmuşlar, ’Niye yolsuzluk yapıyorsun’ deyince, ’takiyye’ diyorlar, ’Paraları nereden buldun’ deyince, ’takiyye’ diyorlar, ’Niye çetelerin suç ortaklığını üstleniyorsun’ deyince, ’takiyye’ diyorlar.
’Ben İslam alimi değilim ama bilenlere sormak istiyorum.
’Müslümanlık bu mu?
’Bir takiyye mi bu inanç?
’Onlar gibi olmayı mı Müslümanlık olarak sunuyorsunuz bize, laikliği savunanlara, [onlara] benzemedikleri için mi kızıyorsunuz?
’Bu iktidarın Türkiye’yi bir karanlığa sürüklediği açık... Biz gücümüz yettiğince buna karşı çıkacağız. Ama dini, yolsuzluğun kılıfıymış gibi göstermelerine bu ülkenin inançlı insanları ne diyecek?
’Siz ne diyeceksiniz dinci kardeşlerimiz?
’Yolsuzlukların, türban konusu kadar bir önemi yok mu gözünüzde?
’Takiyye, bir ibadet biçimi mi oluyor artık ülkemizde?’
Bu satırları yazan kişi haksız mı? Türkiye’de yolsuzlukların dini kılıflarla örtülmesi alışkanlık haline geldiği tespiti doğru değil mi?
Bu tespiti yapan ben değilim...
Ahmet Altan...
Bugünkü iktidara destek veren bir gazeteci...
Ancak hemen söyleyeyim bu satırları ’bugüne’ dair değil... Nedim Şener’in ’Uğur Dündar: İşte Hayatım’ kitabında gördüm bu yazıyı... 21 Kasım 1996’da yılında Yeni Yüzyıl’da kaleme alınmış ve Çiller’le Erbakan’ın ortak noktalarının ’kaynağını açıklayamadıklarını büyük servetleri’ olduğunu söylüyor. Bu durumu da çok sert bir şekilde eleştiriyor.
Dün din ve yolsuzluklar konusunda bu kadar cesur yazılar kaleme alan, bu duruma sert bir şekilde karşı çıkan Ahmet Altan, bildiğiniz gibi bugün kendi gazetesini çıkartıyor.
İyi haber alan muhabirleri, iyi haber sızdıran kaynakları var...
Gazetesine bavul bavul belge geliyor...
Yolsuzlukların aydınlatılması konusunda tavrını da bu kadar net koymuş bir gazeteciyse Ahmet Altan... İster istemez merak ediyorum: Taraf’a bavulla bırakılan belgelerin arasında yolsuzluğa dair hiç mi bir sayfa yok? Bir tek Deniz Feneri belgesi yok mu içlerinde mesela...
Özel haber muhabirleri hiç mi bu dönemin yolsuzluklarını araştırmak, kaynaklardan bilgi sızdırmak, ’ıslak imzalı’ Deniz Feneri belgelerini manşetlere taşımak için hevesli değil?
Ya Taraf bu dönemin yolsuzluklarıyla ilgili haber yapamıyor... Ya da haber yapmamayı tercih ediyor...
Yoksa Ahmet Altan’ın 1996’dan bu yana din ve yolsuzluk konusundaki görüşleri değişti ve o da ’Dün dündür, bugün bugündür’ mü demeye başladı.
Samimi olarak merak ediyorum.
Oray Eğin/Akşam