"10 YIL ÖNCE NEYDİK?.... 10 YIL SONRA NE OLDUK?.... İSLAMİ CAMİADA NELER OLUYOR?...." ELİF ÇAKIR 10 YILDA NELERİN DEĞİŞTİĞİNİ VE 10 YIL SONRA DA NELERİN DEĞİŞECEĞİNİ YAZDI!....

10 yıl sonra bugün... Sabancı Müzesi´nde abdest almaları, dansöz Asena´nın dekoltesini kapatıp türbanlılara göbek atmalarını, muhafazakâr eşcinselleri... Hayrünnisa Gül´ün bitip tükenmeyen modacı arayışlarını.. falan okudukça... Tutar bu iş...

Sanırım, yıl 1997 idi.. Refah Partili belediyeler baştaydı.

Birkaç İslamcı genç (biri bayan) bir araya gelip, "X Magazin" diye bir dergi yayınlamaya başlamışlardı. Hani şu Şamdan ya da Alem türünden dergilerin İslami versiyonu olacaktı. Galiba üç sayı filan çıktı. Uzunca bir süre arşivimde sakladım (son taşınmam sırasında, annemin lüzumsuz görüp attığı dergilerle birlikte yoklara karıştı).

Belediyeler sayesinde artık dindar aileler de yeni yeni "dışarıda yemek" yiyebiliyor, özellikle belediyenin sosyal tesislerine gidebiliyordu.

Tekbir Giyim ilk defilesini yapmıştı ve "İslam ve moda" konuları gündeme gelmeye başlamıştı.

Caprice oteli yeni açılmış (1996´da sanırım), 5 yıldızlı otellerde tatil keyfinin İslamiliği üzerine tartışmalar henüz alevlenmişti.

Dergi varlığını sürdüremedi zira o zamanlar yeteri kadar malzeme yoktu.


* * *


Yıl 2007. 22 Temmuz seçimlerinden biraz sonraydı.

Üsküdar taraflarında bir sabah kahvaltısı yaptık.

Konu: Avrupa Yakası tadında, İslami bir sitcom olabilirliği üzerine bir toplantıydı.

Ünlü bir yönetmen "laik bir aile ve dindar bir aile"yi konu alan bir dizi çekmek istiyordu. O gün toplantıda bir sinopsis de geldi önümüze.

Benim o gün orada bulunma sebebim ise davet edilen diğer arkadaşlar gibi böyle bir dizinin olabilirliği üzerine fikrimizi söylemek ve bu dizi gerçekleşirse de danışmanlar arasında olup olmayacağımız idi.

Konu dindar ailenin tanımının nasıl olacağı idi. Ben ancak bunun başörtülü bir oyuncuyla belirgin olabileceğini söyledim bana katılanlar da oldu katılmayanlar da.

O sabah çok şey konuşuldu ve tartışıldı.

Nihayetinde benim katılmadığım şu fikirde birleşti diğer arkadaşlar: Henüz böyle bir dizi için vaktin erken olduğu. "Din" ile mi eğlenecektik, "dindarların hayatı" ile mi? sorusu herkesin tedirgin olduğu bir husustu.

Ben ise, "dindar" görüntülü çevrelerin dini nasıl alay konusu ettiğinde ısrarcıydım.

Kanal 7 de, bu yapılan toplantıdan haberi mi oldu bilmiyorum, hemen akabinde, tanıtımlarında "Türkiye´de ilk İslami sit.com" diyerek "Küçük Cami" adlı yabancı diziyi ekrana sürdü. Sonuç: Dizi içeriği kötü olduğu için tutmadı, zamanlamasının yanlışlığından değil.


* * *


10 yıl sonra bugün...

Sabancı Müzesi´nde abdest almaları, dansöz Asena´nın dekoltesini kapatıp türbanlılara göbek atmalarını, muhafazakâr eşcinselleri... Hayrünnisa Gül´ün bitip tükenmeyen modacı arayışlarını.. falan okudukça...

Oray Eğin´in geçenlerde yazdığı "cemiyet sayfalarını döneme uydurmalıyız" önerisini hatırladım.

Soner Yalçın´ın "Efendi"sinin ikinci cildi (İslami versiyonu) yayınlandığında muhafazakâr camiada abes karşılanmıştı ama gerçekten de bunların ilişkiler ağı ve ortaya saçılan şahsiyetleri, önümüzdeki dönemin en merak edilen hikayeleri olacağa benziyor.

Oray Eğin´e sadece bir hususta katılmıyorum, o da "İslami sermaye" vurgusuna. Çünkü ortalıkla herkesin paylaştığı sermaye İslami falan değil, daha önce başkalarının paylaştığı devlet kaynaklarıdır. Bunların içinde adamakıllı ticaret yapıp hakkıyla büyümüş olan Ülker Grubu var bence ve Türkiye´nin gururu olabilecek bir markaya çok değil 10 yıl önce neler yapıldığını en iyi Beyaz Türkler bilirler. Konumuz bu değildi ama "İslami sermaye" denilince artık buruk bir tebessüm bırakı