“ALİ KARACAN HASAN CEMAL'İ YAZMIŞTIR BİR KENARA, ASLA UNUTMAZ!" ALİ SAYDAM ESKİ PATRONU ALİ KARACAN'I ANLATTI!

İletişimci köşe yazarı Ali Saydam Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı.

-Ne düşünüyorsun bu satış için ?
-Ben çok heyecan verici buluyorum şahsen. Bir kaç nedenden dolayı .Bi kere Aydın Doğan'ı kutluyorum, bunu alıp fonlardan birine satabilirdi alınabilirdi de. Böyle bir konsosyuma vermiş olması çok heyecan verici. Çünkü Ali Karacan Ercüment Karacan'ın oğlu, Ali Naci Karacan'ın torunu. Ben 5 yıl çalıştım onlarla.
-Nasıl bir medya patronu mesela Ali Karacan ?
-Müthiş bir vizyonu olan fakat ayakları çok fazla yere bastığı söylenemeyen bir patron. O yüzdem Erdoğan Demirören'in olması çok büyük bir avantaj.
-O da onun ayaklarını yere mi bastıracak ?
-Evet. Ali karacan inanılmaz bir vizyondur. Playboy dergisini Türkiye'ye getiren ilk adamdır. İlk defa kuşe dergi basan ve doğru düzgün yayınlayan adamdır. Mesela bu TRT döneminde ilk onun aklına gelmiştir sponsorlu müzik programları yapmak. Sonra Number One FM, sonra Number One televizyonun kurulması, sürekli atak bir halde. Onda inanılmaz bir adrenalin var. Türkiye'de ilk defa bungi jumping yapan, otomobil yarışçısı sürekli bir heyecan. Bu yönden birazcık Acun Ilıcalı’ya benzetiyorum.
-Biraz ölüme meydan okuma durumu mu var ?
-Var, var. Bu yüzden Acun Ilıcalı'ya benzetiyorum. Sonsuzluğu onlar orada yakılıyorlar, aslında zor kişilikler dikkat etmek lazım. Onlara ayak uydurmaya çalışmayacaksın, onları izleyeceksin.
-Peki patron olarakta mı öyle ? Öyle patronla çalışmak da zor.
-Zor tabii, ben 5 sene çalıştım ve çok keyifli çalıştım. Küçükleri muzur neşriyattan koruma yasası hazırlanıyor. Bir gün telefon çalıdı Ali Karacan, ali bey dedi Turgut Özal'a söyleyin bu yasayı değiştirsin, çıkartmasın. Yani böyle birşeyi hayal edebilmek çok önemlidir. Nitekim çok enteresan birşey oldu bende bir baktım Mesut Yılmaz benim İstanbul erkek lisesinden arkadaşım.Gittim anlattım bu bu kadar çok gündemde olmaz, ve Ali Karacan'ın dediği oldu etkili oldu bizim Ankara'daki girişimimiz. Çok faşizan bir yasaydı ve biraz daha yumuşattılar. Yani şunu diyeceğim Robert Kennedy'nin meşhur bir lafı var, bazı insanlar olan şeylere bakarlar ve nasıl oluyor bu işler diye izah ederler. Bazı insanlar hiç olmayan işleri düşlerler ve neden olmasın diye sorarlar ali karacan bu ikinci tiplerden. Fakat Erdoğan Demirören ve hiç taınmayan arka planda pekte gözükmeyen Tayfun Demirören müthiş bir iş adamı ve çok sağlam bir iş adamı ve bence bu ikili çok başarılı olabilir. Olabilir diyorum, bir iki mesajlaştık Ali Karacan'la.
-Peki sen Milliyet'e mi geçmek istiyorsun ? O yüzden mi o yazılar ?
-Çok rahatım ben Akşam gazetesinde. Akşam gazetesi çok rahat ben birazda Habertürk gazetesine benzetiyorum akşamı. Habertürkünde bir angajmanı yok ekonomik,siyasi şu bu. Öyle bir angajmanı olmayan yayın grubu sizinkide.
-Kıyaslamayalım diyeceğim kızdıracağım seni ama bence kıyas bile kabul etmez!
-Kıyaslayamazsın ben özü itibari ile kıyaslıyorum, biçimi ve tiraji itibarı ile kıyaslamıyorum. Ben çok rahatım orada ve yönetim ile ilişkilerim yok iyi.
-Mutluysan ne güzel. Milliyet’in satılmasına Hasan Cemal babanızın malı mı ki satıyorsunuz? Diye tepki gösterdi. Ne düşünüyorsun bu reaksiyon için ?
-Türk telekom satılırken de göstermiş mi acaba aynı reaksiyonu. Talihsiz buluyorum ben bu reaksiyonu.
Alınganlık mı yapıyor acaba kendisine haber verilmediği için?
-Çok haklı olduğu birşey var. Ortada bir beyin ürünü var, bu beyin ürününün arçelik satılır gibi satılmaması lazım diye bir idda var. Şimdi öbür taraftanda Türkiyede ill Zafer Mutlu'nun ortaya attıkları bu bi ticarethanedir , ticari bir meseledir asıl olan ticari başarıdır diyorlar. Şimdi bu ikisinin arasında birleştirici bir unsur oluşturulması lazım.
-Peki sen kişisel olarak ne düşünüyorsun ? Danışılmalı, danışılmamalı ? Ben danışılmamasını garip bulmuyorum, tersten söyleyeceğim kızdıracağım belki meslektaşları ama biraz samimi olalım diye düşünüyorum. Herkesin yerine yenisi gelebiliyor maalesef.
-Evet haklısın. Aydın Doğan riski alan kişi. Bunun ticari boyutunu ve riskini düşünen gazeteci veya köşe yazarının kendisi değil ki, o aldığı paraya bakıyor. Ödür taraftan Aydın Doğan'ın neler çektiği, nasıl finansal sorunlar yaşadığını, nasıl üstesinden gelmeyi düşündüğünü biz bilemeyiz ki. Bu da kapitalist sistemin düzeni.
-Peki şimdi Ali Karacan nasıl tepki verir Hasan Cemal’e ?
Asıl tepkisini hiç vermez, o çok akılldır. İki provokasyonla onu çığrından çıkaramazsın.
-Unutur mu, bir yere yazar mı ?
-Asla unutmaz. Bir yere yazar ve unutmaz. İyiliği de unutmuyor. Hiçbir zaman mesela aramızda hiçbir iş ilişkisi yok 95’ten bu yana buna rağmen nerede birbirimizi görsek sarılırız. Onuda unutmaz, öbür tarafıda unutmaz. Ama işine yansıtmaz çok enteresandır. Sakıp Sabancı'nın babası Ömer Sabancı'nın bir meşhur lafı var "gurur ahmaklıktır iş dünyası için" işte Ali Karacan’da öyle bir ahmaklık yok. İşte bu yüzden “o bunu dedi, şu bunu dedi hadi atalım” diye bir durum yok. Bilakis o bunun, popüler kültüre hakim az insan vardır Türkiye'de, yani eğlence dünyası meselesine de çok az adam vardır Ali Karacan kadar hakim. Orada o popüler kültüre katma değer olarak algılamış bile olabilir iyi ki yazdı, söyledi bunu. Bu bir tartışma konusu oldu diye düşünmüştür.