''AHLAKLI OLMAK VERDİĞİN SÖZÜ TUTMAK DEMEKTİR!..'' İCLAL AYDIN'DAN SANER AYAR'A EZEL AYARI!..
"Ahlaklı olmak, adil olmak ve eşit şartlarda çalışma koşulları yaratmaktır."
Hangi duruş ahlaklıydı pardon?
Dün İstanbulda Sinema Konseyi vardı. Sinema ve televizyon çalışanları için bu alanda faaliyet gösteren tüm meslek kuruluşları bir araya geldi. Oyunculardan, yönetmenlere, senaristlerden yapımcılara tüm birlikler dün yeni çalışma yasası için verdikleri uzun mücadeleyi basınla paylaştı.
Paylaştık.
Basın mensuplarından biri Peki yayıncı kuruluşlar buna ne diyor? diye sordu.
Geçtiğimiz yıllarda 2010a kadar yapılacak hiçbir şey yok, çalışma şartlarımızı oluşturduk, maliyet hesaplarımız böyle böyle diyorlardı. Şimdi 2010dayız ve yayıncı kuruluşların maliyet hesapları yine böyle böyle ortada...
Basın toplantısının sonunda salondan yavaşça çıktım. Zira yarın sabahın erken saatlerinde yayıncı bir kuruluşla görülecek bitmeyen bir hesabım var. Avukatımla telif hakkını ödememek için bir yayıncı kuruluş nasıl yirmi dört takla atar problemimize karşı tavrımızı belirledik.
***
Benim için oldukça yoğun geçen günün sonunda yazıya oturmadan önce internet sitelerine hızlıca göz attım. Ancak gözüme takılan haberlerden biri eski ve çok sevgili dostum Show TVGenel Müdürü Saner Ayarın Ezel dizisinin atvye geçişiyle ilgili yorumuydu... Ezelin gidişinin ardında ahlaki problem var diyordu...
Haberin tamamını okumadım. Ezeli bir kez olsun izlemedim. Hangi kanala geçtiği de hiç umurumda değil ve bu yüzden benim için pek haber değeri yok. Ve fakat bu geçiş meselesi medya içinde hayli ses getirmişti. Yine internetten ve medya içi dedikodulardan, yapımcı firma parasını alamıyordu ve kendilerine verilen sözler tutulmuyordu. Bu yüzden kanal değiştirdiler diye duymuştum.
Ama bu transfer haberinden birkaç hafta öncesinde yine aynı kaynaklardan başarılı televizyon yöneticisi Saner Ayarın atvye geçmek için üst yönetimle el sıkıştığını ve bu yüzden yine çok başarılı bir başka ismin, atv Genel Müdürü Fatih Ediboğlunun istifa etmek zorunda kaldığını da öğrenmiştik. Fatih Bey de birlikte çalıştığım ve çok sevdiğim bir başka eski dostumdur. Zorunlu istifasının ardından yazdığı mektubu internette okuduğumda içim acmıştı... Bu iş böyle nankör işte!!! demiştim...
Ve fakat bir gece operasyonu ile Saner Ayarın atvye gitmekten vazgeçip Show TVde kaldığını okumuştuk. Çok şaşırmıştık. Fatih Bey yerinden olmuş, atv açıkta kalmıştı...
***
Ezelin gidişinin ardında ahlaki problem var diyen bir yöneticiye sizin iki kanal arasındaki karasızlığınızın, söz verip sözünüzden caymanızın, bir başkasını yerinden etmenizin ardında ne var diye sormazlar mı?
Ya da canları burnunda çalışan bir kalabalığa karşı nasıl bir ahlaki duruşu olabilir ki maaşları ödemeyen bir yayıncı kuruluşun?
Amacım ne Saner Ayara ne de yayıncı kuruluşa saygısızlık etmek. Hatta yazıya otururken, bu düşüncelerimi kaleme alırsam Saner Ayara ayıp etmiş olur muyum, kırar mıyım diye düşündüm... Düşünürken düşünürken... Yıllardır iş başka, dostluk başka kuralı içinde dönüp duran değirmen taşında hepimizin nasıl un ufak olduğumuz geldi aklıma...
Türkiye madem konuşuyor artık, hadi konuşalım...
***
Ahlaklı olmak nedir?
Çalıştırdığın kişiye, oyuncuya, yönetmene, yapımcıya, kameramana, teknik ekibe, işletme ekibine, yazara, velhasıl en küçük birimine dek sana emek vermiş, ter dökmüş herkese borcunu ödemektir...
Ahlaklı olmak, parasal girişi olan bir kurumda parasal çıktıya da yol vermektir.
Ahlaklı olmak, adil olmak ve eşit şartlarda çalışma koşulları yaratmaktır.
Ahlaklı olmak verdiğin sözü tutmak demektir.
Dün sinema konseyinde bir araya gelen meslek birliklerinin tümü sinema ve televizyonda ahlaki bir çalışma yasası talebinde olduklarını söylediler.
Çok mudur bunu istemek? Ahlaki bir duruş, namuslu bir alışveriş talep etmek?
İclal Aydın/Vatan
Dün İstanbulda Sinema Konseyi vardı. Sinema ve televizyon çalışanları için bu alanda faaliyet gösteren tüm meslek kuruluşları bir araya geldi. Oyunculardan, yönetmenlere, senaristlerden yapımcılara tüm birlikler dün yeni çalışma yasası için verdikleri uzun mücadeleyi basınla paylaştı.
Paylaştık.
Basın mensuplarından biri Peki yayıncı kuruluşlar buna ne diyor? diye sordu.
Geçtiğimiz yıllarda 2010a kadar yapılacak hiçbir şey yok, çalışma şartlarımızı oluşturduk, maliyet hesaplarımız böyle böyle diyorlardı. Şimdi 2010dayız ve yayıncı kuruluşların maliyet hesapları yine böyle böyle ortada...
Basın toplantısının sonunda salondan yavaşça çıktım. Zira yarın sabahın erken saatlerinde yayıncı bir kuruluşla görülecek bitmeyen bir hesabım var. Avukatımla telif hakkını ödememek için bir yayıncı kuruluş nasıl yirmi dört takla atar problemimize karşı tavrımızı belirledik.
***
Benim için oldukça yoğun geçen günün sonunda yazıya oturmadan önce internet sitelerine hızlıca göz attım. Ancak gözüme takılan haberlerden biri eski ve çok sevgili dostum Show TVGenel Müdürü Saner Ayarın Ezel dizisinin atvye geçişiyle ilgili yorumuydu... Ezelin gidişinin ardında ahlaki problem var diyordu...
Haberin tamamını okumadım. Ezeli bir kez olsun izlemedim. Hangi kanala geçtiği de hiç umurumda değil ve bu yüzden benim için pek haber değeri yok. Ve fakat bu geçiş meselesi medya içinde hayli ses getirmişti. Yine internetten ve medya içi dedikodulardan, yapımcı firma parasını alamıyordu ve kendilerine verilen sözler tutulmuyordu. Bu yüzden kanal değiştirdiler diye duymuştum.
Ama bu transfer haberinden birkaç hafta öncesinde yine aynı kaynaklardan başarılı televizyon yöneticisi Saner Ayarın atvye geçmek için üst yönetimle el sıkıştığını ve bu yüzden yine çok başarılı bir başka ismin, atv Genel Müdürü Fatih Ediboğlunun istifa etmek zorunda kaldığını da öğrenmiştik. Fatih Bey de birlikte çalıştığım ve çok sevdiğim bir başka eski dostumdur. Zorunlu istifasının ardından yazdığı mektubu internette okuduğumda içim acmıştı... Bu iş böyle nankör işte!!! demiştim...
Ve fakat bir gece operasyonu ile Saner Ayarın atvye gitmekten vazgeçip Show TVde kaldığını okumuştuk. Çok şaşırmıştık. Fatih Bey yerinden olmuş, atv açıkta kalmıştı...
***
Ezelin gidişinin ardında ahlaki problem var diyen bir yöneticiye sizin iki kanal arasındaki karasızlığınızın, söz verip sözünüzden caymanızın, bir başkasını yerinden etmenizin ardında ne var diye sormazlar mı?
Ya da canları burnunda çalışan bir kalabalığa karşı nasıl bir ahlaki duruşu olabilir ki maaşları ödemeyen bir yayıncı kuruluşun?
Amacım ne Saner Ayara ne de yayıncı kuruluşa saygısızlık etmek. Hatta yazıya otururken, bu düşüncelerimi kaleme alırsam Saner Ayara ayıp etmiş olur muyum, kırar mıyım diye düşündüm... Düşünürken düşünürken... Yıllardır iş başka, dostluk başka kuralı içinde dönüp duran değirmen taşında hepimizin nasıl un ufak olduğumuz geldi aklıma...
Türkiye madem konuşuyor artık, hadi konuşalım...
***
Ahlaklı olmak nedir?
Çalıştırdığın kişiye, oyuncuya, yönetmene, yapımcıya, kameramana, teknik ekibe, işletme ekibine, yazara, velhasıl en küçük birimine dek sana emek vermiş, ter dökmüş herkese borcunu ödemektir...
Ahlaklı olmak, parasal girişi olan bir kurumda parasal çıktıya da yol vermektir.
Ahlaklı olmak, adil olmak ve eşit şartlarda çalışma koşulları yaratmaktır.
Ahlaklı olmak verdiğin sözü tutmak demektir.
Dün sinema konseyinde bir araya gelen meslek birliklerinin tümü sinema ve televizyonda ahlaki bir çalışma yasası talebinde olduklarını söylediler.
Çok mudur bunu istemek? Ahlaki bir duruş, namuslu bir alışveriş talep etmek?
İclal Aydın/Vatan