600 milyon dolarlık miras kavgasında skandal karar! Tek şikayetçiyi dosyadan çıkardılar…
İş insanı Enver Paralı’nın yüz milyonlarca liralık malvarlığının sahte imzalarla devrine ilişkin davanın Denizli ayağında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Denizli Cumhuriyet Savcılığı, yaklaşık 600 milyon dolarlık miras kavgasında tartışmalı bir karara imza atarak davanın tek şikayetçisini ‘Suçtan zarar görmedi’ gerekçesiyle dosyadan çıkardı. “Müştekiyken ihbarcı oldum” diye isyan eden Enver Paralı’nın torunu Ömerhan Kuru savcılığın kararına itiraz etti.
MedyaRadar’dan Ercan Öztürk’ün haberine göre, Yüz milyonlarca liralık menkul ve gayrimenkulün akıbetinin bağlı olduğu dava dosyasına göre iş insanı Enver Paralı, 1 Ağustos 2013 tarihinde beyin kanaması geçirdi. Yaklaşık 1.5 ay hastanede yattı. Bu süreçte oğlu Ahmet Galip Paralı, babasından 28 Ağustos 2013 tarihli bir vekâletname aldı. Bu vekâletnameyle de Paralı’nın yüz milyonlarca liralık gayrimenkulleri, borsa hisseleri ve hesabındaki yüklü miktardaki nakit para oğlu Galip Paralı’ya ve üçüncü şahıslara aktarıldı. Yapılan tespitlere göre devredilen menkul ve gayrimenkuller arasında Nuh Çimento’nun yüzde 16 büyüklüğündeki hissesi, İstanbul'un ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki 200’e yakın gayrimenkul, Denizli’de 4 fabrika ve banka hesaplarında milyonlarca lira tutarındaki nakit de yer aldı. Ömerhan Kuru, dedesinin ölümünden sonra annesi de dahil tüm aile bireyleriyle mahkemelik oldu.
ZATEN MİRASÇILAR TARAFINDAN PAYLAŞILDI!
Yedi yıl hastanede kaldıktan sonra 2020 yılında hayatını kaybeden Denizlili iş insanı Enver Paralı’nın ölümünün ardından gayrimenkullerinin olduğu İstanbul ve Denizli’de aile bireyleri arasında miras davaları yürütülüyor. Denizli’de yürüyen davayla ilgili tartışılacak bir karara imza atıldı. Denizli Cumhuriyet Savcısı Rümeysa Tursun tarafından 28 Mayıs 2024 tarihinde hazırlanan ‘Kovuşturmaya yer yok’ kararında dosyanın tek şikayetçisi olan Ömerhan Kuru’yu ‘Suçtan zarar görmedi’ diyerek dosyadan çıkardı. Tursun tarafından hazırlanan ‘Kovuşturmaya Yer Yok’ kararında şu ifadelere yer verildi: Ömerhan Kuru'nun suçtan zarar görmediğinden katılma talebinin dolayısıyla istinaf talebinin bulunmadığına dair karar vermesi dikkate alındığında İhbar edenin kanun yoluna başvuru hakkının da bulunmadığı, ayrıca Enver Para'nın hisselerinin kendi mirasçılarına devredildiği, şüpheliler Ahmet Uslu ve Fevzi Uslu'nun ise devredilen hisselerde herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığı, Ahmet Uslu ve Fevzi Uslu hakkındaki iddiaların soyut nitelikte olduğu, Enver Paralı'nın adına kullanılan kredilerde Enver Paralı aleyhine doğan bir borç olmadığı, zararın oluşmadığı, dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir’’ denildi.
HAK ARAMA HÜRRİYETİ KISITLANDI!
Ömerhan Kuru, avukatları aracılığıyla Denizli Cumhuriyet Savcılığı’nın aldığı ‘Kovuşturmaya Yer Yok’ kararına dördüncü kez itiraz etti. İtiraz dilekçesinde özetle; ‘’Dört yıldır devam eden soruşturma dosyasında, Sayın Savcı tarafından 4. kez verilen KYOK’ta bu defa, yalnızca “Uspar” Şirketinin adına yer verilerek işbu soruşturmanın mükerrer olduğundan bahsedilmiştir. Oysa bu soruşturma dosyasında hem “Gentafi” şirketine ilişkin belgeler, hem her iki şirket lehine bankalardan haksız kredi temin edilmesi için düzenlenen belgeler ve hem de farklı yönetim kurulu kararları vardır. Bununla beraber; Sayın Savcı tarafından sahte belgenin her kullanılmasının ayrı birer suç teşkil ettiği, Denizli ilinde düzenlenen ve/veya kullanılan sahte belgeler bakımından Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkili olduğu, zaten bu nedenle soruşturmanın 4 yıldır devam ettiği göz ardı edilmiştir. Ömerhan Kuru’yu karardan çıkartmış, hak arama hürriyetimizi bireysel olarak kasten kısıtlamış ve itiraz kanun yoluna gitmesini engelleyerek dosyayı kapatmaya çalışmıştır’’ denildi.
MÜŞTEKİYKEN İHBARCI OLDUM!
MedyaRadar’a konuşan Kurur, Denizli Cumhuriyet Savcılığı’nın kendisini ihbarcıya dönüştürmesine isyan etti. Kuru; ‘’ Dedem İstanbul Amerikan Hastanesinde yoğun bakımda olduğu hastane raporlarıyla sabitken, hayatın olağan akışına ters bir durum gerçekleşiyor. İstanbul Amerikan Hastanesi’nde yatan dedem aynı anda Denizli'de bir karara imza atıyor. Savcılık tarafından görevlendirilen bilirkişi, imzalanan belgenin Denizli'de imzalanmasına rağmen o anda İstanbul’da olan ve hastanede bilinci kapalı şekilde yatan dedemin eli ürünü olacak şekilde sonuçlandırıyor. İncelemeyi yapan bilirkişilere dair şikayette bulundum. Savunmalarında soruşturmaya esas belgelerden en önemlisini, savcı müzekkeresinde yazmasına rağmen zaten incelemediklerini çünkü bu belgenin gönderilen dosyada olmadığını belirttiler. Halbuki çıkardıkları raporlarında bu not düşülmemiş ve bu rapor üzerine dosya kapatılmaya çalışıldı. 3 kere KYOK kararı çıkmış ve geri çekilmiş dosyada, KYOK kararı bir kere daha geri çekiliyor. Denizli soruşturmasında incelenen evrakın tarihlerinde dedem Enver Paralı'nın bilincinin olmadığı Adli Tıp Kurumu raporuyla sabit. İstanbul Emniyet Kriminal’de yapılan imza incelemesi neticesinde Enver Paralı adına düzenlenen 35 adet sahte evrak tespit edildi Adli Tıp Kurumu tarafından ayrıca incelenen üç evrak da sahte çıktı. Dava dosyasında ayrıca dedeme sahte vekalet çıkardıkları, aynı gün bu vekalet ile dedemin hesabından para çekmek, kendi hesaplarına yatırmak ve bu parayı yine dedemin hesabına göndermek suretiyle onun şirket hisselerini satın almakta kullandıkları gelen banka yazıları ile sabitleniyor’’ dedi.
BAĞDAT CADDESİNİN GÖZDESİ DE ONUN!
Yapılan tespitlere göre sahte imzalara devredilen menkul ve gayrimenkuller arasında Nuh Çimento’nun yüzde 16 büyüklüğündeki hissesi, İstanbul'un ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki 200’e yakın gayrimenkul (dükkan, daire, han), Denizli’de 4 fabrika ve banka hesaplarında milyonlarca lira tutarındaki nakit de yer aldı. Bu dükkanların en değerli olanı ise Bağdat Caddesi'nde bulunan Marks and Spencer mağazasının olduğu üç katlı bina.