Adem Amca ile Yaren Leylek hikayesi nasıl başladı?
Balıkçı Adem Yılmaz ile hikayesi filmlere konu olan Yaren leylek, 14. yılda da kavuştu. Bursa'nın Karacabey ilçesinde balıkçı Adem Yılmaz ile kurduğu dostluk hikayesi ile milyonların gönlüne taht kuran Yaren leylek 14. yılda da göçten geldi. İşte Adem Amca ve Yaren Leylek'in sıradışı hikayesi...
Adem Amca ve Yaren’in İlk Karşılaşması
Bursa Karacabey’de yaşayan balıkçı Adem Yılmaz (Adem Amca) ve “Yaren” adını verdiği leylek, Uluabat Gölü’nde yıllardır aynı teknede buluşuyorlar.
Bursa’nın Karacabey ilçesindeki küçük Eskikaraağaç köyünde, 2010 yılının bir Mart sabahı alışılmadık bir dostluk filizlendi. Emekli olduktan sonra köye yerleşip balıkçılık yapmaya başlayan Adem Yılmaz, alaca karanlıkta kayığıyla göle açıldığı bir gün sandalının ucuna konan bir beyaz leylekle göz göze geldi. Yılmaz, sürpriz misafirine yakaladığı balıklardan ikram etti. Bu jest, Adem Amca ve sonradan “Yaren” ismini alacak olan bu leylek arasındaki dostluğun ilk adımı oldu. O günden sonra leylek, her sabah balıkçı teknesine uğrayarak Adem Amca’nın elinden balık yemeye başladı. İlk başlarda bu sıra dışı arkadaşlığı yalnızca kendine saklayan Adem Amca, bir leyleğin insanla böylesine yakın ilişki kurmasının ender görülen bir durum olduğunu henüz bilmiyordu.
Köy muhtarı Rıdvan Çetin, bu dost canlısı leyleğe cinsiyetini bilmedikleri için hem dişi hem erkeğe uygun olabilecek “Yaren” adını verdi; Türkçede yaren “arkadaş, dost” anlamlarına geliyor. Gerçekten de Yaren, kısa sürede Adem Amca’nın en özel “dostu” haline geldi. Balıkçı teknesinde başlayan bu sıcak bağ, o yılın sonunda Yaren’in göç mevsimiyle Afrika’ya gitmesiyle bir süreliğine ara verdi. Ancak bu ayrılık, hikayenin sonu değil sadece başlangıcıydı.
Yıllar Boyunca Pekişen Bağ: Her Bahar Yeniden Kavuşma
Ertesi yıl bahar geldiğinde Adem Yılmaz, çok sevdiği dostunun dönüp dönmeyeceğini merak ediyordu. Ve beklenen oldu: Yaren, uzun göç yolculuğunun ardından tekrar Eskikaraağaç’a, dostunun yanına döndü. 2010’dan beri her yıl Mart ayında Afrika’dan yola çıkan Yaren, yaklaşık 10 bin kilometrelik göçün sonunda yine bu köye ulaşıyor. Köydeki yuvasına uğradıktan hemen sonra da Uluabat Gölü kıyısında kendisini bekleyen Adem Amca’nın “Karacabey- Adem” adlı sandalı üzerine konuyor. Her gelişinde Adem Amca onu taze balıklarla karşılıyor; böylece insan ile vahşi bir kuş arasındaki bu alışılmadık bağ yeniden perçinleniyor. Yaren, altı ay boyunca Eskikaraağaç’ta kalıp yavrularını büyütürken, neredeyse her gün Adem Amca ile birlikte gölde balığa çıkıyor. Balıkçı teknesinin sabahları “iki yaren”i var desek yeridir: Biri insan, diğeri leylek, omuz omuza olmasa da yan yana sularda süzülüyorlar.
Yıllar geçtikçe ikilinin arasındaki güven daha da arttı. Adem Yılmaz teknesini veya teknenin rengini değiştirdiğinde bile Yaren onu buldu; leylek, Adem Amca’nın kayığını diğer teknelerden ayırt edebiliyordu. Yılmaz, Yaren’i gagasındaki siyah bir lekeden tanıdığını söylüyor. 2019 yılında Yaren, Adem Amca’ya sürpriz yaparak eşini de sandala getirdi – köylüler bu dişi leyleğe “Nazlı” adını verdi. Böylece artık Yaren yalnız gelmiyor, ailesini de Adem Amca ile tanıştırıyordu. Yaren ile Nazlı’nın köydeki yuvalarında buluşmaları ve Yaren’in yavrularını yağmurdan koruyuşu, belediyenin kurduğu canlı kamera sayesinde 2021’de internet üzerinden tüm Türkiye’ye izletildi.
Her yılın Eylül ayı geldiğinde Yaren ve Nazlı, yavrularıyla birlikte tekrar güneye doğru göç yoluna çıkıyor. Bu vedalaşma anı hem Adem Amca hem de köy sakinleri için hüzünlü geçse de, herkes bir sonraki baharda **“yaren”**lerine kavuşacakları günü sabırsızlıkla bekliyor. Bu bekleyiş bazen endişeye de dönüşebiliyor: 2023 baharında Yaren, alışılmış tarihinden bir hafta kadar gecikince Adem Amca “Yolda başına bir şey geldi sandım, bir haftayı üzüntülü geçirdim” diyerek duyduğu korkuyu dile getirmişti. Neyse ki Yaren gecikmeli de olsa çıkıp geldi ve Adem Amca “Çok şükür Yaren’e kavuştum… Ağustos ayına kadar beraber olacağız, onu doyuracağım, mutlu bir hayat süreceğim” diyerek sevincini paylaştı. Onların kavuşması, köyde adeta baharın resmi başlangıcı haline gelmiş durumda.
Yerel ve Uluslararası Medyada Yankıları
Başlarda bu sıra dışı dostluğun yalnızca köy halkı farkındaydı. Ancak 2016 yılında doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş, Adem Amca ve Yaren’i birlikte teknede fotoğraflamayı başardı. Bir leyleğin bir insanla böyle yakın ilişki kurması nadir görüldüğü için, bu kareler kısa sürede sosyal medyada büyük ilgi gördü ve hikâye Türkiye geneline yayıldı. Ardından gazete ve televizyonlar bu “masalsı” dostluğu haber yapmaya başladılar. Bursa’nın yerel basınında başlayan haberler, ulusal medyada geniş yer buldu. Özellikle Yaren’in her yıl dönmesiyle ilgili haberler, “Yaren Leylek bu yıl da sözünü tuttu” gibi başlıklarla sunuldu. Her bahar Yaren’in gelişi gazetelerde “müjde” gibi paylaşıldı, televizyonlarda şevkle anlatıldı. İkilinin buluşma anları, yerel halkın sevinç gösterileri eşliğinde ekranlara yansıdı.
Bu sıcak hikâye sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da ilgi gördü. Avrupa’dan Amerika’ya birçok medya kuruluşu Adem Amca ile Yaren’in dostluğunu sayfalarına taşıdı. Öyle ki Yunanistan’da bu öykü geleneksel gölge oyunu şeklinde sahnelendi, Avusturya ve Almanya’da ders kitaplarında örnek hikâye olarak yer aldı. Avrupa Leylek Köyleri Birliği’ne 2011’de katılan Eskikaraağaç Köyü, bu sayede haritada kendine özel bir yer edindi. 2024 yılında dünyanın en prestijli gazetelerinden The New York Times, Yaren ile Adem Amca’nın eşsiz bağını özel bir röportajla sayfalarına taşıdı. Gazete, Yaren’in her yıl 13. kez nasıl geri döndüğünü, bu dostluğun bölgeye kattığı canlılığı ve insanlar üzerindeki etkisini dünya kamuoyuna aktardı. New York Times muhabirleri köye gelerek Adem Yılmaz ve köylülerle görüştü; Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan, Adem ile Yaren’i “hem kırsal kalkınmaya katkı sunan, hem doğaya dikkat çeken, hem de ekoturizme öncülük eden bir hikâye” olarak nitelendirdi.
Türkiye’de sosyal medyada da Yaren Leylek fenomen haline geldi. Her yıl Yaren’in köye dönüşü, Twitter ve diğer platformlarda #YarenLeylek etiketiyle binlerce kişi tarafından kutlanıyor. Doğa severler, gazeteciler ve sıradan insanlar, bu haberi kendi umut ve mutluluk dilekleriyle paylaşıyor. Alper Tüydeş’in Yaren ve Adem Amca’nın buluşma fotoğrafları her seferinde viral oluyor; “milyonların gönlüne taht kuran” bu ikili , farklı dil ve kültürlerden insanlara da ilham veriyor. Bir kullanıcı Yaren’in dönüşünü “Tüyü kadar ömrün olsun” diyerek karşılarken , bir başkası “Dünyaya dair umut verici bir hikâye arıyorsanız, işte tam karşınızda” yorumunu yapıyor. Yaren Leylek, sınırları aşan dostluklarıyla dünya çapında bir sevgi sembolüne dönüşmüş durumda.
Belgeseller ve Diğer Medya İçerikleri
Yaren Leylek ve Adem Amca’nın hikâyesi, medyada yankı uyandırdıkça beyaz perdeye de taşındı. 2019 yılında yönetmen Burak Doğansoysal, bu dokunaklı öyküyü konu alan “Yaren” adlı bir belgesel film çekti. Karacabey Belediyesi’nin de desteğiyle hazırlanan belgesel, Yaren ile Adem Amca’nın birlikteliğini ve Uluabat Gölü’ndeki yaşamlarını samimi bir dille gözler önüne serdi. Film, uluslararası festivallerde de beğeni topladı ve 2020 Prag Film Ödülleri’nde “En İyi Belgesel Film” ödülünü kazandı. Bu başarı, Yaren’in hikâyesini küresel ölçekte öne çıkarırken, izleyicilere insan ve hayvan dostluğunun gerçek bir örneğini sundu.
Belgeselin başarısının ardından, hikâye farklı formatlarda yaşatılmaya devam etti. 2023’te Türkiye’de macera türünde bir çocuk sinema filmi çekilerek Adem Amca ile Yaren’in dostluğu kurgusal bir anlatımla genç izleyicilere aktarıldı. Ünlü oyuncuların rol aldığı bu film, hem eğlenceli hem eğitici bir dille, doğa ve insan sevgisini çocuklara aşılamayı hedefledi. Aynı dönemde, hikâyenin popülaritesi sayesinde çeşitli televizyon programları ve belgesel dizileri de Eskikaraağaç Köyü’ne gelerek çekimler yaptı. Ulusal belgesel kanalları bu masalsı hikâyeyi yeniden işlerken, yurtdışında da belgesel yapımcıları Yaren’i kadrajlarına almak için köye uğrar oldu.
İkilinin ünü, dijital platformlara da taşındı. Yarenleylek.com adında özel bir internet sitesi kurularak Yaren ve Nazlı’nın yuvasına yerleştirilen kameradan 7/24 canlı yayın başlatıldı. Bu sayede dünyanın herhangi bir yerindeki meraklılar, Yaren ailesinin günlük yaşamını anbean takip edebiliyor. Ayrıca Alper Tüydeş, Yaren ile Adem’in en güzel fotoğraflarını NFT koleksiyonuna dönüştürerek satışa sundu ve elde edilen gelirin bir kısmını köydeki kadınlar derneğine, bir kısmını da Adem Amca’ya aktaracağını duyurdu. Tüm bu medya içerikleri ve projeler, Yaren ile Adem Amca’nın hikâyesini ölümsüzleştirirken daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.
Ekolojik ve Doğal Yaşam Açısından Yaren’in Anlamı
Yaren Leylek ile Adem Amca’nın dostluğu, insana verdiği huzur kadar doğaya dair önemli mesajlar da barındırıyor. Beyaz leylek (Ciconia ciconia) türüne mensup Yaren, binlerce kilometrelik göç yollarını aşarak her yıl aynı noktaya dönmesiyle doğanın döngüsel mucizesini temsil ediyor. Bu kuşların göç rotaları üzerinde bulunan Eskikaraağaç, 2011 yılından beri Avrupa Leylek Köyleri Birliği’nin bir parçası; yani bölge, leyleklerin korunması ve izlenmesi açısından uluslararası öneme sahip. Uluabat Gölü ve çevresi, sadece Yaren için değil, her yıl göç eden on binlerce leylek için konaklama ve üreme alanı sağlıyor. Yaren’in burada güvende olması ve insanlara yakınlaşacak kadar huzur bulması, bu sulak alan ekosisteminin sağlıklı olduğunun da bir göstergesi.
Doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş’in objektifine yansıyan Adem ve Yaren görüntüsü, birçoklarına ilham verdi. The Magger adlı dijital platform bu kare için “Bu görüntü bize daha güzel günler için umut verdi. Sadakat ve sıcacık dostluk hikâyeleri adeta şifa gibi” yorumunu yaptı. Belgesel yapımcısı Burak Doğansoysal ise Adem ile Yaren’in hikâyesinin “doğanın ve insanın bir arada, uyum içinde yaşayabileceğinin mümkün olduğunu gösteren” bir mesaj taşıdığını vurguluyor. Gerçekten de bu dostluk, insan ile yabani bir hayvanın karşılıklı saygı ve güven içinde nasıl birlikte var olabileceğini gösteren canlı bir örnek. Adem Amca’nın Yaren’e yaklaşımı, doğaya saygının ve sevginin sembolü haline geldi. Yaren ise insanların yüreklerinde doğaya karşı bir merhamet ve koruma duygusu uyandırdı. Bölgenin belediye başkanı Ali Özkan, bu öykünün aynı zamanda ekoturizme öncülük ettiğini, köyde çevre bilinci ve kırsal kalkınma adına olumlu gelişmelere yol açtığını belirtiyor. Eskikaraağaç köyünün sade bir tarım köyünden, Yaren sayesinde doğa tutkunlarının uğrak noktası haline gelmesi bunun en somut kanıtı.
Köy meydanına dikilen Adem Amca ve Yaren heykeli, insan-doğa dostluğunun kalıcı bir simgesi olarak ziyaretçileri selamlıyor. Köy evlerinin duvarlarını süsleyen Yaren resimleri ve leylek figürleri, bu masalsı hikâyenin unutulmayacağını gösterircesine orada yaşayanlara ilham veriyor. Tüm bunlar, Yaren’in sadece bir kuş olmadığını; aynı zamanda ekolojik değerlerin, dostluğun ve umudun bir taşıyıcısı olduğunu kanıtlıyor.
Halkın ve Sosyal Medyanın Hikâyeye Bakışı
Adem Yılmaz, arka plandaki yuvasında Yaren (ön planda) ve eşi Nazlı ile. Yaren’in köye her dönüşü, köy halkı ve sosyal medyada bayram sevinciyle karşılanıyor.
Eskikaraağaç köyü sakinleri, 14 yıldır bu dostluğun sessiz tanıkları ve destekçileri oldular. İlk yıllarda Adem Amca’nın teknesine konan leyleği gören birkaç köylü şaşkınlık yaşasa da, zamanla Yaren’in gelişi köyde herkesin beklediği, gelişini alkışlarla karşıladığı bir geleneğe dönüştü. Köyde çocuklar Yaren’i aileden biri gibi benimserken, yetişkinler onun gelişini bereket ve şansın habercisi saymaya başladı. Yaren’in ilk göründüğü an, kısa sürede tüm mahalleye yayılıyor; balkonlardan, kıyıdan onu izleyen yüzlerde kocaman gülümsemeler beliriyor. Herkesin dilinde aynı cümle: “Yaren bu yıl da geldi!” Bu basit cümle, her tekrarlanışında köyde yürekleri ısıtıyor.
Sosyal medyada da benzer bir heyecan yaşanıyor. Yaren’in gelişiyle birlikte Twitter’da yüzlerce kullanıcı sevincini paylaşırken, haber siteleri bu buluşmayı genellikle güzel fotoğraflarla manşetlerine taşıyor. Özellikle Alper Tüydeş’in yakaladığı Yaren ve Adem Amca’nın o meşhur “geleneksel poz”u – leylek teknenin ucunda, Adem Amca yanında el sallarken – her yıl tekrar tekrar paylaşılıyor. Bu kare, dostluğun istikrarını ve sadakatini sembolize ediyor. İnsanlar bu fotoğrafa bakarken pandemi, deprem, savaş gibi olumsuz haberlerle sarsılan dünyada hala güzel şeylerin var olduğunu hatırlıyorlar. Bir Twitter kullanıcısının dediği gibi: “Dünyada Adem Amca ve Yaren’in dostluğu gibi hikâyeler olduğu sürece umut hep var olacak.”
Haber platformlarında Yaren Leylek hakkında yapılan haberler genelde binlerce yorum ve beğeni alıyor. Okuyucular, “İşte insanlık bu”, “Kalbim eridi bu haberi okuyunca” gibi yorumlar yaparak duygularını dile getiriyor. Pek çok kişi de kendi çocukluğundaki doğa anılarını, dedelerinin anlattığı hayvan dostluklarını bu vesileyle hatırladıklarını paylaşıyor. Yani Yaren ve Adem’in hikâyesi, sadece anlık bir gülümseme değil, insanların kendi hayat hikâyelerine dokunan bir yansıma yaratıyor.
14 yıl önce küçük bir köyde tesadüfen başlayan bu hikâye, bugün sınırları aşıp milyonlara ulaştı. Adem Amca ve Yaren Leylek, gösterişli olmayan ama samimiyetiyle kalplere işleyen dostluklarıyla, hepimize doğayla uyum içinde yaşamanın ve vefanın önemini hatırlatmaya devam ediyorlar. Gökyüzünde süzülüp gelen bir leyleğin, bir balıkçı teknesinde başlayan dostluğu, insanlığın ortak belleğinde umut dolu bir masal olarak yerini aldı bile. Adem Amca, “tüyü kadar ömrü olsun” diyerek Yaren’e her veda edişinde, aslında hepimizin yüreğinden geçen dileği dile getiriyor: Bu güzel dostluk daha uzun yıllar boyunca devam etsin, ve her bahar yeniden kavuşmanın mutluluğu hepimize ilham versin.