45 YILLIK HAYAT ARKADAŞI AÇIKLADI; SEREZLİ NEDEN RESMİ TÖREN İSTEMEDİ?
Geçen hafta kaybettiğimiz Metin Serezli'nin hayat arkadaşı Nevra Serezli eşinin neden tören istemediğini açıkladı
Geçen hafta kaybettiğimiz Metin Serezli’nin 45 yıllık hayat arkadaşı Nevra Serezli A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu Bi Sormak Lazım’a konuk oldu. çok merak edilen, "Metin Serezli neden tören istemedi?" sorusuna da yanıt veren Nevra Serezli; “kendini sahne üstünde tabutlu görmek istemedi, bu kadar basit. Sahnede o kadar alkış aldıktan sonra öldükten sonra alsan ne olur. Ben de aynı fikirdeyim benim de vasiyetim aynı…” dedi. nasılsın sorusunun bugünlerde saçma geldiğini, ayakta durmaya çalıştığını dile getiren Nevra Serezli; dost bildiği birkaç kişinin “tweet” bile atmamasına da sitem etti.
KENDİNİ TABUTTA GÖRMEK İSTEMEDİ
Daha sıhhatliyken bile bir törene gittiğimizde, dönüp durup dururken, “Bana sakın ha bir gün tören yapmayı kalkmayın” derdi. Hep bu lafı söylerdi. Sonra da bir gün yine laf arasında ya ne fena bu sahneye insanlar çıkıyorlar, alkışlanıyorlar, çiçekler kabule edip, konuşmalar yapıyorlar sonra, bir tabutun içinde aynı sahnede bulunuyorlar. İstememe nedenini bu olarak kabul ediyorum. Kendini orada görmek istemedi.
TÖREN İSTEMEDİĞİNİ KARDEŞİME VE OĞLUMA SÖYLEDİ, BENİ ÜZMEMEK İÇİN
Tören istemediğini bana söylemedi. Oğluma ve benim kardeşime söyledi. Bu tip konuların geçmesi beni daha da üzecek diye m düşündü. Bir ara hastanede yattı, kontrol amacıyla. Beni hastane de istemedi. Hep oğlum Selim’i istedi. Sen gelme buralarda çok rahatsız olursun dedi. Ben hep yalvarıyordum geliyorum ne olur diye. Hayır en git eve yat Selim bana bakar diyordu.
KENDİNİ SAHNE ÜSTÜNDE TABUTLU GÖRMEK İSTEMEDİ, BU KADAR BASİT
kendini sahne üstünde tabutlu görmek istemedi, bu kadar basit. İnsanlar bunu herhalde, hayattayken kendini orada hayal edip ben istemiyorum diyor. Öldükten sonra anlamıyordun ki ne olup bittiğini. O kadar çok can dostlarımızın böyle törenlerine gittik ki. Gerçekten çok etkileyici oluyor, çok üzülüyor insan. Dayanılır gibi bir şey değil. Son aylarda kaybettiklerimize okudukça çok üzülüyordu. Erol Günaydın tiyatroya beraber başladığı insan. Onları okuduğu ve ekranda gördüğü zaman hiçbir zaman, bunu dile getirmedi ama, onun içinin eridiğini, aktığını ve çok üzüldüğünü gözlerinden görüyordum. herhalde onu okuyor görüyor ben de böyle diyor olacak diyor. Belki içine kapanıyor. Onların hiç birini dışarı vurmadı.
SAHNEDE O KADAR ALKIŞ ALDIKTAN SONRA ÖLDÜKTEN SONRA ALSAN NE OLUR
Sahnede hayatın boyunca o kadar alkış aldıktan sonra öldükten sonra alsan ne olur, almasan ne olur. Ben de aynı fikirdeyim. Galiba benim de vasiyetim aynı olacak. Çok hak veriyorum.
TÖREN İSTEMEDİ SANSASYON OLDU
Tören istemedi daha büyük bir sansasyon oldu. Bizim haber olmak ya da tartışılmak gibi bir niyetimiz yoktu. İstemediği gün kanallarda sabah programlarında niye istedi niye istemedi diye tartışma konusu oldu. Bu kadar basit bir şey, fazlasını değil azını istiyorsun bunun için tartışma çıkıyor.
GİDİŞATIN KÖTÜ OLDUĞUNU BİZE YANSITMADI
Evlilik yıldönümümüzde ailecek resim çektik. O bana anı olarak kalacak bir resimdi. Bunu kimseye gösterme ama burada iyi çıkmamışım dedi. Hastalığın yüzüne vurduğu ifade ile çıkmak istemedi. Bir aktör olarak çok normal. Ona baktığı zaman kendi morali de bozulacak. Kimseye en ufak bir söz etmedi. Gidişatın kötü olduğunu kendi hissetse bile bize hiç belli etmedi. Bu konu en ufak bile geçmedi.
SON GÜNE KADAR OĞLUYLA FENER MAÇINI İZLEDİ
Vasiyeti olmadı. Ben Metin’in neler istediğini neler istemediğini, nasıl mutlu olacağını biliyordum. Torunlarının onu hasta şekilde görmesini istemedi. Çok küçükler çünkü. Onlara da bir hasta dede imajı vermek istemedi. Biraz daha kötü hissettiğinde çok yanıma gelmesinler beni kötü hatırlamasınlar diyordu Bu küçük detaylarda biz onun neler hissettiğini ya da nasıl bir gidişatın olduğunu anlıyorduk. Dramatik konuşmalar hiç biz zaman geçmedi. Son güne kadar oğluyla fener maçını seyretti. Çok güzel günleri oldu. Son birkaç gün biraz kötü oldu ama Şuuru hep yerindeydi. Hiç saçmalamadı.
HASTALIĞINI ÖĞRENİNCE ‘HAY ALLAH’ DEDİ…
Hastalığını öğrenince, “hay Allah ya niye oldu bu şimdi” dedi. Bize hiç belli etmedi, hiç moralini bozmadı. Doktorlara çok güvendi. Ama hastalık kendi bildiği yönde ilerliyor, yapacak hiçbir şey yok.
45 SENE DİDİŞTİK, NE O DEĞİŞTİ NE DE BEN
45 sene böyle geçti. Ben onu kontrol etmeye çalıştım o beni kontrol etmeye çalıştı. 45 sene didişti. Ben istediğimi yaptırmaya çalıştım, o istediğini yaptırmaya çalıştı. Ne o değişti, ne ben değiştim. İkimiz de değişmedik. Zaten eşler hiç birbirlerini değiştirmeye çalışmasınlar. Benim en büyük tavsiyem bu olur. İstesen de değiştiremiyorsun. Mühim olan o senin mutlu olmadığın, sana keyif vermeyen taraflarıyla geçinmeyi öğrenebiliyor musun.
ESKİDEN SİNİR OLDUĞUM TARAFLARI, NE TATLIYMIŞ…
Ben onun eskiden sinir olduğum taraflarına, tutturukluklarına, hiçbir şeyi değiştirmek istememesine, her yere geç kalmasına kızardım sinirlenirdim hep hadi hadi, hahi hadi derdim. Şimdi ne tatlıymış ya, iyi yapmış diyorum. Onun karakteri o niye değişsin ki. O da beni değiştiremedi. Ben de her zaman bildiğini yapan bir insan
ACI GEÇMEZ...
Acı geçmez. Acı geçmiyor. Özellikle çok anın varsa geçmiyor. Sabah uyandığım andan itibaren sesi kulaklarımda çınlıyor. Zamanla rahatlayacaksın diyorlar. Yıllar geçince en büyük acıları bile insan tolere edebiliyor, unutabiliyor diyorlar. Herhalde öyle olacak ama hiçbir şekilde özlem bitmeyecek. O kadar çok anı ki.
METİN SEREZLİ’NİN TAKLİDİNİ YAPARAK, ŞİMDİ BU YAYINI İZLESEYDİ…
Buraya gelirken, şimdi normal zaman olsa Metin “kaçta başlayacak, ben banda basayım kaçırmayayım” der ben de ona 18:15 Metin diyince “olsun sen gittiğin an oradan bana telefon et. Tam başlarken yine bana mesaj at. Olur ki gecikir, olur ki erken girer. Bunu ben 45 senedir biliyorum. Bu değişmeyecek. Doğal olarak buraya gelirken buna hüzünleniyorum. Şimdi olsaydı arada mesela, bastın değil mi banda. Bastım. Nasıl gidiyor? İyi iyi, çok güzel. Konuşma güzel, görüntün güzel devam et. Hep bunlar vardı hayatta. Bunların eksikliği şimdi…
ANCAK ÇALIŞARAK ACIMI HAFİFLETİRİM
İki yıl bir iş yapmamam, o da ayarlanmıştır diye düşünüyorum. Ondan kopmuş olacaktım, çok fazla zaman geçiremeyecektim. Şimdi de çok çalışmak istiyorum. Zaman geçsin istiyorum. Ezber yapayım, kafam dağılsın, bir role konsantre olayım, yürüsün. Tabiî ki evlatlarım, torunlarım, gelinlerim var ama onların da kendilerine göre hayatları var. onlar çekildikleri zamana baş başa kaldığımda benim uğraşacak bir şeylerimin olması lazım.
TEDAVİ SIRASINDA BİLE “ACABA PİYES ÇIKSA OYNAYABİLİR MİYİM?” DEDİ
İnanır mısınız Metin, hastalığının tedavisi sırasında bile “ya bir piyes çıksa acaba oynayabilecek miyim? Bir tekst okuyayım belki yapabilirim. O an bile bunu düşünüyordu. Biraz kendisini kuvvetli hissetse ve bir teklif gelseydi. Düşünüyordu. Hastayken dublaja gitti. Sesini hep kontrol etti. Bana yumuşak bir şeyler içir dedi. eski sesimi yakalayabilecek miyim acaba dedi. çok merdivenli bir yer mi acaba diye sordu. Ama gitti yaptı. Yakın zamanda.
GEÇEN YAZ, PİYES YAPTI, İYİ Kİ DE ÖYLE GİTTİ…
Metin geçtiğimiz yaz piyes sahneye koydu, Gencay Gürün ile birlikte ve 3 ay çalıştı. Turneye gitti, açılışını yaptı. O ona çok büyük moral oldu. O sırada kendin, çok iyi hissediyordu. O zaman da tedavideydi. Sabahın köründe provalara gidiyordu. Evde akşamlara kadar çalışma yapıyordu ona müthiş bir hayat verdi. İyi ki yapmış. Bodrum’da galası oldu, sahneye çıktı, teşekkür etti, ayakta alkışlandı. Bunları yaşadı, iyi ki de yapmış. Çok mutlu gitti. Aktör hasta da olsa muhakkak çalışmak istiyor.
BENİ ARAMAYAN ÜÇ BEŞ KİŞİ VAR, ONLARI SONRA AÇIKLARIM.
Türkiye’nin her yerinde, dünyanın birçok yerinden, dosttan değil hayranlardan telefon geldi. Tüm büyüklerimizden özel imzalarıyla mesaj geldi. Beni aramayan 3-5 kişi var. Sonra onları açıklarım. Onları yazacağım. Gelenleri değil. Arayan herkes. Aramayan 3-5 kişi.
DOST BİLDİĞİN İNSANLARIN TWEET BİLE ATMAMASI, ÜZÜYOR
Çok yıllardır beraber olduğumuz insanlar. Hayranıyım Almanya’dan sizin cebinizi buldum diye arayan varken. dostun olarak arkadaşın olarak bildiğin insanların “tweet” bile atmaması insanı üzüyor. Bunlar sonrada, biraz sakinleştikten sonra fark edilenler.
METİN’İN DEDİĞİ GİBİ “TAKMA KAFANI NEVVVV!!!”
Şimdi çok hassasım onlara takıyorum. Sonra birkaç zaman sonra derim ki ne yapalım. Metin’in bana verdiği dersle “amannn takma Nevvv”. Takma kafana Nev derdi ben de amannn takmayayım derim geçer gider. Şimdi uğraşacak bir şey yok. O aradı, bu aradı. Dostlarım çokmuş, Metin’i seven çokmuş. Türkiye’nin en büyük starları arıyor. Aklınıza kim gelirse aradı. Çok duygulanıyorum tabi. Şu anda seni rahatlatan ya da mutlu eden başka bir şey yok. bunlarla oyalanıyorsun.
YERİMİZ YOKTU, TİYATRODA EVLENDİK SANSASYON OLDU
Tiyatroda tanıştık, başka nerede olabilir ki. Aşk diye bir piyeste Metin Serezli, Erol Keskin ve ben oynadım. O oyun sırasında oldu. Tiyatroda sahnede evlendik. O kadar doğal gelişti ki. Durup dururken nerede otururuz, hangi tarihte yaparız diye konuşmalar geçti. Lütfen benimle evlenir misin diye teklif etmedi. Yerimiz yoktu evlenecek tiyatroda evlendik, sansasyon oldu. Paramız yoktu.