‘50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı’ raflarda! Doğan Satmış kaleme aldı…

Gazeteci-yazar Doğan Satmış’ın yazdığı 50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı Karakarga Yayınları’ndan çıktı.

Gazeteci-yazar Doğan Satmış'ın yeni kitabı ‘50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı’ Karakarga Yayınları’ndan çıktı.

İşgal altındaki bir imparatorluktan savaşlar kazanarak kendi ayakları üzerinde yükselen çağdaş bir ülke kurmaya giden süreç nasıl başladı, hangi zorluklarla ilerledi? Cumhuriyet öncesinde Türkiye ne durumdaydı? İlle de Cumhuriyet kurulması şart mıydı? Peki, Mustafa Kemal olmasaydı da Cumhuriyet kurulur muydu? Cumhuriyet’in özellikle ilk yıllarında gerçekleştirilen kesintisiz devrimler ülkemize neler kattı? 100. yılına gelen Cumhuriyet ilk yıllarında dünya arenasında nasıl daha ön planda olabilmişti? İkinci yüzyılına girmiş Cumhuriyet’imize bazı kesimler neden hala karşı? Doğan Satmış yeni kitabı ‘50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı’ adlı eserinde bu sorulara yanıt veriyor.

CUMHURİYET’İN NİTELİĞİNİ VE KAZANIMLARINI BİR KEZ DAHA GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR

Doğan Satmış yeni kitabı ile yakın tarihin panoramasını da sunuyor, geçmişten günümüze adım adım ilerleyerek Cumhuriyet’in niteliğini ve kazanımlarını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Mümkün olmayanı başarıp, olmaz denileni olduran, “bitti sanılanı” küllerinden yeniden doğuran Türk milletinin ve Mustafa Kemal’in mücadelesini okuyacağınız eser, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında yakın tarihimizi ve ülkemizin üzerine bina edildiği kurucu değerleri tekrar tekrar düşünmek için adeta değerli bir kaynak.

Kitabın arka kapağında yer alan metin ise şöyle:

“MİLLETİN SALTANAT VE HAKİMİYET MAKAMI YALNIZ VE ANCAK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’DİR.” - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

“Cumhuriyet bir devrimdi, yıkılmış, parçalanmış, geri kalmış, yok olmak üzere olan bir toplumdan, çağdaş bir devlet yaratıldı. Atatürk’ün, Türkiye’yi kurma mücadelesi verdiği günlerde İngiliz başbakanı kendi meclisinde ‘Artık Türkiye yoktur!’ diyordu. Atatürk ve Milli Mücadele’ye omuz verenler, İngilizlerin bu sözünü boşa çıkardılar. Sadece bu sözü boşa çıkarmakla kalmayıp, dünya milletler ailesine, çağdaş, yeni bir üye kazandırdılar. Bu yeni üye, kurucusu Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalan ve bu nedenle de saygı gören bir ülke oldu.”