"AHA BUNU BANA YAPMAYACAYDIN GAZİ KEMAL PAŞAM"!.."BAYGEYİK"İN MEŞREBİNE UYARLADIĞI FIKRANIN ASLINI SERVET KABAKLI YAZDI!..
Mimar Sinan Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik Atatürk'e "ahlaksız fıkra" yoluyla hakaret etti.Takvim bu skandalı Erhan Öztürk imzasıyla manşete taşıdı.Peki tahrif edilen fıkranın aslı nasıldı?..
`Baygeyik´in meşrebine uydurduğu fıkra
AZİZ gönüldaşlarım, tecrübeli gazeteci arkadaşımız Erhan Öztürk´ün yazdığı, Mimar Sinan Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik´in Gâzî Mustafa Kemal Atatürk´e "ahlâksız fıkra" yoluyla hakaret etmesi haberi, bütün milletimiz gibi beni de üzdü. "Baygeyik"in ve maalesef anlattıklarına kahkahalarla gülen avenesinin Selanik´teki Atatürk Evi´ni ziyaretten dönerken sergiledikleri bu tavır, densizliğin ve hafifliğin ötesinde en azından edepsizliktir.
Bu haber hatırladığım kadarıyla önce Takvim Gazetesi´nde yer buldu. Ancak, Armutalan adlı muhkem tepede "konuşlanmış" olan "darbeci Tosun Paşa"nın, "İmralı Canavarı"ndan takdîr, bir kısım ABD ve AB muhipleriyle uşaklarından alkış alan "Bavyera bayraklı eyalet saçmalamaları" arasında, bir iki gün kaynar gibi oldu.
Ancak daha sonra Türk basını haklı olarak bu rezilliğin üzerine giderken, "Türkiyeli Medya" da fırsatı kaçırmadı, mal bulmuş mağribî gibi üzerine atlayıverdi. Sanki evinin mutfağındaki buzdolabından, zeytinyağlı dolma aşırmak gibi hafif bir suç işlemiş de karısından özür diliyor, muşçasına, bu "Baygeyik"e özür diletenleri ve bu özrü oylatanları mı ararsınız; yoksa aynı rezillikte cevap verenleri mi... Seç beğen al! Topu, hangi pahayı, eski veya yeni hangi parayı biçerseniz, ortası delikli 40 para etmez!
Teyo´nun Gala´daki evi
ÖNCE yanlışı düzeltelim... Erzurum´daki üniversite öğrenciliği yıllarımda, "katıksız Atatürk hayranı" Aydınlı bir mektep arkadaşımdan dinlediğim bu "tahrîf edilmiş" ve "Bay" Belediye Başkanı´nın kendi fikri ve zikrince "..neliğe" tahvil edilerek "geyik" muhabbetine malzeme olmuş fıkranın aslı hiç de öyle değildir. Bu ve benzer birçok fıkra Türkiye´nin değişik yörelerindeki mübalağacı, yalancı tipleri teşhir etmek için anlatılır. Tıpkı Hasankaleli Teyo Pehlivan´ın maceraları gibi...
Fıkranın aslı
GELELİM "Baygeyik"in meşrebine uyarladığı fıkranın aslına... Aydınlı mektep arkadaşımdan, 31 yıl önce dinlediğim şekliyle arz ediyorum:
Millî Mücadele´de kendi çapında hizmet etmiş efenin biri, Cumhuriyet´in ilanından sonra trene binip Ankara´ya gitmiş. Kıznlarına da Gazi Paşa´yla görüşeceğini söylemiş. Ancak Ankara´da bütün gayretlerine rağmen, Gâzî Paşa ile görüşememiş. Üzüntü içinde geri dönmüş ama ne anlatacak kızanlarına?
"Efem Gâzi Paşamız nasıldı, afiyette miydi? Yediğin içtiğin senin olsun, gördüğünü lûtfet de anlat."
Görememiş ki Efe, ne anlatsın? Mecburen uzaktan hayranı olduğu Gâzî Paşa´yı hayalindeki gibi dillendirmeye başlamış:
"Boy deseniz maşallah çınar ağacı gibi... Kaytan bıyıkları da pek yakışmış Paşamıza... Gürledi mi yedi cihanı titretiyor."
Kızanları hayran hayran dinlerken noktayı koymuş:
"Rakıyı da susuz içer ki sormayın gayrı!.."
Bir müddet sonra Gâzi Paşa şehri ziyarete gelmiş... Efe de kızanlarıyla bereber garda karşılamaya koşmuş. Trenden inerken görülmüş ki Gâzî Paşa orta boylu bir insan... Öyle insan azmanı değil... Efe ve kızanlarını selamlarken, "Nasılsın bakalım Efe!.." derken de son derece sakin konuşmuş. Sofraya oturulduğunda bizim Efe son bir gayretle Atatürk´ün kadehini rakıyla lebalep doldurmaya kalkmış ama nafile..." Yeter üstüne su doldurun" talimatını alınca bütün foyası meydana çıkmış. Bir kenara çekilip "hepsi tamam da aha bunu bana yapmayacaydın Gâzî Kemal Paşam" diye ağlamaya başlamış...
Ve son söz... "Baygeyik"in yaptığı ne kadar edepsizce ise, TBMM´de milletvekili olarak bu
AZİZ gönüldaşlarım, tecrübeli gazeteci arkadaşımız Erhan Öztürk´ün yazdığı, Mimar Sinan Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik´in Gâzî Mustafa Kemal Atatürk´e "ahlâksız fıkra" yoluyla hakaret etmesi haberi, bütün milletimiz gibi beni de üzdü. "Baygeyik"in ve maalesef anlattıklarına kahkahalarla gülen avenesinin Selanik´teki Atatürk Evi´ni ziyaretten dönerken sergiledikleri bu tavır, densizliğin ve hafifliğin ötesinde en azından edepsizliktir.
Bu haber hatırladığım kadarıyla önce Takvim Gazetesi´nde yer buldu. Ancak, Armutalan adlı muhkem tepede "konuşlanmış" olan "darbeci Tosun Paşa"nın, "İmralı Canavarı"ndan takdîr, bir kısım ABD ve AB muhipleriyle uşaklarından alkış alan "Bavyera bayraklı eyalet saçmalamaları" arasında, bir iki gün kaynar gibi oldu.
Ancak daha sonra Türk basını haklı olarak bu rezilliğin üzerine giderken, "Türkiyeli Medya" da fırsatı kaçırmadı, mal bulmuş mağribî gibi üzerine atlayıverdi. Sanki evinin mutfağındaki buzdolabından, zeytinyağlı dolma aşırmak gibi hafif bir suç işlemiş de karısından özür diliyor, muşçasına, bu "Baygeyik"e özür diletenleri ve bu özrü oylatanları mı ararsınız; yoksa aynı rezillikte cevap verenleri mi... Seç beğen al! Topu, hangi pahayı, eski veya yeni hangi parayı biçerseniz, ortası delikli 40 para etmez!
Teyo´nun Gala´daki evi
ÖNCE yanlışı düzeltelim... Erzurum´daki üniversite öğrenciliği yıllarımda, "katıksız Atatürk hayranı" Aydınlı bir mektep arkadaşımdan dinlediğim bu "tahrîf edilmiş" ve "Bay" Belediye Başkanı´nın kendi fikri ve zikrince "..neliğe" tahvil edilerek "geyik" muhabbetine malzeme olmuş fıkranın aslı hiç de öyle değildir. Bu ve benzer birçok fıkra Türkiye´nin değişik yörelerindeki mübalağacı, yalancı tipleri teşhir etmek için anlatılır. Tıpkı Hasankaleli Teyo Pehlivan´ın maceraları gibi...
Fıkranın aslı
GELELİM "Baygeyik"in meşrebine uyarladığı fıkranın aslına... Aydınlı mektep arkadaşımdan, 31 yıl önce dinlediğim şekliyle arz ediyorum:
Millî Mücadele´de kendi çapında hizmet etmiş efenin biri, Cumhuriyet´in ilanından sonra trene binip Ankara´ya gitmiş. Kıznlarına da Gazi Paşa´yla görüşeceğini söylemiş. Ancak Ankara´da bütün gayretlerine rağmen, Gâzî Paşa ile görüşememiş. Üzüntü içinde geri dönmüş ama ne anlatacak kızanlarına?
"Efem Gâzi Paşamız nasıldı, afiyette miydi? Yediğin içtiğin senin olsun, gördüğünü lûtfet de anlat."
Görememiş ki Efe, ne anlatsın? Mecburen uzaktan hayranı olduğu Gâzî Paşa´yı hayalindeki gibi dillendirmeye başlamış:
"Boy deseniz maşallah çınar ağacı gibi... Kaytan bıyıkları da pek yakışmış Paşamıza... Gürledi mi yedi cihanı titretiyor."
Kızanları hayran hayran dinlerken noktayı koymuş:
"Rakıyı da susuz içer ki sormayın gayrı!.."
Bir müddet sonra Gâzi Paşa şehri ziyarete gelmiş... Efe de kızanlarıyla bereber garda karşılamaya koşmuş. Trenden inerken görülmüş ki Gâzî Paşa orta boylu bir insan... Öyle insan azmanı değil... Efe ve kızanlarını selamlarken, "Nasılsın bakalım Efe!.." derken de son derece sakin konuşmuş. Sofraya oturulduğunda bizim Efe son bir gayretle Atatürk´ün kadehini rakıyla lebalep doldurmaya kalkmış ama nafile..." Yeter üstüne su doldurun" talimatını alınca bütün foyası meydana çıkmış. Bir kenara çekilip "hepsi tamam da aha bunu bana yapmayacaydın Gâzî Kemal Paşam" diye ağlamaya başlamış...
Ve son söz... "Baygeyik"in yaptığı ne kadar edepsizce ise, TBMM´de milletvekili olarak bu