Abdülkadir Selvi'den Zaman'ın çağrısına sert yanıt!

Zaman'ın "ya istifa et ya özrü dile" diye seslendiği Abdülkadir Selvi, iddialarını yinelerken hatasını da kabul etti.

CNN Türk ekranlarında Zaman ve Bugün gazetelerini hedef alan açıklamaları ile hararetli bir polemiğin kapısını aralayan Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, Zaman'dan gelen "istifa et ya da özür" açıklamasına yanıt verdi.

RENKLİ ÇIKTIDA TARİH OKUNAKLI DEĞİLDİ 19'U 18 SANDIM

24 ekranlarında Elif Çakır'ın sorularını yanıtlayan Selvi, Zaman ve Bugün'ün 17 Aralık'ın ardındaki akıl ile organik bir ilişki içinde olduğu yönündeki iddiasını tekrar ederken 19 Aralık'a ait gazeteleri 18'ine ait olarak gösterdiği iddiasını kabul etti. Selvi "Bugün ve Zaman gazetelerinin sayılarını gösterdim, bunlar büyütüldüğünde 18 Aralık, 19 Aralık belli olmuyor, yine Zaman gazetesinin renkli çıktısında tarih belli olmuyor, 18 Aralık olarak okudum." dedi.

DAHA OPERASYON SÜRERKEN BUNLAR YAYINLANDI

Elif Çakır: Gündeme ilişkin önemli şeyler yazıyorsun. Gülen medyasının dikkatle takip ettiği bir isimsin.

Abdülkadir Selvi: Ben de onları takip ediyorum.

Elif Çakır: Seninle ilgili, Selvi'nin üç trajikomik yalanı diye, kara propaganda yürüten bir medya var, buradan başlayalım.

Abdülkadir Selvi: Ben de onları takip ediyorum, bekledim, özellikle 24 saati aşkın bir süredir de sabrettim ki içerideki kin ve nefreti kussunlar diye. Ta dershaneler sürecinde de gördüm ki, sosyal medyada kara propaganda elemanı olunca çok nefret kazanırlar. Ben onları tek tek izah edeyim. Burada şu var, bir TV programında Bugün ve Zaman gazetelerinin sayılarını gösterdim, bunlar büyütüldüğünde 18 Aralık, 19 Aralık belli olmuyor, yine Zaman gazetesinin renkli çıktısında tarih belli olmuyor, 18 Aralık olarak okudum. Evet 17 Aralık operasyonuyla ilgili bakanlara ilgili fezleke, cemaat medyasının Zaman ve Bugün isimli gazetelerinde çıktı. Polisler, operasyonu yapanlar, cemaat medyası ortak çalışıyor. Daha operasyon devam ederken alınan evraklar, belgeler incelenmemişken, mühürlü torbalar açılmamışken bunları yayınladı. Ben bunu dile getirdim.


Elif Çakır: Bunu Emniyet de doğruladı, bu gazetelerden takip ettik diye.

Abdülkadir Selvi: 25 Aralık'ta tedbir kararı kaldırılmadan, mal varlıklarına tedbir konulması doğru değil denildi. Burada yaptığım bir hata var, not almam gerekirdi. Korku dağları sarmış, bu tarihe sığınacak bir şeyleri kalmamış.

Elif Çakır: Bu operasyonun ayıbından utanmıyorlar

Abdülkadir Selvi: Benim dile getirdiğim iddiadan hicap duymuyorlar, bunu dile getiriyorlar. İkincisi 17 Aralık gecesinde insanlar alınırken, programın katılımcıları gece değil sabah diye düzelttirdiler, bu ikinci yalan dediler. Üçüncüsü orada diyorlar ki bu bilgiler, gizlilik kararı olduğu için avukatları henüz gözaltına alınma nedenini bilmeden bunlar bakanlarla ilgili fezlekeleri yayınladılar. Diyorlar ki o günkü tüm gazetelerde bu bilgiler vardı dediler. Adalet Bakanlığı, Meclis de bu fezlekelerin içeriğine bakamazlar önüne gelse bile, usule bakarlar. Ama bu gazete içeriği yayınlıyor. Şimdi başlayalım.

Elif Çakır: 25 Aralık'ta da aynısını yaptılar. Onlar gözaltına alındı, görevden alındı dediler.

FEZLEKE SADECE BU GAZETELERDE VAR

Abdülkadir Selvi: O gününün gazeteleri Milliyet, bakanların fezlekesiyle ilgili haber yok, Yeni Şafak, Hürriyet birinci sayfasında fezleke haberi yok. Bu sefer arka medyası olan gazetelere servis ediyorlardı, sadece cemaat medyasına servis etmişler. Star gazetesinde de yok. Madem bu defteri açtılar, ben onlarla hesaplaşalım. Bugün gazetesinde ne yazıyor. Teknik ve fiziki takibe yakalanan diyor (daha bakanlarla belli değil) 4 bakanın fezlekesi Meclis'e gönderildi. Ben bugün Adalet Bakanlığı ve Meclis'ten araştırdım. Tarih 31 Aralık, siz bunu nasıl buluyorsunuz. Bu fezlekeler 2 Ocak tarihinde hazırlanmış, özel bir kuryeyle Adalet Bakanlığı'na gönderilmiş, ulaşma tarihi 3 Aralık. Şimdi diyecekler gazetecilik önceden bilgi almaktır. Hangi bakanın neyle suçlandığı bilinmezken bunu yayınlamışsın, bu ne demektir, paralel yapının ortaya çıkması demektir. Uğraşırlarsa Elif Çakır, ben de onlarla uğraşmaya devam edeceğim.

Elif Çakır: Kirli bir savaş var, Türkiye cumhuriyet tarihinden bu yana, Gülen Cemaati'nin 70'lerden bu yana ortaya çıkmasından beraber biz cemaati iyi biliyorduk. İlk kez bir cemaat vesayet gücünü aldı yanına, nereden aldılar?

BEN DE RİSALE-İ NUR ORTAMINDAN GELMİŞİM

Abdülkadir Selvi: Ben de Risale-i Nur ortamından gelmişim. Ben bir kitap yazmıştım, Hocaefendi'yi ziyaret etmiştim, şimdi teşhir ediyorlar. Bu bir ayıp mı?

Elif Çakır: Bizi tehdit ettiler, Abant Platformu'na gelecekler hesap verecek diye, GYV Başkanı Mustafa Yeşil özür beyan etmedi.

Abdülkadir Selvi: Böyle olduğu sürece, siz insanları oraya davet ederken, bunu aleyhimizde kullanmak üzere mi davet ettiniz.

Elif Çakır: Biz Allah rızası için bazı insanların yanına giderken, onlar bu günler için bizi fişlemişler, çetele tutmuşlar.

HİÇ BİR CEMAATİN YAPMADIĞINI YAPMADILAR

Abdülkadir Selvi: Ben bunu çetele olarak görmüyorum. Bu süreç başlayınca Türkiye'deki hiçbir cemaatin girişmediği bir eyleme giriştiler. Ne Süleymancıların, Nurcuların, Nakşilerin, Kadirilerin girişmediği bir şekilde, medyadaki kara propaganda elemanı vb.lerinin yaptığı bir işe giriştiler. 7 Şubat, 17 Aralık ve 25 Aralık'ta doğrudan Erdoğan'ı hedef alan bir operasyona girdiler. Ben bu operasyonu dış bağlantıları iç bağlantılardan daha güçlü bir operasyon gördüm. Hedef Erdoğan'ı bitirmek, şimdi dışarıdan aldığı bir ihaleyle cemaat Erdoğan'ı Cumhurbaşkan'ı seçtirmemek ve Erdoğan'sız AK Parti istediler. Farklı alanlara yöneliyor, MİT'e, Halkbank'a... AK Parti'yi düşürmek, bitirmek, Erdoğan'sız bir Çankaya, AK Parti ve Türkiye yaratmak istediler.

Elif Çakır: Paralel yapının tüm ayakları ortaya çıktı mı?

DIŞ BAĞLANTILARI HENÜZ ORTAYA ÇIKMADI

Abdülkadir Selvi: Ben tam olarak ortaya çıktığını düşünmüyorum. Operasyonel olan ayakları ortaya çıktı, bazıları deşifre oldu. Ama dışarıda işbirliği yaptığı güçler ortaya çıkmadı. Bu operasyonel ayakları kullananlar ortaya çıkmadı.

Elif Çakır: Hüseyin Gülerce de bu bağlamda yazılar yazıyor, paralel yapı varsa yargılansın, tüm cemaat töhmet altında bırakılmamalı diyor. Bu nedir?

TÜRKÖNE, VURAL SAVAŞ'IN HAZİN ÇİZGİSİNE DÜŞTÜ

Abdülkadir Selvi: Tabi Gülerce olgun kişiliğiyle... Tabi Mümtaz'er Türköne, AK Parti kapatılmalı diyerek, Vural Savaş'ın hazin çizgisine düştü. Gülerce'ye dönersek, operasyon yapanlar aynı savcılar, UYAP'ta başka dosyalar açıp Erdoğan'ı dinliyorlar, aynı polislerle operasyon yapıyorlar. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonunda yaşananlar açık. Bu cemaat için çok büyük tehdit, cemaatin okulları var. Cemaatin net bir tavır ortaya koyması lazım. Hangi cemaat ferdi, bu ülkede Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın dinlenilmesini onaylar. Sayın Başbakan'ın dili yerinde bir dildir.

CEMAATİN MEDYAYA BASKISI KONUŞULMUYOR

Elif Çakır: Medyadaki baskıdan konuşalım. Sanki 28 Şubat'ta bir şeyler olmamış gibi.

Abdülkadir Selvi: Bu taktik böyle, Menderes döneminde de bu uygulandı. CHP kasasından Yunus Nadi'ye gazete kurduruldu. Menderes'in idam ipinin parasını ailesinden istediler. İsmet Paşa'yı bize demokrasi kahramanı olarak sundular, Mememen'in, Dersim'in faillerini demokrat olarak gösterdiler. Kenan Evren diyor ki "Bizi eleştiriyor medya ama iktidara geldiğimizde yağ çekiyorlardı" Kenan Evren ilk yurtiçi gezisine çıktığımızda övdüler. 27 Mayıs öyle. Bizim medya vesayetçilerin yanında. Seçilmişlere baskı yapıyorlar. AYM, CHP'nin geçen yıl Kanaltürk'e, Tuncay Özkan'a ödenen parayı haksız buldu. Halk TV mesela. Burada en önemli şey cemaatin sansürü konuşulmuyor. Turgay Ciner'e gittik, bir yazar vardı, Gülen aleyhinde yazı yazılmayacak diye. O zaman protesto oldu, genel yayın yönetmenleri Hocaefendi'ye dokunulmayacak denilerek o koltuğa oturdular. Yasadışı dinlemeler varken bunu savunuyorlar. Madem siz Meclis kürsüsünden bunu yayınlıyorsanız, sağa sola CHP MHP dinlemeleri de koyup yayınlayalım. Bu bir sürpriz değil.

Elif Çakır: Ben şöyle bir şey anlatayım. Hürriyet'in Kılıçdaroğlu iktidara koşuyor diye bir manşeti var. Yazı işlerinde olan bir durum varmış. Kılıçdaroğlu Ankara bürosuna geliyor, bizi biraz yağlayın diye. İktidara yürüyoruz demiş Kılıçdaroğlu. Koşuyoruz diyelim diyorlar, halbuki yürüyoruz demiş. İnsanların söylemediği şeyi manşet yapanlar, bugün bize bunu diyorlar?

Abdülkadir Selvi: Onlar CHP'ye genel başkan tayin ederken gazetecilik görevini yapmış olur, birisi bana misyoner gazeteci dedi, baktım ki CHP'den üye olmuş. Tufan Türenç'e demişler, ya CHP PM üyesi denilmiş ya da gazetecilik. Kongrede Kılıçdaroğlu'nun gelişini alkışlayan adam gazeteci oluyor. Böyle ucuzluk yok.

TARAF OPERASYON GAZETESİ OLDU

Elif Çakır: Taraf'ta bir Bosna haberi var.

Abdülkadir Selvi: Ben Taraf'ın çok yaşaması için çalışan biriyim ama Taraf bir süre sonra operasyon gazetesine dönüştü. Bu operasyonun merkesinde Taraf var. Bu tür haberler üzerinde hiç durmayalım.

Elif Çakır: Merkez aynı ama

Abdülkadir Selvi: Biliyorsun Taraf'ta bir tasfiye olmuştu, bir Başbakan bulsalar, gazete başına geçirecekler. Ankara bürosuna talimat verip, CHP'li bazı vekiller, AKP aleyhine bize dosya verecek diyorlar.

STV'DEKİ PEYGAMBERLİ SAHNEYE TEPKİ

Elif Çakır: Dini duyguların hasar gördüğüne inanıyorum. Siyaset, ekonomi bir şekilde düzelir. TUSKON'dan Mustafa Günay olduğunu sanıyorduk, twittleri ikiye katlayın diye ama İzmir Işıklar Lisesi müdürüydü, STV'deki dizi var.

Abdülkadir Selvi: Bediüzzaman Hazretleri'ni Tandoğan, çağırıp başına şapka taktırmak, sarığını çıkarmak istettirdiğinde, bu baş buradan gider diyor. Birçok insanlar alet olmadı. Peygamber efendimiz nasıl sosyal medya gibi bir kirli alan dahil edilir.

Elif Çakır: Kadir Mısırlıoğlu'nun anılarında var, bir arsa var, peygamber diyor, bu arsayı alın dedi diye. Bir bakıyorlar Gülen ağlıyor, Hz. Peygamberimiz de buraya bakmış benden önce diyor.

Abdülkadir Selvi: Bir kamyon kasasına, twittera kimse Peygamberimiz alet etmesin, kötü çarpar. Karikatür oluyor buna ayaklanıyor ama dini bir cemaatten gelmesi çok kötü.