25 YIL ÖNCE OKUDUĞU AYŞEGÜL VAPURDA'YA ÖZENDİ,GEMİ SEYAHATİNE ÇIKTI!...

Gülse Birsel,hayatında ilk defa çıktığı gemi seyahatinde Stockholm'den Kopenhag'a, fiyordların arasından geze geze gittiklerini yazdı.Birsel,tatbikatla başlayan seyahatten yola çıkarak biz Türklerin düşünce tarzını mizahi üslupla ortaya koydu.

Deneme, yanılma!

Biz Türklerde 'bize bir şey olmaz' mantığı hüküm sürüyor. Korkusuzuz ve farklıyız ya; kemer takmaya, önceden tatbikat yapmaya gerek duymuyoruz. Kötülükler "vırıs gelir, tırıs gider," diyor, hataları yaşayarak öğreniyoruz

Bu yaz, hayatımda ilk defa bir gemi seyahatine çıktım. Ayşegül Vapurda kitabını okuduğumdan beri özenirdim, kısmet 25 yıl sonrayaymış! Stockholm'den Kopenhag'a, fiyordların arasından geze geze gittik.

ÖNCE CAN SONRA CANAN
Bu büyük, adeta şehir gibi gemilere ilk gittiğinizde ne yapıyorlar biliyor musunuz? Önce şampanya ikram ediyorlar. Sonra hemen tatbikat yapıyorlar! Seyahate çıkmak üzere olan herkesi güvertede topluyorlar. Önce yarım saat herhangi bir alarm anında ne yapılacağı anlatılıyor. Sonra herkes şişme yelekler giyiyor. Çıkacağı kapıyı ve bineceği kurtarma botlarının yerini öğreniyor. Odalardan sakince, ama hızlı adımlarla, şişme yelekler üstünüzde, güvertede toplanıyorsunuz. Sonra oradan sayılarak, kurtarma botlarına gitmenin tatbikatını yapıyorsunuz! Bir haftalık seyahatin iki saati böyle geçiyor.

BİZE BİR ŞEY OLMAZ
Ve biz Türklerden başka kimse şikayet etmiyor! Bütün tatbikat boyunca sadece biz sırıttık! Sadece biz şaka yaptık! Ve sadece biz bunun saçma bir angarya olduğunu düşündük! Sonra utandık biraz! 300 misafirin arasında, bizim dışımızda kimse kıkırdamıyor. Dalga geçmiyor. Herkes dikkatle dinliyor! Şunu anladım: Türkler tatbikat özürlü!

KORKUSUZ TÜRKLER
Türkler, herhangi bir şeyden korkmaktan acayip utanıyorlar. Ve bu korkusuzluklarını tatbikatlarla, önlemlerle, kurallarla dalga geçerek, onları hafife alarak kanıtlamaya çalışıyorlar! Bu milletin arabada emniyet kemeri takma alışkanlığı kazanana kadar hangi aşamalardan geçtiğini düşünün! Önce 'takmama'nın kahramanlık, serin bir tavır gibi algılandığı aylar yaşadık! Mecburi olmayan ve cezasız bir uygulamayı kim gönüllü olarak yapardı ki? Pöh! Sonra uzaktan polisi görünce, sanki kemer varmış gibi eliyle tutup, kontrol noktasını geçince bırakma dönemi geldi! Bir yılın sonunda güç bela emniyet kemeri alışkanlığı yayılmaya başladı! Kardeşim, kendi hayatını koruyorsun! Sen kemer takınca polise ikramiye falan vermiyorlar ki!

ZAMANLA UNUTULUYOR
Allah bozmasın ama, bir de şu var: Türkler olarak kötü olayları hafızamızdan silme ve ibret alma süremiz birkaç haftayı geçmiyor! Belki iyi tarafı şu, mesela terör saldırıları günlük hayatta bir değişikliğe yol açmıyor. Herkes işine gücüne bakıyor. Ama bu tür toplumsal travmaların en ağırı olan depremi bile çabuk unuttuk. Şoku atlattıktan ve deprem konusu manşetlerden indikten kısa bir süre sonra, ne kimse evini kontrol ettirdi, ne zeminine baktırdı. Nerede o deprem çantaları şimdi? Başucunuzda hala düdük var mı? Su? Herhangi bir deprem anında, eğer evdeyseniz, ilk olarak ne yapmanız gerektiğini, nerede durmanız gerektiğini biliyor musunuz? Evin taşıyıcı kolonu nerede mesela? Bırakın her şeyi, diyelim mahalle sağlam, ev sağlam. Ama dolaplarınızı, kütüphanelerinizi duvara sabitlediniz mi? Ya ev süper sağlamsa, ama sarsıntıdan üzerinize gardırop devrilip sizi sakatlarsa? Çocuklarınıza okulda deprem tatbikatı yaptırıldı mı? Birbirlerini ezmeden merdivenlerden inmeyi biliyorlar mı?

PROVA ŞART
Provanın ne kadar önemli olduğunu biz Avrupa Yakası'nda bile görüyoruz. Senaryo belli, ne yapılacağı belli, oyuncular tecrübeli. Ama trafiği karışık bir sahnede bile prova yapmadan oyna