AKP’nin Osmaniye Milletvekili Adayı olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın seçim çalışmalarında kullanacağı araçtan AFAD’a ait yardım kolileri çıktı.
Bakan Hanım da Cumhuriyet’in haberi üzerine bir açıklama yaptı ve “Görüntülerden ben de çok rahatsız oldum, çok üzüldüm ama bir art niyet, kasıt yok. Bu anlamda da hakikaten kamuoyundan arkadaşlarımız adına özür dilerim” dedi.
Dikkat edin, özürü kendi adına değil, arkadaşları adına diliyor.
Çünkü hanımefendi, “konudan hiç haberi olmadığını” söylüyor.
Suçu kendisi için çalışan il başkanlığına ve onun çalışanlarına atıyor.
“Seçim çalışmalarında kamu kaynaklarını kullanacak olsam beş tane AFAD kolisiyle yapmam bunu… Arkadaşlarımız tamamen yardım refleksiyle o kolileri araçlara koyup kendilerinden talepte bulunan depremzedelere götürmek istemiş” diye de ekliyor…
*
Bir: O kolilerden haberi olmaması, Derya Hanım’ı kurtarmaz! Kendisinin adına çalışan kişilerin, yine kendisine tahsis edilen bir araçta taşıdıkları her şey onu bağlar. Tamam; bunlar gıda kolisi… Peki, o minibüste uyuşturucu ya da silah çıksaydı Derya Hanım yine bu kadar rahat olabilecek miydi?
İki: AFAD, bir kamu kuruluşu… Ona ait bir şişe su bile, bir siyasi partinin seçim faaliyetinde dağıtılamaz. Derya Hanım biraz düşünsün; eğer AFAD’a ait o koliler kendi aracından değil de CHP’li birinin aracından çıksaydı, AKP’liler o kolileri veren AFAD yetkililerine dünyayı zindan etmezler miydi?
Üç: Diyor ki, “Seçim çalışmalarında kamu kaynaklarını kullanacak olsam beş tane AFAD kolisiyle yapmam bunu…” Haklı… Zaten sadece beş tane AFAD kolisiyle yapılmıyor, yapılan… Bakanlığının tüm olanaklarıyla yapılıyor. “Makam aracımı kullanmıyorum, kendi arabamla geziyorum” diyor ama ya çevresindeki bakanlık görevlileri… Onlar neyle geziyor? Ankara’dan Osmaniye’ye neyle gidip geliyorlar. Kaldıkları otelin parasını kim ödüyor? Seçim için çalışırlarken bir de “harcırah” almıyorlar mı?
*
Kısacası, olmadı Derya Hanım…
Bana göre özrünüz kabahitinizden büyük!
FETÖ hakkında övgü dolu tweetler attınız, sorumlu danışmanlarınızdı!
Adnan Oktar’ın iftarına katıldınız, şuç sizi yanlış yönlendiren çalışma arkadaşlarınızındı.
23 Nisan’da koltuğunuzu, bakanlığınızın koruması altındaki, tacize uğrayan bir çocuğa devrettiniz; eminim onda da suçlu siz değildiniz…
Yani öyle bir bakansınız ki; suçu hep başkaları işliyor,siz sütten çıkma ak kaşıksınız!
Bari bakanlık koltuğunu o arkadaşlarınıza devredin de biz de kimden hesap soracağımızı bilelim…