Abdurrahman Dilipak Medyaradar'a konuştu: “O kişilere kadınlarla bal tuzakları kuruyorlar"
Son günlerde AK Parti'ye yönelttiği sert eleştirilerle gündeme gelen Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Bakın Dilipak o sert yazıları neden kaleme alıyor? Kızgınlığının nedeni ne? İşte o röportaj…
"Günah evleri, oteller, yatlar, kayıt dışı çocuklar, yedikleri haltlar ...” ve dahası… Son günlerde öyle yazılar kaleme alıyor ki Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, herkes hayretle okuyor. Bu yürek hoplatan yazıları kaleme alan kişi camianın da dikkatle okuduğu ve itibar ettiği bir yazar olunca yazıların kıymeti de artıyor. Peki, Dilipak bu yazıları niye kaleme alıyor, kimleri kastediyor ve hedefinde AK Parti mi var?
İşte bu soruların yanıtını ben de çok merak ediyordum, aradım kendisini ve havalimanında yakaladım, Bitlis’e hareket etmek üzereydi. Yüz yüze değil ama yazılı yapabiliriz dedi. Aslında yazılı röportaj olunca istenilen verim ve netice alınamıyor ama haberi de kaçırmak istemedim. O nedenle “şunu neden sormadın bunu neden sormadın” sorularınıza lütfen beni maruz bırakmayın. En zor röportaj kişinin gözlerine bakmadan suni yapılan röportajdır. Ben yine elimden geleni yapmaya çalıştım. Dilerim merak ettiğiniz soruların yanıtını bu röportajda bulursunuz. Bulamazsanız da benim günahım yok. Sizlere güneşli güzel ve bol umutlu yarınlar diliyorum. Sevgiyle kalın…
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: alevgursoy2008@gmail.com
“O MAZLUM HALKIN ÖFKELİ SESİYDİ”
Öncelikle röportaj talebimi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Başınız sağolsun, gazetenizin önemli bir ismini ve yoldaşınızı kaybettiniz. Hasan Karakaya için duygularınızı alabilir miyim?
Yarım asra yakın bir beraberliğimiz vardı, Acı-tatlı günlerimiz oldu. Allah rahmet eylesin. Zor günlerde eğilmedi, mazlumların çığlığı oldu. Mazlum halkın öfkeli sesi oldu.
Hasan Karakaya dediğimiz zaman aklınıza gelen ilk 5 kelimeyi alabilir miyim?
Cesaret, öfke, tevazu, vicdan ve arkadaş…
Rahmetli Karakaya yaşarken nasıl adından söz ettirdiyse, bu dünyaya veda edişiyle çok konuşuldu. "Viagra" bile denildi ölüm nedenine, hem de Medine gibi bir yere gitmişken… "Ölünün arkasından kötü laf edilmez" derler ama onun arkasından iyi yazan kadar çok kötü yazanlar da oldu… Neler hissettiniz?
Birileri hakaret etti, Birileri görmezden geldi, birileri arkasından gözyaşı döktü. Herkes onun misyonu karşısında kendi yerini işaretledi. İftira edenler oldu ama kem söz sahibine aittir. Bu dünyanın bir de ahireti var. Erkaya için hakkımı helal etmiyorum diyemeyeceğim, ama biri Karakaya’ya küfredebilecek. Bu çifte standartlı bir durum.
İnsanların özel hayatları başkaları arasında dedikodu edilmemeli, ama özür dilenmemiş, etkisi devam eden yanlış işleri yapanlar eleştirilebilir.
“ELEŞTİRİ YAPILABİLİR AMA HAKARETE, KÜFRE HAYIR”
Bu arada Akit Gazetesi’nin üslubu da son derece sert, bazen hakarete kadar gidebiliyor, bunu gazetenin bir yazarı olarak doğru buluyor musunuz?
Hepimiz insanız ve hepimiz hata yapabiliriz. Eleştiri yapılabilir, ama hakaret, küfür, iftira olmamalı. Ben de yapsam yanlış. Öfkenin şiddetini duyulan acının şiddeti belirler bana göre.
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, yaşamını yitiren Genel Yayın Koordinatörünüz Hasan Karakaya'dan helallik istedi. Aydın Doğan, Karakaya’ya açtığı davalardan feragat ettiğini bildirdi. Ahmet Hakan, Karakaya için çok iyi bir yazı kaleme aldı. Doğan grubunun bu tutumunu nasıl buldunuz?
Seküler vicdan. Bu da önemli. Düşmanca şeyler de söyleyebilirlerdi. Bu ikisi arasında fark olmalı.
Genelkurmay’ın taziyesi ve sonrasında Akit’in yaptığı sehven olayını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olayın ayrıntısını bilmiyorum. Kendi yorumunu tırnak içine alınca, karşı tarafın düşüncesi gibi anlaşılmış. Bilgi sahibi olmadığım bir konuda ne diyebilirim.
“ASKERE DEĞİL, TSK İÇİNDEKİ O YAPIYA KARŞIYDIK”
Askere bakışınız bir ara farklıydı, şimdi o algı değişti mi. Bir sıcaklık mı oluştu, Akit ve Genelkurmay hattında?
Askere bakış değil, TSK içinde BÇG türü yapılara karşı bir duruşumuz vardı. Yoksa Mehmetçik, Peygamber ocağı olarak bir kavramsallaştırma söz konusu şuur altımızda. Mehmetçiği nasıl böyle bir zulme alet edersiniz? sorusunun cevabını ararken duyulan bir öfke var.
“ERTUĞRUL ÖZKÖK NAMAZ KILSIN, İŞRETTEN VAZGEÇSİN KARDEŞ OLURUZ”
Ertuğrul Özkök, Genelkurmay’ın bu taziyesinin ardından köşesinde Meğer hepsi askerpervermiş başlıklı bir yazı ile "geldiniz mi benim dediğime" iması yaptı. İnsan Genelkurmay Başkanı ile sohbet edince hemen "darbeci" olmuyormuş... dedi. Haklılık payı var mı, Siz ne düşünüyorsunuz?
Yoo. İkisi farklı şeyler. Özkök namaz kılsın, işretten vazgeçsin kardeş oluruz. Bugün sadece bir yurttaş. Başkalarının temel haklarına açık ve yakın bir tehlike oluşturmadığı sürece de kendi yoluna gidebilir. Herkesin dini kendine. Bir din günü var ve bu gün tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati o gün bize gösterilecek.
“GÜCÜ KENDİ ÇIKARLARINA ALET ETMEK İSTEYENLERE KARŞI SESİMİ YÜKSELTİYORUM”
Son zamanlarda eleştirel yazılar kaleme alıyorsunuz. İktidara karşı muhalif bir duruş mu sergilemeye başladınız?
Yoo. Hep böyleydim. İktidarın yücelmesi için içindeki bu gücü kendi çıkarlarına alet etmek isteyenlere karşı sesimi yükseltiyorum. Bu da AK Parti tabanında memnuniyet uyandırıyor, destek buluyor. AK Parti’ye karşı değil, AK Partiden yana bir tavır bu. Dost bazen acı da söyler.
“ELEŞTİRİYORUM ÇÜNKÜ HAKSIZLIK VE YANLIŞLIKLARA KARŞIYIM”
Sizi rahatsız eden nedir?
Haksızlık, yanlış… Bu her zaman olacak, her insan hata yapabilir. Dün de bu böyle idi. Bugün de, yarın da böyle. Bin yıl önce de, bundan sonra da böyle olacak. İmtihan oluyoruz.
Sizin durduğunuz yer tam olarak neresi?
Ben de insanım, ben de hata yapabilirim. Ben Adaletten, barıştan, hürriyetten yana, inanç, tarih, kültür, gelenek merkezli, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti hayal ediyorum.
“TÜM MÜSLÜMANLAR KARDEŞİM”
Bir mahalleden bahsediliyor, o mahallede siz de var mısınız? Mahalleniz neresi?
Ben Âdemoğullarından bir insanım. Elhamdülillah Müslümanım. Bütün Müslümanlar benim kardeşim. Bütün mazlum ve erdemli insanlarla müttefikim. Değer üreten herkesle nimet külfet dengesine dayalı bir itilaf arayışındayım.
“ŞEYTANA UYUYORLAR! BİLDİKLERİM DE VAR BANA ANLATILANLAR DA”
Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığınız “Kumar” yazınız o kadar sarsıcıydı ki herkes ne demek istediğinizi anlamaya çalıştı. "Yurt dışına giden bazı politikacıların işret âlemlerinin kasetleri de gün gelir, söz dinlemedikleri bir gün birileri üzerinden deşifre edilir" dediniz. Kim bu işadamları ve nereden biliyorsunuz bunları?
Her yerde, her zaman bu tür insanlar var… İktidar çevrelerinde de varlar, muhalefet çevrelerinde de, cemaat, tarikat yapılarında da. İnsan olan her yerde benzer sorunlar yaşanır. ŞEYTAN boş durmayacak. Ben de iman, akıl ve vicdan sahibi insanları uyarmaya çalışıyorum. Devlette, bürokraside, yerel yönetimlerde, özel şirketlerde, odalarda da var bu tür yanlış işler. Bildiklerim var, bana yazıp gelip anlatanlar var.
“SADECE AK PARTİ DEĞİL HER KESİMDEN İNSANLAR VAR”
“Gelin fuhuştan, işretten, alkolden, uyuşturucudan ve kumardan vazgeçin. Ankara’da, İstanbul’daki ve diğer illerdeki günah evlerinizi, otellerde, yatlarda yediğiniz haltları ve inlerinizi biliyorlar. Girenler-çıkanlar kayıt altında.” diye uyarıyorsunuz. Uyardığınız bu kişiler AK Parti’den mi ya da AK Parti’ye çok yakın isimler mi?
Sadece AK Parti değil, her kesimden insanlar var. Derin yapıdan, paralel yapıdan, sermaye çevresinden insanlar var. 28 Şubat’ta emekli generaller vardı. Paralel yapının kamu kaynaklarını nasıl hortumladığını herkes biliyor.
“İLGEZDİ AİLESİ AK PARTİLİ YA DA DİNDAR DEĞİLDİ AMA…”
Peki, bu gizli kayıtları kimler çekiyor?
İstihbarat örgütleri, kripto ilişkiler içindeki basın mensupları, Mafya, her kesimden bir takım isimler olabilir. Sağ, sol, alevi, Sünni, milliyetçi, liberal, dindar, laik. İlgezdi AK Partili ya da dindar biri mi idi?
“O YAZIYI KALEME ALIRKEN GELECEK TEPKİLERDEN HİÇ ÜRKMEDİM”
Böylesine cesur bir yazıyı kaleme almak sizi hiç ürkütmedi mi? Mesela iktidar ile aranızın bozulması, ya da kendini mahallenizden bile tepki almak gibi?
Hayır. Niye ürkütsün. Aksine teşekkür, takdir aldım. Her yerde her zaman namuslu insanlar da var. Hz. Lut’un karısı iman etmedi ama Firavun’un karısı iman etti. Her yerde her zaman her çeşit insan vardır. Ben iyilerden yana olmaya çalışıyorum.
Bu yazı sonrası sizi arayan ve tepki gösterenler oldu mu?
Tabi birçok kişi, dua edenler, tebrik edenler, zaman zaman bu uyarıda bulunmam gerektiğini söyleyenler.
“UYARIM SADECE TÜRGEV DEĞİL, KENDİM DAHİL HERKES İÇİNDİ”
"İşadamı yolunacak kaz değildir. Siz ondan zorla alırsanız o da çalar, hile yapar" şeklinde yine çok sert bir yazınız vardı ve bazıları tarafından Dilipak'ın vakıf ile ilgili sözleri "TÜRGEV'i kast ediyor" yorumlarına neden oldu. TÜRGEV’i mi hedef aldınız gerçekten?
Kuranı kerimde bir ayet var "Şeytan sizi Allah’la aldatmasın" diye. Şeytan bir Sünni’ye cami, Alevi’ye cem evi, solcuya devrim ocağı diye gelecektir. Bir dindara kuran kursu, laik birilerine kültür sanat diye, herkesin önceliğini vesile kılarak gelecektir. Uyarım çok açık ve net, herkes içindi. İktidar için de, muhalefet için de. Benzer yazım, Ak Parti öncesinde de vardı, ANASOL M günlerinde de. Şeytan sizi en çok istediklerinizle kendine çağırır. Ağuyu altın tas içre sunar. Bal tuzağı kurar. Sözümün muhatabı, kendi nefsim de dâhil, herkes.
“GÜÇLÜLERDEN DEĞİL, ALLAH’TAN KORKUYORUM”
Sayın Dilipak siz cesur bir adam mısınız?
Allah'tan, zalimlerden korktuğumdan daha çok korkuyorum o kadar, güçlülerden beklediğimden daha fazlasını umuyorum Allah'tan. Allah’ın gazabından merhametine sığınmaya çalışıyorum o kadar.
“HİÇ SANSÜRLE KARŞILAŞMADIM”
Yazarken hiç sansür ya da otosansürle karşılaştığınız oluyor mu?
Hayır, asla. Bu arada hata yaparsam beni düzeltecek okurlar bahşeden Allah'a şükürler olsun.
“O KİŞİLERE KADINLAR ARACILIĞI İLE BAL TUZAKLARI KURUYORLAR”
TGRT’de Basın Odası adlı programda da yine ilginç bir şantaj iddiasını gündeme taşıdınız. “AK Partili işadamlarına kadın gönderip şantaj” yapıyorlar, dediniz… Bu olay nedir?
Bir takım menfaat çetelerinin, istihbarat örgütlerinin işadamlarına, bürokratlara ve siyaset adamlarına bal tuzakları kurduklarını söyledim. Kaab b. Zuheyr de şöyle demişti "Ağuyu altın tas içinde sunarlar, bal da onun suç ortağı" Bu işler dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.
“HEPSİ BİRLİKTE YİYORLAR HER HALTI”
“Otellerde, yatlarda yediğiniz haltları..." şeklindeki bu kaset uyarıları bizzat AK Parti’ye mi? Öyle değilse bile öyle algılandı ya da algılanmak istendi?
Hayır herkese. Zaten bu pisliğe bulaşanlar, her zaman içimizde, sağ-sol, fark etmiyor, hepsi birlikte yiyorlar her haltı.
“AK PARTİ’YE YÖNELİK ENDİŞEM VE RAHATSIZLIĞIM YOK AMA İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLERİN…”
AK Parti ile ilgili son zamanlarda bir endişeniz ya da rahatsızlığınız var mı?
Hayır. Aksine son seçimde, partinin lider kadrosu dışında en çok onların lehine çalışan bendim. Endişem ve rahatsızlığım yok. Onların başarısı için dua ediyorum. Ama bu arada "içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım" demiş oluyorum.
“AYRI DÜŞMÜYOR, BAZEN AYRI DÜŞÜNÜYORUZ”
Ayrı düştüğünüz konular var mı?
Olmaz olur mu? Biz insanız. Ayrı düşmek değil, aslında ayrı düşünmek demek daha doğru. Ki bu da zenginliğimizdir. Bize hayır gibi gelen de şer, şer gibi gelen de hayır olabilir.
“AK PARTİ’DE DAHA İYİ BİR KADRO OLABİLİRDİ”
AK Parti’yi eleştirdiğiniz konular neler?
Daha iyi bir kadro olabilirdi. Teşkilat çok fazla Ankara’ya bağlı. Bürokratik oligarşi ile baş etme konusunda yeterli değiller. Derin ve paralel yapı ile mücadelede ihmaller var. Daha başka başka konular da var tabi. Kültür ve sanat konusunda daha iyi olabilirlerdi.
“YANDAŞ DEĞİLİM AMA O YANDAŞLARDAN BİLE DAHA ETKİLİYİM TABANDA”
Size yandaş diyebilir miyiz ya da siz kendinizi nereye koyuyorsunuz?
Hayır. Ben sivil bir kişiyim. Sıradan bir AK partiliden daha fazla destekledim onları, ama sonuçta ben sivil biriyim. Eleştirmem gerektiği zaman da eleştiririm. 17 Aralık’tan 6 ay önce, Paralel olayının üzerine gitmedikleri, bu sürecin başlarına iş açacağını yazdım, eleştirdim. Sanırım AK Parti tabanında en etkili sivil kişilerden biriyim ben. O kesimde sevilen, takip edilen biriyim.
“KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR VERİR”
Mesela AK Parti’ye yakın ya da kendini öyle gören bazı gazetecilerin ekrandan esip gürlemesini, meslektaşlarını bile acımadan hedef gösterip, linç etme gayretlerini nasıl buluyorsunuz?
Herkes kendinden sorumlu. Sadece AK Parti'de değil her yerde, her zaman böyleleri olur ve sonuçta keskin sirke küpüne zarar verir. Eğer suç varsa biri suçu ve suçluyu da eleştirme hakkına sahiptir. Ama haksızlığa uğramak, kimseye haksızlık etme hakkı vermez.
“GAZETECİ ADİL OLMALI”
Gazetecilikte siz neye inanıyorsunuz, nasıl bir duruş lazım?
Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacaksınız. Yaşadığınız zamana ve mekâna adil bir şekilde şahitlik edeceksiniz. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek.
“HERKES LAYIK OLDUĞU MEDYAYA SAHİP OLUR”
İktidar yakın medya organları, tırnak içinde; havuz medyası dediğimiz o medyanın yazarları için Hakan Albayrak "Aslında çoğumuzun durduğu bir yer yok." demişti. Erdoğan, ne derse hepsi onu yazıyor diye de eklemişti. Siz ne düşünüyorsunuz?
Sözü sahibine sormak gerek. Medyada her çeşit adam var. Sonuçta bu medya bir toplumun aynasıdır. Tencere yuvarlanır kapağını bulur. Herkes layık olduğu gibi bir medyaya sahip olur.
Hakan Albayrak’ın son zamanlardaki eleştirilerinden dolayı Diriliş Postası’ndan gönderilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gönderilme değil bildiğim kadarı ile ortaklar arasında görüş farklılığı. Olur, böyle vakalar.
Erdoğan ne derse bazı yazarlar onu baz alıp yazıyor anladığım kadarıyla; peki siz de Erdoğanist misiniz?
Böyle bir soruya muhatap olmayı kendime yapılan haksızlık sayarım.
“BEN O GÖRÜŞTE DEĞİLİM”
Öyle bir atmosfer oluştu ki ülkede maalesef artık AK Parti’ye “Gözünün üzerinde kaş var” diyen herkes paralelci ya da hain olmakla suçlanıyor… Bu konuya da değinmenizi isterim…
O görüşte değilim. Her paralelci, Erdoğan’a ait ne varsa ona karşı olunca, kendi karşıtını üreten bir tepki ile karşılaşıyor olamaz mı? En azından ben o kategoride biri değilim. Bu da bir genellemenin doğru olmadığını gösteriyor.
Vicdanlı gazetecilik nasıl yapılır?
Vicdanlı, hakkaniyetli bir duruşla.
“UÇAKTA OLMASAM DA DUALARIMIZDA BULUŞUYORUZ”
Sizi Erdoğan’ın uçağında ya da çok fazla yakınlarında göremiyoruz, neden?
Yoo. Dualarımızda buluşuyoruz. Ben çok yoğunum. Gitmem gerekirse giderim. Ama rutin bir ziyaret için vaktim yok. Hem haberci arkadaşlar o iş için daha uygun olabilir.
“YAZILI BASIN TİRAJİK, SOSYAL MEDYA FELAKET, İNTERNET YÜKSELİŞTE”
Türkiye’de gazeteciliğin geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?
Basılı medya için trajik, sosyal medya felaket, internet medyası yükselişte, ama kat etmemiz gereken daha uzun bir yol var.
Başbakan Davutoğlu, "Cuma günleri ile öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık" dedi. Bazı gazeteciler buna çok sert tepki gösterdi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Doğru yönde ileri doğru atılmış bir adim. Ne diyebilirim ki, Allah razı olsun.
Bundan 15 yıl önce devlet memurları cuma namazı kılabilecekler diye söyleselerdi, o günün şartlarında inanır mıydınız?
Çok geç kalındığını düşünüyorum. Allah dilediği zaman her şey olur. Kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah’a inanıyorum ben. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz. Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler, arif onu seyrehler, görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.
“BAŞKANLIK SİSTEMİ BUGÜN YA DA YARIN OLACAK”
Başkanlık sistemi yine dönüp, dolaşıp temcit pilavı gibi önümüze kondu. Ne düşünüyorsunuz, artık zamanı geldi mi bu sistemin?
Dönüp gelmedi, zaten hep gündemdeydi. Olacak. Bugün 12 Eylül anayasası, sınırsız ve sorumsuz bir başkanlık sistemine imkân veriyor. Sınırlı ve sorumlu bir başkanlık sistemi bugün ya da yarın olacak.
Türkiye sizce bu sistemi kaldırabilir mi?
Türkiye’nin geldiği nokta yeni vizyon buna dayatıyor.
Dış ilişkilerimiz epeyce bir gergin, Erdoğan’ın Rusya ve hatta Putin’e kafa tutmasını ve meydan okumasını nasıl buluyorsunuz?
Artık "hayır" diyebilen bir Türkiye var. Alışacaklar.
“ERDOĞAN, CESUR, ŞANSLI VE KARARLI BİR LİDER”
Siz Erdoğan’ın liderliğini nasıl buluyorsunuz? Cesur mu?
Cesur ve şanslı, kararlı, tarih yorumu ve gelecek tasavvuru olan bir medeniyet algısı ve vizyonu koyuyor ortaya. Toplumun inanç değerlerine dayalı bir dünya görüşü var.
Son günlerde tırmanan yeni bir gerilim var. Suudi Arabistan-İran gerilimi… Nereye varır bu olay, bizi etkiler mi? Bölgedeki bu ürkütücü saflaşmanın sonuncunda kimleri ne bekliyor?
Bölgede yaşanan her olay bizi etkiler. Kriz, kendini yönetene hizmet eder. Bölgede Türkiyesiz bir çözüm mümkün değil. ABD, AB ve Rusya İran ve Suud üzerinde bilek güreşi yapıyor. Arap ve Fars gladyatörler üzerinden bir meydan okuma söz konusu. Taraflar birbirinin varlığını gerekçe göstererek bölgeye inmeye alışıyor. Bildik bir oyun oynanıyor.
Sizin 2016’dan beklentileriniz ne?
Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Bundan sonra güç ve servetle iktidar olacağız. Dilerim servetimiz gücümüz aklımız ve imanımıza değil. Aklımız ve imanımız servetimize ve gücümüze istikamet kazandırır.
İşte bu soruların yanıtını ben de çok merak ediyordum, aradım kendisini ve havalimanında yakaladım, Bitlis’e hareket etmek üzereydi. Yüz yüze değil ama yazılı yapabiliriz dedi. Aslında yazılı röportaj olunca istenilen verim ve netice alınamıyor ama haberi de kaçırmak istemedim. O nedenle “şunu neden sormadın bunu neden sormadın” sorularınıza lütfen beni maruz bırakmayın. En zor röportaj kişinin gözlerine bakmadan suni yapılan röportajdır. Ben yine elimden geleni yapmaya çalıştım. Dilerim merak ettiğiniz soruların yanıtını bu röportajda bulursunuz. Bulamazsanız da benim günahım yok. Sizlere güneşli güzel ve bol umutlu yarınlar diliyorum. Sevgiyle kalın…
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: alevgursoy2008@gmail.com
“O MAZLUM HALKIN ÖFKELİ SESİYDİ”
Öncelikle röportaj talebimi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Başınız sağolsun, gazetenizin önemli bir ismini ve yoldaşınızı kaybettiniz. Hasan Karakaya için duygularınızı alabilir miyim?
Yarım asra yakın bir beraberliğimiz vardı, Acı-tatlı günlerimiz oldu. Allah rahmet eylesin. Zor günlerde eğilmedi, mazlumların çığlığı oldu. Mazlum halkın öfkeli sesi oldu.
Hasan Karakaya dediğimiz zaman aklınıza gelen ilk 5 kelimeyi alabilir miyim?
Cesaret, öfke, tevazu, vicdan ve arkadaş…
Rahmetli Karakaya yaşarken nasıl adından söz ettirdiyse, bu dünyaya veda edişiyle çok konuşuldu. "Viagra" bile denildi ölüm nedenine, hem de Medine gibi bir yere gitmişken… "Ölünün arkasından kötü laf edilmez" derler ama onun arkasından iyi yazan kadar çok kötü yazanlar da oldu… Neler hissettiniz?
Birileri hakaret etti, Birileri görmezden geldi, birileri arkasından gözyaşı döktü. Herkes onun misyonu karşısında kendi yerini işaretledi. İftira edenler oldu ama kem söz sahibine aittir. Bu dünyanın bir de ahireti var. Erkaya için hakkımı helal etmiyorum diyemeyeceğim, ama biri Karakaya’ya küfredebilecek. Bu çifte standartlı bir durum.
İnsanların özel hayatları başkaları arasında dedikodu edilmemeli, ama özür dilenmemiş, etkisi devam eden yanlış işleri yapanlar eleştirilebilir.
“ELEŞTİRİ YAPILABİLİR AMA HAKARETE, KÜFRE HAYIR”
Bu arada Akit Gazetesi’nin üslubu da son derece sert, bazen hakarete kadar gidebiliyor, bunu gazetenin bir yazarı olarak doğru buluyor musunuz?
Hepimiz insanız ve hepimiz hata yapabiliriz. Eleştiri yapılabilir, ama hakaret, küfür, iftira olmamalı. Ben de yapsam yanlış. Öfkenin şiddetini duyulan acının şiddeti belirler bana göre.
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, yaşamını yitiren Genel Yayın Koordinatörünüz Hasan Karakaya'dan helallik istedi. Aydın Doğan, Karakaya’ya açtığı davalardan feragat ettiğini bildirdi. Ahmet Hakan, Karakaya için çok iyi bir yazı kaleme aldı. Doğan grubunun bu tutumunu nasıl buldunuz?
Seküler vicdan. Bu da önemli. Düşmanca şeyler de söyleyebilirlerdi. Bu ikisi arasında fark olmalı.
Genelkurmay’ın taziyesi ve sonrasında Akit’in yaptığı sehven olayını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olayın ayrıntısını bilmiyorum. Kendi yorumunu tırnak içine alınca, karşı tarafın düşüncesi gibi anlaşılmış. Bilgi sahibi olmadığım bir konuda ne diyebilirim.
“ASKERE DEĞİL, TSK İÇİNDEKİ O YAPIYA KARŞIYDIK”
Askere bakışınız bir ara farklıydı, şimdi o algı değişti mi. Bir sıcaklık mı oluştu, Akit ve Genelkurmay hattında?
Askere bakış değil, TSK içinde BÇG türü yapılara karşı bir duruşumuz vardı. Yoksa Mehmetçik, Peygamber ocağı olarak bir kavramsallaştırma söz konusu şuur altımızda. Mehmetçiği nasıl böyle bir zulme alet edersiniz? sorusunun cevabını ararken duyulan bir öfke var.
“ERTUĞRUL ÖZKÖK NAMAZ KILSIN, İŞRETTEN VAZGEÇSİN KARDEŞ OLURUZ”
Ertuğrul Özkök, Genelkurmay’ın bu taziyesinin ardından köşesinde Meğer hepsi askerpervermiş başlıklı bir yazı ile "geldiniz mi benim dediğime" iması yaptı. İnsan Genelkurmay Başkanı ile sohbet edince hemen "darbeci" olmuyormuş... dedi. Haklılık payı var mı, Siz ne düşünüyorsunuz?
Yoo. İkisi farklı şeyler. Özkök namaz kılsın, işretten vazgeçsin kardeş oluruz. Bugün sadece bir yurttaş. Başkalarının temel haklarına açık ve yakın bir tehlike oluşturmadığı sürece de kendi yoluna gidebilir. Herkesin dini kendine. Bir din günü var ve bu gün tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati o gün bize gösterilecek.
“GÜCÜ KENDİ ÇIKARLARINA ALET ETMEK İSTEYENLERE KARŞI SESİMİ YÜKSELTİYORUM”
Son zamanlarda eleştirel yazılar kaleme alıyorsunuz. İktidara karşı muhalif bir duruş mu sergilemeye başladınız?
Yoo. Hep böyleydim. İktidarın yücelmesi için içindeki bu gücü kendi çıkarlarına alet etmek isteyenlere karşı sesimi yükseltiyorum. Bu da AK Parti tabanında memnuniyet uyandırıyor, destek buluyor. AK Parti’ye karşı değil, AK Partiden yana bir tavır bu. Dost bazen acı da söyler.
“ELEŞTİRİYORUM ÇÜNKÜ HAKSIZLIK VE YANLIŞLIKLARA KARŞIYIM”
Sizi rahatsız eden nedir?
Haksızlık, yanlış… Bu her zaman olacak, her insan hata yapabilir. Dün de bu böyle idi. Bugün de, yarın da böyle. Bin yıl önce de, bundan sonra da böyle olacak. İmtihan oluyoruz.
Sizin durduğunuz yer tam olarak neresi?
Ben de insanım, ben de hata yapabilirim. Ben Adaletten, barıştan, hürriyetten yana, inanç, tarih, kültür, gelenek merkezli, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti hayal ediyorum.
“TÜM MÜSLÜMANLAR KARDEŞİM”
Bir mahalleden bahsediliyor, o mahallede siz de var mısınız? Mahalleniz neresi?
Ben Âdemoğullarından bir insanım. Elhamdülillah Müslümanım. Bütün Müslümanlar benim kardeşim. Bütün mazlum ve erdemli insanlarla müttefikim. Değer üreten herkesle nimet külfet dengesine dayalı bir itilaf arayışındayım.
“ŞEYTANA UYUYORLAR! BİLDİKLERİM DE VAR BANA ANLATILANLAR DA”
Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığınız “Kumar” yazınız o kadar sarsıcıydı ki herkes ne demek istediğinizi anlamaya çalıştı. "Yurt dışına giden bazı politikacıların işret âlemlerinin kasetleri de gün gelir, söz dinlemedikleri bir gün birileri üzerinden deşifre edilir" dediniz. Kim bu işadamları ve nereden biliyorsunuz bunları?
Her yerde, her zaman bu tür insanlar var… İktidar çevrelerinde de varlar, muhalefet çevrelerinde de, cemaat, tarikat yapılarında da. İnsan olan her yerde benzer sorunlar yaşanır. ŞEYTAN boş durmayacak. Ben de iman, akıl ve vicdan sahibi insanları uyarmaya çalışıyorum. Devlette, bürokraside, yerel yönetimlerde, özel şirketlerde, odalarda da var bu tür yanlış işler. Bildiklerim var, bana yazıp gelip anlatanlar var.
“SADECE AK PARTİ DEĞİL HER KESİMDEN İNSANLAR VAR”
“Gelin fuhuştan, işretten, alkolden, uyuşturucudan ve kumardan vazgeçin. Ankara’da, İstanbul’daki ve diğer illerdeki günah evlerinizi, otellerde, yatlarda yediğiniz haltları ve inlerinizi biliyorlar. Girenler-çıkanlar kayıt altında.” diye uyarıyorsunuz. Uyardığınız bu kişiler AK Parti’den mi ya da AK Parti’ye çok yakın isimler mi?
Sadece AK Parti değil, her kesimden insanlar var. Derin yapıdan, paralel yapıdan, sermaye çevresinden insanlar var. 28 Şubat’ta emekli generaller vardı. Paralel yapının kamu kaynaklarını nasıl hortumladığını herkes biliyor.
“İLGEZDİ AİLESİ AK PARTİLİ YA DA DİNDAR DEĞİLDİ AMA…”
Peki, bu gizli kayıtları kimler çekiyor?
İstihbarat örgütleri, kripto ilişkiler içindeki basın mensupları, Mafya, her kesimden bir takım isimler olabilir. Sağ, sol, alevi, Sünni, milliyetçi, liberal, dindar, laik. İlgezdi AK Partili ya da dindar biri mi idi?
“O YAZIYI KALEME ALIRKEN GELECEK TEPKİLERDEN HİÇ ÜRKMEDİM”
Böylesine cesur bir yazıyı kaleme almak sizi hiç ürkütmedi mi? Mesela iktidar ile aranızın bozulması, ya da kendini mahallenizden bile tepki almak gibi?
Hayır. Niye ürkütsün. Aksine teşekkür, takdir aldım. Her yerde her zaman namuslu insanlar da var. Hz. Lut’un karısı iman etmedi ama Firavun’un karısı iman etti. Her yerde her zaman her çeşit insan vardır. Ben iyilerden yana olmaya çalışıyorum.
Bu yazı sonrası sizi arayan ve tepki gösterenler oldu mu?
Tabi birçok kişi, dua edenler, tebrik edenler, zaman zaman bu uyarıda bulunmam gerektiğini söyleyenler.
“UYARIM SADECE TÜRGEV DEĞİL, KENDİM DAHİL HERKES İÇİNDİ”
"İşadamı yolunacak kaz değildir. Siz ondan zorla alırsanız o da çalar, hile yapar" şeklinde yine çok sert bir yazınız vardı ve bazıları tarafından Dilipak'ın vakıf ile ilgili sözleri "TÜRGEV'i kast ediyor" yorumlarına neden oldu. TÜRGEV’i mi hedef aldınız gerçekten?
Kuranı kerimde bir ayet var "Şeytan sizi Allah’la aldatmasın" diye. Şeytan bir Sünni’ye cami, Alevi’ye cem evi, solcuya devrim ocağı diye gelecektir. Bir dindara kuran kursu, laik birilerine kültür sanat diye, herkesin önceliğini vesile kılarak gelecektir. Uyarım çok açık ve net, herkes içindi. İktidar için de, muhalefet için de. Benzer yazım, Ak Parti öncesinde de vardı, ANASOL M günlerinde de. Şeytan sizi en çok istediklerinizle kendine çağırır. Ağuyu altın tas içre sunar. Bal tuzağı kurar. Sözümün muhatabı, kendi nefsim de dâhil, herkes.
“GÜÇLÜLERDEN DEĞİL, ALLAH’TAN KORKUYORUM”
Sayın Dilipak siz cesur bir adam mısınız?
Allah'tan, zalimlerden korktuğumdan daha çok korkuyorum o kadar, güçlülerden beklediğimden daha fazlasını umuyorum Allah'tan. Allah’ın gazabından merhametine sığınmaya çalışıyorum o kadar.
“HİÇ SANSÜRLE KARŞILAŞMADIM”
Yazarken hiç sansür ya da otosansürle karşılaştığınız oluyor mu?
Hayır, asla. Bu arada hata yaparsam beni düzeltecek okurlar bahşeden Allah'a şükürler olsun.
“O KİŞİLERE KADINLAR ARACILIĞI İLE BAL TUZAKLARI KURUYORLAR”
TGRT’de Basın Odası adlı programda da yine ilginç bir şantaj iddiasını gündeme taşıdınız. “AK Partili işadamlarına kadın gönderip şantaj” yapıyorlar, dediniz… Bu olay nedir?
Bir takım menfaat çetelerinin, istihbarat örgütlerinin işadamlarına, bürokratlara ve siyaset adamlarına bal tuzakları kurduklarını söyledim. Kaab b. Zuheyr de şöyle demişti "Ağuyu altın tas içinde sunarlar, bal da onun suç ortağı" Bu işler dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.
“HEPSİ BİRLİKTE YİYORLAR HER HALTI”
“Otellerde, yatlarda yediğiniz haltları..." şeklindeki bu kaset uyarıları bizzat AK Parti’ye mi? Öyle değilse bile öyle algılandı ya da algılanmak istendi?
Hayır herkese. Zaten bu pisliğe bulaşanlar, her zaman içimizde, sağ-sol, fark etmiyor, hepsi birlikte yiyorlar her haltı.
“AK PARTİ’YE YÖNELİK ENDİŞEM VE RAHATSIZLIĞIM YOK AMA İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLERİN…”
AK Parti ile ilgili son zamanlarda bir endişeniz ya da rahatsızlığınız var mı?
Hayır. Aksine son seçimde, partinin lider kadrosu dışında en çok onların lehine çalışan bendim. Endişem ve rahatsızlığım yok. Onların başarısı için dua ediyorum. Ama bu arada "içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım" demiş oluyorum.
“AYRI DÜŞMÜYOR, BAZEN AYRI DÜŞÜNÜYORUZ”
Ayrı düştüğünüz konular var mı?
Olmaz olur mu? Biz insanız. Ayrı düşmek değil, aslında ayrı düşünmek demek daha doğru. Ki bu da zenginliğimizdir. Bize hayır gibi gelen de şer, şer gibi gelen de hayır olabilir.
“AK PARTİ’DE DAHA İYİ BİR KADRO OLABİLİRDİ”
AK Parti’yi eleştirdiğiniz konular neler?
Daha iyi bir kadro olabilirdi. Teşkilat çok fazla Ankara’ya bağlı. Bürokratik oligarşi ile baş etme konusunda yeterli değiller. Derin ve paralel yapı ile mücadelede ihmaller var. Daha başka başka konular da var tabi. Kültür ve sanat konusunda daha iyi olabilirlerdi.
“YANDAŞ DEĞİLİM AMA O YANDAŞLARDAN BİLE DAHA ETKİLİYİM TABANDA”
Size yandaş diyebilir miyiz ya da siz kendinizi nereye koyuyorsunuz?
Hayır. Ben sivil bir kişiyim. Sıradan bir AK partiliden daha fazla destekledim onları, ama sonuçta ben sivil biriyim. Eleştirmem gerektiği zaman da eleştiririm. 17 Aralık’tan 6 ay önce, Paralel olayının üzerine gitmedikleri, bu sürecin başlarına iş açacağını yazdım, eleştirdim. Sanırım AK Parti tabanında en etkili sivil kişilerden biriyim ben. O kesimde sevilen, takip edilen biriyim.
“KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR VERİR”
Mesela AK Parti’ye yakın ya da kendini öyle gören bazı gazetecilerin ekrandan esip gürlemesini, meslektaşlarını bile acımadan hedef gösterip, linç etme gayretlerini nasıl buluyorsunuz?
Herkes kendinden sorumlu. Sadece AK Parti'de değil her yerde, her zaman böyleleri olur ve sonuçta keskin sirke küpüne zarar verir. Eğer suç varsa biri suçu ve suçluyu da eleştirme hakkına sahiptir. Ama haksızlığa uğramak, kimseye haksızlık etme hakkı vermez.
“GAZETECİ ADİL OLMALI”
Gazetecilikte siz neye inanıyorsunuz, nasıl bir duruş lazım?
Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacaksınız. Yaşadığınız zamana ve mekâna adil bir şekilde şahitlik edeceksiniz. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek.
“HERKES LAYIK OLDUĞU MEDYAYA SAHİP OLUR”
İktidar yakın medya organları, tırnak içinde; havuz medyası dediğimiz o medyanın yazarları için Hakan Albayrak "Aslında çoğumuzun durduğu bir yer yok." demişti. Erdoğan, ne derse hepsi onu yazıyor diye de eklemişti. Siz ne düşünüyorsunuz?
Sözü sahibine sormak gerek. Medyada her çeşit adam var. Sonuçta bu medya bir toplumun aynasıdır. Tencere yuvarlanır kapağını bulur. Herkes layık olduğu gibi bir medyaya sahip olur.
Hakan Albayrak’ın son zamanlardaki eleştirilerinden dolayı Diriliş Postası’ndan gönderilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gönderilme değil bildiğim kadarı ile ortaklar arasında görüş farklılığı. Olur, böyle vakalar.
Erdoğan ne derse bazı yazarlar onu baz alıp yazıyor anladığım kadarıyla; peki siz de Erdoğanist misiniz?
Böyle bir soruya muhatap olmayı kendime yapılan haksızlık sayarım.
“BEN O GÖRÜŞTE DEĞİLİM”
Öyle bir atmosfer oluştu ki ülkede maalesef artık AK Parti’ye “Gözünün üzerinde kaş var” diyen herkes paralelci ya da hain olmakla suçlanıyor… Bu konuya da değinmenizi isterim…
O görüşte değilim. Her paralelci, Erdoğan’a ait ne varsa ona karşı olunca, kendi karşıtını üreten bir tepki ile karşılaşıyor olamaz mı? En azından ben o kategoride biri değilim. Bu da bir genellemenin doğru olmadığını gösteriyor.
Vicdanlı gazetecilik nasıl yapılır?
Vicdanlı, hakkaniyetli bir duruşla.
“UÇAKTA OLMASAM DA DUALARIMIZDA BULUŞUYORUZ”
Sizi Erdoğan’ın uçağında ya da çok fazla yakınlarında göremiyoruz, neden?
Yoo. Dualarımızda buluşuyoruz. Ben çok yoğunum. Gitmem gerekirse giderim. Ama rutin bir ziyaret için vaktim yok. Hem haberci arkadaşlar o iş için daha uygun olabilir.
“YAZILI BASIN TİRAJİK, SOSYAL MEDYA FELAKET, İNTERNET YÜKSELİŞTE”
Türkiye’de gazeteciliğin geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?
Basılı medya için trajik, sosyal medya felaket, internet medyası yükselişte, ama kat etmemiz gereken daha uzun bir yol var.
Başbakan Davutoğlu, "Cuma günleri ile öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık" dedi. Bazı gazeteciler buna çok sert tepki gösterdi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Doğru yönde ileri doğru atılmış bir adim. Ne diyebilirim ki, Allah razı olsun.
Bundan 15 yıl önce devlet memurları cuma namazı kılabilecekler diye söyleselerdi, o günün şartlarında inanır mıydınız?
Çok geç kalındığını düşünüyorum. Allah dilediği zaman her şey olur. Kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah’a inanıyorum ben. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz. Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler, arif onu seyrehler, görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.
“BAŞKANLIK SİSTEMİ BUGÜN YA DA YARIN OLACAK”
Başkanlık sistemi yine dönüp, dolaşıp temcit pilavı gibi önümüze kondu. Ne düşünüyorsunuz, artık zamanı geldi mi bu sistemin?
Dönüp gelmedi, zaten hep gündemdeydi. Olacak. Bugün 12 Eylül anayasası, sınırsız ve sorumsuz bir başkanlık sistemine imkân veriyor. Sınırlı ve sorumlu bir başkanlık sistemi bugün ya da yarın olacak.
Türkiye sizce bu sistemi kaldırabilir mi?
Türkiye’nin geldiği nokta yeni vizyon buna dayatıyor.
Dış ilişkilerimiz epeyce bir gergin, Erdoğan’ın Rusya ve hatta Putin’e kafa tutmasını ve meydan okumasını nasıl buluyorsunuz?
Artık "hayır" diyebilen bir Türkiye var. Alışacaklar.
“ERDOĞAN, CESUR, ŞANSLI VE KARARLI BİR LİDER”
Siz Erdoğan’ın liderliğini nasıl buluyorsunuz? Cesur mu?
Cesur ve şanslı, kararlı, tarih yorumu ve gelecek tasavvuru olan bir medeniyet algısı ve vizyonu koyuyor ortaya. Toplumun inanç değerlerine dayalı bir dünya görüşü var.
Son günlerde tırmanan yeni bir gerilim var. Suudi Arabistan-İran gerilimi… Nereye varır bu olay, bizi etkiler mi? Bölgedeki bu ürkütücü saflaşmanın sonuncunda kimleri ne bekliyor?
Bölgede yaşanan her olay bizi etkiler. Kriz, kendini yönetene hizmet eder. Bölgede Türkiyesiz bir çözüm mümkün değil. ABD, AB ve Rusya İran ve Suud üzerinde bilek güreşi yapıyor. Arap ve Fars gladyatörler üzerinden bir meydan okuma söz konusu. Taraflar birbirinin varlığını gerekçe göstererek bölgeye inmeye alışıyor. Bildik bir oyun oynanıyor.
Sizin 2016’dan beklentileriniz ne?
Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir. Bundan sonra güç ve servetle iktidar olacağız. Dilerim servetimiz gücümüz aklımız ve imanımıza değil. Aklımız ve imanımız servetimize ve gücümüze istikamet kazandırır.