ACUN ILICALI FETHULLAHÇI MI? EN BÜYÜK HAYALİ NE?
Reyting rekorları kıran televizyon programlarıyla herkesin konuştuğu Acun Ilıcalı, merak edilenleri yanıtladı.
Televizyonun altın çocuğu Acun Ilıcalı’yla Survivor’ın final haftası adada yaşananların perde arkasını, favori yarışmacılarını, herkesin imrendiği ödül organizasyonlarını, babalığı ve gelecek planlarını konuştuk.
"Kafaya koyduğum her şeyi hayata geçiririm." diyen Ilıcalı’nın hayali farklı ülkelerde bir numara olacak bir program yapmak.
Survivor’da final haftası. Gönlünüzde yatan bir isim var mı?
Olsa da söylemem. Ama samimi olarak şunu söyleyeyim; kim kazansa hak etmiş olur bence.
Elenmesine şaşırdığınız bir isim oldu mu?
Alp Kırşan’ın elenmesi çok şaşırttı beni. Çok hızlı ve becerikli bir yarışmacıydı. Halk tarafından da çok seviliyordu. Ama Survivor’da aşırı zor şartlar var. Alp, bu şartların sonucunda kilo kaybederek fiziksel olarak iflas etti. Kondisyonu yetmedi. Yoksa son dörde kalabilecek bir isimdi.
Ayrılan yarışmacılardan birinin "Montajla çok iyi birini kötü, çok kötü birini iyi gösterebiliyorlar. Bana haksızlık yapıldı." şeklinde açıklamaları olmuştu.
Adada yedi gün çekim yapılıyor. Televizyonda ise bunun altı saati verilebiliyor. Bu da tabii ki montajı gerektiriyor. Bizi tanıyanlar kimsenin aleyhine ya da lehine montaj yapmayacağımızı bilir. Yıllardır duruşumuz belli. Aslında Merve’nin tam olarak böyle bir şeyi kastettiğini düşünmüyorum.
Şu ana kadar Survivor dâhil birçok yarışmada ünlülere yer verdiniz. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir isim oldu mu hiç?
Hayal kırıklığına uğratan olmuştur ama şimdi söyleyip karşı tarafı rencide etmek istemem. Hayata çok geniş bakan biriyim. Kimse kimseye benzemez. Hoşgörülü olmak lazım.
Survivor’dan ayrılan yarışmacıların yarışmada yaşanan olaylar hakkında konuşmaları rahatsız etmiyor mu sizi? Ön plana çıkma adına yarışmanın kullanıldığını düşünüyor musunuz?
Kullanan kullansın. Bir fayda elde edecekse etsin. Sonuçta ben onlarla bir yarışma yapıyor ve bir başarı elde ediyorum. Bu başarıdan onların nasiplenmesi beni rahatsız etmez. Dozu önemli. Art niyet varsa o zaman ağzının payını veririm.
Acun, Survivor’da ne yapar?
Bu sene Hasan’la performansa dayalı bir oyun oynadım. 5-4 Hasan kazandı. Abartısız söylüyorum ciğerim ağzıma gelmişti. Hasan o sırada hâlâ saat gibi tık tık gidip geliyordu ve bir saat daha gidecek havası vardı. Survivor’da oyunlar için kondisyon çok önemli, o da bende çok yok açıkçası.
Ne kadar şans verirdiniz kendinize?
Ünlülerle girseydim çok avantajım var. Son dörde kalırdım. Ama gönüllülerle girseydim çok şansım olmazdı.
Yarışmacılar açlıktan kıvranırken karşılarına geçip sucuk ekmek yediğiniz oluyor. Aynısı size yapılsa...
Ramazan’da daha önce defalarca yaşadığım bir olaydır bu. Hele bir keresinde öğle vakti bir maç yapmıştık. Susuzluktan ölüyorum. Takımda benim dışımda oruç tutan da yok. Maç sonu oruç tutmayan arkadaşlara buzlu su geldi. Buzun sürahi içinde tın tın diye hareket edişini aradan yıllar geçmesine rağmen unutamam. Benim yaptığım maçtan önceki prim misali.
Muhafazakâr bir hayran kitleniz de var. Ancak yarışmalarınızda başörtülü bir kadına pek rastlanmıyor. Hiç mi başvuru olmuyor?
Yarışmacı anneleri, kardeşleri arasında örtülü bayanlar çok vardı. Seçmelerde asla böyle bir yasağımız olmadı. ’Var mısın Yok musun’da ve Survivor’da yoktu. Zaten Survivor’da yarışmaları çok da uygun değil. Ama Yetenek Sizsiniz’de yurtdışından gelen örtülü bir kızımız vardı. Herhangi bir kesime karşı hiçbir zaman kapılarımızı kapatmıyoruz. Yarışmalarda genelde mozaikten yanayım.
Birçok yarışma ithal ettiniz. Acun Ilıcalı’nın özgün bir projesi olacak mı?
Bu konuda bir iddiam yok. Çünkü televizyon çok hassas ve ciddi bir iş. Hele rekabetin inanılmaz yüksek olduğu bir ülkede kendi başınıza bir iş yapamazsınız. Televizyon yapımcısının işi format üretmek değildir zaten.
Ödül oyunlarında beklentileri çok yükselttiniz. "Bundan sonra ne olabilir ki?" diyor insan?
Bir dahaki Survivor Malezya’da olacak. Orada yok yok. Ödül toplantılarımız en az dört saat sürüyor. Biz yine bize yakışan ödülleri veririz. Başlarda zor oluyordu böylesine büyük organizasyonları ayarlamak. Ama şimdi artık Hollywood’da Acun Medya olarak bir tanınırlılığımız var. 50 Cent’in programımıza katıldığını biliyorlar. Bu sene yalnızca ödül oyunlarına 2 milyon dolar harcadık. 200 bin dolar da harcayabilirdik. Yalnızca bir günde Brezilya ve Miami maçı için harcadığımız para 110 bin dolar. Bunu yapmayıp yarışmacıları adada bir düğüne götürsek harcayacağımız para bin dolar olurdu ve inanın aynı reytingi alırdık. Ama bizim programımız şimdi daha değerli oldu.
Peki, Acun’un bulamayacağı bilet, ayarlayamayacağı bir organizasyon var mı?
Yok, olmaz. Kafaya koyduğum her şeyi hayata geçiririm. Muhabirken bile isteyip de yapamadığım röportaj hiç olmadı. Tahmin edilemeyecek derece agresif olup istediğimi bir şekilde elde ederim.
Hayata dair gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var mı hâlâ?
Başka ülkelerde bir numara olacak bir program yapmak istiyorum. Başarırsam çok mutlu olacağım.
Leyla’ya, ’Acun Ilıcalı’nın kızıyım’ demesini yasakladım
Kızlarınızdan biri Survivor’a katılmak istese izin verir miydiniz?
Yapımcı ben olmayacaksam, gerçekten istiyorsa ve katılmak onu çok mutlu edecekse tabii ki izin verirdim.
"Yarışmaya katılmaları kızlarıma iyi bir hayat dersi olurdu, yokluk nedir anlarlardı." der miydiniz?
Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları hayatta bir zorluk yaşamadıklarından hayat mücadelesine 1-0 mağlup başlıyorlar. Benim kızlarım için de aynı şey geçerli. O yüzden onların Survivor deneyimi yaşamaları aslında güzel olur. Çünkü küçükken bir çocuğun her istediğini alabiliyor olması ciddi bir tehlikedir bence.
Peki, bu tehlikeyi bertaraf etmek için bir baba olarak ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Hayır demeyi biliyorum. Her istediklerine evet demiyorum. Ama babasının kim olduğunu ve her kilidi açabileceğini biliyorlar ve bunun fazlasıyla farkındalar. Hatta Leyla’ya "Acun Ilıcalı’nın kızıyım." demesini yasakladım. Ama biliyorum ki, biraz başı sıkıştığından "Ben Acun Ilıcalı’nın kızıyım." diyerek çözüme gidiyor.
Nasıl bir babadır Acun?
Animatör tarzı bir babayım ben. Az görünen ama göründüğünde de çocuklarını eğlendirebilen, mutlu eden ve böylece onlar üzerindeki reytingini yüksek tutan bir baba.
Zaman zaman despotlaştığı olur mu?
Hayır, hayatta. Ama sözümü her türlü geçiririm. Söylediğim her şeyi dinlerler. Bunu sempatiyle hallederim.
El öptürür mü? Harçlık verir mi?
Harçlık versem komik olur. Bayramlarda el öptürürüm. Daha çok modern ama geldiği yeri unutmayan bir babayım. Erzurumluyum sonuçta. Erzurum tarzı her zaman çocuklarımda da olmalı.
Baygın baygın oruç tuttum, iftarda kazaya kurban gittim
5 yıl evvel Arjantin’de Fear Factor’ı çekiyorduk. Arjantin’de yaz mevsimiydi. Güneş batmıyordu sanki. Çekimler öğlen sıcağında yapılıyordu. İki çekim yaptık ölüyorum artık iftarı bekliyoruz. Yarı baygınım. İftar oldu pizza yiyoruz. Sürekli soruyoruz, "Ette bir sıkıntı var mı, aman domuz eti sakın olmasın." diye. "Sorun yok yiyebilirsiniz." dediler. Pizzayı bitirdim. Adam geldi "Ya pardon biraz önce pizza domuz eti mi diye sormuştunuz? Öyleymiş kusura bakmayın." dediler. Domuz etli pizzayla iftar açtık. Hâlâ oruç tutarım. Hassasiyetlerimi hâlâ korumaya çalışıyorum. Ama tabii şimdi sabah erkenden kalkmak gibi bir zorunluluğum yok, öğlen de kalkabiliyorum. Allah sabah erken kalkmak zorunda olup oruç tutanların yardımcısı olsun.
Hem Fethullahçı hem İlluminatici nasıl olunur?
’Fethullahçı’ olduğunuzdan haberiniz var mıydı?
Benim popülaritemde birisi için bu tip yakıştırmaların olmasını normal karşılıyorum. ’İlluminatici’ diyordu bir grup. Bakıyorum ikisi birbirine taban tabana zıt. "Tamam da hangisiyim?" diyorum. İki tarafa birden yakıştırılıyorum da ikisi beraber olmaz. Açık söyleyeyim ben ikisi de değilim. İçki içmediğimi belirttim. ’Zaman’a da röportaj verdi, o zaman bu arkadaş kesin Fethullahçı’dır.’ dediler. Bu söylenti bu şekilde çıktı. Fethullah Gülen’i hayatımda hiç görmedim.
Demek ki görseniz neler olacak...
Bir şey olacağından değil. Ama görmedim. Herkese saygı duyduğum gibi Fethullah Gülen’e de saygı duyuyorum.
Amerika’ya gittiğinizde ziyaret etmek ister miydiniz?
Geçiyordum uğradım gibi bir şey olmaz. Benim için problem olacak bir durum yok. Ama kötü insanlar olduğu için bazı haris insanlar bunu bir yerlere sürerek bana zarar vermek için kullanabilirler. O yüzden böyle art niyetli yaklaşımlara karşı önlem almak zorundayım.
İkinci arabayı aldığımda paranın mutluluk getirmediğini anladım
Bir dönem Cem Yılmaz’a yapılanlar şu sıralar size yapılıyor. Sürekli kazandığınız parayla gündeme getiriliyorsunuz. Bu rahatsız ediyor mu sizi?
Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Maddi imkânlarımı insanların gözüne sokmaktan nefret ederim. Hızlı bir tekne ya da araba alıyorsam tamamen sevdiğim içindir. Medyanın bu konuda bir iştahı var tabii. Onların demek ki bu konuda bir matematiği var. Acun’un bir şey alması çok okunuyor ya da tıklanıyor demek ki bu tip haberleri ciddi kovalıyorlar. Buna da şöhretin bir bedeli diyelim artık.
Şöhret uğruna başka bedeller de ödediniz mi?
Tabii ki. Şuradaki kebapçıya gidemiyorum. Hürriyetim elimden gitti. Ama getirdiği nimetlerden yararlanıp niye böyle diye yakınmak da biraz nankörlük olur. Gülün dikeni vardır derler, Elhamdülillah katlanıyorum. Baktığınızda psikolojik olarak bu kadar refah içinde yaşamak çok kolay bir şey değil. Her şeyi alabilme duygusu hedef bırakmıyor insanda.
Bu korkutuyor mu sizi gerçekten?
Her şeyi satın alabilme gücü insanı değiştirebilir, ciddi derecede problem yaratabilir elbet. Ama Allah’ın bana vermiş olduğu bu lütfu doğru kanalize etmeye çalışıyorum. Parasızlık mutsuzluk getirir ama para da mutluluk getirmez. Ben bunu ikinci arabamı aldığımda anlamıştım zaten. İlk arabadanın verdiği mutluluğu ikincisinde hissetmiyorsunuz. Ferrari aldığınızda Doğan’ın yaşattığı mutluluğu, eğlenceyi yaşamıyorsunuz.
Peki şu anda sıfırı görseniz de aynı cümleleri söyleyebilecek misiniz?
Allah kimseyi sahip olduğundan geri koymasın. 6 ay boyunca sıfır lirayla yaşadığımı biliyorum. Zor bir dönemdi. Yarın öbür gün aynı şey yeniden başıma gelse tabii ki yine zorlanırım. Sonuçta alışkın olduğum bir hayat standardım var. Ama ben ahirete, kadere inanan bir insanım. Bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu düşünüyorum açıkçası. Allah beni varlıkla imtihan ediyor, yarın öbür gün önceden olduğu gibi yoklukla imtihan edebilir. Beni mutlu eden şeyler aynı. Ben zaten arkadaşlarımla top oynuyorum, muhabbet ediyorum. Ne farkı var? Evet, arabam daha lüks, bir de uçağım var, olmayıversin. Bunların olmaması benim hayatımı çok değiştirmez.
Reyhan Gül/Zaman
"Kafaya koyduğum her şeyi hayata geçiririm." diyen Ilıcalı’nın hayali farklı ülkelerde bir numara olacak bir program yapmak.
Survivor’da final haftası. Gönlünüzde yatan bir isim var mı?
Olsa da söylemem. Ama samimi olarak şunu söyleyeyim; kim kazansa hak etmiş olur bence.
Elenmesine şaşırdığınız bir isim oldu mu?
Alp Kırşan’ın elenmesi çok şaşırttı beni. Çok hızlı ve becerikli bir yarışmacıydı. Halk tarafından da çok seviliyordu. Ama Survivor’da aşırı zor şartlar var. Alp, bu şartların sonucunda kilo kaybederek fiziksel olarak iflas etti. Kondisyonu yetmedi. Yoksa son dörde kalabilecek bir isimdi.
Ayrılan yarışmacılardan birinin "Montajla çok iyi birini kötü, çok kötü birini iyi gösterebiliyorlar. Bana haksızlık yapıldı." şeklinde açıklamaları olmuştu.
Adada yedi gün çekim yapılıyor. Televizyonda ise bunun altı saati verilebiliyor. Bu da tabii ki montajı gerektiriyor. Bizi tanıyanlar kimsenin aleyhine ya da lehine montaj yapmayacağımızı bilir. Yıllardır duruşumuz belli. Aslında Merve’nin tam olarak böyle bir şeyi kastettiğini düşünmüyorum.
Şu ana kadar Survivor dâhil birçok yarışmada ünlülere yer verdiniz. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir isim oldu mu hiç?
Hayal kırıklığına uğratan olmuştur ama şimdi söyleyip karşı tarafı rencide etmek istemem. Hayata çok geniş bakan biriyim. Kimse kimseye benzemez. Hoşgörülü olmak lazım.
Survivor’dan ayrılan yarışmacıların yarışmada yaşanan olaylar hakkında konuşmaları rahatsız etmiyor mu sizi? Ön plana çıkma adına yarışmanın kullanıldığını düşünüyor musunuz?
Kullanan kullansın. Bir fayda elde edecekse etsin. Sonuçta ben onlarla bir yarışma yapıyor ve bir başarı elde ediyorum. Bu başarıdan onların nasiplenmesi beni rahatsız etmez. Dozu önemli. Art niyet varsa o zaman ağzının payını veririm.
Acun, Survivor’da ne yapar?
Bu sene Hasan’la performansa dayalı bir oyun oynadım. 5-4 Hasan kazandı. Abartısız söylüyorum ciğerim ağzıma gelmişti. Hasan o sırada hâlâ saat gibi tık tık gidip geliyordu ve bir saat daha gidecek havası vardı. Survivor’da oyunlar için kondisyon çok önemli, o da bende çok yok açıkçası.
Ne kadar şans verirdiniz kendinize?
Ünlülerle girseydim çok avantajım var. Son dörde kalırdım. Ama gönüllülerle girseydim çok şansım olmazdı.
Yarışmacılar açlıktan kıvranırken karşılarına geçip sucuk ekmek yediğiniz oluyor. Aynısı size yapılsa...
Ramazan’da daha önce defalarca yaşadığım bir olaydır bu. Hele bir keresinde öğle vakti bir maç yapmıştık. Susuzluktan ölüyorum. Takımda benim dışımda oruç tutan da yok. Maç sonu oruç tutmayan arkadaşlara buzlu su geldi. Buzun sürahi içinde tın tın diye hareket edişini aradan yıllar geçmesine rağmen unutamam. Benim yaptığım maçtan önceki prim misali.
Muhafazakâr bir hayran kitleniz de var. Ancak yarışmalarınızda başörtülü bir kadına pek rastlanmıyor. Hiç mi başvuru olmuyor?
Yarışmacı anneleri, kardeşleri arasında örtülü bayanlar çok vardı. Seçmelerde asla böyle bir yasağımız olmadı. ’Var mısın Yok musun’da ve Survivor’da yoktu. Zaten Survivor’da yarışmaları çok da uygun değil. Ama Yetenek Sizsiniz’de yurtdışından gelen örtülü bir kızımız vardı. Herhangi bir kesime karşı hiçbir zaman kapılarımızı kapatmıyoruz. Yarışmalarda genelde mozaikten yanayım.
Birçok yarışma ithal ettiniz. Acun Ilıcalı’nın özgün bir projesi olacak mı?
Bu konuda bir iddiam yok. Çünkü televizyon çok hassas ve ciddi bir iş. Hele rekabetin inanılmaz yüksek olduğu bir ülkede kendi başınıza bir iş yapamazsınız. Televizyon yapımcısının işi format üretmek değildir zaten.
Ödül oyunlarında beklentileri çok yükselttiniz. "Bundan sonra ne olabilir ki?" diyor insan?
Bir dahaki Survivor Malezya’da olacak. Orada yok yok. Ödül toplantılarımız en az dört saat sürüyor. Biz yine bize yakışan ödülleri veririz. Başlarda zor oluyordu böylesine büyük organizasyonları ayarlamak. Ama şimdi artık Hollywood’da Acun Medya olarak bir tanınırlılığımız var. 50 Cent’in programımıza katıldığını biliyorlar. Bu sene yalnızca ödül oyunlarına 2 milyon dolar harcadık. 200 bin dolar da harcayabilirdik. Yalnızca bir günde Brezilya ve Miami maçı için harcadığımız para 110 bin dolar. Bunu yapmayıp yarışmacıları adada bir düğüne götürsek harcayacağımız para bin dolar olurdu ve inanın aynı reytingi alırdık. Ama bizim programımız şimdi daha değerli oldu.
Peki, Acun’un bulamayacağı bilet, ayarlayamayacağı bir organizasyon var mı?
Yok, olmaz. Kafaya koyduğum her şeyi hayata geçiririm. Muhabirken bile isteyip de yapamadığım röportaj hiç olmadı. Tahmin edilemeyecek derece agresif olup istediğimi bir şekilde elde ederim.
Hayata dair gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var mı hâlâ?
Başka ülkelerde bir numara olacak bir program yapmak istiyorum. Başarırsam çok mutlu olacağım.
Leyla’ya, ’Acun Ilıcalı’nın kızıyım’ demesini yasakladım
Kızlarınızdan biri Survivor’a katılmak istese izin verir miydiniz?
Yapımcı ben olmayacaksam, gerçekten istiyorsa ve katılmak onu çok mutlu edecekse tabii ki izin verirdim.
"Yarışmaya katılmaları kızlarıma iyi bir hayat dersi olurdu, yokluk nedir anlarlardı." der miydiniz?
Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları hayatta bir zorluk yaşamadıklarından hayat mücadelesine 1-0 mağlup başlıyorlar. Benim kızlarım için de aynı şey geçerli. O yüzden onların Survivor deneyimi yaşamaları aslında güzel olur. Çünkü küçükken bir çocuğun her istediğini alabiliyor olması ciddi bir tehlikedir bence.
Peki, bu tehlikeyi bertaraf etmek için bir baba olarak ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Hayır demeyi biliyorum. Her istediklerine evet demiyorum. Ama babasının kim olduğunu ve her kilidi açabileceğini biliyorlar ve bunun fazlasıyla farkındalar. Hatta Leyla’ya "Acun Ilıcalı’nın kızıyım." demesini yasakladım. Ama biliyorum ki, biraz başı sıkıştığından "Ben Acun Ilıcalı’nın kızıyım." diyerek çözüme gidiyor.
Nasıl bir babadır Acun?
Animatör tarzı bir babayım ben. Az görünen ama göründüğünde de çocuklarını eğlendirebilen, mutlu eden ve böylece onlar üzerindeki reytingini yüksek tutan bir baba.
Zaman zaman despotlaştığı olur mu?
Hayır, hayatta. Ama sözümü her türlü geçiririm. Söylediğim her şeyi dinlerler. Bunu sempatiyle hallederim.
El öptürür mü? Harçlık verir mi?
Harçlık versem komik olur. Bayramlarda el öptürürüm. Daha çok modern ama geldiği yeri unutmayan bir babayım. Erzurumluyum sonuçta. Erzurum tarzı her zaman çocuklarımda da olmalı.
Baygın baygın oruç tuttum, iftarda kazaya kurban gittim
5 yıl evvel Arjantin’de Fear Factor’ı çekiyorduk. Arjantin’de yaz mevsimiydi. Güneş batmıyordu sanki. Çekimler öğlen sıcağında yapılıyordu. İki çekim yaptık ölüyorum artık iftarı bekliyoruz. Yarı baygınım. İftar oldu pizza yiyoruz. Sürekli soruyoruz, "Ette bir sıkıntı var mı, aman domuz eti sakın olmasın." diye. "Sorun yok yiyebilirsiniz." dediler. Pizzayı bitirdim. Adam geldi "Ya pardon biraz önce pizza domuz eti mi diye sormuştunuz? Öyleymiş kusura bakmayın." dediler. Domuz etli pizzayla iftar açtık. Hâlâ oruç tutarım. Hassasiyetlerimi hâlâ korumaya çalışıyorum. Ama tabii şimdi sabah erkenden kalkmak gibi bir zorunluluğum yok, öğlen de kalkabiliyorum. Allah sabah erken kalkmak zorunda olup oruç tutanların yardımcısı olsun.
Hem Fethullahçı hem İlluminatici nasıl olunur?
’Fethullahçı’ olduğunuzdan haberiniz var mıydı?
Benim popülaritemde birisi için bu tip yakıştırmaların olmasını normal karşılıyorum. ’İlluminatici’ diyordu bir grup. Bakıyorum ikisi birbirine taban tabana zıt. "Tamam da hangisiyim?" diyorum. İki tarafa birden yakıştırılıyorum da ikisi beraber olmaz. Açık söyleyeyim ben ikisi de değilim. İçki içmediğimi belirttim. ’Zaman’a da röportaj verdi, o zaman bu arkadaş kesin Fethullahçı’dır.’ dediler. Bu söylenti bu şekilde çıktı. Fethullah Gülen’i hayatımda hiç görmedim.
Demek ki görseniz neler olacak...
Bir şey olacağından değil. Ama görmedim. Herkese saygı duyduğum gibi Fethullah Gülen’e de saygı duyuyorum.
Amerika’ya gittiğinizde ziyaret etmek ister miydiniz?
Geçiyordum uğradım gibi bir şey olmaz. Benim için problem olacak bir durum yok. Ama kötü insanlar olduğu için bazı haris insanlar bunu bir yerlere sürerek bana zarar vermek için kullanabilirler. O yüzden böyle art niyetli yaklaşımlara karşı önlem almak zorundayım.
İkinci arabayı aldığımda paranın mutluluk getirmediğini anladım
Bir dönem Cem Yılmaz’a yapılanlar şu sıralar size yapılıyor. Sürekli kazandığınız parayla gündeme getiriliyorsunuz. Bu rahatsız ediyor mu sizi?
Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Maddi imkânlarımı insanların gözüne sokmaktan nefret ederim. Hızlı bir tekne ya da araba alıyorsam tamamen sevdiğim içindir. Medyanın bu konuda bir iştahı var tabii. Onların demek ki bu konuda bir matematiği var. Acun’un bir şey alması çok okunuyor ya da tıklanıyor demek ki bu tip haberleri ciddi kovalıyorlar. Buna da şöhretin bir bedeli diyelim artık.
Şöhret uğruna başka bedeller de ödediniz mi?
Tabii ki. Şuradaki kebapçıya gidemiyorum. Hürriyetim elimden gitti. Ama getirdiği nimetlerden yararlanıp niye böyle diye yakınmak da biraz nankörlük olur. Gülün dikeni vardır derler, Elhamdülillah katlanıyorum. Baktığınızda psikolojik olarak bu kadar refah içinde yaşamak çok kolay bir şey değil. Her şeyi alabilme duygusu hedef bırakmıyor insanda.
Bu korkutuyor mu sizi gerçekten?
Her şeyi satın alabilme gücü insanı değiştirebilir, ciddi derecede problem yaratabilir elbet. Ama Allah’ın bana vermiş olduğu bu lütfu doğru kanalize etmeye çalışıyorum. Parasızlık mutsuzluk getirir ama para da mutluluk getirmez. Ben bunu ikinci arabamı aldığımda anlamıştım zaten. İlk arabadanın verdiği mutluluğu ikincisinde hissetmiyorsunuz. Ferrari aldığınızda Doğan’ın yaşattığı mutluluğu, eğlenceyi yaşamıyorsunuz.
Peki şu anda sıfırı görseniz de aynı cümleleri söyleyebilecek misiniz?
Allah kimseyi sahip olduğundan geri koymasın. 6 ay boyunca sıfır lirayla yaşadığımı biliyorum. Zor bir dönemdi. Yarın öbür gün aynı şey yeniden başıma gelse tabii ki yine zorlanırım. Sonuçta alışkın olduğum bir hayat standardım var. Ama ben ahirete, kadere inanan bir insanım. Bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu düşünüyorum açıkçası. Allah beni varlıkla imtihan ediyor, yarın öbür gün önceden olduğu gibi yoklukla imtihan edebilir. Beni mutlu eden şeyler aynı. Ben zaten arkadaşlarımla top oynuyorum, muhabbet ediyorum. Ne farkı var? Evet, arabam daha lüks, bir de uçağım var, olmayıversin. Bunların olmaması benim hayatımı çok değiştirmez.
Reyhan Gül/Zaman