15 YIL ÖNCE FARELERİN GEZDİĞİ SİNEMAYI BKM YAPTILAR!.. ŞİMDİ SIRA DÜNYA İLE YARIŞTA!..

BKM taşınıyor. BKM, 2011 yılında New York'ta, Londra'da bulunan salonlarla yarışabilecek bir yere kavuşuyor.

BKM (Beşiktaş Kültür Merkezi) nereye taşınıyor? Broadway'e rakip olacak yeni mekanın özellikleri neler? Sabah Gazetesi Ekomagazin'de Sinan Özedincik yazıyor...

Bu hafta 2009 Türkiye Patent Ödülleri'nde ilk kez sanat ve edebiyat dallarında Türk Patent Özel Ödülü verildi. Tiyatrocu Yılmaz Erdoğan ''Çok Güzel Hareketler Bunlar''la yarattığı marka ile özel ödüle layık görüldü. Başbakan Erdoğan ödül verirken ''Onlar ülke içinde değil, küresel ölçekte başarılar elde ettiler ve bu ülkenin gururu oldular'' dedi.

İşte 15 yıl önce Necati Akpınar'la yola çıkan Yılmaz Erdoğan'ın BKM'si kısa sürede İstanbul'un en önemli kültür-sanat merkezlerinden biri oldu.

Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM) hikayesi 94'de, Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan'ın tefeciden aldıkları 13 milyar TL ( o dönemin parası ) borçla Beşiktaş'ta bulunan eski Mıstık Sineması'nın tiyatro salonuna dönüştürülmesiyle başlıyor. Necati Akpınar o dönem Levent Kırca ile çalışıyor, Yılmaz Erdoğan ise yazdığı oyunu sergileyecek salon arıyordu. Genel Müdür Zümrüt Arol Bekçe ise o dönem Ak Yatırım'da çalışıyordu. Ceplerinde o dönemin parasıyla 250 milyon TL olan ikili, tiyatro inşaatının 13 milyar TL'ye mal olması ile inanılmaz bir borç batağına girmiş, ancak oyunları kapalı gişe oynarsa kendilerini kurtarabileceklerdi. Büyük heyecan ve korku içinde Yılmaz Erdoğan, ''Otogargara'' adlı oyunla ''perde'' dedi. Sonunda bu oyun 4 yıl boyunca 464 kez sahnelenerek 558 bin kişi kapalı gişe oynadı ve kendisi ile Akpınar'ın hayatını kurtardı.

O gün temeli atılan Beşiktaş Kültür Merkezi A.Ş'nin bugün yönetim kurulu başkanlığında Necati Akpınar, başkan vekilliğinde Yılmaz Erdoğan, yönetim kurulunda ise Zümrüt Arol Bekçe görev alıyor.

Zaman içerisinde bünyesinde oluşturduğu BKM Film ile sinema ve televizyon yapımlarının, BKM Organizasyon ile ise farklı etkinliklerin hayata geçmesine katkıda bulunan BKM, bugüne kadar sayısız konser, gösteri, şenlik, panel ve seminer gibi projeye de ev sahipliği yaptı.
Peki şimdi diyeceksiniz ki durup dururken bunları neden yazdın? Çünkü nedeni iki kişinin büyük mücadeleler ile kurduğu bu BKM, 2011 yılında New York'ta, Londra'da bulunan salonlarla yarışabilecek bir mekana kavuşuyor olması. Hem de en iyisine... Aşağıda okuyacaklarınız, Türkiye'nin şov dünyasında nerelere geldiğinin resmidir...

BKM 2011'de Zorlu'da

Bu yıl 15. yılını dolduran BKM, Zorlu Gayrimenkul ile anlaştı. Yani Ahmet Nazif Zorlu'nun 65 milyon euro yatırım ile Zincirlikuyu'daki projenin içine yapacağı kültür merkezinin işletmecisi Beşiktaş Kültür Merkezi oldu. Bu proje Avrupa müzikalleri için de çekim noktası olacak. Türkiye'nin en büyük ve en modern kültür merkezini inşa edildiğini söyleyen BKM Genel Müdürü Zümrüt Arol Bekçe, ''Sahne 6 metre aşağıya inecek. Dekor 15 metre yukarıda değişebilecek. Avrupa turnesine çıkan müzikaller, uygun sahne düzeni olmadığı için İstanbul'a gelemiyordu. Yapılan kültür merkezi İstanbul'un sanat etkinliklerine çok önemli katkı sağlayacak'' diye konuşuyor.

Zümrüt Arol Bekçe (Genel Müdür)

- Size teklif nasıl geldi?

Zorlu bize geldi. Teklif Levent Ergül'den geldi. Ahmet Nazif Zorlu'nun da katılımıyla muhtelif toplantılar yapıldı. Daha sonra yaklaşık bir yıl görüşmeler yaptık. Onlar klasik kongre merkezi olarak plan yapmışlar ve sonra kültür merkezi yapma fikri ağırlık kazanmış. Uzun uzun toplantılar yaptık, kendilerini kültür sanat merkezi olması konusunda danışmanlık verdik. Çeşitli sunumlar ve toplantılar yaptık.

- Ahmet Bey'in ne gibi isteği oldu, neyin üzerinde duruyordu?

Her şeyin en iyisini yapmışken, bunun da en iyisini yapalım dedi. Oldukça mükemmeliyetçi bir insan. Mekan, lokasyon olarak fevkalade güzel. Kapasite, koltuk ve teknoloji konularında fikirler verdik. Çünkü özel tiyatro işletmek hiç kolay bir konu değil. Uzun soluklu ve talep olan bir program yapabilmek gerçekten zor. Ahmet Bey şartnamede yer alan bir kültür merkezi yapabilecekken , olabileceğin en iyisini yapmak istemesi bizi sevindirdi. Yoksa, koşullar da var, yaparsınız, 600 kişilik tiyatro, işler işlemez, olduğu kadar artık dersiniz. Ama bu öyle değil.

- Zorlu Kültür Merkezi'in en büyük farkı ne olacak?

Zorlu'nun en büyük farkı, 2 bin 350 kişilik salon olacak olması. Biz Mamma Mia'yı getirdiğimiz zaman, tek bir salon o kapasiteye göre bulamadık. My Showland'a gittik, en nihayetinde orası oldu. İçinden uçak sesleri geçtiği bir salondu. Güzel konforlu bir yer yok. Şimdi Haliç Kongre Merkezi yapıldı. İyi oldu. 2010'da şehirde ciddi bir şekilde toparlanma oldu. Zorlu fevkalade donanımlı bir salon hazırlıyor, teknik alt yapı da dünya standartlarında olacak.
Büyük salonun dışında 750 kişilik küçük salon olacak. Küçük salon BKM kadar olacak, büyük salon daha büyük projelere imza atacak. Yılmaz bir müzikal yazıyor. İlk defa burada sergilenecek. Özel bir çalışma yapıyor. Açılış için planlanan tarih 2011 Ekim.

Bugüne kadar yapılamayan bir konu daha var, o da bu salonda olacak. Kamyonların yanaşıp direkt kulise geçecek şekilde eşyalarını boşatacağı bir bölüm olacak. Basit ama çok önemli. Flying Tower'lar yapılacak. İnsanlar havada uçabilecek.

Son olarak da Zorlu'da müzikal, tiyatro veya konser izleyip, odanızda kalabileceksiniz. Çünkü otel olacak. Bu da bir ilk.

- Peki açılış programı ne düşünülüyor?

Bu işin üstadı tüm yapımcılarla görüştük. Cats Müzikali dahil olmak üzere birçok klasik yapım için tekilf verdik, onunla açmayı düşünüyoruz. Ocak ayında üç hafta boyunca Londra'da sunum ve görüşmeler yapıldı. Sadece bu proje ile ilgili. Şimdi geri dönüş bekliyoruz. Belki de ilk başta bir konserle açarız. Sonra müzikalle devam ederiz.

Zorlu açıldıktan sonra müzikaller yılda ikinin üzerinde olacak. Bir müzikal mekanı için yeterli olmaz. Ayak alışkanlığı kazanılması ve seyircide yer edinmesi için yıl boyunca faaliyet olması gerekiyor. Orayı sürekli canlı tutmak lazım. Bizim inandığımız bir şey var, taşıma suyu ile değirmen dönmez. Sene 365 gün, bu yüzden Yılmaz'ın burada ortaya koyacağı performans, bizim getireceğimiz müzikallerden daha önemli.

- Mesela Madonna gelebilir mi?

Madonna'nın gelmesi çok kolay bir şey. Geçen yılki denemede, tarihi yanlıştı. Uygun zamanlama değildi. Ayrıca Madonna karlı bir iş değildi. Kar etmiyorsanız ''Madonna'yı biraz daha zengin etmek için!'', yapmış olmak için yapmak doğru değil ticari açıdan. Madonna hesap, kitaba uymuyor.

- Sizin bu kültür merkezine bir katkınız var mı?

Mülkiyet ve yapım tamamen Zorlu'da... Bizim know-how'umuz var. İçeriye koyduğunuz değer ile değerleniyor yaptığınız yer. Dünyada da böyle. En iyi binayı yapmakla en iyi merkez olunmuyor, içeriğinin en iyi olması gerek. Biz farelerin gezdiği bir sinemayı kültür merkezi (BKM) yaptık.

- Peki Beşiktaş'taki yeriniz ne olacak?

BKM kalacak, Yılmaz'ın bu konuda projeleri var. Oranın manevi bir yeri var. BKM Mutfak duracak, büyüyebilir. Ayrıca İstanbul'da mekan ihtiyacı hiç bitmez. Nasıl AVM'lerin içinde sinema açma trendi olduysa, tiyatro da öyle olacak. Mekanları, binaları en iyi şekilde yapıyorsanız, tek fark yaratan şey, konsepttir.

- Sizce neden BKM?

Sormuş soruşturmuşlar, herkes BKM'yi adres olarak göstermiş. Biz ''Family entertaiment''i ilk başlatan kurumuz. Sömestr'de ''çocuk işi koyalım'' fikri ilk bizden çıkmıştır. Bu sene baktım başka projelerde var, Disney, Winx, Uçan Çocuklar vardı... Ve bizim basket şovumuz oldu, 1'den 4'e çıktık. Demek ki takipçilerimiz olduğuna göre, doğru yoldayız. Rekabet güzel bir şey.

- Peki Zorlu'nun bu işte kazancı olacak mı?

Bu işe işadamları sadece destek olarak düşünmemeli, iyi bir şey yaptığında, bu ticari olarak da dönüşü olan bir konu. Yatırım olarak geri dönüyor. 15 yıldır ayaktaysak, maneviyatla değil bu. Çok doğru işler yaptığımız için. Seyirci geldiği için biz ayaktayız...

- Siz Londra'da yaşıyorsunuz, orada bu işler nasıl yürüyor?

Orası bu işin mabedi. Ben orada bütün prodüktörlerle görüşüyorum. Yeni yapılan iş merkezlerinin hepsinin altında muhakkak bir tiyatro var. Çok ciddi de programları var. Bir iş merkezini bir diğerinden ayıran şey granit değil. Kesinlikle ve kesinlikle içine koyduğunuz şey önemli. Mesela Londra'da Barbacian Center var, Peakock Theatre var. O kocaman iş merkezlerin ortasında çölde vaha gibi. Tam iş merkezlerinin göbeğinde. O kadar güzel canlı performansları, o kadar güzel programları var ki, inanılmaz güzel bir yer. Bu tip yerlerde mekanı ayakta tutabilmek için, farklı olabilmek için bunları yapmak lazım.

- Sizce tiyatrolar gelecekte, sinemaların AVM'lere girdiği gibi, iş merkezlerine girer mi?

Bir iş merkezinden sinemayı tiyatroyu çıkarın, çöküyor. Mayadrom'da AFM 'nin sineması kapandı, beş dükkan daha kapandı arkasından. Terk edilmiş bir pasaj gibi. Metrocitiy sinemasız AVM açtı, şimdi sinema için bir yer oluşturdu ve sinema salonları açıyor. Bu en büyük gösterge. Sinema burnun için de artık tek başına yeterli değil. Bir tiyatro veya müzikal varsa, onu izlemenin bir yolu vardır, o da oraya gitmektir, çünkü canlı bir performanstır. Arzu ettiğiniz filmi size en yakın sinema salonunda izlemeniz ise mümkündür.

- Peki bu yıl hangi müzikali izleyeceğiz?

Müzikal olarak ise bu kış Evita geliyor. İlk defa geliyor. Orijinal cast. Müzikal Londra'da çok çok bir performans sergiledi yıllar boyunca. Yerine karar vereceğiz, daha belli değil.

- Yabancı ortakla görüşüyordunuz, ne aşamadasınız?

BKM olarak yabancı ortak konusunda projemiz ciddi ilerledi. Çalışmaların içindeyiz. BKM Organizasyon olarak böyle bir açılım aşamasındayız. Standart Ünlü ile çalışıyoruz.

- Yılmaz Erdoğan nasıl bir iş adamı, anlıyor mu?

Yılmaz finasman işine karışmaz, o sanatla uğraşır. Kendi hesabını da sormaz. Kredi kartı bile kullanmaz. OGS olmadan önce cebinde bir lirası olmadığı için sürekli köprüde kalırdı. En güzelini yapıyor, enerjisini en doğru yerde kullanıyor. Yalnız şunu da eklemem gerekir ki şaşırtacak kadar da iş ile ilgili konulara hakimdir. Nadiren iş toplantılarına katılmayı tercih etmesine rağmen katıldığı zaman da arada hiç bir toplantıyı kaçırmamış kadar doğru tespitleri vardır.