‘GÖREVİNİ YAPMIYORSA TAPU KADASTRO DA KAPATILIR TSK DA...' ZAMAN YAZARINDAN ŞOK SÖZLER!

TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı.

‘Kağıttan kaplan’ tartışması ve Balyoz tutuklamaları çerçevesinde konuşulan programda Mümtazer Türköne, çok tartışılacak açıklamalar yaptı ! İşte o açıklamalar :


‘Kıvrıkoğlu TSK’da değişim istedi, kurmay albaylar direndi, emri geri aldı’

‘Türk Silahlı Kuvvetleri soğuk savaş döneminde kalmış, organizasyon, sevk ve idare, savaşma kabiliyeti bakımından modası geçmiş bir ordu. Yıllar önce çok radikal, köklü bir reformdan geçirilmesi gerekiyordu, çok geç kalındı. Hilmi Özkök zamanında bitirilmesi gerekiyordu bu reformun. Hikayenin aslını da anlatayım, acı ama gerçek bu… Hüseyin Kıvrıkoğlu bir emir yayınlıyor, bu operasyonel yapılanmaya geçmek için … Ondan sonra oturuyor hesaplıyorlar, general sayısı ciddi olarak düşüyor. Yaklaşık olarak yüzde 29 civarında orduda tenkisata gidiliyor bu yapılanmada. Ciddi bir insan gücü ve subay tasarrufu sağlıyor otomatik olarak askeri birlik dolayısıyla general sayısında da düşme oluyor. General sayısındaki düşmeye bütün kurmay albaylar direniyor. Kıvrıkoğlu da bu direnç karşısında emri geri alıyor. Şimdi temel prensip şudur: Bütün bürokratik kurumlar değişime direnir. TSK da bürokratik bir kurum. Kendi içinden değişimi gerçekleştirmesi, başarması, çağın icaplarına uyması imkansız bir şey. Bürokratik kurumlar mutlaka onların üzerindeki siyasi irade marifetiyle değişirler. Bizde de bu siyasi irade askerin siyasi düzen üzerindeki vesayeti yüzünden bir türlü ortaya çıkmadı.’

‘Görevini yapmıyorsa Tapu Kadastro kurumu da kapatılır TSK da...’

Kozmik Oda’da Türköne’nin ‘Bize bir nizam-ı cedid ordusu lazım’ önerisi de tartışıldı, Rıdvan Memi’nin ‘TSK’nın kurumsal yapısına son verilip yeni bir ordu mu kurulmasını isityorsunuz sorusuna Türköne’nin cevabı ilginçti:

‘Her kurumun bir amacı var, varlık sebebi var. Tapu kadastro genel müdürlüğünün görevi Türkiye’deki arazilerin, arsaların kime ait olduğunu, kadastrosunu çıkartmak. TSK’nın görevi de bu ülkeyi, dışarıdan gelen düşmanlara karşı korumak. Koruyamıyorsa, bu konuda bir zaafı varsa veya asli görevinden uzaklaşıp başka işlerle uğraşıyorsa değiştirirsiniz. Tapu kadastro kurumunu kapatıp yerine yeni bir kurum oluşturmakla TSK’da bu kadar radikal bir değişikliğe gitmek mantık itibariyle fark etmez. Önemli olan ülkenin çıkarlarıdır, önemli olan milletin ali menfaatleridir, önemli olan devletin bekasıdır. Ölçümüz budur, bu ölçüye uyuyorsa amenna; uymuyorsa değiştirirsiniz.’

‘TSK, demokrasi ve hukuk içine yerleştiriliyor,askeri vesayet araçları kalkıyor’

‘Şimdi rollerin değişmesi gerekiyor. TSK devleti yönetiyor. Askerin siyaset üzerinde vesayeti var. Askerin siyaset üzerinde vesayeti var. Bu vesayetin araçları var. Bu araçlar kalkıyor. TSK, demokrasi ve hukuk içine yerleştiriliyor. Ondan sonrada TSK’nın demokrasi ve hukuk içinde çağın ihtiyaçlarına, Türkiye’nin savunma ihtiyaçlarına, demokrasiye, hukuka uygun bir biçimde değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gerekiyor. Bunun içinde reformdan geçirilmesi, hukuki denetimin, sivil denetimin, siyasi denetimin, parlamento denetiminin bunların kurumlaşması gerekiyor. Sayıştay denetimine yönelik sınırlandırmaların kalkması gerekiyor.’

‘Balyoz’da ‘Paşalardan onda biri içerde, Türkiye’nin güvenliği ne olacak’ sorusu ciddiye alınmaz’

Kozmik Oda’da tartışılan bir diğer konu da Balyoz davasında yaşanan tutuklamalar oldu. Türköne bu konuda da tartışalacak sözler söyledi.

‘Bugün tutuklanan subaylar, yargılama mahkemenin kovuşturması, bu kovuşturmada öne çıkan iddialar; camiye bomba atma, bilmem ne müzesine denizaltıya bomba yerleştirmek, Yunan uçaklarını düşürmek buna benzer provakasyonlar. Bunlar bir iddia, kovuşturuluyor. Bunların ciddiyetle ele alınması, bu işi takip eden, soruşturan polisinden, savcısına, yargıcına kadar herkesin işini çok iyi yapmasını ve gerçek ne ise ortaya çıkarmasını bekliyoruz. Mesele ciddi, ciddiyetiyle müsavi bir ilginin konusu. Kimse kusura bakmasın böyle bir yargılamada paşalardan onda biri içerde Türkiye’nin güvenliği ne olacak sorusunu ciddiye almayız. Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili hiçbir sorun yok. Bu memlekette yaşayan 72 milyon gerekirse eline her şeyi alır ve bu ülkeyi savunur ama doğrudan doğruya bir silahlı gaspa niyetlenmiş, halkın iradesini silahla gasp etmeye niyetlenmiş subayları, generalleri varsa bu ülkenin menfaatlerini hiçbir şey, hiç kimse koruyamaz.’

‘Susurlukçular Devlet içinde Bizans düzeni yarattılar, bir devlete on kendilerine çalıştılar’

Mümtazer Türköne,yakın tanığı olduğu Susurluk Sürecine ilişkin Rıdvan Memi’nin bir sorusu üzerine de şunları söyledi:
‘Devlet rutin dışına çıktığı zaman devlet içinde devlet yetkisi kullanan birileri cinayet işleyip, adam öldürdüğü, zaman devletin himayesi altında, devletin kanatları altında çok geniş bir illegalite alanı ortaya çıkar. Adam öldüren adam öldürme yetkisiyle oturur banka soyar, adam soyar, uyuşturucu ticaretine girer, başka kanunsuz işlere girer. Çünkü rutin dışına çıkmış devletin ona verdiği yetki ona dokunulmazlık sağlar ve suç sonsuz derecede artar. Devletin rutin dışına çıkmasının asıl sakıncası da budur. Bir yerde sineği öldürmeye çalışırken arkasında bir sürü bataklık üretir rutin dışına çıktığınız zaman. O yüzden devlet hukuktur, hukuki çiğnediğiniz zaman devlet, devletlik vasfını kaybeder mekanizmada budur. Şimdi bu tür yani bir tane devlet için icraat yapın on tanede kendisi için doğrudan doğruya iş yapan, icraat yapan adamlar devlet içinde adeta bir Bizans düzeni yarattılar. Kendi aralarında bir rekabet, sürtüşme, hesaplaşma. Bunların arkasında da o illegal gayri meşru işler vardı.’