ABD'deki Reza Zarrab dosyasından: TMSF'nin el koyduğu bankada kara para aklandı
Bin sayfayı bulması beklenen asıl iddianamenin temmuza sarkması kesinleşti.
17/25 Aralık soruşturmalarının odağındaki İran asıllı işadamı Reza Zarrab'ı ABD’de tutuklatan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın soruşturma dosyasındaki yeni isimler ortaya çıkmaya devam ediyor. Türkiye’de bir düzineye yakın bankayı ilgilendiren soruşturmanın odağındaki bankalardan biri de 2011 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konmuş olan Arap-Türk Bankası. Buna göre birçok işlem, ambargo delme ve kara para aklama şüphesiyle Amerikan Merkez Bankası (FED) soruşturmalarının ilgi alanına girmiş.
Bharara’nın Zarrab dosyasından sorumlu iki yardımcısı Sidhardha Kamanaju ve Michael Lockard, dosyanın derinliği ve trafiği karşısında yoğun mesai harcamalarına rağmen asıl iddianamenin haziran ayına yetişmeyeceği kanaatine vardı. Bin sayfayı bulması beklenen asıl iddianamenin temmuz ayına sarkması kesinleşti.
Dava Türkiye’de bir düzineye yakın bankayı ilgilendirirken, bunlardan biri, 2011 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konmuş olan Arap-Türk Bankası. A&T Bank olarak da bilinen banka, soruşturmada önemli bir aktör olarak anılıyor. 4 Temmuz 2011’de TMSF’nin el koyduğu banka aslında devrik Libya lideri Muammer Kaddafi’nin bankası olmasıyla tanınıyor. O dönemde iç savaşın ortasında kalan Libya’nın Libyan Foreign Bank’ın (LFB) yüzde 62.37’sine sahip olduğu A&T Bankası’na el koyma kararını TMSF, aynı tarihli Hürriyet haberine göre şöyle almıştı:
“5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 18. maddesinin (5) numaralı fıkrasına istinaden, Libyan Foreign Bank’ın mülkiyetinde bulunan Arap Türk Bankası A.Ş’nin yüzde 62.37 oranındaki hissesinin temettü dışındaki ortaklık hakları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1970 ve 1973 sayılı kararları ile 2011/2001 sayılı Bakanlar Kurulu kararının uygulanması Libyan Foreign Bank açısından sona erdirilinceye kadar Fon tarafından kullanılacaktır.”
"Vurdumduymazlık"
Cumhuriyet'ten İlhan Tanır'ın haberine göre, Bazı dış gözlemciler BMGK’nın bu kararlarına rağmen bankaya el koyma işleminin tahkimlik mevzu olduğunda ısrarcı. Bharara’nın iddianamesinde, Libya’nın iç savaşta olduğu dönemde BDDK kararıyla 10 aylığına el konulan bankanın o kısa zamanda yaptığı ve yasadışı olduğu iddia edilen bazı işler detaylarıyla anlatılıyor. Bu 10 ayda yapılan birçok işlem, ambargo delme ve kara para aklama şüphesiyle Amerikan Merkez Bankası (FED) soruşturmalarının ilgi alanına girmiş.
Zarrab davasının bir başka ayağı Türkiye’deki medya dünyasına uzanıyor.1000 sayfayı bulması beklenen iddianameden haberi olan kaynaklara göre dosyada Türkiye’de iktidara yakın medyadan bazı köşe yazarları, genel yayın yönetmenleri ve 2 gazete patronu var. Bu isimlerin ‘Zarrab ile kara para ilişkisi nedeniyle’ Amerikan federal savcılığı yetkilileri tarafından ‘çete’ olarak adlandırılıp mercek altına alındığı belirtildi. Öte yandan savcı Bharara’nın ofisinde yargıç Richard M. Berman’ın kefaleti reddedeceği beklentisi hâkim.
O dönemde BDDK’da karar verici makamlarda görev yapan yetkililer ve bu işlemlerin yapılmasına karar veren siyasi figürlerin bu soruşturma bağlamında şüpheli olduğu ve Bharara’nın Türkiye’deki soruşturmasının ilgi alanına girdiği öğrenildi. O dönemde BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Başkan Yardımcısı İhsan Uğur Delikanlı, İkinci Başkan Muttalip Ünal, Kurul üyeleri Mustafa Akın, Servet Taşdelen, Can Akın Çağlar, Mustafa Akın, Erol Berktaş, Hüseyin Al idi.
13 Mart 2012’de Habertürk’ün ekonomi sayfasında A&T’nin Türk nezaretinden çıkmasıyla ilgili şu bilgi veriliyor:
“LFB’yi temsilen görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür görevden alındı. Kurul üyeleri yerine Feyzi Çutur, İsmail Güler, Oğuz Kayhan, Hikmet Aydın Simit ve Yusuf Dağcan, genel müdürlüğe de Osman Arslan getirildi.” Diğer bir ifadeyle bu isimler, 10 aylık el koyma süresince bankaya atanıp o süreçteki milyarlarca dolarlık kara para aklama trafiğinde bankaya nezaret eden kişilerdi.
Bu isimlerden özellikle bazılarının Bharara’nın soruşturmasında önemli yer kapladığı anlaşıldı. A&T Bank’a genel müdür atanan Osman Arslan şimdi Ziraat Katılım’ın da genel müdürü. Arslan’ın bu çark içinde önemli bir figür olarak yer aldığı kabul ediliyor.
Bharara’nın Zarrab dosyasından sorumlu iki yardımcısı Sidhardha Kamanaju ve Michael Lockard, dosyanın derinliği ve trafiği karşısında yoğun mesai harcamalarına rağmen asıl iddianamenin haziran ayına yetişmeyeceği kanaatine vardı. Bin sayfayı bulması beklenen asıl iddianamenin temmuz ayına sarkması kesinleşti.
Dava Türkiye’de bir düzineye yakın bankayı ilgilendirirken, bunlardan biri, 2011 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konmuş olan Arap-Türk Bankası. A&T Bank olarak da bilinen banka, soruşturmada önemli bir aktör olarak anılıyor. 4 Temmuz 2011’de TMSF’nin el koyduğu banka aslında devrik Libya lideri Muammer Kaddafi’nin bankası olmasıyla tanınıyor. O dönemde iç savaşın ortasında kalan Libya’nın Libyan Foreign Bank’ın (LFB) yüzde 62.37’sine sahip olduğu A&T Bankası’na el koyma kararını TMSF, aynı tarihli Hürriyet haberine göre şöyle almıştı:
“5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 18. maddesinin (5) numaralı fıkrasına istinaden, Libyan Foreign Bank’ın mülkiyetinde bulunan Arap Türk Bankası A.Ş’nin yüzde 62.37 oranındaki hissesinin temettü dışındaki ortaklık hakları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1970 ve 1973 sayılı kararları ile 2011/2001 sayılı Bakanlar Kurulu kararının uygulanması Libyan Foreign Bank açısından sona erdirilinceye kadar Fon tarafından kullanılacaktır.”
"Vurdumduymazlık"
Cumhuriyet'ten İlhan Tanır'ın haberine göre, Bazı dış gözlemciler BMGK’nın bu kararlarına rağmen bankaya el koyma işleminin tahkimlik mevzu olduğunda ısrarcı. Bharara’nın iddianamesinde, Libya’nın iç savaşta olduğu dönemde BDDK kararıyla 10 aylığına el konulan bankanın o kısa zamanda yaptığı ve yasadışı olduğu iddia edilen bazı işler detaylarıyla anlatılıyor. Bu 10 ayda yapılan birçok işlem, ambargo delme ve kara para aklama şüphesiyle Amerikan Merkez Bankası (FED) soruşturmalarının ilgi alanına girmiş.
Zarrab davasının bir başka ayağı Türkiye’deki medya dünyasına uzanıyor.1000 sayfayı bulması beklenen iddianameden haberi olan kaynaklara göre dosyada Türkiye’de iktidara yakın medyadan bazı köşe yazarları, genel yayın yönetmenleri ve 2 gazete patronu var. Bu isimlerin ‘Zarrab ile kara para ilişkisi nedeniyle’ Amerikan federal savcılığı yetkilileri tarafından ‘çete’ olarak adlandırılıp mercek altına alındığı belirtildi. Öte yandan savcı Bharara’nın ofisinde yargıç Richard M. Berman’ın kefaleti reddedeceği beklentisi hâkim.
O dönemde BDDK’da karar verici makamlarda görev yapan yetkililer ve bu işlemlerin yapılmasına karar veren siyasi figürlerin bu soruşturma bağlamında şüpheli olduğu ve Bharara’nın Türkiye’deki soruşturmasının ilgi alanına girdiği öğrenildi. O dönemde BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Başkan Yardımcısı İhsan Uğur Delikanlı, İkinci Başkan Muttalip Ünal, Kurul üyeleri Mustafa Akın, Servet Taşdelen, Can Akın Çağlar, Mustafa Akın, Erol Berktaş, Hüseyin Al idi.
13 Mart 2012’de Habertürk’ün ekonomi sayfasında A&T’nin Türk nezaretinden çıkmasıyla ilgili şu bilgi veriliyor:
“LFB’yi temsilen görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür görevden alındı. Kurul üyeleri yerine Feyzi Çutur, İsmail Güler, Oğuz Kayhan, Hikmet Aydın Simit ve Yusuf Dağcan, genel müdürlüğe de Osman Arslan getirildi.” Diğer bir ifadeyle bu isimler, 10 aylık el koyma süresince bankaya atanıp o süreçteki milyarlarca dolarlık kara para aklama trafiğinde bankaya nezaret eden kişilerdi.
Bu isimlerden özellikle bazılarının Bharara’nın soruşturmasında önemli yer kapladığı anlaşıldı. A&T Bank’a genel müdür atanan Osman Arslan şimdi Ziraat Katılım’ın da genel müdürü. Arslan’ın bu çark içinde önemli bir figür olarak yer aldığı kabul ediliyor.