"28 ŞUBAT SABAHI ÇOK UTANDIM...ÇOK PİŞMANIM,KARŞI KOYAMADIM"!..DİNÇ BİLGİN,7 YILLIK SUSKUNLUĞUNU YENİ ŞAFAK'A BOZDU!.. BİLGİN'İN EN BEĞENDİĞİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ KİM?..

Sabah Gazetesi'nin eski sahibi Dinç Bilgin 7 yıl sustuktan sonra ilk kez Yeni Şafak'a konuştu.Yeni Şafak, röportajı manşetinden "28 Şubat sabahı çok utandım" başlığıyla verdi.

Medyaya uzun yıllar damgasını vuran patronlardan Dinç Bilgin'le Yenişafak istihbarat şefi Şaban Arslan´ın yaptığı
röportajı bugün sürmanşetten okurlarına duyurdu. Ancak röportajı internet sitesine koymadı.

Röportajı internet sitesinden okumak isteyenler için "Bugün Yenişafak´ı bayinizden ısrarla isteyin" hatırlatması yapıldı.


Sizin döneminizde Sabah'ta şöyle bir çizgi gözleniyordu: Hükümetle ya da başka grupların aleyhinde sert haberler yapılıyor ama kısa süre sonra aynı kişi ya da gruplarla ilgili tam tersi yayınlar yapılıyordu. İster istemez bir 'çıkar' gazeteciliği akla geliyordu. Bunu siz mi istiyordunuz? Cengiz Çandar'ın o dönemki deyişiyle Sabah'ta bir 'öç alma servisi' mi vardı?

Bu çok insafsız bir yaklaşım olur. Sabah evet, ne yapacağı önceden tahmin edilemeyen pek fazla siyasi bağlılığı ya da bağnazlığı olmayan bir havadaydı. Ama zaman içinde bu sakatlandı. Türkiye garip döneme girince, garip saflar oluştu. Liberal kesim, laik kesim, İslamcı kesim... Sağın iki partisi ikiye bölündü. Hiç istemediğim bir halde, bu kavgaların tarafı haline geldim. İtiraf etmem lazım yine, bu kavgalarda, Sabah karakterinden çok şey kaybetmeye başladı.

Etibank olayında, sorgu için savcılığa gitmediğiniz, savcının evinize geldiği yazıldı o dönem. Medya patronluğu insana böyle bir güç veriyor mu?

Böyle bir şey olmadı. Bankaya el konmadan önce basın ile ilgili konularda, bankaya el konulduktan sonra da bu konu ile ilgili savcıların karşısına çıktım. Mart 2001 sonu, DGM savcılık sorgusu, Savcı Ercan Cengiz'in DGM'deki odasında oldu.

Tutuklanıp hapse girmeniz, bu gücün de bir sınırı olduğunu mu gösterdi. Yoksa dostlarınız sizi terk mi etti?

Hayır, tam tersine medya gücü yüzünden oldu. Bu bir güç savaşıydı. Zaten bugün de görüleceği gibi medya grubumu ele geçirmek için yapılan bir saldırı idi.

UTANDIĞIM BİR DÖNEMDİ

Büyük bir basın gücüne sahip olduğunuzda, bu güç, başkalarının eline mi geçiyor. Sabah kimliği Dinç Bilgin kimliğinin önüne mi geçiyor?

Tabii. Bir süre sonra değişik etkilenmeler oluyor. Mesela, benim de utandığım bir devre yaşandı. Ben demokratım. Ailem demokrat ve liberal. Amcam Demokrat Parti milletvekiliydi. Aşırı demokrasi yanlısı diyebilirsiniz bana. Bir takım çevrelerden birtakım bantlar geliyordu. Anchormanlar ağzını burnunu buruşturarak anlatıyordu. O devreye ben şiddetle karşı olmama rağmen, karşı koyamadım. Demokrat, liberal, hatta hafif ters bakan Sabah, o dönemde birden katı devlet yanlısı bir havaya girdi. Sonuçta o demokrat kimliğinden aşındırılmış bir Sabah çıktı ortaya. Çok hoşlanmadığım bir çizgiydi bu ama Sabah yine de arada sırada ne yapacağı belli olmayan bir gazete olma özelliğini yerine getiriyordu.

Ayrıca Türkiye sapık, karışık bir dönem yaşadı. Her şey sapıtmıştı... Bu karışıklık bugün de sürüyor. Katışıksız basın işiyle uğraşan yok bugün Türkiye'de. Var mı? Bir tek Sabah vardı. O da fazla direnemedi ve aynı yola düştü. Benim bankacılık işine girmem, gazetecilik dışına çıkmam yanlıştı.

Vicdanen rahat mısınız peki?


Tabi tabi. Ben, bilerek, isteyerek, kimsenin aleyhinde haber yaptırmadım. Haber talimatı vermedim daha doğrusu...

Sizin bilginiz dışında, ekibiniz vermiş olabilir mi?

Olabilir tabii. Bir sürü öyle şey oldu. Yüzümü kızartacak bir sürü haber yayınlandı gazete