3 KADIN,4 ÇOCUK YAPMAK İÇİN BENİ SEÇTİ!..KİM BU DAMIZLIK GAZETECİ?..
3 kez evlendi. 4 çocuğu oldu. Eşlerinden biri ressam, diğeri AB sözcüsü sonuncusu avukat ve politikacı. Kaleminin mürekkebi bol, köşesi uzun gazeteci kim?
3 kadın, 4 çocuk yapmak için beni seçti
Ne zamandır aklımdaydı, Hadi Uluengin´le renkli ve hareketli özel hayatı üzerine konuşmak. Kısmet bugüneymiş.
Onun yaşadıklarından, şunu öğreniyoruz, Batı´da 33-40 yaş arasında maddi durumu iyi, manevi ve mesleki olarak tatmine ulaşmış bir dolu kadın, bir an geliyor ve çocuk sahibi olabilmek için hoş ve kafası çalışan bir adamı gözüne kestiriyor. Hadi de onlardan biri olarak bize bunun öyküsünü anlatıyor...
Doğada seçici olan kadın mıdır?
Kesinlikle. Sadece insanlar aleminde değil, hayvanlar aleminde de bu böyledir. Seçimi daima dişiler yapar.
Peki ya erkekler?
-Onlar mümkün mertebe çok çiftleşmeyi düşünüyorlar. Erkeğin bilinçaltı tabiatında, genetik sürekliliği fazla miktarda tohum saçarak sürdürebilme kaygısı var. Dişiler ise o genetik sürekliliği en iyi olduğunu varsaydıkları erkeği seçerek sağlıyorlar.
Yani erkek, seçilmeyi bekleyen öyle mi?
- Doğru öyle...
O zaman bu oyunda, erkeğin rolü ne kadar?
- Hemen hemen hiç yok.
Neden yeryüzünde 3 kadın, 4 çocuk yapmak için sizi seçti?
- Bilmem... Bunu bana değil benden çocuk yapan o kadınlara sorman lazım...
Bu durum, bir erkek için onur verici mi?
- Hayır, hayır, hayır. Sadece korku verici. Onur, gurur söz konusu bile olmadı. Hiçbir zaman çocuk- mocuk istemedim. Hayalim, çocuksuz olmaktı, hadi bilemedin, bir tane. Daha fazlası aklımdan bile geçmedi.
Nasıl oldu peki?
- Oldu işte... 6 yıl evli kaldım, 26 yıl önce boşandım, Allah´ı var kızımı istedim, hatta hatta büyük oğlumu da istedim. Ama hepsi o kadar. Üç ve dört numara için bana fikrimi soran olmadı. Bana rağmen doğurdular.
Sana tuhaf gelmiyor mu, dünyanın farklı yerlerindeki üç kadından 4 çocuğunuzun olması?
- Tuhaf ne kelime, ürkütücü geliyor, hatta tüyler ürpertici. Çok seviyorum hepsini şimdi o ayrı ama ben bu kadar çocuk istemedim...
Şu işi bir baştan anlatsanıza...
- Kızım şu an 30 yaşında, o doğduğunda ben 26 yaşında genç ve toy sayılabilecek bir adamdım. Brüksel´e yeni yerleşmiştim. Müstakbel karımın ailesi, katolik burjuvaziden gelen akademili bir kızdı. Seviştik işte. Evlilik aklımızda yoktu, ama onun muhafazakar aile çevresinden dolayı mecbur kaldık. 22 yaşındaydım evlendiğimde, 4 sene sonra da kızımız Elif doğdu. 3 yaşına gelince de, gayet medeni bir biçimde boşandık. Ondan sonra da hep dost kaldık. Ben eski eşimden sonra hiçbir kadınla aynı evde birlikte uzun süre yaşamadım. Diğer çocuklarımın anneleri de dahil olmak üzere. İkinci ve üçüncü çocuğumun annesiyle 11 ay birlikte oldum. Bir yıl bile değil...
Pardon ama 11 aya iki çocuk nasıl sığdı?
- Anlatacağım. O, o sırada Japonya´da oturuyordu ve ben de onu görmek için Tokyo´ya gitmiştim. Ben döndükten bir süre sonra hamileyim diye telefon etti. Sonra geri geldi ve bebek doğdu. Sinan 11 aylık filanken de ayrıldık. Ondan sonraki 5 sene içinde de çok çok nadiren görüştük. Bunların bir tanesinde ise tekrar hamile kalmış. Bana söylediğinde de, düşüp bayıldım desem yeridir.
Gerçekten mi?
- Vallahi öyle. İnanılmaz tepki gösterdim. Dördüncü çocuk vukuatından ise hiç bahsetmeyeyim daha iyi...
Bir dakika bir dakika... "Ben istemiyorum bu çocuğu..." deyince ne diyor karşınızdaki?
- Onu kararından vazgeçirebilene aşk olsun. Batı´da şöyle bir kadın kategorisi var. Eğitimli, üst gradoda, maddi, manevi ve mesleki olarak hayatta ba
Ne zamandır aklımdaydı, Hadi Uluengin´le renkli ve hareketli özel hayatı üzerine konuşmak. Kısmet bugüneymiş.
Onun yaşadıklarından, şunu öğreniyoruz, Batı´da 33-40 yaş arasında maddi durumu iyi, manevi ve mesleki olarak tatmine ulaşmış bir dolu kadın, bir an geliyor ve çocuk sahibi olabilmek için hoş ve kafası çalışan bir adamı gözüne kestiriyor. Hadi de onlardan biri olarak bize bunun öyküsünü anlatıyor...
Doğada seçici olan kadın mıdır?
Kesinlikle. Sadece insanlar aleminde değil, hayvanlar aleminde de bu böyledir. Seçimi daima dişiler yapar.
Peki ya erkekler?
-Onlar mümkün mertebe çok çiftleşmeyi düşünüyorlar. Erkeğin bilinçaltı tabiatında, genetik sürekliliği fazla miktarda tohum saçarak sürdürebilme kaygısı var. Dişiler ise o genetik sürekliliği en iyi olduğunu varsaydıkları erkeği seçerek sağlıyorlar.
Yani erkek, seçilmeyi bekleyen öyle mi?
- Doğru öyle...
O zaman bu oyunda, erkeğin rolü ne kadar?
- Hemen hemen hiç yok.
Neden yeryüzünde 3 kadın, 4 çocuk yapmak için sizi seçti?
- Bilmem... Bunu bana değil benden çocuk yapan o kadınlara sorman lazım...
Bu durum, bir erkek için onur verici mi?
- Hayır, hayır, hayır. Sadece korku verici. Onur, gurur söz konusu bile olmadı. Hiçbir zaman çocuk- mocuk istemedim. Hayalim, çocuksuz olmaktı, hadi bilemedin, bir tane. Daha fazlası aklımdan bile geçmedi.
Nasıl oldu peki?
- Oldu işte... 6 yıl evli kaldım, 26 yıl önce boşandım, Allah´ı var kızımı istedim, hatta hatta büyük oğlumu da istedim. Ama hepsi o kadar. Üç ve dört numara için bana fikrimi soran olmadı. Bana rağmen doğurdular.
Sana tuhaf gelmiyor mu, dünyanın farklı yerlerindeki üç kadından 4 çocuğunuzun olması?
- Tuhaf ne kelime, ürkütücü geliyor, hatta tüyler ürpertici. Çok seviyorum hepsini şimdi o ayrı ama ben bu kadar çocuk istemedim...
Şu işi bir baştan anlatsanıza...
- Kızım şu an 30 yaşında, o doğduğunda ben 26 yaşında genç ve toy sayılabilecek bir adamdım. Brüksel´e yeni yerleşmiştim. Müstakbel karımın ailesi, katolik burjuvaziden gelen akademili bir kızdı. Seviştik işte. Evlilik aklımızda yoktu, ama onun muhafazakar aile çevresinden dolayı mecbur kaldık. 22 yaşındaydım evlendiğimde, 4 sene sonra da kızımız Elif doğdu. 3 yaşına gelince de, gayet medeni bir biçimde boşandık. Ondan sonra da hep dost kaldık. Ben eski eşimden sonra hiçbir kadınla aynı evde birlikte uzun süre yaşamadım. Diğer çocuklarımın anneleri de dahil olmak üzere. İkinci ve üçüncü çocuğumun annesiyle 11 ay birlikte oldum. Bir yıl bile değil...
Pardon ama 11 aya iki çocuk nasıl sığdı?
- Anlatacağım. O, o sırada Japonya´da oturuyordu ve ben de onu görmek için Tokyo´ya gitmiştim. Ben döndükten bir süre sonra hamileyim diye telefon etti. Sonra geri geldi ve bebek doğdu. Sinan 11 aylık filanken de ayrıldık. Ondan sonraki 5 sene içinde de çok çok nadiren görüştük. Bunların bir tanesinde ise tekrar hamile kalmış. Bana söylediğinde de, düşüp bayıldım desem yeridir.
Gerçekten mi?
- Vallahi öyle. İnanılmaz tepki gösterdim. Dördüncü çocuk vukuatından ise hiç bahsetmeyeyim daha iyi...
Bir dakika bir dakika... "Ben istemiyorum bu çocuğu..." deyince ne diyor karşınızdaki?
- Onu kararından vazgeçirebilene aşk olsun. Batı´da şöyle bir kadın kategorisi var. Eğitimli, üst gradoda, maddi, manevi ve mesleki olarak hayatta ba