Adana'da FETÖ sanığı iş adamları hakkındaki dava
- FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, örgütün finansmanını yönetmekten yargılandığı 103 sanıklı davanın görülmesine savunmaların alınmasıyla devam edildi
ADANA (AA) - Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) ilişkin, aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu 103 sanığın yargılanmasına dördüncü günde devam edildi.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde 103 sanık hakkında "FETÖ/PDY'ye üye olmaktan" ve "terör örgütüne finans sağlamak" suçundan yirmi beşer yıl hapis cezası istemiyle açılan, mahkeme salonunun fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle Adana Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik salonda pazartesi görülmeye başlanan davanın duruşmasına, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
Sanıkların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunmalarının kaydedildiği duruşmada tutuklu sanık Mustafa Boğar, kendisinin il imamı olduğu iddialarının doğru olmadığını, ve bu iftiraları hayretle karşıladığını belirtti.
Boğar, çoçuğunun sağlık sorunlarından dolayı Kahramanmaraş'ta bulunduğunu ifade ederek, hiçbir zaman kod isim kullanmadığını, 13 yıllık öğretmenliği süresince Adana'da Mahmut Tuncer isimli kişiyle oğlunun derslerini konuşmak için tanıştığını ve dersane müdürünün kendisine ByLock programını telefona gelen dualarını okumaları için indirmesini istediğini, bu yüzden indirdiğini belirtti.
Tutuklu sanıklardan avukat Ruhi Hallaçoğlu, babasının imam olduğunu ve "Samsun güneşi" lakabıyla tanındığını belirterek, "Babam Atatürkçüydü, cemaate karşıydı. Burç okullarına iyi fiyat verdikleri için 2013 yılında sözleşme imzaladım. Avukatlık tecrübelerimden dolayı benden övgüyle bahsediyorlardı. Bu da benim hoşuma gidiyordu. Okulun bir davası için okul yetkililerinden Whatsapp programı üzerinden belge istiyordum. Ömer Ekinci bana Whatsapp'tan değil, ByLock'tan mesajları göndermemi istedi. Bende telefonuma yükledim. Kendisine ait bilgiyi telefondaki programa girdi. Kriptolu bir şey hissetmedim. Logosu Whatsapp'a benziyordu."diye konuştu.
Tutuklu sanık Yağmur Akkülah, 40 yıllık şirketinin bin çalışanının olduğunu, 700 bayi ile Fil Dişi Sahilleri ve Moğolistan'ın da aralarında bulunduğu 42 ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi.
Akkülah, tutuklanmadan önce kendisinin FETÖ'yle ilişkilendirilmeye çalışıldığını savunarak, şunları kaydetti:
"Bu iddiaların ardından bayiler ve bankalarla ilişkiler bozuldu. Hiçbir zaman yurt dışına kaçmayı düşünmedim. Tutuklandıktan sonra şirketim büyük bir krize girdi. Bana şirketten ceketini al git deselerdi, bu vatan için canım feda eder giderdim. Beni Küçüksaat Meydanı'nda idam edersiniz ama 'terörist' diyemezsiniz. PKK'lılar havalandırmaya, voleybola gidiyor, biz gidemiyoruz. Işık Dershanesi'ndeki hissemi yatırım amaçlı aldım. Babamın adına yapılan cemaat yurduyla ilgim yok. Yurdun müdürü arayıp 'babanıza hatim indirdik, duaya katılır mısınız' diyordu. Bu nedenle cemaat yurduna gidip dua etmişliğim vardır. Senede 10 kez gitmedim. Adana'nın dördüncü adamı olduğum iddia ediliyor. Fetullah Gülen'le samimi olduğum, telefonlaştığım iddia ediliyor. İspat edilirse buradaki herkesin cezasını üstüme alacağım."
Mahkeme başkanının, 'Fetullah Gülen ile görüştünüz mü? sorusuna Akkülah, "Ben o kapasitede, o çapta değilim. Gidip kapısından dönenler var. Benden büyük adamlar görüşemiyor. Oğlum adına yurt yaptırdığının da iddiaları doğru değil. Benim 3 tane kızım var. 17-25 Aralık'tan sonra yapılan Senegal gezisine Konya Valisi, vali eşiyle birlikte gittik. Böyle bir örgüt olduğundan haberim yoktu. Örgüt diye bir şey duymadım, bilmiyorum." şeklinde cevapladı.
Duruşma, sanıkların ifadesinin alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.