Efendim: her şeyi ya “ak” ya “kara” olarak değerlendirmeye öylesine alıştık ki, ortayı ya da ayrıntıları kaçırıyoruz. “Gri” lerin de olabileceği aklımıza dahi gelmiyor. Hele de bu davranışımız hassas konularda daha da belirginleşiyor. Duygusal olarak haklı olmamız mantıken de haklı olduğumuzu göstermiyor. Ancak davranışlarımıza çoğu kez sadece duygular yön veriyor. Öteki tuzaklardan geçtim bu bizim kendi kendimize kurduğumuz bir tuzak!..
Bile Bile lades!..
Bana göre bu gibi bir durumu son “12 şehit olayı”nda bir kez daha yaşadık. Hemen ardından gelişen bildiri tartışması bu tarz bir tartışma oldu bence. Peki buradaki yanlış ne o halde? Birinci yanlışı CHP yaptı. O bildiriyi nazlanmadan imzalamalıydılar. Çünkü TBMM iradesini yansıtan, milli hassasiyeti öne çıkaran bir durumdu. Sonra kendileri ayrı bir bildiri yayınlayıp ne söyleyeceklerse söylerlerdi. Lakin önce Türk milletinin acısına ortak olduklarını hissettirmeliydiler. Şimdi o kulvarın dışına düştüler. “Bile bile lades” dedikleri bu olsa gerek!..
Ancak onlar bildiriyi halen bir “AKP tuzağı” gibi algılayıp, olayı buraya kilitleyip durdular. Yok efendim “AKP’nin peşine takılmaya, onun bildirisini imzalamaya mecbur muyuz?” gibi saçma sapan itirazların yeri ve zamanı değildi. Daha da kötüsü böylelikle DEM Parti ile yan yana bir fotoğraf karesinin içine girdiler.
İlaveten bu “Teröre karşı ortak bildiri” idi. “AKP Bildirisi” değil. Sizin buna itirazlarınız, diline şerhleriniz, başka kavramlar kullanmak istemeniz ya da önerileriniz olabilirdi. Ama daha baştan katılmadığınızı söylediğiniz bir bildiriyi nasıl eleştirebilirdiniz ki? Katılıp, sonradan eleştirilerinizi belirtmek de diğer bir seçenekti. Fakat onlar bu yolu tercih etmediler. Ucuzundan “Anti - AKP’cilik”, “Anti - Erdoğancılık” başladı anlaşılan gene. Milletle ters düşme pahasına olsa bile!..
CHP Ağzıyla Kuş Tutsa Faydasızdır!..
CHP hayret ki, tavrıyla böylesi mühim bir konuda dahi “Düşüncesiz” davranabileceğini ve yeni liderliğinin yeter esnekliğe sahip olmadığını, politika üretemediğini, beceriksiz kaldığını göstermesini bildi. Çünkü tartışılan konu “AKP Sorunu” değildi. Oysa onlar aynı takıntılı tavrı böylesi bir konuda bile gösterebilmişlerdir. O yüzden herkes -tarafına bakmaksızın- “Eğriye eğri, doğruya doğru” diyebilmeli herhalde. Bu sebeple bildiri olayında tutum yanlıştır.
Bu dakikadan sonra CHP ağzıyla kuş tutsa faydasızdır. Bir defa daha damgalanmışlardır. (Bu kafayla bir kere daha seçim kaybetmeye hazırlıklı olsunlar!) Nitekim Manisa’daki şehit cenazesine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel Camide sert bir protesto gösterisine maruz kalmış ve adeta kaçarak uzaklaştırılmıştır. Maalesef ki daha önce yaşanmış benzer manzaralara bir kere daha şahit oluyoruz.
“Hata” mı, “Çizgi” mi?..
Ancak bu durum çoktandır tartışma konusudur. Bu anlamda Özel’in tavrı kişisel bir “hata”dan çok, bir “çizgi” gözüyle değerlendirilmektedir. CHP kurultayında Selahattin Demirtaş’a “selam göndermesi”, Soprano Pervin Çakar olayı ve verdiği kimi “mavi boncuk” beyanatlardan bu yana eleştirilmektedir. Amaç oy uğruna seçimlerde “ittifak” gibi görünse de daha ötesi ve bazı projeler var gibi. Bunlar “Tesadüf” olmasa gerek!..
Dolayısıyla ardından doğru bir şey söyleseniz bile artık anlamsızdır. Örneğin Özel, "Onların yayınladığı metinde terörü kınıyorlar, biz lanetliyoruz. Bildiri imzalamak ile şehit gelmeyecek olsa ben günde beş bildiri imzalarım. Bildiri imzalıyoruz, bayrağı asıyorlar ve Erdoğan propaganda yapıyor. Sonra bir sonraki şehide kadar herkes unutuyor.” demiş. Şeklen doğru mu? Doğru!.. İyi ama senin çözümün ne? Milli Savunma Bakanı’ndan bilgi isteyince terör mü bitecek?..
Tehdit Gibi Açıklama!..
İyi ama tehdit kaynağının zaten böyle dertleri yok. Onlar bir türlü içini bilerek tam doldurmadıkları “Kürt sorununun barışçı ve demokratik yollardan çözümü” laflarının peşinde. Her zaman yaptıkları gibi bizim dediğimize gelmezseniz “Size rahat yok” mesajları veriyorlar. Nitekim DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Kürt sorunu devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da rahat olmayacak. Bakın genç insanlar yaşamını yitiriyor. Kürt sorunu devam ettikçe ne Dersim'de ne Türkiye'de huzur, umut, demokrasi olur." demekteydi.
Elbette ki Hiçbir Bildiri Sorunu Çözmeyecektir!..
Gerçektende bildiri yazmakla, bildiri imzalamakla, “Kınıyoruz” , “lanetliyoruz” sözleriyle bu sorun çözülmüyor. Yıllardır binlerce gencimiz, Mehmetçiğimiz toprağa düşüyor. Elbette ki bildiri ya da imza da sorunu çözmeyecektir. Hem de hiç! Hiçbir bildiri de bu sorunu çözemez. Zaten bildiriden amaç sorunu çözmek de değildir. Amaç milli bir duyarlılığı ve hassasiyeti verebilmektir. Önemli olan terör karşısında birlik duygusu ve perspektifini kaybetmemektir. Siz daha burada takılırsanız ötesinde tökezlersiniz!..
Türkiye yıllardır emperyalist kuşatma altındadır. Terör kartıyla terbiye edilmektedir. Türkiye, terör sopası gösterilerek “Federasyon çözümü”ne (!) razı edilmeye çalışılmaktadır. Boyun eğmemiz istenen “Proje” budur. Bu uğurda binlerce genç askerimizi şehit, binlerce sivilimizi kayıp verdik. Boş laflara, tartışmalara, karnımız tok. İkiyüzlü, hikâyeden “barış” çağrılarıyla da olacak iş değil bu. Türkiye bu sorunu kökten bitirecek, fasit daireyi kıracak bir “İrade”yi bekliyor!..
O yüzden siz siyasiler attığınız her adıma, söylediğiniz her söze, imzaladığınız ya da imzalamadığınız her “bildiri”ye karşı dikkatli olun. Yarın öbür gün millet sizden yaptığınız ve yapmadığınız her şeyin hesabını sorar. Ve bu sorun hamasetle hallolamaz!..
Asıl gerçek şu ki: bu şartlarda bile, 12 şehidin acısı yüreklerdeyken bu neyin bildiri tartışması böyle? En mükemmel bildiriyi yazsanız bile kaç yazar? Hangi bildiri yaşanan acının karşılığı olabilir ki?..
25.12. 2023
NOT: Şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum…