Abdülkadir Selvi'den Arınç'a yanıt: Allah'tan başka kimsenin önünde boyun eğmem!
Televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, iktidara yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi'ye başbakanlık için adı geçenler ile ilgili yazı ve yorumları için tepki göstermişti.
"Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, televizyonların Ankara Temsilcileri ile sohbet toplantısında Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili soru üzerine ismimden söz etti." dediği yazısında Abdülkadir Selvi, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili analizlerini çarpıcı bir dille okurlarına aktardı.
Cevap versem mi vermesem mi? başlıklı yazısında, bir gazeteci olarak perde arkasındaki gelişmeleri okurların ulaştırma çabasında olduğunu, geçmişte de AK Parti iktidarlarında da siyasilerle "gazeteci mesafesini" korumaya çalıştığını yazdı.
"Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı 1995 yılında Meclis'e geldiği günden bu yana tanıyan, çok iyi hukuku olan biri olarak şunu söyleyeyim ki, ben kendisini Allah için seviyorum" diyen Selvi "Sitemini anlayışla karşılayabilirim. TV ekranlarından gönderdiği selamı alıyor ve 'Aleyküm selam' diye yanıtlıyorum" diye yazdı.
İşte Selvi'nin kaleminden Bülent Arınç'a verdiği yanıt:
Öncelikle şunu belirtmek isterim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi kritik bir süreçten geçilirken Ankara'nın nabzını tutmaya ve ulaşabildiğim perde arkası bilgileri okuyucularımıza ulaştırmaya çalışıyorum. Bunun görevimin bir gereği olduğuna inanıyorum.
Meslek hayatımda Özal'ın Cumhurbaşkanlığı sürecini kıyısından köşesinden izledim. 1989 yerel seçimlerinde ANAP'ın yüzde 21.75'e düştüğü, muhalefetin Özal'a istifa çağrıları yaptığı gece Başbakanlık Konutu'nun önünde bekleyen muhabirlerinden biriydim. Özal istifa etmeyecek haberini geçtim. Özal Cumhurbaşkanlığı yeminini etmek üzere Meclis'e geldiğinde biz Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'un bir adım geriden izlemesine odaklanmıştık. Meğer Özal o sırada Akbulut'u hükümeti kurmakla görevlendirmiş.
Demirel'in cumhurbaşkanı adaylığını, İsmet Abi'nin seçimini Köksal Toptan'ın mücadelesini ve sarışın kadın Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanlığına ve Başbakanlığa uzanan süreci içeriden izledim. Tansu Çiller'e şans verilmediği bir dönemde kendisiyle görüşen üçüncü kişiydim. DYP Genel Merkezi'nde, İsmet Abi'nin kazanacağı hesabı üzerine Genel İdare Kurulu listesinin hazırlandığı anlara tanıklık ettim.
Ama hep bu süreçlerde bir gazeteci mesafesinde kaldım.
Abdullah Gül'ün adaylığı, seçildiği halde 367 formülü ile önünün kesilmesi ve ikinci kez seçilmesi süreçlerini ulaşabildiğim bilgiler ışığında Yeni Şafak'ta haber-analiz olarak yazdım.
O zaman da gazeteci mesafesini korudum.
Yeni süreçte de aynı noktadayım.
AK Parti ve Türkiye kritik bir süreçten geçerken yine altını çizerek söyleyeyim ulaşabildiğim perde arkası bilgiler ışığında kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyorum.
02.04.2014 tarihinde, 'Tabii Gül modeli geçerli olur, partinin başına geçerse Başbakanlık konusunda iki formül ön plana çıkıyor.
1-Abdullah Gül Genel Başkan, Bülent Arınç Başbakan' diye yazdım.
05.05.2004 tarihinde,
'Bülent Abi yani Bülent Arınç ya da piyasalara güven vermesi ve halkın ekonominin geleceği konusunda kaygı duymaması için Ali Babacan ismi ön plana çıkmaya başladı' diye yazdım.
04.06.2014 tarihinde,
'Abi olarak Bülent Arınç'ın Başbakan Yardımcısı olduğu, Numan Kurtulmuş'un kabineye girdiği' diye yazdım.
Daha 21.04.2014 tarihinde, 'Hesap yapanlar dikkate alıyor mu orasını bilmem ama bu hesapların bir yerinde ise Bülent Arınç'ın yer alması gerekiyor' diye uyarmıştım.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Devlet Bahçeli'ye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in isimlerini önerdiğini, Başbakan Erdoğan'la görüşmesinde Cumhurbaşkanı Gül'ün isminizi deklare edelim spekülasyonlara meydan vermeyelim dediğini yazdım.
An itibariyle Cumhurbaşkanı Gül ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu çevresinde bir kümelenme olduğunu belirttim. Ama sürecin çok dinamik olduğunu sürekli olarak vurguladım.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı 1995 yılında Meclis'e geldiği günden bu yana tanıyan, çok iyi hukuku olan biri olarak şunu söyleyeyim ki, ben kendisini Allah için seviyorum.
Sitemini anlayışla karşılayabilirim. TV ekranlarından gönderdiği selamı alıyor ve 'Aleyküm selam' diyorum. Ben saygılı ama bir o kadar da onurlu bir insanım. Allah'tan başka kimsenin önünde boyun eğmem.
Mesleğini yapmaya gayret eden birisi olarak, yeni süreçte de gelişmelere gazetecilik mesafesinde durmaya, perde arkasını yansıtmaya ve anın fotoğraflarını çekmeye devam edeceğim.
Gerisi siyasetçilerin işi.
Cevap versem mi vermesem mi? başlıklı yazısında, bir gazeteci olarak perde arkasındaki gelişmeleri okurların ulaştırma çabasında olduğunu, geçmişte de AK Parti iktidarlarında da siyasilerle "gazeteci mesafesini" korumaya çalıştığını yazdı.
"Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı 1995 yılında Meclis'e geldiği günden bu yana tanıyan, çok iyi hukuku olan biri olarak şunu söyleyeyim ki, ben kendisini Allah için seviyorum" diyen Selvi "Sitemini anlayışla karşılayabilirim. TV ekranlarından gönderdiği selamı alıyor ve 'Aleyküm selam' diye yanıtlıyorum" diye yazdı.
İşte Selvi'nin kaleminden Bülent Arınç'a verdiği yanıt:
Öncelikle şunu belirtmek isterim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi kritik bir süreçten geçilirken Ankara'nın nabzını tutmaya ve ulaşabildiğim perde arkası bilgileri okuyucularımıza ulaştırmaya çalışıyorum. Bunun görevimin bir gereği olduğuna inanıyorum.
Meslek hayatımda Özal'ın Cumhurbaşkanlığı sürecini kıyısından köşesinden izledim. 1989 yerel seçimlerinde ANAP'ın yüzde 21.75'e düştüğü, muhalefetin Özal'a istifa çağrıları yaptığı gece Başbakanlık Konutu'nun önünde bekleyen muhabirlerinden biriydim. Özal istifa etmeyecek haberini geçtim. Özal Cumhurbaşkanlığı yeminini etmek üzere Meclis'e geldiğinde biz Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'un bir adım geriden izlemesine odaklanmıştık. Meğer Özal o sırada Akbulut'u hükümeti kurmakla görevlendirmiş.
Demirel'in cumhurbaşkanı adaylığını, İsmet Abi'nin seçimini Köksal Toptan'ın mücadelesini ve sarışın kadın Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanlığına ve Başbakanlığa uzanan süreci içeriden izledim. Tansu Çiller'e şans verilmediği bir dönemde kendisiyle görüşen üçüncü kişiydim. DYP Genel Merkezi'nde, İsmet Abi'nin kazanacağı hesabı üzerine Genel İdare Kurulu listesinin hazırlandığı anlara tanıklık ettim.
Ama hep bu süreçlerde bir gazeteci mesafesinde kaldım.
Abdullah Gül'ün adaylığı, seçildiği halde 367 formülü ile önünün kesilmesi ve ikinci kez seçilmesi süreçlerini ulaşabildiğim bilgiler ışığında Yeni Şafak'ta haber-analiz olarak yazdım.
O zaman da gazeteci mesafesini korudum.
Yeni süreçte de aynı noktadayım.
AK Parti ve Türkiye kritik bir süreçten geçerken yine altını çizerek söyleyeyim ulaşabildiğim perde arkası bilgiler ışığında kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyorum.
02.04.2014 tarihinde, 'Tabii Gül modeli geçerli olur, partinin başına geçerse Başbakanlık konusunda iki formül ön plana çıkıyor.
1-Abdullah Gül Genel Başkan, Bülent Arınç Başbakan' diye yazdım.
05.05.2004 tarihinde,
'Bülent Abi yani Bülent Arınç ya da piyasalara güven vermesi ve halkın ekonominin geleceği konusunda kaygı duymaması için Ali Babacan ismi ön plana çıkmaya başladı' diye yazdım.
04.06.2014 tarihinde,
'Abi olarak Bülent Arınç'ın Başbakan Yardımcısı olduğu, Numan Kurtulmuş'un kabineye girdiği' diye yazdım.
Daha 21.04.2014 tarihinde, 'Hesap yapanlar dikkate alıyor mu orasını bilmem ama bu hesapların bir yerinde ise Bülent Arınç'ın yer alması gerekiyor' diye uyarmıştım.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Devlet Bahçeli'ye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in isimlerini önerdiğini, Başbakan Erdoğan'la görüşmesinde Cumhurbaşkanı Gül'ün isminizi deklare edelim spekülasyonlara meydan vermeyelim dediğini yazdım.
An itibariyle Cumhurbaşkanı Gül ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu çevresinde bir kümelenme olduğunu belirttim. Ama sürecin çok dinamik olduğunu sürekli olarak vurguladım.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı 1995 yılında Meclis'e geldiği günden bu yana tanıyan, çok iyi hukuku olan biri olarak şunu söyleyeyim ki, ben kendisini Allah için seviyorum.
Sitemini anlayışla karşılayabilirim. TV ekranlarından gönderdiği selamı alıyor ve 'Aleyküm selam' diyorum. Ben saygılı ama bir o kadar da onurlu bir insanım. Allah'tan başka kimsenin önünde boyun eğmem.
Mesleğini yapmaya gayret eden birisi olarak, yeni süreçte de gelişmelere gazetecilik mesafesinde durmaya, perde arkasını yansıtmaya ve anın fotoğraflarını çekmeye devam edeceğim.
Gerisi siyasetçilerin işi.