"ACABA YENİ GELİN GİTTİĞİ AİLEYE YARANMAK MI İSTİYOR?.." NAZLI ILICAK'TAN ECE TEMELKURAN'A ÇOK AĞIR SÖZLER!...

Temelkuran gazeteci etiğine saygılı davranacak. Şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıp, "kodum mu oturturum" edasını takınmayacak.


Temelkuran'a, temel kurallar


Geçenlerde, Habertürk'te, "Halkın nabzı" programına katıldım. Ece Temelkuran da, Erdoğan Aktaş'ın yanı sıra programcı olmuş. Kendisini tebrik ettim. Ama şimdi de bir uyarıda bulunacağım. A&G Araştırma'nın verilerini yorumlamak üzere bu daveti almıştım. Sonuna doğru birdenbire Temelkuran, "Siz 1980'de Fatsa hakkındaki o yazıyı nasıl yazarsınız? Terzi Fikri'ye de, nasıl terzi parçası dersiniz?" diye sormaz mı!
"Böyle bir soru soracağınızı bilseydim, 28 sene önceki yazımı tekrar okur ve o günkü olayları hatırlamak üzere bir araştırma yapardım" dedim. Zihnimde, sadece Fatsa'nın kurtarılmış bir bölge olduğu kalmıştı; teferruatı unutmuştum.
Program sonrası yazıma baktım; Fatsa'nın o günkü belediye başkanı Fikri Sönmez için "terzi parçası" dememişim. Sadece, kurduğu düzen hakkında "komün müsveddesi" tabirini kullanmışım.
Temelkuran'a birinci kural: Her yazılana inanma, Birgün gazetesi yazarı Ersoy Soydan'ın iddiasını araştırmadan, doğru bir veri olarak kabul etme. Unutma ki, ayağı yere sağlam basmayan bir polemik, bumerang gibi, iddiayı ortaya atanı mahcup eder.

1980'de kaleme aldığım yazıyı yeniden okudum. Tamamen bilgi veren bir makale. Fikri Sönmez'in belediye başkanı seçildiği Fatsa'da Dev-Yol örgütünün hakim olduğunu, Şili'de Allende'nin kurduğu halk komiteleri gibi devrim komiteleri kurduğunu yazıyorum.
Bunu sadece ben yazmadım ki! O tarihte Maocu olarak temayüz eden birçok komünist de aynı görüşteydi. Meselâ, Nuri Çolakoğlu. "Otobüs terminalinin tam karşısında, geniş bir çay bahçesi vardı. Yabancıysanız ve Fatsa'nın içine doğru yönelirseniz, gençten birkaç kişi sizi göğüsler, 'Kimsiniz, nereden geliyorsunuz, burada ne arıyorsunuz?' diye sorar. Dev-Yol'un kasabadaki hakimiyetini sürdürmesinin ilk şartı, giriş çıkışları kontrol altında tutmaktır."
Peki Metin Toker, Fatsa olayını nasıl yorumlamış: "Terzi Fikri ve arkadaşları, Fatsa'yı bir belediye olmaktan çıkartıp, bir komün haline getirdiler. Her şeye, Devrimci Yol Merkez Komitesi hakimdi. Kasabada, tıpkı Küba'daki gibi direniş komiteleri, halk komiteleri kuruldu. Terzi Fikri'nin komünü, adeta Türkiye Cumhuriyeti içinde bağımsızlığını ilân etti."

Ece Temelkuran, genç bir meslektaşımız ve başarılı olmasını dilerim. Ama önce, gazeteci etiğine saygılı davranacak. Şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıp, "kodum mu oturturum" edasını takınmayacak. Bu da ikinci kural.
"Acaba yeni gelin gittiği aileye yaranmak mı istiyor?" desem, bu da yanlış hesap. Çünkü, 12 Eylül döneminde, Uğur Mumcu ile ben demokrasinin faziletleri hususunda buluşmuştuk. Ümidim, Ece Temelkuran'ın da, zaman içinde demokrasinin faziletini kavrayıp, sadece Kürt kimliğine değil, İslâmi kimliğe de saygı göstermeyi öğrenmesi


NAZLI ILICAK-SABAH

changeTarget(document.getElementById("news_content"))