AÇIK DENİZDE ÇILGIN PARTİ! MAVİ MARMARA İLE MAVİ TUR'A ÇIKAN 600 DELİ!
Star yazarı Elif Çakır Mavi Marmara saldırısı için söyledikleri ve yazdıkları yazılar nedeniyle 3 ismi hedefine oturttu. Kimler mi? İşte cevabı...
Star yazarı Elif Çakır Mavi Marmara saldırısı ile ilgili olarak kaleme aldığı "Açık denizde çılgın parti!" başlıklı yazısında "Bu işler ciddi işler" diyen Radikal yazarı Nuray Mert, İsrail askerlerine karşı Mavi Marmara’da bulunan gönüllülerin de sert davrandığını yazan Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz, Gazze ablukasının diplomatik yollarla halledilmesi gerektiğini, bu tür yöntemlerin otoriteye başkaldırmak olduğunu ifade eden Fethullah Gülen’i ti’ye aldı.
İşte o yazı..
Açık denizde çılgın parti!
Bizim bedenleri küçük ruhları büyük çılgınlarımız, kendileri yetmiyormuş gibi bir de başka ülkelerin uslu çocuklarını da kandırıp uluslararası açık sularda parti vermeye kalkışmışlar...
Modern zamanların tatminsizliği bu olsa gerek...
Boğaziçi kıyısındaki en iyi yerleri, en seçkin mekanları başkalarına kaptırdıklarından olsa gerek ya da “sınıfsal” farklılıklardan dolayı içeri giremediklerinden, bu rahatsızlar çetesi uluslararası sularda eğlenmenin suyunu çıkartmışlar...
Hz. Nuh’un gemisine özenmiş olan bu İslamcı çete mensupları, gemiye her milletten, her dinden ve ırktan birer çift almayı da ihmal etmemişler. Olur ki, insanlığın kökü kurumasın diye!..
E, tabi ki her şeyin bir kültürü var değil mi, eğlence kültüründen yoksun insanlar eğlenmeye kalkışınca ortalık birbirine giriyor işte böyle cancağızım!..
Uluslararası sularda yakamoz seyredip rakı-balık muhabbeti yaparak “devrim” konuşmak varken, meğer bizim bu rahatsızlar çetesi gizli emeller peşindeymiş mi!..
Gemiye verdikleri Mavi Marmara adına kanıp, biz onları Mavi Tur’a çıkmış zannederken, meğer “fayda sağlamayacak şekilde otoriteye başkaldırmak”taymışlar da haberimiz yokmuş!
Böyle “ciddi işler” ancak beş yıldızlı otellerin mükellef sofralarında, sıcak bir ambiansta yapılır ancak, bundan bile haberleri yok maalesef!..
Neyse efendim, bizimkiler o kadar uyarı almalarına rağmen Akdeniz’in mavi sularındaki partiye devam edince, çok haklı! olarak oralarda gezinen İsrail eşkıyalarının dikkatini çekmişler. Zodyaklarla, helikopterlerle yanaşıp gemiye indirme yaparak, gaz ve sis bombaları attıktan sonra otomatik silahlarını doğrultup gemidekilerle insanca! konuşmak istemişler...
Ama bizim açık deniz çarpmış sarhoşlar, ne yaptıklarından bihaber şuursuzlar, geminin orasını burasını kırıp askercilik oynamaya kalkışmışlar...
Kaç gündür medyaya yansıyan ağlak İsrailli komandoların yürekleri sızlatan fotoğraflarına bakmaya yüreğim dayanmıyor...
Neler yapmışlar komandolara karşı!..
Ağlatmışlar çocukları...
***
“Bir büyük terbiyesi”nden geçmeyince “eğlence” ve “ciddi işleri” birbirine katmalarını mazur mu görelim yoksa onları bir de burada mı cezalandıralım, bilemedim...
Ama bildiğim bir şey var ki; bu işler, kendilerini tatlı su entellerinin aklının alacağı işler hiç değil...
***
Bütün bunları, dün İHH’nın genel merkezinde Yahudi asıllı İsveç vatandaşı, müzisyen Dror Feiler’i dinledikten sonra yazma ihtiyacı hissettim. Çünkü şu anda tam bir kara mizah yaşanıyor.
Feiler, “Ben bir Yahudi olduğum için bana ‘hain’ olarak daha fazla işkence yaptılar. Cüzdanımı ve değerli eşyalarımı çaldılar, dayak attılar, izolasyona tabi tuttular. Biz orada sadece bir gün bu eziyeti yaşadık. Ama Gazze’deki insanlar bunu her gün yaşıyorlar.
Uluslararası sularda bombalarla, otomatik silahlar üzerine saldırılan biziz. Öldürülen, yaralanan biziz.
Esir alındıktan sonra her türlü psikolojik işkenceye maruz kalan biziz.
Fakat ne yazık ki, niye bu gemidesiniz, niye yardım götürüyorsunuz, niye Gazze’deki insanları anlamak istiyorsunuz gibi sorulara muhatap olan da biziz...”
Dror Feiler’i bütün yüreğimle tebrik ettim ama beni asıl bitiren, İHH gönüllüsü Gaye’nin sorgu odasına yaşadıkları oldu.
Neler sormuşlar biliyor musunuz: “Ailenizde akıl hastası olan var mı? Ailenizle sorununuz var mı? Depresyon ilaçları kullanıyor musunuz? Psikolojik destek aldınız mı? İntihar eğiliminiz var mı?”
Evet.
Diyecek bir söz olabilir mi İsrailli eşkıyaların bu sorgusundan sonra.
Bu sorgu, bizdeki birtakım yazarları haklı çıkarıyor: 600 küsur deli, ciddi işlere kalkışmış!..
Diğer yandan, “Bu operasyon dünya Yahudi zekasına hakarettir” diyen İshak Alaton’un cümlesini baz alırsak, dünya Yahudi zekasına hakareti savunanlara ne demeli!?
Elif Çakır/Star
İşte o yazı..
Açık denizde çılgın parti!
Bizim bedenleri küçük ruhları büyük çılgınlarımız, kendileri yetmiyormuş gibi bir de başka ülkelerin uslu çocuklarını da kandırıp uluslararası açık sularda parti vermeye kalkışmışlar...
Modern zamanların tatminsizliği bu olsa gerek...
Boğaziçi kıyısındaki en iyi yerleri, en seçkin mekanları başkalarına kaptırdıklarından olsa gerek ya da “sınıfsal” farklılıklardan dolayı içeri giremediklerinden, bu rahatsızlar çetesi uluslararası sularda eğlenmenin suyunu çıkartmışlar...
Hz. Nuh’un gemisine özenmiş olan bu İslamcı çete mensupları, gemiye her milletten, her dinden ve ırktan birer çift almayı da ihmal etmemişler. Olur ki, insanlığın kökü kurumasın diye!..
E, tabi ki her şeyin bir kültürü var değil mi, eğlence kültüründen yoksun insanlar eğlenmeye kalkışınca ortalık birbirine giriyor işte böyle cancağızım!..
Uluslararası sularda yakamoz seyredip rakı-balık muhabbeti yaparak “devrim” konuşmak varken, meğer bizim bu rahatsızlar çetesi gizli emeller peşindeymiş mi!..
Gemiye verdikleri Mavi Marmara adına kanıp, biz onları Mavi Tur’a çıkmış zannederken, meğer “fayda sağlamayacak şekilde otoriteye başkaldırmak”taymışlar da haberimiz yokmuş!
Böyle “ciddi işler” ancak beş yıldızlı otellerin mükellef sofralarında, sıcak bir ambiansta yapılır ancak, bundan bile haberleri yok maalesef!..
Neyse efendim, bizimkiler o kadar uyarı almalarına rağmen Akdeniz’in mavi sularındaki partiye devam edince, çok haklı! olarak oralarda gezinen İsrail eşkıyalarının dikkatini çekmişler. Zodyaklarla, helikopterlerle yanaşıp gemiye indirme yaparak, gaz ve sis bombaları attıktan sonra otomatik silahlarını doğrultup gemidekilerle insanca! konuşmak istemişler...
Ama bizim açık deniz çarpmış sarhoşlar, ne yaptıklarından bihaber şuursuzlar, geminin orasını burasını kırıp askercilik oynamaya kalkışmışlar...
Kaç gündür medyaya yansıyan ağlak İsrailli komandoların yürekleri sızlatan fotoğraflarına bakmaya yüreğim dayanmıyor...
Neler yapmışlar komandolara karşı!..
Ağlatmışlar çocukları...
***
“Bir büyük terbiyesi”nden geçmeyince “eğlence” ve “ciddi işleri” birbirine katmalarını mazur mu görelim yoksa onları bir de burada mı cezalandıralım, bilemedim...
Ama bildiğim bir şey var ki; bu işler, kendilerini tatlı su entellerinin aklının alacağı işler hiç değil...
***
Bütün bunları, dün İHH’nın genel merkezinde Yahudi asıllı İsveç vatandaşı, müzisyen Dror Feiler’i dinledikten sonra yazma ihtiyacı hissettim. Çünkü şu anda tam bir kara mizah yaşanıyor.
Feiler, “Ben bir Yahudi olduğum için bana ‘hain’ olarak daha fazla işkence yaptılar. Cüzdanımı ve değerli eşyalarımı çaldılar, dayak attılar, izolasyona tabi tuttular. Biz orada sadece bir gün bu eziyeti yaşadık. Ama Gazze’deki insanlar bunu her gün yaşıyorlar.
Uluslararası sularda bombalarla, otomatik silahlar üzerine saldırılan biziz. Öldürülen, yaralanan biziz.
Esir alındıktan sonra her türlü psikolojik işkenceye maruz kalan biziz.
Fakat ne yazık ki, niye bu gemidesiniz, niye yardım götürüyorsunuz, niye Gazze’deki insanları anlamak istiyorsunuz gibi sorulara muhatap olan da biziz...”
Dror Feiler’i bütün yüreğimle tebrik ettim ama beni asıl bitiren, İHH gönüllüsü Gaye’nin sorgu odasına yaşadıkları oldu.
Neler sormuşlar biliyor musunuz: “Ailenizde akıl hastası olan var mı? Ailenizle sorununuz var mı? Depresyon ilaçları kullanıyor musunuz? Psikolojik destek aldınız mı? İntihar eğiliminiz var mı?”
Evet.
Diyecek bir söz olabilir mi İsrailli eşkıyaların bu sorgusundan sonra.
Bu sorgu, bizdeki birtakım yazarları haklı çıkarıyor: 600 küsur deli, ciddi işlere kalkışmış!..
Diğer yandan, “Bu operasyon dünya Yahudi zekasına hakarettir” diyen İshak Alaton’un cümlesini baz alırsak, dünya Yahudi zekasına hakareti savunanlara ne demeli!?
Elif Çakır/Star