AHMET ALTAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'I ÇOK KIZDIRACAK; ''TAYYİPLAND''
Taraf yazarı Ahmet Altan, Başbakan Erdoğan'ı çok kızdıracak bir yazıya daha imza attı..
A, devlete bak...
Anarşistlerin “devletsiz toplum” fikrinin gerçek hayatta nasıl olabileceğini hep merak ederdim.
Nihayet öğreniyoruz.
Kabul etmeliyim ki çok eğlenceliymiş.
Devlet olmayınca siyaset çizgi film gibi bir şey oluyor.
Baraj açılacakken birden Başbakan’ın aklına geliyor, “hadi” diyor, “bizim Cemil Bey’in adını koyalım baraja”.
Barajın adı oluyor sana Cemil Çiçek.
Peki, Allah etmeye bu barajın başına bir şey gelse ne olacak, manşetler nasıl atılacak?
“Cemil Çiçek patladı”, “Cemil Çiçek taştı”, “Cemil Çiçek’in motorları bozuldu”, “Cemil Çiçek su kaçırıyor”.
Artık devlet yok, başbakanımız var onun yerine.
Öyle devletin kurumlarına, heyetlerine, dairelerine, bürokratlarına hiç gerek kalmadı.
Bir karar mı lazım?
Sorun Tayyip Bey’e, kararın ne olduğunu söylesin size.
Hiç uğraşmayın.
Son olarak parlamentoyu da ortadan kaldırmaya karar verdi.
Sayıştay’ın bütçesi Sayıştay’ın raporları olmadan geldi Meclis’e.
Devletin nereye, neden, kaç para harcadığını artık hiçbirimiz bilmiyoruz.
Tayyip Bey, hesabı biliyordur.
Belki bakkalların veresiye defteri gibi bir defteri vardır oraya yazıyordur harcamaları.
“Kaç para harcadın” deyince de, “valla harcadık bir şeyler, şimdi aklımda yok sonra söylerim” diyordur.
Halk, “ama para bizim para” deyince de, “aman canım, aramızda ayrı gayrı mı var, ha senin paran ha benim param, ölümlü dünyada paranın lafı mı olur” diyordur.
Halkın parasının ne önemi var?
28 Şubat’ın generalleri paraları talan ederken soruyor muydunuz ki bugün soruyorsunuz?
Sayıştay’ın raporları yokmuş.
Siz Sayıştay’ın olduğuna dua edin.
Yarın bir gün Tayyip Bey, “bu Sayıştay da sıktı, biliyor musun” derse görürsünüz.
Bir sabah bir kalkarsınızı ki aaa, Sayıştay yok.
Niye?
Eee, çok rapor yazmış, sıkmış.
Mahkemeler de bazen sıkıyor.
Ama onlar kaldırılmaktan kurtuldu.
Tayyip Bey “talimat verdiklerine” çok kızmıyor çünkü.
“Verdim” diyor “yargıya bir iki talimat, eksik olmasınlar kırmadılar beni, yaptılar gereğini”.
Arada bir Tayyip Bey’in aklına “adam asma” meselesi de takılıyor.
“Assak iyiydi” diyor, “hadi gene asalım”.
Öyle “asacağım” diye dolaşıyor.
Meclis de sıkıyor galiba kendisini.
Onu da parça parça kapatacak galiba.
Önce “Kürtlerden başlayalım” dedi, “atalım onları Meclis’ten”.
CHP’yi de atabilir.
MHP’yi seviyor, onu atmaz.
Kan kardeş onlar.
Belki Dolmabahçe’nin de adını değiştirirler.
“Yaşar Bey iyi adam, onun adını koyalım” der.
Olur sana Yaşar Büyükanıt sarayı.
Ne de olsa orada hatıraları var.
Bak, bir de bu Uludere işinden hiç hoşlanmıyor.
Orada Kürtler kendilerini kahraman jetlere vurdurmuşlar, kabahat jetlerde değil, kabahat Kürtlerde, hadi bakalım Kürtleri vuran jetlerin komutanına bir madalya verelim.
Bir de kararname çıkaralım, “Uludere’de kimse ölmemiştir, öldü diyen vatan hainidir” diye.
Yakında Ortadoğu da görecek gününü.
Oraları bizim ecdadımızındı, oranın padişahı da bir Türk olmalı yeniden, çok dağıldı bunlar, bir nizam verelim oralara.
Bir kararname de onun için.
“Osmanlı’nın topraklarında yaşayan herkese Türk denir, Arap marap yok artık.”
Televizyonlarda ecdadı yanlış gösterme olmayacak bundan sonra.
Tayyip Bey çocukken Osmanlı’yla ilgili ne öğrendiyse onlar anlatılacak.
“Bu Kemalistlerin tarih anlatan bir Emin Oktay’ı vardı, bulun bize de bir Emin Oktay, Osmanlı’yı anlatsın.”
Suriye’de düşürülen jetteki pilotların babaları “çocuklarımıza ne oldu, bize otopsi raporlarını gösterin” diyorlarmış.
“Söyleyin, sormasınlar raporları. Göstermeyeceğiz. Öğrenip de ne yapacaksınız?”
Artık Tayyip Bey canı neyi isterse onu söyleyecek, neyi istemezse onu söylemeyecek.
“Paralar ne oldu.”
“İnek içti, dağa kaçtı.”
“Sayıştay raporları ne oldu?”
“Sana ne? Ne sorup duruyorsun. Bak vericem yargıya bir talimat, göreceksin.”
Devletsiz yönetim çok eğlenceli.
Tayyip Bey paraları istediği gibi harcar, istediği yere istediği ismi verir.
“Bundan sonra Ortadoğu’nun adı Davutoğlu olsun.”
Ecdadımızın atla gittiği her yer de toptan “Tayyipland”.
Yaşananların matraklığına bakarsan biraz Disneyland gibi oluyor.
Ama ne beis var.
Kaybolan paraların tadı böyle çıkıyor.
Ahmet ALTAN / TARAF
Anarşistlerin “devletsiz toplum” fikrinin gerçek hayatta nasıl olabileceğini hep merak ederdim.
Nihayet öğreniyoruz.
Kabul etmeliyim ki çok eğlenceliymiş.
Devlet olmayınca siyaset çizgi film gibi bir şey oluyor.
Baraj açılacakken birden Başbakan’ın aklına geliyor, “hadi” diyor, “bizim Cemil Bey’in adını koyalım baraja”.
Barajın adı oluyor sana Cemil Çiçek.
Peki, Allah etmeye bu barajın başına bir şey gelse ne olacak, manşetler nasıl atılacak?
“Cemil Çiçek patladı”, “Cemil Çiçek taştı”, “Cemil Çiçek’in motorları bozuldu”, “Cemil Çiçek su kaçırıyor”.
Artık devlet yok, başbakanımız var onun yerine.
Öyle devletin kurumlarına, heyetlerine, dairelerine, bürokratlarına hiç gerek kalmadı.
Bir karar mı lazım?
Sorun Tayyip Bey’e, kararın ne olduğunu söylesin size.
Hiç uğraşmayın.
Son olarak parlamentoyu da ortadan kaldırmaya karar verdi.
Sayıştay’ın bütçesi Sayıştay’ın raporları olmadan geldi Meclis’e.
Devletin nereye, neden, kaç para harcadığını artık hiçbirimiz bilmiyoruz.
Tayyip Bey, hesabı biliyordur.
Belki bakkalların veresiye defteri gibi bir defteri vardır oraya yazıyordur harcamaları.
“Kaç para harcadın” deyince de, “valla harcadık bir şeyler, şimdi aklımda yok sonra söylerim” diyordur.
Halk, “ama para bizim para” deyince de, “aman canım, aramızda ayrı gayrı mı var, ha senin paran ha benim param, ölümlü dünyada paranın lafı mı olur” diyordur.
Halkın parasının ne önemi var?
28 Şubat’ın generalleri paraları talan ederken soruyor muydunuz ki bugün soruyorsunuz?
Sayıştay’ın raporları yokmuş.
Siz Sayıştay’ın olduğuna dua edin.
Yarın bir gün Tayyip Bey, “bu Sayıştay da sıktı, biliyor musun” derse görürsünüz.
Bir sabah bir kalkarsınızı ki aaa, Sayıştay yok.
Niye?
Eee, çok rapor yazmış, sıkmış.
Mahkemeler de bazen sıkıyor.
Ama onlar kaldırılmaktan kurtuldu.
Tayyip Bey “talimat verdiklerine” çok kızmıyor çünkü.
“Verdim” diyor “yargıya bir iki talimat, eksik olmasınlar kırmadılar beni, yaptılar gereğini”.
Arada bir Tayyip Bey’in aklına “adam asma” meselesi de takılıyor.
“Assak iyiydi” diyor, “hadi gene asalım”.
Öyle “asacağım” diye dolaşıyor.
Meclis de sıkıyor galiba kendisini.
Onu da parça parça kapatacak galiba.
Önce “Kürtlerden başlayalım” dedi, “atalım onları Meclis’ten”.
CHP’yi de atabilir.
MHP’yi seviyor, onu atmaz.
Kan kardeş onlar.
Belki Dolmabahçe’nin de adını değiştirirler.
“Yaşar Bey iyi adam, onun adını koyalım” der.
Olur sana Yaşar Büyükanıt sarayı.
Ne de olsa orada hatıraları var.
Bak, bir de bu Uludere işinden hiç hoşlanmıyor.
Orada Kürtler kendilerini kahraman jetlere vurdurmuşlar, kabahat jetlerde değil, kabahat Kürtlerde, hadi bakalım Kürtleri vuran jetlerin komutanına bir madalya verelim.
Bir de kararname çıkaralım, “Uludere’de kimse ölmemiştir, öldü diyen vatan hainidir” diye.
Yakında Ortadoğu da görecek gününü.
Oraları bizim ecdadımızındı, oranın padişahı da bir Türk olmalı yeniden, çok dağıldı bunlar, bir nizam verelim oralara.
Bir kararname de onun için.
“Osmanlı’nın topraklarında yaşayan herkese Türk denir, Arap marap yok artık.”
Televizyonlarda ecdadı yanlış gösterme olmayacak bundan sonra.
Tayyip Bey çocukken Osmanlı’yla ilgili ne öğrendiyse onlar anlatılacak.
“Bu Kemalistlerin tarih anlatan bir Emin Oktay’ı vardı, bulun bize de bir Emin Oktay, Osmanlı’yı anlatsın.”
Suriye’de düşürülen jetteki pilotların babaları “çocuklarımıza ne oldu, bize otopsi raporlarını gösterin” diyorlarmış.
“Söyleyin, sormasınlar raporları. Göstermeyeceğiz. Öğrenip de ne yapacaksınız?”
Artık Tayyip Bey canı neyi isterse onu söyleyecek, neyi istemezse onu söylemeyecek.
“Paralar ne oldu.”
“İnek içti, dağa kaçtı.”
“Sayıştay raporları ne oldu?”
“Sana ne? Ne sorup duruyorsun. Bak vericem yargıya bir talimat, göreceksin.”
Devletsiz yönetim çok eğlenceli.
Tayyip Bey paraları istediği gibi harcar, istediği yere istediği ismi verir.
“Bundan sonra Ortadoğu’nun adı Davutoğlu olsun.”
Ecdadımızın atla gittiği her yer de toptan “Tayyipland”.
Yaşananların matraklığına bakarsan biraz Disneyland gibi oluyor.
Ama ne beis var.
Kaybolan paraların tadı böyle çıkıyor.
Ahmet ALTAN / TARAF